
Dildar Baran Bilge
ÖYLE BİR ZAMAN GELECEK Kİ, BİZİM SUSKUNLUĞUMUZ,SİZİN BU GÜN İPE ÇEKTİĞİNİZ SESLERDEN DAHA GÜÇLÜ OLACAKTIR...
ÖYLE BİR ZAMAN GELECEK Kİ, BİZİM SUSKUNLUĞUMUZ,SİZİN BU GÜN İPE ÇEKTİĞİNİZ SESLERDEN DAHA GÜÇLÜ OLACAKTIR...
Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun.
Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat
Ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını
Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun.
Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
Ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda..
Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel.
Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor
İştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk
Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda.
Delice bir yangın parmaklarının buzulunda
Ah şahrut her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli
Sana ben anlatamadım, dinletemedim
Ah, doyamadım gözlerine
Kimseler yapmadı bana, etmedi bana
Böyle acılar ilk defa
daha diyecek bişeyler varmı ki....
İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın yada kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başı boş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbette üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha fazla sevdiğim,biraz daha önem verdiğim
belki kelimeler yetmez o eski medeniyeti anlatmaya darcık sokaklar bitmek bilmiyen mer divenleri.belki de yeşile carpan mahsun gözlerini anlatmaya
Bence ölüm bombos bir hayat.
Cikislari da vardir ama.
Inis yaratir sizde topraga dogru.
Bakar kalirsiniz ardindan.
ben dökuna bildim mi bir insanı kalbine
12 Eylül... Kimileri için en taze umutların postallar, tank paletleri altında ezildiği bir günün adıdır; uzunca sürecek “boz bulanık” bir dönemin başlangıcıdır. Bırakıp bedenini ve zihnini rüzgarın esintisine sağa sola savruluşun kısacık tanımlamasıdır. Gözünü uzak diyarlara dikip, vatanı kilometrelerce ardına atanların savruluşunun mazeretidir.12 Eylül’ü yürekteki ve halk sevgisinin ölümüne savunulup savunulmayacağının sınav yeridir.
12 Eylül kimileri için bir buldozer, bizimkiler için ise yüreklerimizin ateşiyle kavrulacak bir yılandır. Bu yılanın başı ezilmelidir!
Ruhun gök kuşağını yakalamasıdır