Her gördüğümüz sakallıyı dedemiz sanamayacağımız gibi, her duyduğumuz konuşmayıda Türkçe sanmayalım.İşte size bir örnek. Aşağıdaki cümleleri okumayı deneyelim ve görelim ;)
- I run each teen me? - A wet each team. - I run each make is tea your sun each. - Catch bar duck each teen? - On bar duck each team. - Why high one why!
VAR MISIN? Biliyorum şaşıracaksın Son sözler gibi gelecek kulağına Yoo yanılmıyorsun. Son sözler bunlar. Bu uzaklığı kaldırmak için ortadan Sadece bir ufacık his'tik, Sen bana, ben sana İki satır laf, iki mısralık şiirdik Bir gülücüktük Bir soru işareti Oysa daha fazlasını istemek bencillik mi? Anla artık! Sözler var ama satırlar yetersiz Düşünceler var ama sayfalar yetersiz. Duygular var ama mısralar yetersiz. Anla artık biliyorum bir sen var, bir de ben Uzak uzak yerlerde ayrı ayrı şehirlerde. Ama desem ki, sana: Biz demeye var mısın? Desem ki, ne sen olsun, ne de ben. Bir biz olalım. Var mısın?
Çaresizlik, bir ihanetin gölgesine sıkışıp kalmayı yaşamaktır. Ölümün karşısında elikolu bağlı oluşumuzdur. Böylesi çaresiz durumlarda ayaklarımız bizi tanımaz, yüreğimizin atışları değmez kulağımıza. Bazı zamanlarda umudumuz çeker gider. Onu geri çağırmak için tek ses çıkmaz içimizden. Yüreğimiz de gölgelenir. İşte böyle zamanlarda ben, kendimi kendimin gölgesiymiş gibi hissederim. Aslında hiç yokmuşum gibi. Aslında içinden kolayca geçilebilecek bulutumsu bir sis gibi... Aslında ne olduğunu asla çözemediğim bir tablo gibi...
Mevlana şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul etmiştir. Şu konuları işlemiştir. 1. Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı 2. Suçtan kurtuluş, akıl yolu ile gafletten uyanış 3. İnanç'daki kudret 4. Tövbe edip doğru yolu bulanların Allah'ın sevgili kulu olacakları 5. Bilginin değeri 6. Gaflete dalış 7. Aklın önemi
Yüzmeyi
Dinlenmeyi
Tatili
Besame Mucho
çukulataya çukulta diyormuşum ;)
Büyük konuşmamak lazım dedirten bir durum. Töbe töbe..
Her gördüğümüz sakallıyı dedemiz sanamayacağımız gibi, her duyduğumuz konuşmayıda Türkçe sanmayalım.İşte size bir örnek. Aşağıdaki cümleleri okumayı deneyelim ve görelim ;)
- I run each teen me?
- A wet each team.
- I run each make is tea your sun each.
- Catch bar duck each teen?
- On bar duck each team.
- Why high one why!
VAR MISIN?
Biliyorum şaşıracaksın
Son sözler gibi gelecek kulağına
Yoo yanılmıyorsun.
Son sözler bunlar.
Bu uzaklığı kaldırmak için ortadan
Sadece bir ufacık his'tik,
Sen bana, ben sana
İki satır laf, iki mısralık şiirdik
Bir gülücüktük
Bir soru işareti
Oysa daha fazlasını istemek bencillik mi?
Anla artık!
Sözler var ama satırlar yetersiz
Düşünceler var ama sayfalar yetersiz.
Duygular var ama mısralar yetersiz.
Anla artık biliyorum bir sen var, bir de ben
Uzak uzak yerlerde ayrı ayrı şehirlerde.
Ama desem ki, sana:
Biz demeye var mısın?
Desem ki, ne sen olsun, ne de ben.
Bir biz olalım.
Var mısın?
Akın Yıldız
Çaresizlik, bir ihanetin gölgesine sıkışıp kalmayı yaşamaktır. Ölümün karşısında elikolu bağlı oluşumuzdur.
Böylesi çaresiz durumlarda ayaklarımız bizi tanımaz, yüreğimizin atışları değmez kulağımıza. Bazı zamanlarda umudumuz çeker gider. Onu geri çağırmak için tek ses çıkmaz içimizden. Yüreğimiz de gölgelenir.
İşte böyle zamanlarda ben, kendimi kendimin gölgesiymiş gibi hissederim. Aslında hiç yokmuşum gibi. Aslında içinden kolayca geçilebilecek bulutumsu bir sis gibi... Aslında ne olduğunu asla çözemediğim bir tablo gibi...
Mevlana şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul etmiştir. Şu konuları işlemiştir.
1. Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı
2. Suçtan kurtuluş, akıl yolu ile gafletten uyanış
3. İnanç'daki kudret
4. Tövbe edip doğru yolu bulanların Allah'ın sevgili kulu olacakları
5. Bilginin değeri
6. Gaflete dalış
7. Aklın önemi
İnsanlar önce para kazanmak için sağlıklarını kaybederler sonra sağlıklarını kazanmak için paralarını.
Bazı kimseler, GÜLlerin dikeni olduğundan yakınırlar.
Ben ise, dikenlerin GÜLü olduğuna şükrederim.