Askerlikte, yanlış hesaplama yüzünden sondan ikişer kişinin çıkartılıp yeni bir takım oluşturulmasıyla sonradan oluşturulan benim takımımın elemanları :(
İlkokul kitabımızda'Gönen'de doğdum...'diyerek başlayan bir öyküsü olduğu için yıllardır Ömer Seyfettin denince Gönen,Gönen denince Ömer Seyfettin aklıma gelir.
Mersin bölgesine has Ramazan ayında yapılıp satılan dışı irmik,içi bütün antepfıstılarından oluşan ve çok özel farklı bir kremasıyla servis yapılan tatlı çeşidi.
Ansızın bir karasu iner Deniz fenerinin gözlerine Fener kör olur. Ve ağır ağır uyanmaya başlar Deniz dibinin devleri Koç sürüsü dalgalar toslaşır gerine gerine Ötede yıkkın bir balıkçı köyünün çiçeksiz evleri Evler ki denizlerde olup bitenleri bilmez Bense bu kaderi iyi bilirim Benim adım Kepez…
Yıldızlar olmadı mı, dolunay olmadı mı Gökyüzü de kördür. Yüreğindeki kara bulutlar Durmadan yıldırımlar kusar Yorgun bir gemi oturur kayalara Karışır birbirine dua ve küfür Korkuysa şapkasını her zaman Kapkara bir dala asar Bir yosun tarlasında dinlenirken Gördüm ölümü kaç kez Selâm verip geçti gülümseyerek Ben korkusuz Kepez…
Kaç sünger ve inci avcısının Kanına girdi bu denizler Kaç taze gelin ihtiyarladı Bu ufuklara baka baka Her sabah Neşeli bir ıslık aydınlığına Evden çıkıp gidenler Ya döndüler ya da hiç dönmediler Yaralı akşamlara Yalnız kalmayınca aç kalmayınca Oğlak, kuzu melemez Ben ne dramlar yaşamışımdır bu kıyıda Ben Kepez…
Mutlu insanlar da gördüm Gelip kollarımın arasında sevişen Ama uzun sürmedi Şıngır mıngır kristal ömürleri Ne çığlıklar işittim rüzgârlardan Mevsim mevsim değişen Hele de yitik ekmekler gibi ayrılık türküleri Tedirgin martıların Kanatları vururken gez Ben dilsiz bir görgü tanığıyım Benim adım Kepez…
Gün kısalır, Bir gece de değişir renk renk haritam Gün uzar, Sızlayan süslü bir göğüstür Tarih-i Kadim Sırdır, ayıptır Gördüklerimin hepsini anlatamam Gemiler gelip geçerken Kaç dilden hüzünlü şarkılar dinledim Gül yanaklı, lâle dudaklı Ne güzeller gördüm gitti gelmez Ben hep aynı yerde beklerim Benim adım Kepez…
Bazen denize küser de Gökteki yıldızlarla konuşurum Bazen gidemediğim yerleri okşamak isterim Bulamam ellerimi Ay doğarken başlar En uzun süren sarhoşluğum Asırlar kemirse de Koparamazlar zincirlerimi Kimse kirli ayaklarıyla Üzerimi tepeleyemez Ben beş vakit Sabrın gül suyuyla yıkanırım Benim adım Kepez…
Mersin yöresinin ağız tadlarından biri.Kerebiç gibi sadece ramazanda değil 365 gün üretilir.Havuç tatlısıdır.Cevizli,fındıklısı,helede antep fıstıklısı çok güzeldir.Eskiden Hasan Yozgatlı çok iyiydi,şimdilerde ise Dondurmacı Halilden şaşmayacaksın ;)
Askerlikte, yanlış hesaplama yüzünden sondan ikişer kişinin çıkartılıp yeni bir takım oluşturulmasıyla sonradan oluşturulan benim takımımın elemanları :(
Hasan Dağı ve Erciyes'in tüflerinin yağmur ve rüzgarla şekil almış hali.Sadece bacalar değil,mantarlar,penguenler,develer,yunuslar bile var ;)
Deli.meczup.mecnun anlamında bir kelime.
İlkokul kitabımızda'Gönen'de doğdum...'diyerek başlayan bir öyküsü olduğu için yıllardır Ömer Seyfettin denince Gönen,Gönen denince Ömer Seyfettin aklıma gelir.
Doktorların meslek örgütü.Ama doktorların sorunlarından ziyade iktidarda kim olursa olsun muhalefet olabilecek luzumsuz şeylerle uğraşan örgüt.
Mersin bölgesine has Ramazan ayında yapılıp satılan dışı irmik,içi bütün antepfıstılarından oluşan ve çok özel farklı bir kremasıyla servis yapılan tatlı çeşidi.
Çimento torbası kağıdının yırtılması....
abra kadabra...
Kepez
Ansızın bir karasu iner
Deniz fenerinin gözlerine
Fener kör olur.
Ve ağır ağır uyanmaya başlar
Deniz dibinin devleri
Koç sürüsü dalgalar toslaşır gerine gerine
Ötede yıkkın bir balıkçı köyünün çiçeksiz evleri
Evler ki denizlerde olup bitenleri bilmez
Bense bu kaderi iyi bilirim
Benim adım Kepez…
Yıldızlar olmadı mı, dolunay olmadı mı
Gökyüzü de kördür.
Yüreğindeki kara bulutlar
Durmadan yıldırımlar kusar
Yorgun bir gemi oturur kayalara
Karışır birbirine dua ve küfür
Korkuysa şapkasını her zaman
Kapkara bir dala asar
Bir yosun tarlasında dinlenirken
Gördüm ölümü kaç kez
Selâm verip geçti gülümseyerek
Ben korkusuz Kepez…
Kaç sünger ve inci avcısının
Kanına girdi bu denizler
Kaç taze gelin ihtiyarladı
Bu ufuklara baka baka
Her sabah
Neşeli bir ıslık aydınlığına
Evden çıkıp gidenler
Ya döndüler ya da hiç dönmediler
Yaralı akşamlara
Yalnız kalmayınca aç kalmayınca
Oğlak, kuzu melemez
Ben ne dramlar yaşamışımdır bu kıyıda
Ben Kepez…
Mutlu insanlar da gördüm
Gelip kollarımın arasında sevişen
Ama uzun sürmedi
Şıngır mıngır kristal ömürleri
Ne çığlıklar işittim rüzgârlardan
Mevsim mevsim değişen
Hele de yitik ekmekler gibi ayrılık türküleri
Tedirgin martıların
Kanatları vururken gez
Ben dilsiz bir görgü tanığıyım
Benim adım Kepez…
Gün kısalır,
Bir gece de değişir renk renk haritam
Gün uzar,
Sızlayan süslü bir göğüstür Tarih-i Kadim
Sırdır, ayıptır
Gördüklerimin hepsini anlatamam
Gemiler gelip geçerken
Kaç dilden hüzünlü şarkılar dinledim
Gül yanaklı, lâle dudaklı
Ne güzeller gördüm gitti gelmez
Ben hep aynı yerde beklerim
Benim adım Kepez…
Bazen denize küser de
Gökteki yıldızlarla konuşurum
Bazen gidemediğim yerleri okşamak isterim
Bulamam ellerimi
Ay doğarken başlar
En uzun süren sarhoşluğum
Asırlar kemirse de
Koparamazlar zincirlerimi
Kimse kirli ayaklarıyla
Üzerimi tepeleyemez
Ben beş vakit
Sabrın gül suyuyla yıkanırım
Benim adım Kepez…
Bahattin Karakoç
Mersin yöresinin ağız tadlarından biri.Kerebiç gibi sadece ramazanda değil 365 gün üretilir.Havuç tatlısıdır.Cevizli,fındıklısı,helede antep fıstıklısı çok güzeldir.Eskiden Hasan Yozgatlı çok iyiydi,şimdilerde ise Dondurmacı Halilden şaşmayacaksın ;)