kaldıramadım. gün saydım varlığında yokluklara, elini tuttum ellerini; dört elimizin toplamından cok değildi zamanımız. ellerini bıraktım.
gittim. kaç yıl olmuştu ben gideli...
simdi de kaldıramıyorum, her gun her gece karanlığa sığınır mı insan.
insan annesini babasını kaybediyor, gözlerinin önünde bir kadının çocuğu ölüveriyor, 20sinde genc bir adam kendisinin olmayan bir savaşta vurulup düşüyor, ne acılar yaşıyor dünya. bana düşeni kaldıramıyorum oysa, insanlığın çektiği tüm acıyı ufacık kalbimde taşıyorum sanki.
sana bir kez gel demiştim, gitme diyemedim. ben gidecektim cunku...
gidecektim,
yeter diyene kadar içimdeki ses, mantığımı susturup yeter naptın dıyene kadar gittim. durdum sonra, varlıkla yokluk arasında bir yerde kaldım. içim acıdı.
yeter dıye bagırdı bır seyler ıcımde, sustum geriye bakıp...
Tahminimce yersiz bir nefes aldım, Af diliyorum dünyadan… Bir meyve daha kopardım yaşımdan, Af diliyorum hayattan… Kelimeler sevimli buldu beni, Af diliyorum cümleden… Noktalar terki etti cümlemi, Af diliyorum kendimden…
Gidiyorum deyip kaldığım, Fazlalık kelimeler var yüklüğümde… Akşamlar ayırırken geç kalmış sevgileri… Zaman farkı olurum sana, Nefes alışlarım tövbeli… Hadi bana geç kal… Hadi bana yarım… Ağlamak tamlasın ellerimizi…
Bir şehrin zaman farkı parselliyorken gözlerini, Gözlerinden aktıysam, affet… Bir şehrin geri kalmış hüznünü paylaştıysam sana; Bana bir güzellik yap; bana geç kal… Bana uzak!
Şehzâde, avuçlarım ter Yorgun akşamüstlerinde hayatın Dalgın, ufka bakan süvariler gibiyiz Şehsüvâr olmaktan ümit kalmadı Atları vurdular önce Ve ardından yiğitliği gömdüler Bir çağ başlangıcıydı
ulaşmayı, uzaklaşmayı, geride kalmamayı ama geride kalanları, ilerlemekten çok ilerletmek zamanı, hem yolu hem arkadaşını içerendir.
yürümek yolları aşındırmaz da yürekleri aşındırır elbet. gece yürüyen için edilir dualar da gecelere sığıştırılamaz yürüyüşler, gündüze yakışan oldukları için.
kendini bir yere ait hissetmeyenler için gecenin serinliği yürüyüşe davettir oysa. tüm yürümeler birikir birikir de en güzeli en sona kalır: hakka yürümek..
kaldıramadım. gün saydım varlığında yokluklara, elini tuttum ellerini; dört elimizin toplamından cok değildi zamanımız. ellerini bıraktım.
gittim. kaç yıl olmuştu ben gideli...
simdi de kaldıramıyorum, her gun her gece karanlığa sığınır mı insan.
insan annesini babasını kaybediyor, gözlerinin önünde bir kadının çocuğu ölüveriyor, 20sinde genc bir adam kendisinin olmayan bir savaşta vurulup düşüyor, ne acılar yaşıyor dünya. bana düşeni kaldıramıyorum oysa, insanlığın çektiği tüm acıyı ufacık kalbimde taşıyorum sanki.
sana bir kez gel demiştim, gitme diyemedim. ben gidecektim cunku...
gidecektim,
yeter diyene kadar içimdeki ses, mantığımı susturup yeter naptın dıyene kadar gittim. durdum sonra, varlıkla yokluk arasında bir yerde kaldım. içim acıdı.
yeter dıye bagırdı bır seyler ıcımde, sustum geriye bakıp...
Tahminimce yersiz bir nefes aldım,
Af diliyorum dünyadan…
Bir meyve daha kopardım yaşımdan,
Af diliyorum hayattan…
Kelimeler sevimli buldu beni,
Af diliyorum cümleden…
Noktalar terki etti cümlemi,
Af diliyorum kendimden…
Gidiyorum deyip kaldığım,
Fazlalık kelimeler var yüklüğümde…
Akşamlar ayırırken geç kalmış sevgileri…
Zaman farkı olurum sana,
Nefes alışlarım tövbeli…
Hadi bana geç kal… Hadi bana yarım…
Ağlamak tamlasın ellerimizi…
Bir şehrin zaman farkı parselliyorken gözlerini,
Gözlerinden aktıysam, affet…
Bir şehrin geri kalmış hüznünü paylaştıysam sana;
Bana bir güzellik yap; bana geç kal… Bana uzak!
Şehzâde, avuçlarım ter
Yorgun akşamüstlerinde hayatın
Dalgın, ufka bakan süvariler gibiyiz
Şehsüvâr olmaktan ümit kalmadı
Atları vurdular önce
Ve ardından yiğitliği gömdüler
Bir çağ başlangıcıydı
bak gitmiyorum işte...senin için kalıyorum,sadece senin için yazıyorum...
ulaşmayı, uzaklaşmayı,
geride kalmamayı ama geride kalanları,
ilerlemekten çok ilerletmek zamanı,
hem yolu hem arkadaşını içerendir.
yürümek yolları aşındırmaz da yürekleri aşındırır elbet.
gece yürüyen için edilir dualar da gecelere sığıştırılamaz yürüyüşler, gündüze yakışan oldukları için.
kendini bir yere ait hissetmeyenler için gecenin serinliği yürüyüşe davettir oysa.
tüm yürümeler birikir birikir de en güzeli en sona kalır: hakka yürümek..
Yürümek ardındaki gölgelerin zahirliğinde
titrek ruhun adımlarına nufüz ettiğini bilerek
içimdeki sürgüne bir vaveyla ekerek
Göçmek...
Kül zamanıdır
sönmüş kelamların biteveyesinde,
toparlanmaz yangın,
sistemli ölümlerin defnedilişinde
gökten zembille inen ankebut
fısıldaşan suizan
burna çalınan koku
mahsup edilmemiş düş
…
..
.
Sükut
boşluğa tutturulan iplik,
eksik zarafet.
tekmili birden, tedbir
son kertede, zayi.
tek bir örnek artık, avuca düşen:
bağlanmış hurufat…
tefhimi gizli-saklı
ötesi, zahir.
aklın evvelliği
ziyan bahçelerinin nadas hali.
ekmek kırıntısı, zaman
seyrek ve eğreti.
göğüs, mermer boşluk
muhayyile, sırça köşk.
tarif, bitmez bir yol, dirgen
uzadıkça çoğalan
üç başlı bilinmeyen.
uzun süren bir bekleyişin ardından,
başka bir kimse ya da nesneye yönelse de insan...
sağlam bir çengeli aklımda çakılı kalan
ve hep aradığımın ismidir...
yazık ki o çengel değil, akıldan bir parça kopar böyle sevilen için...
yaşanmaz bu şehirde...