'Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır. Kurtuluş Bayrağı bu yolu tırmanan gerillaların birbirlerine iletmesi ile oligarşinin burcuna dikilecektir. Her engelde düşen gerillaların gövdesi bir devrim fırtınası yaratır. Her düşen gerillanın kanı devrim yolunu kızıllaştırır, aydınlatır. Düşenler geride kalmazlar. Onlar emekçi halkın kalbinde, ruhunda ve bilincinde, devrimin önder ve itici sembolleri olarak yaşarlar. Düşenler devrim için, devrim yolunda vuruşarak düştüler. Kalbimize, ruhumuza ve bilincimize gömüldüler. Onlar kurtuluşa kadar savaş şiarını, devrim yoluna kanları ile yazdılar. Yolumuz bu yolda düşenlerin yoludur. KURTULUŞA KADAR SAVAŞ'
Kişiliğimizin, nasıl bir insan olduğumuzun politik görüşlerimize ilişkin bir rolü yok mu? Değerlerimiz, huylarımız, alışkanlıklarımız, insanlarla ilişkilerimizde önem verdiğimiz şeyler... Başkalarını adam yerine koymak, insan hayatına değer vermek, başkasının halinden anlamak gibi... Bu özellikler, politik fikirlerimiz nereye sürüklenirse sürüklensin, ya da siyasi ibremizi nereye döndürürsek döndürelim, oradaki duruşumuzu sağlam, insancıl ve dostça kılacaktır.
Kimse de sormuyor ki, Mahir Çayan (ya da herhangi bir başka politik kişilik) yaşasaydı, politik görüşlerini muhafaza eder, ama, tuttuğu takımı değiştirir miydi diye?
Siyasi görüşlerin şekillenişi öylesine girift bir süreç ki, bazen bir siyasi evrim içerisindeki kişinin hayatı boyunca gelebileceği noktaları tam anlayamıyorsunuz. Siyasi görüş, benimsenen, seçilen ya da oluşturulan bir fikirler bütünü. Yani, “CimBomlu doğmak” ya da, “kanı sarı-lacivert akmak” gibi değil. Hayatımızda gelip geçtiğimiz noktaların bize getirdiği fikirler, bulunduğumuz konumları muhafaza etmek için canla başla uğraşılarımızla uyuştuğu ölçüde, bizimle yaşayacaklardır(yolumuz mahirin yoludur)
Örgütü örgüt yapan, onu kitlelere tanıtan, program veya yaldızlı laflar değil, devrimci eylemdir.'Kurtuluşa Kadar Savaş'
'Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır. Kurtuluş Bayrağı bu yolu tırmanan gerillaların birbirlerine iletmesi ile oligarşinin burcuna dikilecektir. Her engelde düşen gerillaların gövdesi bir devrim fırtınası yaratır. Her düşen gerillanın kanı devrim yolunu kızıllaştırır, aydınlatır. Düşenler geride kalmazlar. Onlar emekçi halkın kalbinde, ruhunda ve bilincinde, devrimin önder ve itici sembolleri olarak yaşarlar. Düşenler devrim için, devrim yolunda vuruşarak düştüler. Kalbimize, ruhumuza ve bilincimize gömüldüler.
Onlar kurtuluşa kadar savaş şiarını, devrim yoluna kanları ile yazdılar. Yolumuz bu yolda düşenlerin yoludur.
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ'
Kişiliğimizin, nasıl bir insan olduğumuzun politik görüşlerimize ilişkin bir rolü yok mu? Değerlerimiz, huylarımız, alışkanlıklarımız, insanlarla ilişkilerimizde önem verdiğimiz şeyler... Başkalarını adam yerine koymak, insan hayatına değer vermek, başkasının halinden anlamak gibi... Bu özellikler, politik fikirlerimiz nereye sürüklenirse sürüklensin, ya da siyasi ibremizi nereye döndürürsek döndürelim, oradaki duruşumuzu sağlam, insancıl ve dostça kılacaktır.
Kimse de sormuyor ki, Mahir Çayan (ya da herhangi bir başka politik kişilik) yaşasaydı, politik görüşlerini muhafaza eder, ama, tuttuğu takımı değiştirir miydi diye?
Siyasi görüşlerin şekillenişi öylesine girift bir süreç ki, bazen bir siyasi evrim içerisindeki kişinin hayatı boyunca gelebileceği noktaları tam anlayamıyorsunuz. Siyasi görüş, benimsenen, seçilen ya da oluşturulan bir fikirler bütünü. Yani, “CimBomlu doğmak” ya da, “kanı sarı-lacivert akmak” gibi değil. Hayatımızda gelip geçtiğimiz noktaların bize getirdiği fikirler, bulunduğumuz konumları muhafaza etmek için canla başla uğraşılarımızla uyuştuğu ölçüde, bizimle yaşayacaklardır(yolumuz mahirin yoludur)