forum benim bildigim özgür tartışma ortamıdır. burda olan bir cok kişide buraya yakısır seviyede bilgi ve kütür seviyesindedir.
bu gibi kişilerin bir arada olduğu bir forum ortamında herseyin özgürce tartısılması gerekir. cunku buraya yazan kişilerde bazı olayları anlamak istemektedirler ve bu konuda rahatca konusmak istemektedirler.
çünkü herkesin bazı konularda eksik bilgisi olabilir veya yöneticilerlede bazi konuları tartışmak isteyebilir. ne kadar cok katılım olursa dogruya o kadar çabuk ulasılır. o yuzden bazi konuları burda yazmanın bir sakıncası olmamasi gerekir.
Adamın biri sabah evden ise giderken ilginç bir cenaze kafilesi fark eder. En önde yürüyen köpekli bir adam. Arkasında bir tabut ve onun 10 metre arkasında bir başka tabut. Bunları takip eden, tek sıra olmuş 200'den fazla adam. Meraklanır. Kafilenin başındaki köpekli adam hiç kuşku yok ki cenazenin sahibidir. Yanına yaklaşır ve sorar: -Beyefendi, bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor? Adam yanıtlar: -Öndeki karım, arkadaki de kayınvalidem. -Vah vah, başınız sağ olsun. Nasıl oldu? -Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş. Köpek onu da öldürmüş. Adam biraz düşündükten sonra sorar: -Beyefendi, köpeğinizi ödünç alabilir miyim? -Sıraya geç!
Giderken tek kelimelik elvedana bile hazırdım. Lakin bir ' hoşcakal ' demeden çekip gittin. '
Ne düşler büyütmüştüm varlığında. Oysa sen gitmeyi tercih ettin. Ne acı besteler yaptım ruhumun gelgitlerinde. En gururlu savaştı benimkisi. Sensizlikte yaşarken Yalnızlığında savaşmak.. Tek bir silahım vardı; O da karanlıklarımı aydınlatan gözlerin.
İnan gittiğinde ' kendime ' adıma üzülmedim. Hayatımın hiçbir döneminde, Sevgide tamamlanmış bir resmim yoktu çünkü. Oysa ben sana üzülür, Sana tasalanırım amansız gecelerde. Fırtınalarda hangi limanlara sığınırsın? Ayazlarda hangi ateşlerde ısınırsın? Bilemiyorum. Ben, gidişine değil; Yalnızlığımdaki ıslak gözlerine üzülürüm.
Kim bilir sen Bu saatlerde kuş tüyü yatağında Makyajsız düşlere gülümserken, Ben ayrılığın en derin okyanuslarına gömülürüm. Çırpındıkça daha çok boğulurum yalnızlığında.
Şimdilerde, Sensiz bu yüreğe, Yoksulların acı yüzüne çizilmiş hüzünler doluyor. Bir cehennem ateşinde yanıyor anılarım. Bir de biri bitmeden diğeri yakılan sigaralarım. Umutsuz değildim asla. Ama o ' veda etmeden ' gidişinden sonra. Her rüzgar içimi soğuttu. Her nefes beni yalnızlıkla avuttu. Gelmeyeceğini bile bile Yüreğimi sarkıttım umut kuyularına. Bir avuç su ile hasretini söndürecekken Meğer kova kova ' hasret yangınlarını' çekmişim.
Mutluysan eğer bensiz, Can çekişen kelebekler bile kanatlanmaya hazır. Sönmüş yıldızlarım ise parlamaya. Ne diyebilirim ki; Ben seni ölümü sevmiştim. Oysa sen; Gidişinde bir kelimeyi çok gördün bana. Şimdi teninde haram eller dolaşırken Yüreğim ketum yalnızlığınla savaşırken Söylemediklerine gebe kalmış kelimeyi Dudaklarımda kanatarak söylüyorum; ' Hoşcakal gülüm'
Sana geldim, hücrelerimde saklı düş kırıntıları Kaybetmeyi bilmem, acısa da canım Belirsizliği tanımam, aşkı tanırım Viranelik olsa da her depremden sonra Onarması zor değil, kararsa da hayatım. Korkmayı da bilmem, sonuçlarına hazırım.Sana geldim, bilmelisin maktuldür yüreğim Sorsan şimdi, esiridir gözlerinin Suçlamam asla ardımdaki zamanı Yaralı olmak, güçlendirir aşkları.Çığ gibi büyür sevginin kökleri Kedere ümit aşılandığında Kim bilir belki boy verir Bir huzme ışık ile başlayıp Ömrü gün ortasının ayanlığına çevirir.Sana geldim, hasis değil cömert yüreğim Yüzüne baktıkça Tutsak gözlerim Bir kez seversem Anla ki Sonsuza dek bu ruhu Ruhunla beslerim. Sana geldim, bana seni anlat Bana seni işle. Aşkı hiçliğe kurban etmeden Sana beni anlat Aşkı kadere işle. Sana geldim, gitmiyorum Sebebim ol, her şeyim ol. Reyhan Yonat
Aşkın Gülüşü işte sana geliyorum yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan, bir yanımızı defneler sarsın... demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek senin olayım
sakızağacının kokularına bürünsün saçlarımız diri gövdemiz yürüsün kuşlara doğru unutulmuş şarkılar bulsun... gülüşün badem ağacının çiçek açmış dalları ölümü alsın elimizden.
bir gemi getirdim kapına: birlikte gidelim. sen içli, uzun geceli kadınlar için yaratılmışsın, uzun sabahlar için buğday tarlaları, usulbaşlı geyikler, yollar için... göğsüne düşür beni: yeryüzünün şarkılarını dinleyeyim orada gecikirsek alıp başını gider aşkın usul ırmağı -küskün- dönmez bir daha
Yalnız ben değilmişim Gördüm İstanbul'da seyrediyor seni Lâkin Şimdi kıskanır güzelliğini Bilemem Belki kıskandığı Belki ondan ağladığı Ondan seller aldı her yeri Aman bir de hıçkırmasın Beşik gibi sallar sonra yerleri İstanbul böyle hırçın Böyle kıskanç Böyle deli Çıldırır kaybeder kendini Görmeye görsün kendinden bir güzelini
Anladım İstanbul'da aşk başkadır Ve her aşk İstanbul tadındadır Hatta her aşık İstanbul'da en genç yaştadır Çünkü aşk İstanbul'da; istanbul aşktadır Ki ondandır her güzel aşk İstanbul'da yaşanmaktadır
Aşkı anlat bana İstanbul Hadi aşkı yazdır bana bu gece Nasıl o gezer aşıklar sende elele Söyle Nasıl gezerler sevgi sözcükleriyle
Hadi aşkı anlat bana İstanbul Birde aşkı anlat bana bu gece Hani kaç zaman oldu Değmedi yüreğim bir başka yüreğe Söylemedi dilim güzel sözler bir daha öyle
Sahi İstanbul var mı bir bildiğin Sevebilecek Ya da benim sevdiğim Ama bilmediğim İstanbul Hadi aşkı göster birde aşkı çizdir bana bu gece Bu gece İstanbul Bu gece sahipsizim Evsizim Bu gece ben İstanbul'da İstanbul bende Ama ben sensizim
İstanbul Yalnızlıktan söylemiyor dilim Bî lâl oldu artık dilsizim İstanbul Aşkı anlat bu gece Sevgisizim İstanbul bende Ben İstanbul'da Ama sensizim
İstanbul bu gece yersizim Nerde yerim yurdum Kayboldum dehlizlerde Bilmiyorum ben kimim kimliksizim İstanbul Aşkı anlat bana bu gece Birde Aşkı yazdır bu gece....
ONUR AKININ NE OLUR BİR SABAH KAPIM ÇALINSA PARÇASINI DİNLİYORUM
EMRE SALTUKTAN DUR GİTME (DAĞ GÜLÜM)
forum benim bildigim özgür tartışma ortamıdır. burda olan bir cok kişide buraya yakısır seviyede bilgi ve kütür seviyesindedir.
bu gibi kişilerin bir arada olduğu bir forum ortamında herseyin özgürce tartısılması gerekir. cunku buraya yazan kişilerde bazı olayları anlamak istemektedirler ve bu konuda rahatca konusmak istemektedirler.
çünkü herkesin bazı konularda eksik bilgisi olabilir veya yöneticilerlede bazi konuları tartışmak isteyebilir. ne kadar cok katılım olursa dogruya o kadar çabuk ulasılır. o yuzden bazi konuları burda yazmanın bir sakıncası olmamasi gerekir.
GÜLÜMSEYİNNN...
Adamın biri sabah evden ise giderken ilginç bir cenaze kafilesi fark eder. En önde yürüyen köpekli bir adam. Arkasında bir tabut ve onun 10 metre arkasında bir başka tabut. Bunları takip eden, tek sıra olmuş 200'den fazla adam. Meraklanır. Kafilenin başındaki köpekli adam hiç kuşku yok ki cenazenin sahibidir. Yanına yaklaşır ve sorar:
-Beyefendi, bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?
Adam yanıtlar:
-Öndeki karım, arkadaki de kayınvalidem.
-Vah vah, başınız sağ olsun. Nasıl oldu?
-Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş. Köpek onu da öldürmüş.
Adam biraz düşündükten sonra sorar:
-Beyefendi, köpeğinizi ödünç alabilir miyim?
-Sıraya geç!
Giderken tek kelimelik elvedana bile hazırdım.
Lakin bir ' hoşcakal ' demeden çekip gittin. '
Ne düşler büyütmüştüm varlığında.
Oysa sen gitmeyi tercih ettin.
Ne acı besteler yaptım ruhumun gelgitlerinde.
En gururlu savaştı benimkisi.
Sensizlikte yaşarken
Yalnızlığında savaşmak..
Tek bir silahım vardı;
O da karanlıklarımı aydınlatan gözlerin.
İnan gittiğinde ' kendime ' adıma üzülmedim.
Hayatımın hiçbir döneminde,
Sevgide tamamlanmış bir resmim yoktu çünkü.
Oysa ben sana üzülür,
Sana tasalanırım amansız gecelerde.
Fırtınalarda hangi limanlara sığınırsın?
Ayazlarda hangi ateşlerde ısınırsın?
Bilemiyorum.
Ben, gidişine değil;
Yalnızlığımdaki ıslak gözlerine üzülürüm.
Kim bilir sen
Bu saatlerde kuş tüyü yatağında
Makyajsız düşlere gülümserken,
Ben ayrılığın en derin okyanuslarına gömülürüm.
Çırpındıkça daha çok boğulurum yalnızlığında.
Şimdilerde,
Sensiz bu yüreğe,
Yoksulların acı yüzüne çizilmiş hüzünler doluyor.
Bir cehennem ateşinde yanıyor anılarım.
Bir de biri bitmeden diğeri yakılan sigaralarım.
Umutsuz değildim asla.
Ama o ' veda etmeden ' gidişinden sonra.
Her rüzgar içimi soğuttu.
Her nefes beni yalnızlıkla avuttu.
Gelmeyeceğini bile bile
Yüreğimi sarkıttım umut kuyularına.
Bir avuç su ile hasretini söndürecekken
Meğer kova kova ' hasret yangınlarını' çekmişim.
Mutluysan eğer bensiz,
Can çekişen kelebekler bile kanatlanmaya hazır.
Sönmüş yıldızlarım ise parlamaya.
Ne diyebilirim ki;
Ben seni ölümü sevmiştim.
Oysa sen;
Gidişinde bir kelimeyi çok gördün bana.
Şimdi teninde haram eller dolaşırken
Yüreğim ketum yalnızlığınla savaşırken
Söylemediklerine gebe kalmış kelimeyi
Dudaklarımda kanatarak söylüyorum;
' Hoşcakal gülüm'
ALINTI
Sana geldim, hücrelerimde saklı düş kırıntıları
Kaybetmeyi bilmem, acısa da canım
Belirsizliği tanımam, aşkı tanırım
Viranelik olsa da her depremden sonra
Onarması zor değil, kararsa da hayatım.
Korkmayı da bilmem, sonuçlarına hazırım.Sana geldim, bilmelisin maktuldür yüreğim
Sorsan şimdi, esiridir gözlerinin
Suçlamam asla ardımdaki zamanı
Yaralı olmak, güçlendirir aşkları.Çığ gibi büyür sevginin kökleri
Kedere ümit aşılandığında
Kim bilir belki boy verir
Bir huzme ışık ile başlayıp
Ömrü gün ortasının ayanlığına çevirir.Sana geldim, hasis değil cömert yüreğim
Yüzüne baktıkça
Tutsak gözlerim
Bir kez seversem
Anla ki
Sonsuza dek bu ruhu
Ruhunla beslerim.
Sana geldim, bana seni anlat
Bana seni işle.
Aşkı hiçliğe kurban etmeden
Sana beni anlat
Aşkı kadere işle.
Sana geldim, gitmiyorum
Sebebim ol, her şeyim ol.
Reyhan Yonat
Aşkın Gülüşü
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
senin olayım
sakızağacının kokularına bürünsün saçlarımız
diri gövdemiz yürüsün kuşlara doğru
unutulmuş şarkılar bulsun...
gülüşün badem ağacının çiçek açmış dalları
ölümü alsın elimizden.
bir gemi getirdim kapına: birlikte gidelim.
sen içli, uzun geceli kadınlar için yaratılmışsın,
uzun sabahlar için
buğday tarlaları, usulbaşlı geyikler, yollar için...
göğsüne düşür beni: yeryüzünün şarkılarını dinleyeyim orada
gecikirsek alıp başını gider aşkın usul ırmağı -küskün-
dönmez bir daha
Leyla Şahin
İstanbul Aşkı Anlat Bu Gece
Yalnız ben değilmişim
Gördüm
İstanbul'da seyrediyor seni
Lâkin
Şimdi kıskanır güzelliğini
Bilemem
Belki kıskandığı
Belki ondan ağladığı
Ondan seller aldı her yeri
Aman bir de hıçkırmasın
Beşik gibi sallar sonra yerleri
İstanbul böyle hırçın
Böyle kıskanç
Böyle deli
Çıldırır kaybeder kendini
Görmeye görsün kendinden bir güzelini
Anladım
İstanbul'da aşk başkadır
Ve her aşk İstanbul tadındadır
Hatta her aşık İstanbul'da en genç yaştadır
Çünkü aşk İstanbul'da; istanbul aşktadır
Ki ondandır her güzel aşk
İstanbul'da yaşanmaktadır
Aşkı anlat bana İstanbul
Hadi aşkı yazdır bana bu gece
Nasıl o gezer aşıklar sende elele
Söyle
Nasıl gezerler sevgi sözcükleriyle
Hadi aşkı anlat bana İstanbul
Birde aşkı anlat bana bu gece
Hani kaç zaman oldu
Değmedi yüreğim bir başka yüreğe
Söylemedi dilim güzel sözler bir daha öyle
Sahi İstanbul var mı bir bildiğin
Sevebilecek
Ya da benim sevdiğim
Ama bilmediğim
İstanbul
Hadi aşkı göster birde
aşkı çizdir bana bu gece
Bu gece İstanbul
Bu gece sahipsizim
Evsizim
Bu gece ben İstanbul'da
İstanbul bende
Ama ben sensizim
İstanbul
Yalnızlıktan söylemiyor dilim
Bî lâl oldu artık dilsizim
İstanbul
Aşkı anlat bu gece
Sevgisizim
İstanbul bende
Ben İstanbul'da
Ama sensizim
İstanbul bu gece yersizim
Nerde yerim yurdum
Kayboldum dehlizlerde
Bilmiyorum ben kimim kimliksizim
İstanbul
Aşkı anlat bana bu gece
Birde
Aşkı yazdır bu gece....
ALINTI
OĞUZ AKSAÇTAN BEN BİR YAKUP İDİM KENDİ HALİMDE
ARPA ORAĞA GELDİ.AHMET KAYA