ne derlerse desinler yakın dostlarım cinler havanın ve alevin kemiksiz çocukalrı yüzbir odalı evin haşmetli konukları rüzgardan topukları yakın dostlarım cinler
kum gibi kalabalık bim şekil ve bin kılık suda bir gümüş balık postacı güvercinler zümrüt yüklü hecinler yakın dostlarım cinler
beni zaman kuşatmış mekan kelepçelemiş ne santtır ki her şey her şeyi peçelemiş perde perde veralar ışık başka nur başka bir anlık visal başka kesiksiz huzur başka renk koku ses ve şekil ötelerden haberci hayat bu sürdüğün kabuğundan ezberci yaoksa göz görüyorum sanmanın öksesi mi fezada dipsiz sükut duyulmazın sesi mi rabbim rabbim yüce rab alemlerin rabbi sen sana yönelsin diye icad eden kalbi sen senden uzaklık ateş sana yakınlık ateş azap var mı alemde fikir çilesine eş yaşamak zor ölmek zor erişmekse zor mu zor çilesiz suratlara tüküresim geliyor evet be bir kapalı hududu aşıyorum ölen ölüyor bense ölümü yaşıyorum sonsuzu nasıl bulsun pösteki sayan deli kendini kaybetek mi visalin son bedeli mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır belkide benliğinden kaçabilene hazır hatıra küpü devril send e ey hayal gömül sonu gelmez visalin gayrından vazgeç gönül o visal can sendyken canını etmek feda elveda toprak güneş anne ve yar elveda
kadın
kadından kendisinde olmayanı isteriz
hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz
KORKU
cinler
ne derlerse desinler
yakın dostlarım cinler
havanın ve alevin
kemiksiz çocukalrı
yüzbir odalı evin
haşmetli konukları
rüzgardan topukları
yakın dostlarım cinler
kum gibi kalabalık
bim şekil ve bin kılık
suda bir gümüş balık
postacı güvercinler
zümrüt yüklü hecinler
yakın dostlarım cinler
boş odalar
şu karşı evin boş odalarında
duvarlara sinmiş bir hayalet var
elinde mum gece ortalarında
bucak bucak gezer birini arar
camlar tutuşurken eski kafesler
beyaz duvarlara aksetmiş durur
dağınık sürüyü toplayan sesler
kapıya sokulup tokmağı vurur
sonra işitir sert bir hıçkırık
basar odaları belirsiz cinler
karanlık avluda döner bir çıkrık
sanırsın kundakta bir çocuk inler
akşam dağılırken yerli yerine
bu evin önünde ürperiyorlar
içlerinden kendi kendilerine
şu karşı ev tekin değil diyorlar
yalnızlık
yalnızlık bir fenerse
ben de içind emumum
onu billur bir kase
gibi dolurur nurum
dışarda ban neler
getirir pervaneler
pırıltılar nağmeler
renklerle eriyorum
ıraklarda
yolcu benmişim gibi
bir gemi demir aldı
ey her yerin garibi
vatan ırakta kaldı
sıra sıra duraklar
durak bilmez ıraklar
şu uçuşan yapraklar
beni rüzgara saldı
visal
beni zaman kuşatmış mekan kelepçelemiş
ne santtır ki her şey her şeyi peçelemiş
perde perde veralar ışık başka nur başka
bir anlık visal başka kesiksiz huzur başka
renk koku ses ve şekil ötelerden haberci
hayat bu sürdüğün kabuğundan ezberci
yaoksa göz görüyorum sanmanın öksesi mi
fezada dipsiz sükut duyulmazın sesi mi
rabbim rabbim yüce rab alemlerin rabbi sen
sana yönelsin diye icad eden kalbi sen
senden uzaklık ateş sana yakınlık ateş
azap var mı alemde fikir çilesine eş
yaşamak zor ölmek zor erişmekse zor mu zor
çilesiz suratlara tüküresim geliyor
evet be bir kapalı hududu aşıyorum
ölen ölüyor bense ölümü yaşıyorum
sonsuzu nasıl bulsun pösteki sayan deli
kendini kaybetek mi visalin son bedeli
mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır
belkide benliğinden kaçabilene hazır
hatıra küpü devril send e ey hayal gömül
sonu gelmez visalin gayrından vazgeç gönül
o visal can sendyken canını etmek feda
elveda toprak güneş anne ve yar elveda
geçti geçti
geçti geçti mevsimler
süpürüldü takvimler
gidenlerden kalan şey
duvarlarda resimler
mezarlarda isimler
geçti geçti mevsimler
hani eski iklimler
has ekmekten dilimler
hey giid zamane hey
teselliisz ilimler
adaletsiz taksimler
hani eski iklimler
o bahçeler
adımın o bahçeler her gün anıldığı yer
o bahöçler yalanın bile yanıldığı yer
haberci
ne kadar vatan varsa o vatandan haberci
gurbet dediğin senin yaradandan haberci