Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • baba12.06.2006 - 09:47

    Sensiz tam 20 sene geçti, bu geçen yirmi senenin bir günü olmadın hayatımda ve ben bir defa baba diyemedim. İçim acıyor. Yine sana yazıyorum yine içim buruk. Babalar günü geliyor sen yoksun. Yinemi sensiz geçecek. Gittin, beraberinde düşlerimin pembesini de götürdün. Sensizliğin gölgesine terk ettin bizi. Müebbet bir hasrete bırakıp ta gittin. Hayat verdiğin evlatlarına gölgeni de alarak, yüreğimizi parçalayarak gittin baba. Bende hep dönüşüne hasret yaşadım bunca yılı. Bir duvar gibi çarptı kimsesizliğim yüzüme. Okulda öğretmenimin ‘baban ne iş yapıyor’ sorusuna ‘benim babam ölmüş’ demek kadar içimi hiçbir şey acıtmadı. Ben sana değil hep sensizliğe sarıldım.
    Gittin, gidişinin üzerinden çok babalar günü geçti. Yinede hıçkırıklarımı susturamadım. Bir mezar taşı tanıdım, baban burada dediler. Seni hiç tanımadım ama alışamadım da yokluğuna. Dönüşü olmayan yollarına boyun büktüm ağladım. Düşlerimin bekleyişini hep bir hüsran karşıladı.
    Küçükken bayram arifelerinde annem bayramlıklarımızı giydirir, bizi görmen için yanına getirirdi. Bizde çok özenirdik babamız bizi görecek diye. Herkes bayram coşkusu yaşarken biz ağlıyorduk. Mezarındaki otları temizlerken, içten içe yalvarıyordum bizimle beraber gel diye. Öyle hasretim ki baba, bu hasretimi hep tek başıma tükettim. Otuz beş günlükken çekip gitmişsin ben şimdi yirmi yaşındayım. Yüreğimdeki yara kapanmıyor. Bayramlar babalar günü gelmesin, istemiyorum. Her bayram sabahı can gidiyor canımdan, her babalar günü kan damlıyor gözümden.
    Babalar gününde arkadaşlarım babalarına ne hediye alacaklarını düşünürken, ben hep yokluğuna yandım ağladım. Mezarına duygularımı anlatan mektuplar koydum. Kimsenin bilmediği şeyleri hep sana yazdım. Neredesin be baba, nerelerdesin. Sensiz dönmeye devam eden dünyam her gün bir kat daha kirleniyor ve ben senin sıcaklığından yoksun gün be gün kirleniyorum. Sensizliğin ağırlığı bir türlü gitmiyor üzerimden.
    Toprak ısıtır derler, sen üşümüyorsun o zaman. Ama ben senden mahrum, soğuğu iliklerimde hissediyorum. Bir kere içinde baba sözcüğü geçmeyen cümle kurmanın acısını bilir misin sen. Ve her duyduğum baba hikâyesinin yüreğimi nasıl dağladığını.
    Tüm yollarım sana çıkıyor. Yüreğimin her atışı, ağlamışlıklarım, aldatılmışlıklarım hep sana çıkıyor. İçten içe söyleniyorum sana, bu kadar erken çekip gitmek var mıydı? İsyan günahtır yaratana ama neden seni bu kadar çabuk aldı yanına, geride bıraktıklarını hiçe sayarak. Allah sevdiği kulları erken alırmış yanına ama sevilenin sevenlerini sevilensiz bıraktı. Beni sensiz bıraktı baba.
    Sen yüreğimsin çırpınıp atan, sen kaderimsin istemesem de yaşamak zorunda bırakılan, beni bu çirkef dünyaya atıp giden, sen benim Allah’ımdan sonraki tek varlığımsın. Sahte gülüşler, geri dönüşler yordu beni baba. Dönüşü olmayan yolu özledi sensiz çarpan yüreğim.
    Sensiz yirmi sene bitiyor ve ben sensizliğin hikâyesini yazmaya devam ediyorum. Yaşamak ağırlığı yormuyor da, sensizlik kahrediyor be babam.
    Aradan 50 yıl da geçse acısının dinmediği, yılların bu acıyı azaltamadığı, sadece özlemi körüklediği, herkesin başına gelecek olan ama gelen en geç acı olmasını diliyorum. Çünkü yeri dolmaz bir kayıp babamın ölmesi.