Ville Valo'yu ilk gördüğüm an maymuna benzetmiştim ancak sonra iyi bir solist ve hoş bir beyefendi (fazla kibar kaçtı öyle biri için) olduğunu anladım. Dış görünüşü hakkında pek fazla yorum yapmak istemem. Ancak yaptığı müziğe hakkını veren biri olduğunu şiddetle (burada ses tonu epikleşecek, evet) belirtirim.
Gothic denilince akla ilk gelen gruplardan biri olan HIM'in (His Infernal Majestry) solistidir kendileri.
Türkçesi 'Afaroz' anlamına gelen; enfes bir doom metal grubu. Her şarkısı bir başkadır bu grubun. Öyle yürekli, öyle içten çalarlar ki enstrümanlarını, çalmak değil de okşamak misali.. Vincent'in insanı başka diyarlara taşıyan kadife sesi, Danny'nin pianonun tuşlarına dokunduğu her anda esen sıcak bir meltemin kokusu.. Anathema bir dünyadır, başlı başınadır. Dinlememiş olanların; hayatın anlamını nerede arayacaklarını bilmediklerini düşünüyorum..
Elinize bir bardak soğuk su alın, şöminenin karşısına geçip uzanın, ve hayal dünyasına doğru yolculuğa çıkın. Moody Blues'un müziği sizi her yere götürebilir, herşeyi mümkün kılabilir.
Pink Floyd'un; Syd Barrett'ten sonraki gitarist/solisti. Onun; sizi, çalmaya başladığı andan itibaren bambaşka bir dünyaya götürmesine izin verin. İnsanı kendinden geçirmeye sebebiyet veren; rüzgarın fısıltısı misali sesinin damarlarınızda mevcut olmasına izin verin.. David Gilmour; dünya üzerinde yaşamış tanrılardan biridir.. Size söyleyecek çok şeyi var; izin verin müziğiyle anlatsın..
Deep Purple'ın en gaz, en doruk şarkılarından biridir. Grup üyelerinin performanslarının olağanüstü olduğunu, ve şimdiye kadar yapılabilen en kaliteli şarkılardan birisi olduğunu kavrayabilirsiniz dinlediğinizde. İan Gillan'ın nefes kesen çığlıkları; Blackmore'ın gitarını konuşturması.. Bu şarkıyla ölünür bile!
Kıpır kıpır, tek ayağı üzerinde sekerek gitar çalma yeteneğine sahip, şirin mi şirin, hiperaktif, tam bir idol AC/DC lead gitaristi. Bu adamın enerjisi bitmek bilmez. Yaptığı ördek yürüyüşü ile gitarını oyuncakmışçasına çalması ona hayran olmama yetti de arttı.
O dünyanın en sempatik müzisyeni. En şirin insanı.
Hayatımı yeni yeni anlamlı kılmaya başladığım anda birden sorgusuz sualsiz karşıma çıkan, kendinden nefret etmeme sebep olan, cümleleri ile hareketleri birbirinin zıttı, hakkında yazacağım onca şey varken bir tane bile satır dolduramadığım, bitmek tükenmek bilmeyen yalnızlığımın tek yandaşı, belki de aynı dili konuştuğum, aynı şeyleri hissettiğim, ancak bunları söylemeye ne cesaretimin ne de zamanımın olmadığı, başkalık, anlamlılık ve anlamsızlık, güzellik ve çirkinlik, doğru ve yanlış, başlangıç ve bitiş, alpha & omega.
Unnaturel ruh diye bir kavram olmadığına göre ruh kavramını 'naturel' sıfatı ile tamlamak zorunda olmdığımız kelime öbeği.
Ville Valo'yu ilk gördüğüm an maymuna benzetmiştim ancak sonra iyi bir solist ve hoş bir beyefendi (fazla kibar kaçtı öyle biri için) olduğunu anladım. Dış görünüşü hakkında pek fazla yorum yapmak istemem. Ancak yaptığı müziğe hakkını veren biri olduğunu şiddetle (burada ses tonu epikleşecek, evet) belirtirim.
Gothic denilince akla ilk gelen gruplardan biri olan HIM'in (His Infernal Majestry) solistidir kendileri.
Türkçesi 'Afaroz' anlamına gelen; enfes bir doom metal grubu. Her şarkısı bir başkadır bu grubun. Öyle yürekli, öyle içten çalarlar ki enstrümanlarını, çalmak değil de okşamak misali.. Vincent'in insanı başka diyarlara taşıyan kadife sesi, Danny'nin pianonun tuşlarına dokunduğu her anda esen sıcak bir meltemin kokusu.. Anathema bir dünyadır, başlı başınadır. Dinlememiş olanların; hayatın anlamını nerede arayacaklarını bilmediklerini düşünüyorum..
One Last Goodbye..
Bob Dylan'ın duygusal ve hüzünlü bestelerindendir..
'One more cup of coffee before i go..'
Bambaşka bir şarkı ya; ifadesi zor, kelimeler yetersiz..
Nights In White Satin..
Elinize bir bardak soğuk su alın, şöminenin karşısına geçip uzanın, ve hayal dünyasına doğru yolculuğa çıkın. Moody Blues'un müziği sizi her yere götürebilir, herşeyi mümkün kılabilir.
Kovalanan kaçar. Aşkta mümkün olmasına izin verilmeyen olgu.
Pink Floyd'un; Syd Barrett'ten sonraki gitarist/solisti. Onun; sizi, çalmaya başladığı andan itibaren bambaşka bir dünyaya götürmesine izin verin. İnsanı kendinden geçirmeye sebebiyet veren; rüzgarın fısıltısı misali sesinin damarlarınızda mevcut olmasına izin verin.. David Gilmour; dünya üzerinde yaşamış tanrılardan biridir.. Size söyleyecek çok şeyi var; izin verin müziğiyle anlatsın..
Deep Purple'ın en gaz, en doruk şarkılarından biridir. Grup üyelerinin performanslarının olağanüstü olduğunu, ve şimdiye kadar yapılabilen en kaliteli şarkılardan birisi olduğunu kavrayabilirsiniz dinlediğinizde. İan Gillan'ın nefes kesen çığlıkları; Blackmore'ın gitarını konuşturması.. Bu şarkıyla ölünür bile!
Kıpır kıpır, tek ayağı üzerinde sekerek gitar çalma yeteneğine sahip, şirin mi şirin, hiperaktif, tam bir idol AC/DC lead gitaristi. Bu adamın enerjisi bitmek bilmez. Yaptığı ördek yürüyüşü ile gitarını oyuncakmışçasına çalması ona hayran olmama yetti de arttı.
O dünyanın en sempatik müzisyeni. En şirin insanı.
Hayatımı yeni yeni anlamlı kılmaya başladığım anda birden sorgusuz sualsiz karşıma çıkan, kendinden nefret etmeme sebep olan, cümleleri ile hareketleri birbirinin zıttı, hakkında yazacağım onca şey varken bir tane bile satır dolduramadığım, bitmek tükenmek bilmeyen yalnızlığımın tek yandaşı, belki de aynı dili konuştuğum, aynı şeyleri hissettiğim, ancak bunları söylemeye ne cesaretimin ne de zamanımın olmadığı, başkalık, anlamlılık ve anlamsızlık, güzellik ve çirkinlik, doğru ve yanlış, başlangıç ve bitiş, alpha & omega.