müthiş bir filmdi,heyecan ve merakla izleniyor. ama bir kerelik bir film,çünkü ölü olduğunu öğrendikten sonra izlenmesinin anlamı yok. ben denedim.bir çok şeyin belli olduğunu gördüm. ve hiç bir anlamı olmafı ikinci izleyişimin. yinede bir kerelik bir film olmasına rağmen en sevdiğim filmlerden biri.....
zamanın gündüze çaldığı bir şafak, ilk baharı sonbahara çevirdi 6 mayıs, dünyanın dönüşüyle ölüme aktı zaman, ve üç deniz, üç yusuf,üç hüseyin, üç yürek, üç can, üç sonsuz, dar ağacına yürüdü korkusuz............
yitik öyküdür tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan iki yürekte durmadan kanayan seydunayla sahrut. yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar yoktu. iki iklim farkıydılar ne zaman göz göze değseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar. yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı üçüncü bir kente düşmüş suretleri. ŞAHRUT; gökyüzü geliniydi, yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri. bir solukluk rüzgarda bile, usul usul kanardı gelincik bedeni. seyduna; yeryüzü cehennemi ölüm çağırır uçurumlarda sınardı sevdasını. .. yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
iki iklim ayrıldılar 'ya şahrud' dedi seyduna 'gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm, ardına bakma,gözyaşınla vurulursun,su gibi git' şahrudun yüzüne keder mayın gibi durdu, ve zaman gözlerinin su yeşiline kuruldu, hüzün bir buda heykeli gibi çıpılçıplak yüzlerine oturdu.
ve hayat o dur ki; şahrut vardığı denizlerde hala seyduna türküleriyle uyanmakta, seyduna; şahrudun yüzünden kalan masalla yaşlanmakta.
zavallı adam.
ne geliyorsa bu adamın birinin başına geliyor.
acıdım doğrusu...
benim olduğum beden.........
senden memnunum benden gitme 38.
müthiş bir filmdi,heyecan ve merakla izleniyor.
ama bir kerelik bir film,çünkü ölü olduğunu öğrendikten sonra izlenmesinin anlamı yok.
ben denedim.bir çok şeyin belli olduğunu gördüm. ve hiç bir anlamı olmafı ikinci izleyişimin.
yinede bir kerelik bir film olmasına rağmen en sevdiğim filmlerden biri.....
masumdu onlar,
haklıydı onlar,
ülkeyi seviyordu onlar.
hoşçakal yarın.hoşçakal deniz.
'hep sehpaya çıkar, halkla konuşurdu, birgün o sehpayı altından çektiler'.........
zamanın gündüze çaldığı bir şafak,
ilk baharı sonbahara çevirdi 6 mayıs,
dünyanın dönüşüyle ölüme aktı zaman,
ve üç deniz, üç yusuf,üç hüseyin,
üç yürek, üç can, üç sonsuz,
dar ağacına yürüdü korkusuz............
durduramayacağımız tek şey.............
deniz gezmiş.
o da sonsuz bir deniz....
sonsuzluk.....
ölüm,e;
mademki geleceksin, niçin şimdi olmasın?
bekliyorum seni,bıktım yaşamaktan.
yitik öyküdür
tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
iki yürekte durmadan kanayan
seydunayla sahrut.
yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar yoktu.
iki iklim farkıydılar
ne zaman göz göze değseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
üçüncü bir kente düşmüş suretleri.
ŞAHRUT; gökyüzü geliniydi,
yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
bir solukluk rüzgarda bile,
usul usul kanardı gelincik bedeni.
seyduna; yeryüzü cehennemi
ölüm çağırır uçurumlarda sınardı sevdasını.
..
yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı
onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
iki iklim ayrıldılar
'ya şahrud' dedi seyduna
'gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm,
ardına bakma,gözyaşınla vurulursun,su gibi git'
şahrudun yüzüne keder mayın gibi durdu,
ve zaman gözlerinin su yeşiline kuruldu,
hüzün bir buda heykeli gibi çıpılçıplak yüzlerine oturdu.
ve hayat o dur ki;
şahrut vardığı denizlerde hala seyduna türküleriyle uyanmakta,
seyduna; şahrudun yüzünden kalan masalla yaşlanmakta.