Erimek tadılmamış hazların ortasında Sevgiden kanatlarla bir boşluğa yükselmek Yasamak dolu dizgin ve her gün biraz ölmek Zevklerin sonsuzluğa açılan sofrasında Akar ta, içimize çeşmelerinden sükun Dopdolu gollerinde gezer beyaz bir kuğu Huzur; o sevilmeyen kalplerin unuttuğu En eski bir seraptır ellerinle sunduğun Büyük bir yangın gibi ateşin dudaklarda Duyarken özlemini en uzak bir yıldızın Sırrına eremeyiz nasıl yandığımızın Bir gün o ateş bizi alev alev sarar da. Ne kadar tutuşsak bos, hala yanmak isteriz Ellerindeki bir şey çeker bizi derine Bir buyu varmış gibi dalarız gözlerine Biliriz kanılmasın, yine kanmak isteriz Bir rüyadan silkinip görürüz tek gerçeği Çeker bizi o tutku eşiğinden ölümün Anlarız hayallerin bizi terk ettiği gün Dünyada tek gerçek var, SENI SEVMEK GERCEGI.
'Kal' deseydin, kalırdım. Demedin oysa... Kuru bir 'Bitmesi’nden başka hiçbir şey demedin. Öyle kuru, öyle soğuk, öyle uzaktı ki, ondaki anlam! Bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakın mıydık uçuruma? Savunmayacak mıydın sevgimizi? 'Kal' diye haykırmayacak mıydın ardımdan?
Düşündüğüm bu değildi... Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden, Mücadele beklemiştim oysa... Yelkensiz olan gemimizi kıyıya ulaştırırız sanmıştım... Kıyıya ulaştırırsın sanmıştım... Oysa, onu denizin ortasında savunmasız bırakmama göz yumdun... Bu kadar yıpratıcı olamazsın... Oysa, bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda! Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı. Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı. Beynimizdeki melodilerin, aramızdaki çekimin, Geçen akşamki sohbetin bir anlamı olmalıydı. Duygularımızın bir anlamı olmalıydı.
Yüreğimdeki tüm martıları uçurdun şimdi... Hangi yöne gittiler bilmiyorum, Geri dönerler mi bilmiyorum. Dünya boşaldı mı ne! Neden bu kadar sessizleşti birden yaşam, Neden artık parlamıyor yakamozlar gözlerimde? Neden artık rüzgar esmiyor, Her şey seninle mi kaldı yoksa? Mantığım... Mantığımı bana bırak lütfen, ona ihtiyacım var. Bazı şeyleri anlamak için ona ihtiyacım var! Evet! Ben istedim ayrılığı, çıkmaz yollara yönelen bendim, Kucağında bir yığın noktayla karşına çıkan bendim... Kahretsin! Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Ve senin buna nasıl göz yumduğunu... Tıpkı balkondaki akasyaları sularken, Fazla sudan dolayı sararacaklarını bilmediğim gibi... Su, onun için hayat olmalıydı oysa... Ve... Sen de benim tutunacak dalım!
Bazı şeyler vardı aramızda biliyorsun, Olmaması gereken ama daima varolan. Farklı uçlardaydık seninle, Farklı mevsimleri seviyorduk, farklı zamanlarda.... Sen büyük fırtınalara vardın, bense lodostan bile ürküyordum.. Oysa başardığımız şeyler vardı her şeye rağmen, Daha doğrusu öyle sanıyordum... Binlerce yıldız arasında, Ayın güzelliğini gösterebilmekti tek amacım... Yıldızları söndürmekti... Sorunları yok etmekti... 'Bitti' deyişim öylesine bir şeydi, öylesine, sıradan, şakacıktan... 'Hayır' demeliydin! Hatta kıyametler koparmalıydın yüreğimde, Hendekler açmalıydın yoluma gidemeyeyim diye. Sahip çıkmalıydın gözlerimdeki ay'a sevgimiz diye... Beni yolumdan alıkoymalıydın... 'kal' demeliydin... Defalarca 'kal' demeliydin... Oysa, demedin...
Belki de senin çiçeklerin çoktan solmuştu ve ben Akasyaları kışın yaşatmaya çalışmakla hata etmiştim... Belki böylesi daha iyi oldu... 'Kal' deseydin kalırdım... Hem de seve seve kalırdım. Martılarla kalırdım. Yakamozlarla kalırdım. Demedin oysa! Bilir misin? Kaç çığlık olup yıkıldı yüreğim giderken... Bilir misin? Nasıl bir cana hasretti yüreğim, yolumdan döndürecek... Bilir misin? Nasıl zor oldu ardıma bakmadan çekip gitmek... 'KAL' desen kalacaktım... DEMEDİN OYSA! ! ! ŞİMDİ YALVARSAN YAKARSAN DA KAL DESENDE KALMAM HER ŞEY İÇİN GEÇ ARTIK
kopan bir ipe sıkı bir düğüm atarsan; artık ipin en sağlam yeri düğüm attığın yerdir ama ipe her dokunuşunda da canını acıtan tek yer de o düğümdür......bence affetmekte böyle...insan ne kadar affettim diyebilsede içinde canını acıtan bişeyler kalıyor ve bu bir zaman sonra tekrar ortaya çıkıyor.....
SEVMEK
Erimek tadılmamış hazların ortasında
Sevgiden kanatlarla bir boşluğa yükselmek
Yasamak dolu dizgin ve her gün biraz ölmek
Zevklerin sonsuzluğa açılan sofrasında
Akar ta, içimize çeşmelerinden sükun
Dopdolu gollerinde gezer beyaz bir kuğu
Huzur; o sevilmeyen kalplerin unuttuğu
En eski bir seraptır ellerinle sunduğun
Büyük bir yangın gibi ateşin dudaklarda
Duyarken özlemini en uzak bir yıldızın
Sırrına eremeyiz nasıl yandığımızın
Bir gün o ateş bizi alev alev sarar da.
Ne kadar tutuşsak bos, hala yanmak isteriz
Ellerindeki bir şey çeker bizi derine
Bir buyu varmış gibi dalarız gözlerine
Biliriz kanılmasın, yine kanmak isteriz
Bir rüyadan silkinip görürüz tek gerçeği
Çeker bizi o tutku eşiğinden ölümün
Anlarız hayallerin bizi terk ettiği gün
Dünyada tek gerçek var, SENI SEVMEK GERCEGI.
Ümit YAŞAR
kimilerine göre devrimci,kimilerine göre fahişe..bana göre mi? hiç bir anlam ifade etmeyen biri.......
nane nane nane........bu adamı birleri lütfen durdursun artık...birde yeni bir şarkı daha bestelemiş,önceki şarkı gibi akıllara zarar
-beni sevyon?
-sevmiyon?
-sevmek istiyon?
'Kal' deseydin, kalırdım. Demedin oysa...
Kuru bir 'Bitmesi’nden başka hiçbir şey demedin.
Öyle kuru, öyle soğuk, öyle uzaktı ki, ondaki anlam!
Bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakın mıydık uçuruma?
Savunmayacak mıydın sevgimizi?
'Kal' diye haykırmayacak mıydın ardımdan?
Düşündüğüm bu değildi...
Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden,
Mücadele beklemiştim oysa...
Yelkensiz olan gemimizi kıyıya ulaştırırız sanmıştım...
Kıyıya ulaştırırsın sanmıştım...
Oysa, onu denizin ortasında savunmasız bırakmama göz yumdun...
Bu kadar yıpratıcı olamazsın...
Oysa, bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda!
Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı.
Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı.
Beynimizdeki melodilerin, aramızdaki çekimin,
Geçen akşamki sohbetin bir anlamı olmalıydı.
Duygularımızın bir anlamı olmalıydı.
Yüreğimdeki tüm martıları uçurdun şimdi...
Hangi yöne gittiler bilmiyorum,
Geri dönerler mi bilmiyorum.
Dünya boşaldı mı ne!
Neden bu kadar sessizleşti birden yaşam,
Neden artık parlamıyor yakamozlar gözlerimde?
Neden artık rüzgar esmiyor,
Her şey seninle mi kaldı yoksa?
Mantığım... Mantığımı bana bırak lütfen, ona ihtiyacım var.
Bazı şeyleri anlamak için ona ihtiyacım var!
Evet! Ben istedim ayrılığı, çıkmaz yollara yönelen bendim,
Kucağında bir yığın noktayla karşına çıkan bendim...
Kahretsin! Bunu neden yaptığımı bilmiyorum.
Ve senin buna nasıl göz yumduğunu...
Tıpkı balkondaki akasyaları sularken,
Fazla sudan dolayı sararacaklarını bilmediğim gibi...
Su, onun için hayat olmalıydı oysa...
Ve... Sen de benim tutunacak dalım!
Bazı şeyler vardı aramızda biliyorsun,
Olmaması gereken ama daima varolan.
Farklı uçlardaydık seninle,
Farklı mevsimleri seviyorduk, farklı zamanlarda....
Sen büyük fırtınalara vardın, bense lodostan bile ürküyordum..
Oysa başardığımız şeyler vardı her şeye rağmen,
Daha doğrusu öyle sanıyordum...
Binlerce yıldız arasında,
Ayın güzelliğini gösterebilmekti tek amacım...
Yıldızları söndürmekti... Sorunları yok etmekti...
'Bitti' deyişim öylesine bir şeydi, öylesine, sıradan, şakacıktan...
'Hayır' demeliydin!
Hatta kıyametler koparmalıydın yüreğimde,
Hendekler açmalıydın yoluma gidemeyeyim diye.
Sahip çıkmalıydın gözlerimdeki ay'a sevgimiz diye...
Beni yolumdan alıkoymalıydın...
'kal' demeliydin... Defalarca 'kal' demeliydin...
Oysa, demedin...
Belki de senin çiçeklerin çoktan solmuştu ve ben
Akasyaları kışın yaşatmaya çalışmakla hata etmiştim...
Belki böylesi daha iyi oldu...
'Kal' deseydin kalırdım... Hem de seve seve kalırdım.
Martılarla kalırdım. Yakamozlarla kalırdım.
Demedin oysa!
Bilir misin?
Kaç çığlık olup yıkıldı yüreğim giderken...
Bilir misin?
Nasıl bir cana hasretti yüreğim, yolumdan döndürecek...
Bilir misin?
Nasıl zor oldu ardıma bakmadan çekip gitmek...
'KAL' desen kalacaktım...
DEMEDİN OYSA! ! !
ŞİMDİ YALVARSAN YAKARSAN DA KAL DESENDE KALMAM
HER ŞEY İÇİN GEÇ ARTIK
hindistan'ın efsane lideri ve bence örnek alınacak kişilik
kopan bir ipe sıkı bir düğüm atarsan; artık ipin en sağlam yeri düğüm attığın yerdir ama ipe her dokunuşunda da canını acıtan tek yer de o düğümdür......bence affetmekte böyle...insan ne kadar affettim diyebilsede içinde canını acıtan bişeyler kalıyor ve bu bir zaman sonra tekrar ortaya çıkıyor.....
kalbine bir hançer saplanmışçasına acı veren dokunuş.......
canım annem
Yeryüzünde yalniz benim serseri,
Yeryüzünde yalniz ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.
Yillarca gezdirdim hoyrat basimi,
Aradim bir ömür, arkadasimi.
Ölsem dikecek yok mezar tasimi;
Halime ben bile lanet ederim.
Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya ugrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin pesinden yürür giderim...
Necip Fazil Kisakürek