KADIN
beklenenne hasta bekler sabahıne taze ölüyü ezarne de şeytan bir günahıseni beklediğim kadargeçti istemem gelmeniyokluğund abuldum senibırak vehmimde gölgenigelme artık neye yarar
bekleyensen kaçan bir ürkek ceylansın dağdaben peşine düşmüş bir canavarımistersen dünyayı çağır imdadasen varsın dünyada bir de ben varımseni korkutacak geçtiğin yollararkandan gelecek hep ayak sesimsarıp vücudunu belirsiz kollarenseni yakacak ateş nefesimkimsesiz odand akış geceleriiçin ürperdiği demler beni ande ki o dur sarsan pencereleride ki rüzgar değil odur haykırangöğsümden havaya kattığım zehirsolduracak bir gül gibi ömrünükaçıp dolaşsanda sen şehir şehirbana kalacaksın yine son günüölürsün...kapanır yollar geriyeben mezarla sırdaş olur beklerimvarılmaz hayale işaret diyetopraüınd abir taş olur beklerim
dönemeçbir gündü hava ılık ve cadde kalabalıkbir kadın sapıverdi önümden dönemeceyalnız bir endam gördüm arkasından ipinceve görmeden sevdiğim işte bu kadın dedimçarpıldım sendeledimbir gündü mevsim bayatve esnemekte hayatdönemçten bir tabut çıktı ve üç beş adamyalnız bir ahenk sezdim çerçevede o endamve tabutta incecik o kadın var anladımbir köşede ağladım..
rüyauzun bir uykudan kalkıp bir sabahbaktım ki yepyeni odamda eşyaçocukluk evim bu değildi..eyvahgördüğüm değildi bildiğim dünyaellerim bir kanat gibi titrektitutmasam gözümden yaş inecektibir şey beni dürtüp aynaya çektiondaydı gecenin esrarı guyasordum etrafıma ne oldu ne varnedir suratımda bu çukur yollarsanki yaşamaya güvenim kadarbüyük bir şey çaldı benden o rüya
bu yağmurbu yağmur bu yağmur bu kıldan incenefesten yumuşak yağan bu yağmurbu yağmur bu yağmur bir gün dininceaynalar yüzümü tanımaz olurbu yağmur kanımı boğan bir ipliktenimde acısız yatan bir bıçakbu yağmur yerde taş ve bende kemikdayandıkça çisil çisil yağacakbu yağmur delilik vehminden üstünkaranlık kovulmaz düşüncelerdencinlerin beynimde yaptığı düğünsulardan seslerden ve gecelerden
azapazap saçlarıma akyüzüme çizgi serdiruhumu çırıl çıplaksoyup çarmıha gerdibağrım çizgi çizgi kanbeni seyretti hayranbir kadın oldu o ankendini bana verdi
40 derecedizilirler ayaktaanne baba ve kardeşhayal uzak uzaktaeder fillerle güreşbaşından kayar yastıknura döner karanlıksırlar çözülür artıkkırka çıkınca ateş
sayıklamakedim ayak ucuma büzülmüş uyumaktaiplik iplik sarıyor sükutu bir yumaktahırıl hırılhırıl hırılbir göz gibi süzüyor beni camlardan gecedönüyor etrafımda bir sürü kambur cücefırıl fırılfırıl fırılsöndürün lambaları uzaklara gideyimnurdan bir şehir gibi ruhumu seyredeyimpırıl pırılpırıl pırılsussun sussun uzakta ölümüme ağlayangencim ölmem arzular kanımda bir çağlayanşırıl şırılşırıl şırılne olurdu bir kadın elleri avucumdabahsetse yaşamanın tadından başucumdamırıl mırılmırıl mırıl
Allahtan en çok korkan...
KADIN
beklenen
ne hasta bekler sabahı
ne taze ölüyü ezar
ne de şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar
geçti istemem gelmeni
yokluğund abuldum seni
bırak vehmimde gölgeni
gelme artık neye yarar
bekleyen
sen kaçan bir ürkek ceylansın dağda
ben peşine düşmüş bir canavarım
istersen dünyayı çağır imdada
sen varsın dünyada bir de ben varım
seni korkutacak geçtiğin yollar
arkandan gelecek hep ayak sesim
sarıp vücudunu belirsiz kollar
enseni yakacak ateş nefesim
kimsesiz odand akış geceleri
için ürperdiği demler beni an
de ki o dur sarsan pencereleri
de ki rüzgar değil odur haykıran
göğsümden havaya kattığım zehir
solduracak bir gül gibi ömrünü
kaçıp dolaşsanda sen şehir şehir
bana kalacaksın yine son günü
ölürsün...kapanır yollar geriye
ben mezarla sırdaş olur beklerim
varılmaz hayale işaret diye
topraüınd abir taş olur beklerim
dönemeç
bir gündü hava ılık
ve cadde kalabalık
bir kadın sapıverdi önümden dönemece
yalnız bir endam gördüm arkasından ipince
ve görmeden sevdiğim işte bu kadın dedim
çarpıldım sendeledim
bir gündü mevsim bayat
ve esnemekte hayat
dönemçten bir tabut çıktı ve üç beş adam
yalnız bir ahenk sezdim çerçevede o endam
ve tabutta incecik o kadın var anladım
bir köşede ağladım..
rüya
uzun bir uykudan kalkıp bir sabah
baktım ki yepyeni odamda eşya
çocukluk evim bu değildi..eyvah
gördüğüm değildi bildiğim dünya
ellerim bir kanat gibi titrekti
tutmasam gözümden yaş inecekti
bir şey beni dürtüp aynaya çekti
ondaydı gecenin esrarı guya
sordum etrafıma ne oldu ne var
nedir suratımda bu çukur yollar
sanki yaşamaya güvenim kadar
büyük bir şey çaldı benden o rüya
bu yağmur
bu yağmur bu yağmur bu kıldan ince
nefesten yumuşak yağan bu yağmur
bu yağmur bu yağmur bir gün dinince
aynalar yüzümü tanımaz olur
bu yağmur kanımı boğan bir iplik
tenimde acısız yatan bir bıçak
bu yağmur yerde taş ve bende kemik
dayandıkça çisil çisil yağacak
bu yağmur delilik vehminden üstün
karanlık kovulmaz düşüncelerden
cinlerin beynimde yaptığı düğün
sulardan seslerden ve gecelerden
azap
azap saçlarıma ak
yüzüme çizgi serdi
ruhumu çırıl çıplak
soyup çarmıha gerdi
bağrım çizgi çizgi kan
beni seyretti hayran
bir kadın oldu o an
kendini bana verdi
40 derece
dizilirler ayakta
anne baba ve kardeş
hayal uzak uzakta
eder fillerle güreş
başından kayar yastık
nura döner karanlık
sırlar çözülür artık
kırka çıkınca ateş
sayıklama
kedim ayak ucuma büzülmüş uyumakta
iplik iplik sarıyor sükutu bir yumakta
hırıl hırıl
hırıl hırıl
bir göz gibi süzüyor beni camlardan gece
dönüyor etrafımda bir sürü kambur cüce
fırıl fırıl
fırıl fırıl
söndürün lambaları uzaklara gideyim
nurdan bir şehir gibi ruhumu seyredeyim
pırıl pırıl
pırıl pırıl
sussun sussun uzakta ölümüme ağlayan
gencim ölmem arzular kanımda bir çağlayan
şırıl şırıl
şırıl şırıl
ne olurdu bir kadın elleri avucumda
bahsetse yaşamanın tadından başucumda
mırıl mırıl
mırıl mırıl
Allahtan en çok korkan...