Ey yakınlarım! Cihâda sarılın! Bu topraklar ancak cihâd etmekle korunabilir. Yermük, Rumlarla yaptığımız ilk büyük savaştır. Bundan sonra, daha nice savaşlar birbirini takip edecektir. Sakin gaflete düşmeyin!
Şimdi, kendimi at kişnemeleri arasında, Allah Allah nidâlarıyla insanlara dar gelen Yermük Vâdisi’nde hissediyorum. Vallahi Rabbimden, beni her gazâda diriltmesini ve o savaşın hakkını vermeyi isterim.”
Beni ayağa kaldırın!
Hz. Hâlid biraz sustuktan sonra, “Vasiyetimi bildiriyorum, beni ayağa kaldırın! ” deyince, ayağa kaldırdılar.
“Beni bırakınız! Şimdiye kadar hep taşıdığım kılıcım, artık beni taşısın” diyerek kılıcına dayandı.
Bundan sonra, “Ölümü, savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım. Öldüğüm zaman, atımı, savaşta tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz! Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim.
Mezarımı, bu kılıcımla kazınız! Kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır” dedi ve yatağına düşüp Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti...
Hasret sara bu gözler Gönlüm yolunu gözler Huzura ersem bir kez Bahara döner güzler Erse payine başım Hep çağlasa göz yaşım Sen sen deyip ağlasam Kalkar bütün prüzler Köyünün pembe rengi Bulunmaz asla dengi Temizlenip giderler Günahla gelen yüzler Gelenler erer nura Her biri bir surura Rahmet yağar her yana Kalır mahrum gözsüzler Toprağından tozundan o mübarek izinden Zulmetli dünyalara akar gelir gündüzler Ölgün ne desem sana methin düşmezdi bana Bir şey diyeyim dedim vefa etmedi sözler O derin şevkatinden çok engin himmetinle Dönüp bir teveccuh kıl ruhum lutfunu özler..Ruhum lutfunu özler..
Bende bir yangın vardı Ve içimde bir ukde Sana şiirler yazmak gönlümce Edebiyatı katlederek, Hiçbir şeyi dinlemeyerek, Anlatmaktı isteğim seni doya doya Baktığımda geriye sayfalara, Senden çok kendimi anlatmışım Ama ben sen değil miyim Sende ben Ben leyla ve mecnun gibi, İsimlerimizi ayırmadım. Yanyana yazdım. İç içe yazdım. Senin olmasını istediğin gibi, Dediğin gibi, Seida gibi.
Biliyorum, Gördüm,yaşıyorum Bu benim isteğimdi, Hayalimdi. Yazdıklarımı değil, Yazamayacaklarımı yazmaktı. Yazamayacağımı da biliyordum, Seni sevmeyi bilmediğim gibi. Yazmayı bilen içindir, Sevmeyi bilen içindir şiir
Koşul olmasın istedim Sevgi gibi. Ertelenmiş değil, Hep gerçekleşmiş olmalı hayaller Böylece güzel olur yaşanılası şeyler Seni ezberleseydim belki, Yaşanılası şeyleri yaşardım Dilediğimce gelirdin yanıma Ben ezberlemekten değil, Anlamaktan,yaşamaktan yanaydım Bu yüzden dilediğimce gelmedin Her gün sana koşanlardan, Ama bir türlü gelemeyenlerdenim Ve sende kapını açmayanlardan İntizar üzerine kurduk ya hasretimizi, Umudumuzu bir bir harcadık yarın için Tükendik ya sabır çarkında Hani derdin ya 'hain intizar vurdu,vuruldum sabrım kan kustu yalnızlığımla' ama biz ölmedik daha bir vuslata dikmişiz gözlerimizi bekliyoruz tükenişlere inatla.
Zaman bizimle yarışır Tükenir vad edilen sermaye Vuslata ne kalır Nasıl kalır hasretin sinede Ve nasıl bizden yana olur zaman Ağlamak isteyen bir sen değilsin bir ben değilim Bir parça umut için, Unut istersen Ve sen sorduğunda Doğmadığımı söyler annem Şimşekler avuçlarının içinde çakar Ağlamaz gözlerin Zaten ben ağladığını hiç görmedim. Bilirdim Yüreğine akmaktan, Yanağına hiç kalmamıştı göz yaşların
Boşuna bu sözler Nasılsa Ben yazamayacaklarımı yine yazamam Ne sana ne başkasına anlatamam Bırak bende sır kalsın Sen gibi, Ben gibi, Seida gibi...
Hasret sara bu gözler Gönlüm yolunu gözler Huzura ersem bir kez Bahara döner güzler Erse payine başım Hep çağlasa göz yaşım Sen sen deyip ağlasam Kalkar bütün prüzler Köyünün pembe rengi Bulunmaz asla dengi Temizlenip giderler Günahla gelen yüzler Gelenler erer nura Her biri bir surura Rahmet yağar her yana Kalır mahrum gözsüzler Toprağından tozundan o mübarek izinden Zulmetli dünyalara akar gelir gündüzler Ölgün ne desem sana methin düşmezdi bana Bir şey diyeyim dedim vefa etmedi sözler O derin şevkatinden çok engin himmetinle Dönüp bir teveccuh kıl ruhum lutfunu özler..Ruhum lutfunu özler..
Başlarda samimiyetine inandığım bi insandı,çok zeki biri dolayısıyla kendini reyting malzemesi olarak kullandıracak biri değil,neden hala 'hadi bi kavga edinde bakalım' programlarının parçası olmaya devam ediyor? Yoksa bu işten onundamı bir çıkarı var? zira yaptığı işler 5 dk konuşulmuyo bile..ayrıca kuranın Allah kelamı olması itibariyle zaten varlığı bir mucizedir birde matematiği isteğe bağlı olarak kullanarak gaybden olayları çözme çabası bana anlamsız geliyor..Yüz yıllar öncede ebced hesaplarıyla bu tür şeyler ortaya atılmış ama zamanla çürümüş gitmiştir.
insanoğlu nankördür
Ey yakınlarım! Cihâda sarılın! Bu topraklar ancak cihâd etmekle korunabilir. Yermük, Rumlarla yaptığımız ilk büyük savaştır. Bundan sonra, daha nice savaşlar birbirini takip edecektir. Sakin gaflete düşmeyin!
Şimdi, kendimi at kişnemeleri arasında, Allah Allah nidâlarıyla insanlara dar gelen Yermük Vâdisi’nde hissediyorum. Vallahi Rabbimden, beni her gazâda diriltmesini ve o savaşın hakkını vermeyi isterim.”
Beni ayağa kaldırın!
Hz. Hâlid biraz sustuktan sonra, “Vasiyetimi bildiriyorum, beni ayağa kaldırın! ” deyince, ayağa kaldırdılar.
“Beni bırakınız! Şimdiye kadar hep taşıdığım kılıcım, artık beni taşısın” diyerek kılıcına dayandı.
Bundan sonra, “Ölümü, savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım. Öldüğüm zaman, atımı, savaşta tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz! Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim.
Mezarımı, bu kılıcımla kazınız! Kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır” dedi ve yatağına düşüp Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti...
alt sınırı 20 yaş olup üst sınırı yaşam süresiyle belirli olan bayan kitlesi,erkeklerde alt sınır 40 yaş civarı
bi gazete başlığı ile lugatımıza girmiş daha sonra o gazetenin yayınladığı tekzip ile lugatamızdan çıkamamıştır,yani çamur at aa izi kalmış meselesi..
Güldür Gül
Bugun ben Gavsımı gördüm
Çeşmi cemali güldür gül
Oturmuş tahtı mekana
Tahtı revanı güldür gül
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alır gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül
Gülden degirmeni döner
Onun ile gül döverler
Akar arkı döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül
Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışları hare karşı
Har-ı ezharı güldür gül
Efendim..
Hasret sara bu gözler
Gönlüm yolunu gözler
Huzura ersem bir kez
Bahara döner güzler
Erse payine başım
Hep çağlasa göz yaşım
Sen sen deyip ağlasam
Kalkar bütün prüzler
Köyünün pembe rengi
Bulunmaz asla dengi
Temizlenip giderler
Günahla gelen yüzler
Gelenler erer nura
Her biri bir surura
Rahmet yağar her yana
Kalır mahrum gözsüzler
Toprağından tozundan o mübarek izinden
Zulmetli dünyalara akar gelir gündüzler
Ölgün ne desem sana methin düşmezdi bana
Bir şey diyeyim dedim vefa etmedi sözler
O derin şevkatinden çok engin himmetinle
Dönüp bir teveccuh kıl ruhum lutfunu özler..Ruhum lutfunu özler..
Bende bir yangın vardı
Ve içimde bir ukde
Sana şiirler yazmak gönlümce
Edebiyatı katlederek,
Hiçbir şeyi dinlemeyerek,
Anlatmaktı isteğim seni doya doya
Baktığımda geriye sayfalara,
Senden çok kendimi anlatmışım
Ama ben sen değil miyim
Sende ben
Ben leyla ve mecnun gibi,
İsimlerimizi ayırmadım.
Yanyana yazdım.
İç içe yazdım.
Senin olmasını istediğin gibi,
Dediğin gibi,
Seida gibi.
Biliyorum,
Gördüm,yaşıyorum
Bu benim isteğimdi,
Hayalimdi.
Yazdıklarımı değil,
Yazamayacaklarımı yazmaktı.
Yazamayacağımı da biliyordum,
Seni sevmeyi bilmediğim gibi.
Yazmayı bilen içindir,
Sevmeyi bilen içindir şiir
Koşul olmasın istedim
Sevgi gibi.
Ertelenmiş değil,
Hep gerçekleşmiş olmalı hayaller
Böylece güzel olur yaşanılası şeyler
Seni ezberleseydim belki,
Yaşanılası şeyleri yaşardım
Dilediğimce gelirdin yanıma
Ben ezberlemekten değil,
Anlamaktan,yaşamaktan yanaydım
Bu yüzden dilediğimce gelmedin
Her gün sana koşanlardan,
Ama bir türlü gelemeyenlerdenim
Ve sende kapını açmayanlardan
İntizar üzerine kurduk ya hasretimizi,
Umudumuzu bir bir harcadık yarın için
Tükendik ya sabır çarkında
Hani derdin ya
'hain intizar vurdu,vuruldum
sabrım kan kustu yalnızlığımla'
ama biz ölmedik daha
bir vuslata dikmişiz gözlerimizi
bekliyoruz tükenişlere inatla.
Zaman bizimle yarışır
Tükenir vad edilen sermaye
Vuslata ne kalır
Nasıl kalır hasretin sinede
Ve nasıl bizden yana olur zaman
Ağlamak isteyen bir sen değilsin
bir ben değilim
Bir parça umut için,
Unut istersen
Ve sen sorduğunda
Doğmadığımı söyler annem
Şimşekler avuçlarının içinde çakar
Ağlamaz gözlerin
Zaten ben ağladığını hiç görmedim.
Bilirdim
Yüreğine akmaktan,
Yanağına hiç kalmamıştı göz yaşların
Boşuna bu sözler
Nasılsa
Ben yazamayacaklarımı yine yazamam
Ne sana ne başkasına anlatamam
Bırak bende sır kalsın
Sen gibi,
Ben gibi,
Seida gibi...
Efendim..
Hasret sara bu gözler
Gönlüm yolunu gözler
Huzura ersem bir kez
Bahara döner güzler
Erse payine başım
Hep çağlasa göz yaşım
Sen sen deyip ağlasam
Kalkar bütün prüzler
Köyünün pembe rengi
Bulunmaz asla dengi
Temizlenip giderler
Günahla gelen yüzler
Gelenler erer nura
Her biri bir surura
Rahmet yağar her yana
Kalır mahrum gözsüzler
Toprağından tozundan o mübarek izinden
Zulmetli dünyalara akar gelir gündüzler
Ölgün ne desem sana methin düşmezdi bana
Bir şey diyeyim dedim vefa etmedi sözler
O derin şevkatinden çok engin himmetinle
Dönüp bir teveccuh kıl ruhum lutfunu özler..Ruhum lutfunu özler..
Başlarda samimiyetine inandığım bi insandı,çok zeki biri dolayısıyla kendini reyting malzemesi olarak kullandıracak biri değil,neden hala 'hadi bi kavga edinde bakalım' programlarının parçası olmaya devam ediyor? Yoksa bu işten onundamı bir çıkarı var? zira yaptığı işler 5 dk konuşulmuyo bile..ayrıca kuranın Allah kelamı olması itibariyle zaten varlığı bir mucizedir birde matematiği isteğe bağlı olarak kullanarak gaybden olayları çözme çabası bana anlamsız geliyor..Yüz yıllar öncede ebced hesaplarıyla bu tür şeyler ortaya atılmış ama zamanla çürümüş gitmiştir.
espri yeteneğine hayranım