görürüm çıkmışlar kararmış çatılardan kemik birrkol nasıl fırlarsa mezarından her an bir haberi kollar gibi yukardan dipsiz maviliğin esrarını kurcalar bacalar
kimi ince kimi uzun kimide kısa dalmışlar başbaşa afyon çekerek yasa onlar insanların gözünde bir kartalsa insanlar onların gözünde karıncalar bacalar
kimbilir belkide evlerin cinleridir kolları bir davet gibi göğe yükselir ölüler ölüler arka arkaya gelir ruhların mehtaba daldığı taraçalar bacalar
azap kuleleri cüceleşmiş devlerin kör mazgalalrında raksı var alevlerin öyle evcikler ki tepesinde evlerin kopuyor içinde görünmez facialar bacalar..
o dem
o dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın
toprağın altındaki saklambaçta var mısın
hüner
o demki perdeler kalkar perdeler iner
azraile hoşgeldin diyebilmekte hüner
kapı
kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse
müjde
öleceğiz müjdeler olsun müjdeler olsun
ölümüde öldüren rabbe secdeler olsun
otel odaları
bir merhamettir yanan daracık odaların
isli lambalarında isli lambalarında
gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış
küflü aynalarında küflü aynalarında
atılan elbiseler boğazlanmış bir adam
kırık masalarınd akırık masalarında
bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır
izbe sofalarında izbe sofalarında
atıyor sızıların çıplak duvarda nabzı
çivi yaralarınd açivi yaralarında
kulak verin ki zaman tahtayı kemiriyor
tavan aralarında tavan aralarında
ağlayın aşinasız sessiz can verenlere
otel odalarında otel odalarında
bacalar
görürüm çıkmışlar kararmış çatılardan
kemik birrkol nasıl fırlarsa mezarından
her an bir haberi kollar gibi yukardan
dipsiz maviliğin esrarını kurcalar
bacalar
kimi ince kimi uzun kimide kısa
dalmışlar başbaşa afyon çekerek yasa
onlar insanların gözünde bir kartalsa
insanlar onların gözünde karıncalar
bacalar
kimbilir belkide evlerin cinleridir
kolları bir davet gibi göğe yükselir
ölüler ölüler arka arkaya gelir
ruhların mehtaba daldığı taraçalar
bacalar
azap kuleleri cüceleşmiş devlerin
kör mazgalalrında raksı var alevlerin
öyle evcikler ki tepesinde evlerin
kopuyor içinde görünmez facialar
bacalar..
istasyon
burda gelir insana
boş günlerin usancı
çalar birden kampana
ölüm çanından acı
sonra bir düdük öter
kesik çığlıklar der
burdan bildik gidenler
yarın döner yabancı
iskele
yorulmuş esnemekten
herkes neyi bekliyor
bir ölü beklemekten
bu bekleyiş daha zor
geldi yorgun ve hazin
hiç de sezdirmeksizin
sularda kabrimizin
yolunu açan vapur
sokak
öyle bir sokak ki bu
her köşee bir kadın
geçene öz yolcusu
gibi bakar anladın
ve kalbinsana sorar
bakıp geçmekte ne var
sende her insan kadar
onlara aşinaydın
..
gel
yüzün bir sebepsiz korkuyla uçuk
o gün başucuma karalarla gel
arkanda çepçevre kızıl bir ufuk
tepende simsiyah kargalarla gel
elinden dal gibi düşerken ümit
ne bir hasret dinle ne bir ah işit
bir yaprak ol esen rüzgarlarla git
kırık bir tekne ol dalgalarla gel
..