Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • arkadaş14.03.2006 - 10:44

    Gördüğünüzde size Allah'ı hatırlatan, konuştuğunuzda bilginizi artıran,
    ilmiyle de size ahireti hatırlatan,sizin için en hayırlı arkadaştır. Hz.Muhammed (S.A.V.)

  • cennet10.03.2006 - 12:28

    86 – Kendilerine kesin ve açık deliller gelmiş ve Resulün hak peygamber olduğuna şehadet etmiş iken,

    imanlarından sonra küfre sapan bir topluluğu hiç Allah hidâyete erdirir mi?

    Yok, yok! Allah, zalimler güruhunu CENNETe giden yola koymaz, emellerine kavuşturmaz.

    AL-İ İMRAN SURESİ
    -------------

    133 – Rabbiniz tarafından bir mağfirete,

    genişliği göklerle yer kadar olan ve

    müttakiler için hazırlanmış olan bir CENNETe doğru yarışırcasına koşuşun! [57,21]

    134 – O müttakîler ki bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar,

    kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler.

    Allah da böyle iyi davrananları sever.

    135 – O müttakiler ki çirkin bir iş yaptıklarında veya kendi nefislerine zulmettiklerinde, peşinden hemen Allah’ı anar, günahlarının affedilmesini dilerler.

    Zaten günahları Allah’tan başka kim affeder ki?

    Bir de onlar, bile bile işledikleri günahlarda ısrar etmez, o günahları sürdürmezler. [9,104; 4,110]

    AL-İ İMRAN SURESİ
    --------------
    136 – İşte onların mükâfatları, Rab’leri tarafından büyük bir af ile, kendilerinin ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan CENNETler olacaktır.

    Güzel iş yapanların mükâfatı ne de güzel!

    AL-İ İMRAN SURESİ
    -------------
    185 – Her canlı ölümü tadacaktır.

    Siz ey insanlar, çalışmalarınızın ücretini ancak kıyamet günü tam bir şekilde alacaksınız!

    O vakit, kim ateşten uzaklaştırılıp CENNETe yerleştirilirse, işte o muradına ermiştir.

    Yoksa bu dünya hayatı, aldatıcı ve geçici bir zevkten başka bir şey değildir. [87,16-17; 28,60; 55,26-27]

    186 – Şu muhakkak ki gerek mallarınızda, gerek canlarınızda imtihana tâbi tutulacaksınız.

    Sizden önce kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanlardan ve bir de müşriklerden sizi inciten bir çok söz işiteceksiniz.

    Ama siz sabreder ve takvâ ölçüleri içinde korunursanız, muhakkak ki bu davranış, yapılacak işlerin en değerlisidir. [2,155-156; 2,109
    AL-İ İMRAN SURESİ

    (www.nurunisa.com.tr.tc)

  • cennet10.03.2006 - 12:21

    25-İman edip makbul ve güzel işler yapanları müjdele: Onlara içinden ırmaklar akan CENNETler vardır. Öyle CENNETler ki ne zaman, meyvelerinden kendilerine birşey ikram edilirse: “Bu, daha önce de dünyada yediğimiz şey! ” diyecekler. Oysa bu, onların aynısı olmayıp, benzeri olarak kendilerine sunulacaktır. Orada onların tertemiz eşleri de olacak ve onlar orada devamlı kalacaklardır.BAKARA SURESİ

  • allah (c.c)10.03.2006 - 11:50

    Allah,
    er-Rahmân, er-Rahîm,
    el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm,
    el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr,
    el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri', el-Musavvir, el-Gaffâr,
    el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd,
    el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, es-Semi', el-Basîr,
    el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr,
    eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl,
    el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd,
    el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy,
    el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy,
    el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir,
    el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli,
    el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf,
    Mâlikü'l-Mülk, Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi',
    el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi',
    en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedî', el-Bâkî,
    el-Vâris, er-Reşîd,
    es-Sabûr.

  • hz.muhammed10.03.2006 - 11:47

    Sevgili Peygamberimiz; MUHAMMED ALEYHİSSELAM’ın son sözleri



    Alemlerin efendisi, hastalığı ağırlaşıp, şiddetli ağrılarının olduğu gün, Eshabını mescidde toplayıp,“Ey Eshabım! Bilmiş olunuz ki, aranızdan ayrılmam yaklaştı. Kimin bende hakkı varsa, benden istesin. Benim yanımda sevgili olan, benden hakkını istesin veya helal etsin ki, Rabbime ve rahmetine bunları ödemiş olarak kavuşayım” buyurdu.



    Sonra evine çekildi. Alemlerin efendisi, artık son anlarını yaşıyordu, mübarek dudaklarından,



    “Aman! Aman! Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız! Onların üzerlerine elbise giydiriniz, karınlarını doyurunuz. Onlara yumuşak konuşunuz. Namaza, namaza devam ediniz. Kadınlarınız ve köleleriniz hakkında Allahü teâlâdan korkunuz! .. Ey Allah’ım! Beni yarlıga! Bana rahmetini ihsan eyle! .. Beni Refik-i ala zümresine kavuştur! ..” cümleleri döküldü.



    Cebrail aleyhisselam gelince de ona; “Allahü teâlâ kat üç muradım vardır: Biri; ümmetimin günahkarlarına beni şefaatçı etmesi, ikincisi; dünyada yaptıkları günahlardan dolayı onlara azab etmemesi, üçüncüsü; Perşembe ve Pazartesi günleri ümmetimin amellerinin bana arzedilmesidir.” buyurdu.



    Cebrail aleyhisselam, Allahü teâlâdan, bu üç arzusunun da kabul edildiği haberini verdi. Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz rahatladı. Son nefesinde bile “Namaza! Namaza! Ellerinizdeki kölelerinize...” diye tavsiyede bulunmaktan geri durmamakta idi. eygamberimizin en son sözü “Kadınlarınız ve ellerinizdeki köleleriniz hakkında Allah’dan korkunuz! ” buyruğu oldu.



    Rebiül’evvel ayının on ikinci Pazartesi günü kuşluk vakti, Hz. Aişe, şifa bulması için dua edince, Peygamberimiz “Hayı r! Ben, Allah’dan, Refik-ı ala zümresine katılmayı Cebrail, Mikail ve İsrafil ile birlikte olmayı dilerim! Ey Allahım! Beni, Refik-ı ala zümresine kavuştur! Ey Allahım! Bana, rahmetini ihsan et! Beni, Refik-ı ala zümresine kavuştur! ” diyerek duaya devam ediyordu. Sonra, gözü evinin tavanına doğru dikildi ve “Allahım! Beni, Refik-ı ala zümresine kat! ” diye dua etti. Sonra da gözlerini kapadı...