topuklarını birleştir hafif öne meyille gövdeyi. önünde ki desin 'ha düştü ha düşecek' ve çek bir nefes cıgarandan kıs gözlerini hayır anlatamam dudaklarını. ablam bırak bu oyunları! ..
kapılırdık tüm sene yağmura dahi aldırmaksızın geçerdik karşısına diklenirdik denize.. içlenirim şimdi; o yoktu ben vardım. tanıştık. ben gittim o kaldı. duydum ki o da gidiyor şimdi.. yazık deniz yalnız kaldı.
ne de çok badi varmış.. ben sizi dönüş yolumda gördüm siz yeni yol almıştınız, ben tamamlamıştım ziyareti. nasıl düşüyormuş bir insanın gözünden bir başkası. nasıl kanlı bıçaklı oluyormuş. tamamen 'ben' mevzusu. herkes egosuna sahip çıksın. salmasınlar üzerime.. yerim ulan sen gibi üç taneyi ayakta.. sen hanım hanımcık otur kucakta. bekle pişirince koyarlar ağzına. hep söylerim ince bir sınır bu sevgiyle nefreti ayıran.. ne bir adım ileri ne bir adım geri.. hadi be! ..
ben hakkıma razıyım. bunca mesafeye bakıp çok bile dediğim oluyor hatta. ya yakın olsaydık; sen hakkına razı olabilecek miydin? ki şu durum da bile ağlayışlarını duyabiliyorum.
bir beyaz ölüm isterdim senle. olmadı. bir gün bir kar tanesi olmak istiyorum o halde üzerinde eriyen. kabil midir Tanrım! .. olmaz mı yine.. peki doğduğum mevsim öldür beni hiç yoktan...
farkındayım, görüyorum. değişebilir mi bilmiyorum ama. sınır o kadar keskin ki.. ne kabulleniyorum ne de vazgeçebiliyorum. farkındayım kendimi kandırıyorum.
bir damla gözyaşıyla bir gül büyüttüm, ışıksız odalarda ömür çürüttüm. bir kere yar dedim, içimi yardılar yarama tuz basıp ismini unuttum. sürgünden, sürgüne...
biz otlamaya devam edelim,
bir çoban bulunur elbet.
anlamın bütünü olamazsın. gel yanın da otur. gören adam sansın! ..
topuklarını birleştir hafif öne meyille gövdeyi. önünde ki desin 'ha düştü ha düşecek'
ve çek bir nefes cıgarandan kıs gözlerini hayır anlatamam dudaklarını. ablam bırak bu oyunları! ..
atamam kendimi denize, dünya güzel.
deniz çeker dünya tutar.
içkiye benzer bişey mi var? ?
kapılırdık tüm sene yağmura dahi aldırmaksızın geçerdik karşısına diklenirdik denize..
içlenirim şimdi; o yoktu ben vardım. tanıştık. ben gittim o kaldı.
duydum ki o da gidiyor şimdi..
yazık deniz yalnız kaldı.
ne de çok badi varmış..
ben sizi dönüş yolumda gördüm siz yeni yol almıştınız, ben tamamlamıştım ziyareti.
nasıl düşüyormuş bir insanın gözünden bir başkası. nasıl kanlı bıçaklı oluyormuş. tamamen 'ben' mevzusu. herkes egosuna sahip çıksın. salmasınlar üzerime..
yerim ulan sen gibi üç taneyi ayakta..
sen hanım hanımcık otur kucakta. bekle pişirince koyarlar ağzına.
hep söylerim ince bir sınır bu sevgiyle nefreti ayıran.. ne bir adım ileri ne bir adım geri..
hadi be! ..
ben hakkıma razıyım.
bunca mesafeye bakıp çok bile dediğim oluyor hatta.
ya yakın olsaydık; sen hakkına razı olabilecek miydin?
ki şu durum da bile ağlayışlarını duyabiliyorum.
bir beyaz ölüm isterdim senle.
olmadı.
bir gün bir kar tanesi olmak istiyorum o halde üzerinde eriyen.
kabil midir Tanrım! ..
olmaz mı yine..
peki doğduğum mevsim öldür beni hiç yoktan...
zemheri ellerimin soğuğu.
saymakla bitmez..
farkındayım, görüyorum. değişebilir mi bilmiyorum ama. sınır o kadar keskin ki.. ne kabulleniyorum ne de vazgeçebiliyorum. farkındayım kendimi kandırıyorum.
mikerinos**
bir damla gözyaşıyla bir gül büyüttüm,
ışıksız odalarda ömür çürüttüm.
bir kere yar dedim, içimi yardılar
yarama tuz basıp ismini unuttum.
sürgünden, sürgüne...