İsteyip de bir türlü cesaret erdemediğim tek şey. Belki başlayabilsem gerisi gelecek ama......... aynı bunun gibi yazdıklarımı da yarım bırakma korkusu hep ağır basmış, bir türlü ilk adımı atamamışımdır. Olur ya bir gün cesaretimi toplayıp birkaç cümle dökülürse kalemimde ilk yazdığım şeyi karşıma alıp tüm sitem dolu bakışlarımı üzerinde doloştıracam, tüm yılların öcünü almaya çalışırcasına.
Asrın en büyük hediyesini (Ayasofya) bize veren büyük veli padişah. Ne yazık ki senin bu hediyene sahip çıkamadık. Onu bize verdiğin saf, temizlenmiş hali ile koruyamadık. Bizi affet.
Toplum tarafından sevgisini açıktan belli etmekten çekinmeye zorlanan, sevgiyi kendi içinde yaşama becerisini en iyi başaran ve bu bu sevgiyi çok nadiren açığa vuran aile bireyi. (Türk aile yapısında)
'Ölüyü diriltme sadece Cenabu Hakkın kudretindedir. Ama meftayı layık olduğu şekilde omuzlar üzerinde kabristana taşıyabilmekte o kişiye son görev. Siz o görevi yerine getirebilecek, vatanını milletini sever nitelikte birini bulmuşsunuz da daha ne istemektesiniz? Meftanızı da mı leşlere yedirecektiniz' denilmesine mani olan ulu hakan. Allah senden razı olsun.
İnsanın hayatı boyunca yaşamsal faliyetleri için nasıl hava,su ve yemek zaruri ihtiyaç ise okumakta onlar kadar zaruri bir gereksinimdir. Yoksa toplum içerisindeki acımasız kategoriler arasında insan kendini hep eksik hissetme psikolojisine düşmekte ve hayatında tam bir doyuma ulaşamamaktadır. Doyuma ulaşamama kişiyi başka doyum biçimlerine yönlendirir ve hem kişi hem de bulunduğu toplum büyük bir tehlikenin içine düşer. Bu sebeple bir şekilde Okuma Alışkanlığı kazanılmalı. Bunun için de en önemli baş düşman Televizyon; (insanları tembeliğe, uyuşukluğa ve monotonluğa iten asrın en tehlikeli aleti) çok seyrek ve bilinçli bir şekilde izlenmeli veya izletilmelidir.
Raflarda gözlerin onu bulmak için çırpınışı, elin ilk teması, sayfalarının aheste aheste çevrilmesi, her sayfa çevirişte burna gelen o ferahlatıcı yaprak kokusu ve ilk cümlenin gizemi, son cümlenin şaşkınlığı, üzüntüsü, sevinci veya ürpertisi.............. işte kitap ve okuyucu arasındaki o ölümsüz bağın kurulumu ve devamlılığının sebebi.
İsteyip de bir türlü cesaret erdemediğim tek şey. Belki başlayabilsem gerisi gelecek ama......... aynı bunun gibi yazdıklarımı da yarım bırakma korkusu hep ağır basmış, bir türlü ilk adımı atamamışımdır. Olur ya bir gün cesaretimi toplayıp birkaç cümle dökülürse kalemimde ilk yazdığım şeyi karşıma alıp tüm sitem dolu bakışlarımı üzerinde doloştıracam, tüm yılların öcünü almaya çalışırcasına.
Asrın en büyük hediyesini (Ayasofya) bize veren büyük veli padişah. Ne yazık ki senin bu hediyene sahip çıkamadık. Onu bize verdiğin saf, temizlenmiş hali ile koruyamadık. Bizi affet.
Hem en değerli (Hayat manası) , hem de en hain, lain kavram. (Şeytanın mensubu olduğu kavim) .
Toplum tarafından sevgisini açıktan belli etmekten çekinmeye zorlanan, sevgiyi kendi içinde yaşama becerisini en iyi başaran ve bu bu sevgiyi çok nadiren açığa vuran aile bireyi. (Türk aile yapısında)
'Ölüyü diriltme sadece Cenabu Hakkın kudretindedir. Ama meftayı layık olduğu şekilde omuzlar üzerinde kabristana taşıyabilmekte o kişiye son görev. Siz o görevi yerine getirebilecek, vatanını milletini sever nitelikte birini bulmuşsunuz da daha ne istemektesiniz? Meftanızı da mı leşlere yedirecektiniz' denilmesine mani olan ulu hakan. Allah senden razı olsun.
İşlenen kötülüklerin kafaya dank edeceği, zamanı gelmeyecek sanılan veya hatırlanılmak istenmeyen sonsuz istirahathane.
Kaçınılmaz son
İnsanın hayatı boyunca yaşamsal faliyetleri için nasıl hava,su ve yemek zaruri ihtiyaç ise okumakta onlar kadar zaruri bir gereksinimdir. Yoksa toplum içerisindeki acımasız kategoriler arasında insan kendini hep eksik hissetme psikolojisine düşmekte ve hayatında tam bir doyuma ulaşamamaktadır.
Doyuma ulaşamama kişiyi başka doyum biçimlerine yönlendirir ve hem kişi hem de bulunduğu toplum büyük bir tehlikenin içine düşer.
Bu sebeple bir şekilde Okuma Alışkanlığı kazanılmalı. Bunun için de en önemli baş düşman Televizyon; (insanları tembeliğe, uyuşukluğa ve monotonluğa iten asrın en tehlikeli aleti) çok seyrek ve bilinçli bir şekilde izlenmeli veya izletilmelidir.
Raflarda gözlerin onu bulmak için çırpınışı, elin ilk teması, sayfalarının aheste aheste çevrilmesi, her sayfa çevirişte burna gelen o ferahlatıcı yaprak kokusu ve ilk cümlenin gizemi, son cümlenin şaşkınlığı, üzüntüsü, sevinci veya ürpertisi.............. işte kitap ve okuyucu arasındaki o ölümsüz bağın kurulumu ve devamlılığının sebebi.
Hastalığın, aşkın ve çaresizliğin kesiştiği Peyami Safa şaheserlerinden bir tanesi.