hic söze gerek olmayan sözün anlamini yitirdigi sözün ortada kalabalik yaptigi bir andır veda...çünkü anlam cok yogundur ve kelimeler bu yükü tasıyamayacak kadar basit kalir yaninda...
her tuttuğunda mutlaka kırılan dal. nereyen düştüğün belli değil. bazen çamur içinde kalıyor üstün başın. bazen bir bakıyorsun uçurumun dibindesin. bitti artık derken bir yağmur başlıyor birden. yeşilleniyorsun. bazen de yemyeşilken bir bakıyorsun uçurumlar oluşuyor etrafında. yağmur yağıyor yeşilleniyor etrafın. yüreğin karanlıklar arasında. ama gökyüzü aydınlık. yağmur durmuyor. tuz oluyor üstün hep. hangisi son. hangisi başlangıç. bir sürü soru işareti. ve kırılmış bir dal....
insanlar birkaç şeyden güler. ya mutlu oldukları için, ya karşılarındakileri mutlu etmek için ya da karşılarındakiler onların mutluluğundan kendilerine pay çıkaracakları için.
en acısı da çeyrek asırdan fazla yaşayıp da sonuncuyu yeni farketmek galiba...
keşke; mazinin bir parçası olup, asla ona dahil olamayanın acısıyla söylenen bir kelimedir. arafta bile değildir. bazen yasını tuttugun halde, o denli acı dolu ifadeler kullanmamak için keşke der ve geçersin. 'keşke yaşasaydı. ' keşke bir yere tutunamayan bir sözcüktür, söylediğin an yere düşer ama kırılmaz, parçalanmaz. onu yok edemezsin, saç gibi kestikçe uzar...
belki de saati saatine hatırlıyor olmanıza rağmen yine de size en uzak olan zamandır..pişmanlıktır çünkü dün.. ve 20 sene sonrasından daha da uzak. ne yaparsanız yapın her zaman dünde bişeylerinizi bırakırsınız.geri dönüp almak istersiniz yapamazsınız.dünler birbirini kovalar. anlamazsınız. geri dönüp baktığınızda farkedersiniz ki; yarınınız da dünde saklanmış kalmış..
gözlerimden döküldü birer birer onca zaman sustuklarım gözlerinden dinledi birer birer gecelerce kabuslarım gözlerimden uzaklar akarken kapalıydı yarına kapılarım gözlerinde dinlendi birer birer rüyalardan yorgun uykularım sormadan korkmadan yırtar yüzünü, yok olur her gün bir gün dün olur.
hic söze gerek olmayan sözün anlamini yitirdigi sözün ortada kalabalik yaptigi bir andır veda...çünkü anlam cok yogundur ve kelimeler bu yükü tasıyamayacak kadar basit kalir yaninda...
her tuttuğunda mutlaka kırılan dal. nereyen düştüğün belli değil. bazen çamur içinde kalıyor üstün başın. bazen bir bakıyorsun uçurumun dibindesin. bitti artık derken bir yağmur başlıyor birden. yeşilleniyorsun.
bazen de yemyeşilken bir bakıyorsun uçurumlar oluşuyor etrafında. yağmur yağıyor yeşilleniyor etrafın. yüreğin karanlıklar arasında. ama gökyüzü aydınlık. yağmur durmuyor. tuz oluyor üstün hep. hangisi son. hangisi başlangıç. bir sürü soru işareti. ve kırılmış bir dal....
insanlar birkaç şeyden güler.
ya mutlu oldukları için, ya karşılarındakileri mutlu etmek için ya da karşılarındakiler onların mutluluğundan kendilerine pay çıkaracakları için.
en acısı da çeyrek asırdan fazla yaşayıp da sonuncuyu yeni farketmek galiba...
keşke; mazinin bir parçası olup, asla ona dahil olamayanın acısıyla söylenen bir kelimedir. arafta bile değildir. bazen yasını tuttugun halde, o denli acı dolu ifadeler kullanmamak için keşke der ve geçersin. 'keşke yaşasaydı. ' keşke bir yere tutunamayan bir sözcüktür, söylediğin an yere düşer ama kırılmaz, parçalanmaz. onu yok edemezsin, saç gibi kestikçe uzar...
yine benmiyim düşen,
hiç zamanımda yokki...
belki de saati saatine hatırlıyor olmanıza rağmen yine de size en uzak olan zamandır..pişmanlıktır çünkü dün.. ve 20 sene sonrasından daha da uzak.
ne yaparsanız yapın her zaman dünde bişeylerinizi bırakırsınız.geri dönüp almak istersiniz yapamazsınız.dünler birbirini kovalar.
anlamazsınız.
geri dönüp baktığınızda farkedersiniz ki; yarınınız da dünde saklanmış kalmış..
gözlerimden döküldü birer birer
onca zaman sustuklarım
gözlerinden dinledi birer birer
gecelerce kabuslarım
gözlerimden uzaklar akarken
kapalıydı yarına kapılarım
gözlerinde dinlendi birer birer
rüyalardan yorgun uykularım
sormadan
korkmadan
yırtar yüzünü, yok olur
her gün bir gün dün olur.
hayatta verdigimiz veya vermedigimiz kararlarin sonrasinda dökülüverendir.
ve bazen caresizligimizi, bazen aptalligimizi gösterir.
keşkelerden ne kadar cok varsa, o kadar yenilmisizdir kendimize ve hayatimiza.
bazen arkadaşların tarafından 'in oradan düşeceksin' esprileriyle kendine gelirsin bazen de hayal kırıklığıyla...
susmak zamanıdır...