insanı hep savunmasız, hep kendi yaralarından yakalayandır...
metroda vagonun sonundaki koltukta oturan genç kadın, ayaktaki adamın gözlerine bakar çaktırmadan, ve 'neden evlendim ki erkenden' diye geçirir aklından, ölesiye pişmandır yaptığından...
metroda vagonun sonunda ayakta duran genç adam, koltuktaki kadının parmağındaki yüzüğe bakar çaktırmadan, ve 'neden geç kaldım bu kadar' diye geçirir aklından, ölesiye pişmandır yaptığından...
birinin kendine kaybedişi, başkasının kazanma umududur hep, ve insanı hep savunmasız, hep kendi yaralarından yakayan olur...
her davranisa bir neden bulunur. bulunmus neden anlamsizlastiginda bas gosteren buhrandir, mevzuubahis.
hele bi de neden bir kisiye yukselgenmisse pismanligin yarattigi aci daha bir indirgeyici olur, insani. kimse mukemmel degildir, ancak dunya uzerinde yine kimse yoktur ki pismaniligin buhranindan tek bir yara almadan kurtulan.
ilginc bir histir. once kafanizdan bir 'keske' gecer. sonra dusunursunuz, aslinda o 'keske'den bir sure once baska bir sey yapsaydiniz (ya da yapmasaydiniz) , o 'keske'ye gerek kalmayacakti. boylece 'yeni keske' sahibi olursunuz. sonra biraz daha geri gidersiniz ve 'ucuncu keske'yle karsilasirsiniz ki o da 'yeni keske' ismini vermis oldugumuz bir onceki keskeyi kamufle eder. ve geriye gitmeye devam ettikce, her biri bir oncekini islevsiz hale getirecek keskelere ulasirsiniz. boyle boyle, cocuklugunuza kadar inersiniz. iste bu da zaman makinesi gibi ihtiyaclari gundeme getirir. bir de cocuklugu ozlemek eylemini. hayat okulunun kesinlikle en zor dersi...
korkudur; 'bırak aldanayım biraz daha... alıştım nasılsa yalanları yaşamaya. sus ve devam etsin bu masal, ne olur bırak biraz daha sürsün rüyam, anlatma...'
sorgusuz bir sorumluluğu olan arındırıcı haktır. tövbe, kabulleniş ile başlar, daha çok eylem ile ilgili gözükse de aslında zihinseldir. pişmanlığı barındırmayan tövbe, tövbe değil sözdür. kendini tutacağına dair söz. islamda yeri çok önemlidir. inançtan sonraki ilk adımdır...
içerisine kendini hapsettiğin, ne kadar uğraşsan da geçmiş ve gelecek kisvesiyle karşılaştırmaktan vazgeçemediğin, az sonra elinden kayıp gideceğini bildiğin zaman dilimi...yaşamın başladığı ve bittiği yer. en sonunda bütün zaman sanrısından geriye bir tek şimdi kalır.
kimi zaman inanilmaz keyifli olan bir uygulamadir. ozellikle kisi kendisiyle bunu yapabiliyorsa tadindan yenmez...
olmak ya da en azından olmaya yaklaşmak icin, her insanın hayatında bir kere olsun yaşaması gereken hadise...
insanı hep savunmasız, hep kendi yaralarından yakalayandır...
metroda vagonun sonundaki koltukta oturan genç kadın, ayaktaki adamın gözlerine bakar çaktırmadan, ve 'neden evlendim ki erkenden' diye geçirir aklından,
ölesiye pişmandır yaptığından...
metroda vagonun sonunda ayakta duran genç adam, koltuktaki kadının parmağındaki yüzüğe bakar çaktırmadan, ve 'neden geç kaldım bu kadar' diye geçirir aklından,
ölesiye pişmandır yaptığından...
birinin kendine kaybedişi, başkasının kazanma umududur hep,
ve insanı hep savunmasız, hep kendi yaralarından yakayan olur...
her davranisa bir neden bulunur. bulunmus neden anlamsizlastiginda bas gosteren buhrandir, mevzuubahis.
hele bi de neden bir kisiye yukselgenmisse pismanligin yarattigi aci daha bir indirgeyici olur, insani. kimse mukemmel degildir, ancak dunya uzerinde yine kimse yoktur ki pismaniligin buhranindan tek bir yara almadan kurtulan.
and the reason is you....
ilginc bir histir. once kafanizdan bir 'keske' gecer. sonra dusunursunuz, aslinda o 'keske'den bir sure once baska bir sey yapsaydiniz (ya da yapmasaydiniz) , o 'keske'ye gerek kalmayacakti. boylece 'yeni keske' sahibi olursunuz. sonra biraz daha geri gidersiniz ve 'ucuncu keske'yle karsilasirsiniz ki o da 'yeni keske' ismini vermis oldugumuz bir onceki keskeyi kamufle eder. ve geriye gitmeye devam ettikce, her biri bir oncekini islevsiz hale getirecek keskelere ulasirsiniz. boyle boyle, cocuklugunuza kadar inersiniz. iste bu da zaman makinesi gibi ihtiyaclari gundeme getirir. bir de cocuklugu ozlemek eylemini.
hayat okulunun kesinlikle en zor dersi...
korkudur;
'bırak aldanayım biraz daha... alıştım nasılsa yalanları yaşamaya. sus ve devam etsin bu masal, ne olur bırak biraz daha sürsün rüyam, anlatma...'
sorgusuz bir sorumluluğu olan arındırıcı haktır. tövbe, kabulleniş ile başlar, daha çok eylem ile ilgili gözükse de aslında zihinseldir. pişmanlığı barındırmayan tövbe, tövbe değil sözdür. kendini tutacağına dair söz. islamda yeri çok önemlidir. inançtan sonraki ilk adımdır...
içerisine kendini hapsettiğin, ne kadar uğraşsan da geçmiş ve gelecek kisvesiyle karşılaştırmaktan vazgeçemediğin, az sonra elinden kayıp gideceğini bildiğin zaman dilimi...yaşamın başladığı ve bittiği yer. en sonunda bütün zaman sanrısından geriye bir tek şimdi kalır.
bugün,
başka bir dünyaya uyandım.
ve dedim ki:
aslında, her yeni gün
yeni bir dünya.
yeni ise her şey,
yeni ise her an,
değişmeyen bir tek
adım kalsın sana.
bugün,
başka bir dünyaya uyandım.
ve dedim ki:
aslında
kalır, eskiden aynı olan
adımın yanında
bir de
sevdiğimiz ruhlar sonsuza...
sanılarımızı karıştırmaya gelmiş olan dost.
ezber bozan bir avcıdır, yaptığı eklerle eksiklerimizi artırır. iyi ki vardır...