Laiklik ne kadar dinsizlik değildir denilsede kelimenin kökü ve manası tam olarak araştırıldığında görülecektir ki dinin hiç bir şekilde devlet işlerine karıştırılmaması dinin hiçbir aktivitede baz alınmamasıdır. Bu kapsamda bakılırsa devletler laik olabilirler. Ama herhangi bir dine mensup bir kişi ben laik'im diyemez. Çünkü kişiler eğerki bir dine inanıyor ise laik olamazlar. Çünkü inandıklarını hayatlarındaki her alana yansıtmak, inandığı gibi yaşamak mecburiyetindedilerler. Bu sebeple laiklik ne yazık ki dinin o kurumda söz sahibi olmamasıdır. Bu da sizce nedir?
Eylülün bilmem hangi günü. Hava ürkek ürkek toprağı süzmekte, sanki kim bunlar diye bütün insanları sorguya çekmek istemekteydi. Gidilen yerde kimse kimseyi daha önce görmemiş, bilmemişti. Ama her kişi diğerini sanki kırk yıllık ahbabı gibi hissetmekten korkmamıştı. Karşılaşılan ilk gün akşamın o sessiz anlarından başlayarak sabahın ilk ışıklarına kadar muhabbet doyumsuz bir hal almış ve gözlere uyku ırak kalmıştı. Ve o bitmesi istenmeyen anların neticesi Bolu'da görülmemiş bir dostluk yumağı oluştu. O beş kişi üç sene ne güzel anlar yaşadı. O yaşanan günleri hatırlıyorum da acaba o bizim doyamadığımız anlar da bize hasret duyuyor mu? diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
İnsan yetiştirme mesleği. Unutmamalıyız ki en zahmetli ama en kazançlı yatırım insan yetiştirmektir. Ve bu işi hatasız yapmak ise o çocukları eğitecek, hayata hazırlayacak şahısları seçerken, eğitirken ve hayatın içerisine iterken çok dikkatli olmaktan geçer. Eğer ki bu hususların herhangi birisinde en küçük bir hata yapılırsa doktorun ameliyat masasında, beyin ameliyatı esnasında yapacağı hatadan daha derin izler, hasarlar bırakacaktır. Ne yazıkki şu andaki sistemde yetiştirilmiş olan ve yetiştirilmeye devam edilen insan yetiştirme uzmanı olacak kişiler(öğretmenler) , bence yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan hayata bırakılıyor. Ve onlar yeterli tecrübeyi edininceye kadar kaç nesil heba oluyor. Bunun yanında da o gencecik öğretmenimiz hayatından, mesleğinden bıktırılmış, bezdirilmiş bir duruma sokuluyor. Çok düşünmüşümdür bu konuların bir çoğunda hem fikir olan bir öğretmen topluluğunun yetiştirmiş olduğu bu toplumun evlatları nasıl oluyorda belli mevkilere gelince o çok sevdikleri öğretmenlerinin görüşlerini bir anda unutuveriyorlar veya unutmak zorunda bırakılıyorlar? Ne zaman belli güçler eğitim sistemimizden o kirli ellerini çekecekler. Ne zaman bu kendini unutmuş aslan yavrusu millet benliğine kavuşacak. Ne zaman kuzular içinde kükremeyi becerecek, eski gücünü herkese kanıtlayacak? Ne zaman? ? ? ?
(Birlik, beraberlik, paylaşım, sevgi, saygı, ilgi, empati,) Her yaşın bazı ihtiyaçları vardır. İnsan doğumundan itibaren belli evrelerden geçer. Bebek; tekilliği, oyunu, çocuk; arkadaş arası tekilliği ve oyunu, genç; dostluğu, yetişkin birey ise aile kurmayı, bazı mesuliyetleri üstlenmeyi bir ihtiyaç olarak hissetmeye başlar. Ve bu ihtiyaçla birlikte bir aile kurmak kaçınılmaz gerçek olur.
'Ölüyü diriltme sadece Cenabu Hakkın kudretindedir. Ama meftayı layık olduğu şekilde omuzlar üzerinde kabristana taşıyabilmekte o kişiye son görev. Siz o görevi yerine getirebilecek, vatanını milletini sever nitelikte birini bulmuşsunuz da daha ne istemektesiniz? Meftanızı da mı leşlere yedirecektiniz' denilmesine mani olan ulu hakan. Allah senden razı olsun. Anlamamakta ısrar edenlere yaşananlar ders olsun.
Acaba sözüyle başlayan tüm cümlelerimde aklıma çöreklenen meçhuller alemindeki gizemini hep muhafaza eden, aranan ama bulunmasından korkulan cinsi latif. Neredesin. Ne zaman bana bir nazar edeceksin.Söyle ne olursun. Gelecekmisin? Gelmemi mi bekliyorsun?
Laiklik ne kadar dinsizlik değildir denilsede kelimenin kökü ve manası tam olarak araştırıldığında görülecektir ki dinin hiç bir şekilde devlet işlerine karıştırılmaması dinin hiçbir aktivitede baz alınmamasıdır. Bu kapsamda bakılırsa devletler laik olabilirler. Ama herhangi bir dine mensup bir kişi ben laik'im diyemez. Çünkü kişiler eğerki bir dine inanıyor ise laik olamazlar. Çünkü inandıklarını hayatlarındaki her alana yansıtmak, inandığı gibi yaşamak mecburiyetindedilerler. Bu sebeple laiklik ne yazık ki dinin o kurumda söz sahibi olmamasıdır. Bu da sizce nedir?
Eylülün bilmem hangi günü. Hava ürkek ürkek toprağı süzmekte, sanki kim bunlar diye bütün insanları sorguya çekmek istemekteydi. Gidilen yerde kimse kimseyi daha önce görmemiş, bilmemişti. Ama her kişi diğerini sanki kırk yıllık ahbabı gibi hissetmekten korkmamıştı. Karşılaşılan ilk gün akşamın o sessiz anlarından başlayarak sabahın ilk ışıklarına kadar muhabbet doyumsuz bir hal almış ve gözlere uyku ırak kalmıştı. Ve o bitmesi istenmeyen anların neticesi Bolu'da görülmemiş bir dostluk yumağı oluştu. O beş kişi üç sene ne güzel anlar yaşadı. O yaşanan günleri hatırlıyorum da acaba o bizim doyamadığımız anlar da bize hasret duyuyor mu? diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
İnsan yetiştirme mesleği. Unutmamalıyız ki en zahmetli ama en kazançlı yatırım insan yetiştirmektir. Ve bu işi hatasız yapmak ise o çocukları eğitecek, hayata hazırlayacak şahısları seçerken, eğitirken ve hayatın içerisine iterken çok dikkatli olmaktan geçer. Eğer ki bu hususların herhangi birisinde en küçük bir hata yapılırsa doktorun ameliyat masasında, beyin ameliyatı esnasında yapacağı hatadan daha derin izler, hasarlar bırakacaktır. Ne yazıkki şu andaki sistemde yetiştirilmiş olan ve yetiştirilmeye devam edilen insan yetiştirme uzmanı olacak kişiler(öğretmenler) , bence yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan hayata bırakılıyor. Ve onlar yeterli tecrübeyi edininceye kadar kaç nesil heba oluyor. Bunun yanında da o gencecik öğretmenimiz hayatından, mesleğinden bıktırılmış, bezdirilmiş bir duruma sokuluyor. Çok düşünmüşümdür bu konuların bir çoğunda hem fikir olan bir öğretmen topluluğunun yetiştirmiş olduğu bu toplumun evlatları nasıl oluyorda belli mevkilere gelince o çok sevdikleri öğretmenlerinin görüşlerini bir anda unutuveriyorlar veya unutmak zorunda bırakılıyorlar? Ne zaman belli güçler eğitim sistemimizden o kirli ellerini çekecekler. Ne zaman bu kendini unutmuş aslan yavrusu millet benliğine kavuşacak. Ne zaman kuzular içinde kükremeyi becerecek, eski gücünü herkese kanıtlayacak? Ne zaman? ? ? ?
(Birlik, beraberlik, paylaşım, sevgi, saygı, ilgi, empati,) Her yaşın bazı ihtiyaçları vardır. İnsan doğumundan itibaren belli evrelerden geçer. Bebek; tekilliği, oyunu, çocuk; arkadaş arası tekilliği ve oyunu, genç; dostluğu, yetişkin birey ise aile kurmayı, bazı mesuliyetleri üstlenmeyi bir ihtiyaç olarak hissetmeye başlar. Ve bu ihtiyaçla birlikte bir aile kurmak kaçınılmaz gerçek olur.
İstenilen özellikleri kendisinde bulunduran, düzgün, uygun,
Ben harici, sevilen sevilmeyen, görülen görülmeyen, yakındaki uzaktaki, hayaldeki gerçekteki bütün meçhullerin karşılığı, muhatabı.
Dünyadaki en etkili kir temizleyici. Unutma günah kirini yalnızca Cehennem ateşi temizleyecektir.
'Ölüyü diriltme sadece Cenabu Hakkın kudretindedir. Ama meftayı layık olduğu şekilde omuzlar üzerinde kabristana taşıyabilmekte o kişiye son görev. Siz o görevi yerine getirebilecek, vatanını milletini sever nitelikte birini bulmuşsunuz da daha ne istemektesiniz? Meftanızı da mı leşlere yedirecektiniz' denilmesine mani olan ulu hakan. Allah senden razı olsun. Anlamamakta ısrar edenlere yaşananlar ders olsun.
Acaba sözüyle başlayan tüm cümlelerimde aklıma çöreklenen meçhuller alemindeki gizemini hep muhafaza eden, aranan ama bulunmasından korkulan cinsi latif. Neredesin. Ne zaman bana bir nazar edeceksin.Söyle ne olursun. Gelecekmisin? Gelmemi mi bekliyorsun?
Maneviyatın eksik kaldığı yerlerin tek doldurucusu.