Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Bora Aslan
Bora Aslan

GÖRMEK İNANMAKTIR,AMA ASIL GERÇEK...HİSSETMEKTİR.

  • tuhaf08.12.2007 - 16:41

    henüz bilincin alanı içerisinde genelliğe yükseltilmemiş ve yalnızlığı içerisindeki yücelik. ortak yaşayan, 'ortak' kavramından başka bir şey bilmeyen çoğunluk için korku kaynağı. gözlerini ve düşüncelerini istisnalara çevirmiş olanlar içinse çoklu hayaller ve imgeler malzemesi.

  • beklemek08.12.2007 - 16:35

    o güzelim şiir şöyledir:
    ne hasta bekler sabahı
    ne taze ölüyü mezar,
    ne de şeytan bir günahı,
    seni beklediğim kadar...

    geçti, istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni,
    bırak vehmimde gölgeni,
    gelme artık neye yarar...

    N.F.K

  • beklemek08.12.2007 - 16:34

    insancadır. ve fakat zaman iki kişiden birinin insan olamadığı bir zaman iken, beklememektir doğru olan. biri kendini unutmuş, kendini beklemeyi bırakmış, kendini terk etmiş bir 'insan' olma çabasıdır; beklenir; diğeri, kendine tutunmaktan avuç içleri kanamış, hala ağlayabilen 'insan' kalma çabası. ikisi çakışır. geriye de bu başlığın altına kalan cümle kalır işte: yanlıştır beklemek, beklememek lazımdır. kendi yolunda gitmek, zamana doğru.

  • beklemek08.12.2007 - 16:32

    bir zamanda yolculuk aktivitesidirde ayni zamanda
    lakin sadece gelecege seyahat icin yapilir
    cok basittir bekledikce gelecege gidersiniz
    ne kadar cok beklerseniz kendinizi o kadar cok gelecekte bulursunuz deneyin:')

  • ruh07.12.2007 - 12:25

    ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
    koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
    o kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
    yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
    ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
    başım toprak altında bir maden gibi pişmiş.
    nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
    fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
    dalacağım kendimin hayran hayran seyrine,
    diyeceğim; bu dönen şeyler eski yerine,
    benim diye baktığım şeylermiydi bir zaman?
    külümün rüyasımı yoksa gördüğüm? .. aman!
    başımda açılacak fanilerin seması,
    ve onların toprağa gercek teması,
    bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
    toprağın, koşacağım üzerinde yalınayak;
    şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
    bir beyaz hayaletin up uzun çarşafında,
    gezeceğim doğduğum evin odalarını.
    geceleyin, koskoca şehrin lambalarını,
    bir keskin üfleyişim söndürmeye yetecek;
    korku şehrin çelikten sesini tüketecek.
    her şey susacak o ân, çalınacak kapılar;
    kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
    ağzımdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
    erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
    sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
    başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...

    N.F.K

  • yalnızlık06.12.2007 - 15:40

    eskiden çok severdim yalnızlığı...
    insanlarda kaçar ona sığınırdım...
    o da beni sevdi öyle çok sevdiki şimdi hiç birakmıyor...

  • ah minel aşk06.12.2007 - 14:49

    geride bıraktığımız doğunun milyonlarca aşığının aziz ruhlarına selam olsun! bize güzel bir ıztırap bıraktınız. yüzbinlerce gün yaşadım ve bundan hiç gocunmadım. 'neden bize acılarla dolu bir dünya bıraktınız? ' diye... bizim için ahret* ve dünya yalnızca şiir miydi? birer hayal miydi? rüyalarımıza karabasanlar girdi. bomboş sokaklarda sevgilinin isimlerini haykırdık. hiç orada olmadılar. kafalardaki güzeli sevdik ve ona anlamlar yükledik 'sen sevgilisin sen sevgilisin' diye... sonunda bir sevgilimiz oldu. kaderimiz ve kederimiz olan ayrılığı bunda da tattık. hayallerimizi bile çaldılar. hayallerimiz bile hayal oldu. bize bunu çok gördüler. adem babamız yaratıldığında ona bir eş bahşedildi. havva annemiz ile adem babamızın birliğinden iki şey çıktı. biri aşk (hâbil) diğeri ise ayrılık (kâbil) ... evet bizim ruhlarımız kötüdür. benim kaderim ayrılıksa bu kâbil'in de kaderidir. ben kötüyüm. ve o yüzden her şeyin sebebini aşkta ararım. âh! mine'l-aşk..'

    böyle bir yakarıştır.

  • nefes06.12.2007 - 14:38

    hayata dair en temel anlamları içinde saklar:
    nefes aldığın sürece yaşarsın ve tabii nefes verebildiğin sürece,
    hayattan beslendikçe varolursun ve de hayata katabildiğin sürece.
    ezelden gelen tecrübesini dinlesek şu bedenin, ruha neler anlatır...
    bir nefeste üfürülmüştür töz'ün tini insanoğluna
    ve bir nefesiyle ayrılacaktır ruhu bedenden öte yakaya...

  • subliminal06.12.2007 - 14:02

    bilince ulaşma eşiğini geçemeyen, eşik altında kalan ve canlının farkettiğinin farkında olamadığı uyarıcı.

  • sanki06.10.2007 - 18:07

    içinde umut anlamı yatan kelimedir. türkçe'nin güzelliklerinden birisi mi diyelim, ne diyelim bilmiyorum ama 'sanki kar yağacakmış gibi bir hava var.' derken, olasılık bildirmenin yanısıra aynı zamanda karın yağmasını da umut etmek her dile nasip olacak türden bir şey değildir herhalde.