Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • pınar altuğ03.12.2006 - 11:01

    afişe kadın

  • kadir çöpdemir01.12.2006 - 22:44

    her akşam saat 18 20 arası 88.7 de radyo yayını var muhteşem komik bir adam hayranıyım

  • menan cinleri05.11.2006 - 21:24

    hekimoğlu ismail in eseri herkes izlesin mükemmel ötesi bir oyun

  • kürt04.11.2006 - 23:55

    eğer gerçekten iman edenler olsaydınız ırk taasubuna düşmezdiniz allah insanlar ı biribirileriyle tanışsınlar diye kavimlere ve ırklara ayırmıştır üstünlük ancak takva iledir

  • bira29.10.2006 - 14:50

    zıkkımın köküdür

  • cumhuriyet29.10.2006 - 11:45

    cumhuriyet çocukları ne işiniz var burda neden törenlere gitmiyosunuz bak atanızın kemikleri sızlıyo gidin atanızı üzmeyin

  • kürt29.10.2006 - 01:03

    iyi ve ahlaklı olanları fazla olan millet

  • ad kavmi22.10.2006 - 13:26

    Kur'ân-ı kerim'de kıssası geçen peygamberlerden biri. Âd kavmine gelen Allah'ın rasûlü A'raf, Hûd, Şuarâ ve Ahkâf sûrelerinde kendisinden bahsedilmektedir.

    Ad kavmine gönderilmiştir ki, Kur'ân dışında diğer mukaddes kitaplarda bu kavimden sözedilmemektedir (Abdulvahhab en-Neccâr, Kasasu'l-Enbiyâ, Beyrut, ty., s. 49) . Âd kavmi Hz. Nûh tûfanından sonra putperestliğe dönen ilk kavimdir (İbn Kesîr, Kasasu'l-Enbiyâ, Beyrut 1982, I, 149)

    Hud (a.s) , Âd kavmi içinde soyu sopu şerefli bir kişiydi. Peygamberlikten önce ticaretle uğraşırdı. Hûd (a.s) orta boylu, esmer tenli, gür saçlı, güzel yüzlü idi. Ãdem (a.s) 'a benzerdi. Zâhid, muttakî ve ibâdete düşkün idi. Cömert ve şefkatli idi; yoksullara bol bol sadaka verirdi (Hâkim, el-Müstedrek, I, 563) .

    Ad kavmi Arabu'l-âribe denilen Arabistan yarımadasına ilk yerleşen kavimlerdendir. Hadramevt'e ve Yemen'e kadar uzanan yurtlarda oturan bu kavmin yurtları otu, suyu, ve çeşitli nimetleri bol olan bir yerdi. Yerin üzerinden akan ırmakları, bağları, bahçeleri, sürü sürü davarları (eş-Şuara, 26/133, 134) yer altında da, su depoları ve köşkleri vardı (eş-Şuarâ, 26/129) . Başkalarına nazaran onlara boy pos, güç ve kuvvet verilmişti.

    Allahu Teâla, Ãd kavmine, Peygamber olarak Hûd (a.s) 'ı gönderdi. O da kavmini bir ve tek olan Allah'a iman ve ibâdete, insanlara zulmetmekten vazgeçmeğe dâvet etti ise de, red ve tekzib ile karşılandı. Bunun üzerine, Allahu Teâla onlardan üç yıl yağmuru kesti. Onlar yağmur için Mekke'ye bir heyet gönderdiler. Allah, yağmur bekledikleri halde bir kasırga ile onları helâk etti.

    Hz. Peygamberimiz (s.a.s) vedâ haccında, Usfan vadisine vardığı zaman, Hz. Ebû Bekr'e: 'Ey Eba Bekr! Bu hangi vâdidir' diye sormuş. Hz. Ebû Bekir 'Usfan vâdisidir' diye cevaplayınca: Hz. Peygamber (s.a.s) Hûd (a.s) 'un, beline aba tutunmuş, belinden yukarısını alacalı bir kumaş ile bürümüş, genç ve kızıl, yuları hurma liflerinden örülmüş dişi bir deve üzerinde, hac için buradan telbiye ederek geçmiş olduğunu haber vermiştir (Ahmed b. Hanbel, I, 232) .

    Ad kavmi helâk olunca Hz. Hûd kendisine inananlar ile beraber Mekke'ye gelmiş ve vefat edinceye kadar orada kalmıştır.

    Âd kavminin, Hz. Hûd'a karşı çıkarken ileri sürdükleri itirazlar, diğer Peygamberlere karşı muarızlarının ileri sürdükleri itirazların aynıdır. Hatta günümüz münkirlerinin de itirazları aynı türdendir. Ona itirazda baş çekenler de, diğer peygamberlere itiraz gibi kavmin ileri gelenleridir. İtirazın temelinde ise, dönmekte olan çıkar çarklarının devam etmesi vardır. Hz. Hûd'a yaptıkları itirazlarını şu maddelerde özetlemek mümkündür:

    a- Hz. Hûd'u beyinsizlik ve sapıklıkla itham etmek:

    'Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz' (el-A'raf, 7/60) .

    'Kavminden ileri gelen inkârcılar dediler ki; biz seni bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve biz seni yalancılardan sanıyoruz' (el-A'râf, 7/66) .

    b- Atalar dinine bağlılık:

    'Dediler ki: demek sen, tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi bize geldin' (el-A'râf, 7/70) . 'Dediler: sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin? ' (el-Ahkâf, 46/22) .

    c- Kendilerinin güçlü kuvvetli olduklarını söyleyip Hz. Hûd tarafından gelebilecek bir zararın olamıyacağını ileri sürmeleri:

    'Ad kavmi, yeryüzünde haksız olarak büyüklük tasladılar ve; bizden daha kuvvetli kim var? dediler' (el-Fussilet, 41/15) .

    d- Âhireti inkâr etmeleri ve hayatın sadece dünya hayatından ibaret olduğunu ileri sürmeleri:

    'Ne ise hep bu dünya hayatımızdır; ölürüz ve yaşarız (bir kısmımız ölürken bir kısmımız doğar) . Biz öldükten sonra diriltecek değiliz' (el-Mü'minûn, 23/37) .

    e- Hz. Hûd'u küçümsemeleri:

    'Kavminden, kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz o inkâr eden ve âhiret hayatına kavuşmayı yalanlayan eşraf takımı dedi ki; bu da sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizin yediğinizden yiyor, sizin içtiğinizden içiyor. Eğer sizin gibi bir insana itaat ederseniz o takdîrde siz, mutlaka ziyana uğrayanlardan olursunuz' (el-Mü'minûn, 23/33-34) .

    Onların bu itiraz ve tavırlarına karşı Hz. Hûd'un takındığı tavır şöyle idi:

    'Ey kavmim. Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. (O'na karşı gelmekten) sakınmaz mısın? ' 'Ey kavmim, bende bir sapıklık yok; ben âlemlerin Rabbı tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum' (el-A'râf, 7/65, 67, 71, 72) . 'Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka ilahınız yoktur. Siz (putları Allah'a ortak koşmakla sadece iftira ediyorsunuz. Ey kavmim, ben sizden bunun için bir ücret istemiyorum. Benim ücretim beni yaratana aittir. Aklınızı kullanmıyor musunuz? Ey kavmim Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe edin (O'na yönelin) ki gökten üzerinize bol bol rahmet göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın, Suç işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin'(Hûd, ll/50-52) . Geçmiş peygamberlerin ve kavimlerin kıssalarını Kur'ân'da zikredilmesi inananların ibret almaları içindir. Geçmiş peygamberlerin her tavrı müslümanlar için de takip edilecek bir yoldur. Meseleye bu yönden baktığımızda Hz. Hûd kıssasından alınacak İbretleri de şu şekilde özetlememiz mümkündür:

    Hz. Hûd, Allah yoluna samimiyetle sarılmış vakûr bir kişidir. Söyleyeceğini, ölçüp tarttıktan sonra söylemektedir. Kötülüğe, kötülükle karşı koymadığı gibi yumuşak davranmaktadır. Kavmi kendisini beyinsizlikle itham ederken, kendisinin beyinsiz olmadığını, onları uyarmak üzere Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu söylemekle yetinmektedir. Allah'ın üzerlerindeki nimetlerini kendilerine hatırlatmakta ve bu nimetlere şükretmiş olmaları için Allah'ın emirlerine riayet etmeleri gerektiğini anlatmaktadır, bundan dolayı onlardan bir ücret istemediğini özellikle belirtmektedir.

  • ateist22.10.2006 - 12:13

    “Süphe yok ki göklerde ve yerde Mü’minler için (Allah’ın varlığına dair) deliller vardır. “ (Casiye: 3)

    Resim...............Ressam

    Aslı..................Yaratan

    Nasıl bir resim gördüğünüz zaman o resmi yapan bir ressam olduğunu kabul edersek kâinattaki resimlere de bakacak olursak kâinattaki varlıkları da bir yaratanın olduğunu kabul etmemiz gerekir. Kâinattaki varlıklara (resimlere) bir bakalım: Dünyamız güneşin etrafında dönmektedir. Eğer dünyamız güneşe biraz daha yakın dönseydi yanacaktı. Biraz daha uzak dönseydi donacaktı. Dünyamızı tam dengede döndüren kimdir?

    Bazen ufacık füzelere,uçaklara dahi hakim olamazken o akıl almaz hız ve büyüklükteki yüz milyonlarca kütlenin (gezegen,yıldız,nebula...) en ufak bir hata dahi yapılmadan gezdirilmesine neden olan kimdir?

    Parçalanan, yaşlanan, gezegenler, çürüyen bitki hayvan ve insanlar ile her yer (gökyüzü, yeryüzü) çöp pislik olacağına, bir düzen içinde çöpleri temizlik görevlilerine (kara delik, böcek, kurt,solucanlara...) toplatan kimdir?

    Atmosferdeki su, karbondioksit, oksijen ve azotun devredilmesindeki ahengi, nizam ve intizami bildigimiz için, yagmur yerine “kezzap” adını verdigimiz nitrik asitin yağabileceği aklımıza dahi gelmez, degil mi? Oysa ki, atmosferin % 80’ini teşkil eden azot gazı, yıldırım ve şimşeklerin tesiri altında oksijenle birleşir. Bu oksitlenme sonucunda, nitratların meydana gelmesine yarayan azot oksitleri teşekkül eder. Yani ilmen, havadaki her elektriklenmede, nitrik asit yağmurunun meydana gelmesi için bütün şartlar hazırdır.... Ancak şimşek çaktığında, damla damla merhamet ve rahmet yağar. Ve bize haddimizden fazla değer veren yüce kudrete bütün mahlûkat sükreder.

    Üzerimize her an kezzap yagabilmesinin mümkün oldugunu bilen kimya âlimi Prof. Dr. Arthur Macomb bu konuda sunlari söyler: “Ne zaman şimşek çakıp gök gürlese, semâdan yağmur yerine nitrik asit yağacak diye soluğum kesilir, rengim kaçar, sığınacak bir yer ararım. Çünkü havada nitrik asit teşekkülü için bütün şartlar hazırdır.”

    H2 + O = su (söndürücü)

    H (Hidrojen) yanıcı O (Oksijen) yakıcı

    Yanıcı ve yakıcı iki madde bir araya gelince yangın olacağına tam tersine, söndürücü olmaktadır. Bunu ayarlayan kimdir?

  • ateist22.10.2006 - 12:10

    hiç aynayda bakmaşlarmı acaba kendilerine nasıl bir ahenk içerisinde yaratılmışlar her yerde ayetler düşünenler için