laiklik en basit anlamiyla 'din ve devlet islerinin birbirinden ayrilmasi' iken, sekularizm insanin hayatini ve dunyada olus amacini anlamlandirmaya calisirken dini degil, diger unsurlari kullanmasidir. toplumun dini sosyal hayatin disinda bir kompartmana yerlestirmesidir diyebiliriz...
kahverengi bir ayrılıktır eylül...çocukken yaptığım çöpten adamlar üzerime gelir, paramparça hissederim kendimi, parçalarım ayaklarıma batar, sonra yağmur yağar, herkes susar...
artık yabancı birkaç gözyaşı vardır gözbebeklerimde...yabancıları sevmezler bu şehirde... küçük çocuklar taşla kovalarlar arkamdan, sonra yağmur yağar, sırılsıklam olur düşüncelerim, düşlerimde bir aşk; ayrılığın söndüremediği...
insanın bütün can yangınlarının ve cehaletinin cesurluğuyla, hükmünden sual edilmemesi gerekeni sorgulamaması gerektiğini anladığında gözlerden süzülendir... o göz yaşı insana bazen buldurur kaybettiğini, bazen arındırır kirlerinden ama en çok da söndürür yürek yangınını...
içindeki yalnızlığı gideremeyenler veya gidermek istemeyenlerle doğanın ahbaplık ettiği koskoca bir üç ay.bulutlu bir hava, esen serin rüzgar ve hafiften çiseleyen bir yağmur eşliğinde dolaşmak ve düşünmek...hazların en büyüğü.hoşgeldin bir kez daha...
ayrılığın,boşluğun mevsimi... insana hayatı sorgulatan ve yargılatan, sevgiden etmeye az sevgiliden etmeye çok meyilli eylül gibi bi ayı içinde barındıran, anlamanın, ağlamanın ve ayrılmanın zamanımı olur diyene pek bişey söyleyemeyip ama çok anlamlı gözlerle bakmanızı sağlayan mevsim. yere bakınca dalından dökülmüş sarı yaprağı, göğe bakınca içindeki o yoğunluğu, birikmişliği o karı atamayan bunalım havayı, kendime bakıncada yerle gökten pek bi farkım olmadığını gördüğüm, üzüldüğüm her mevsim yıkan ama bu mevsim başka yıkan zaman sinsilesi...
Heybemde ağır bir yalnızlık Kalbe bu kadarı fazla gelmez miydi? Ahhh! ! Sızılarım artıyor. Kekremsi bir tat kaldı dilimde senden gayri… Nehirler bile ayrıldı yatağından. Çığlığımı duyunca, Senden ayrı bir cümleye eş olmuştum sanki...
laiklik en basit anlamiyla 'din ve devlet islerinin birbirinden ayrilmasi' iken, sekularizm insanin hayatini ve dunyada olus amacini anlamlandirmaya calisirken dini degil, diger unsurlari kullanmasidir. toplumun dini sosyal hayatin disinda bir kompartmana yerlestirmesidir diyebiliriz...
kahverengi bir ayrılıktır eylül...çocukken yaptığım çöpten adamlar üzerime gelir, paramparça hissederim kendimi, parçalarım ayaklarıma batar, sonra yağmur yağar, herkes susar...
artık yabancı birkaç gözyaşı vardır gözbebeklerimde...yabancıları sevmezler bu şehirde... küçük çocuklar taşla kovalarlar arkamdan, sonra yağmur yağar, sırılsıklam olur düşüncelerim, düşlerimde bir aşk; ayrılığın söndüremediği...
Bir taş at!
Bir gözyaşı süz yarım kalmış notalara…
Unutma;
Çerçevesi kırılmış manzaraların göklerinde uçar
Şarkılarını geride bırakan göçmen kuşlar
Bir tabut yap mezarını bekletmeden
Rüzgarı arkana alıp kaç bu keskin uçurumlardan kaç!
insanın bütün can yangınlarının ve cehaletinin cesurluğuyla, hükmünden sual edilmemesi gerekeni sorgulamaması gerektiğini anladığında gözlerden süzülendir... o göz yaşı insana bazen buldurur kaybettiğini, bazen arındırır kirlerinden ama en çok da söndürür yürek yangınını...
derinden susmak gerek.....
bu çığlıkları duymak için....
o eşikte olmak isteyen.....kimler vardır....
bilir misiniz? ? ? hakikatin eşiğinde...
bir cliff burton bestesi,fade to black,adam şarkının bir yerinde''içimde hissettiğim cehenneme dayanamıyorum''diyordu...
içindeki yalnızlığı gideremeyenler veya gidermek istemeyenlerle doğanın ahbaplık ettiği koskoca bir üç ay.bulutlu bir hava, esen serin rüzgar ve hafiften çiseleyen bir yağmur eşliğinde dolaşmak ve düşünmek...hazların en büyüğü.hoşgeldin bir kez daha...
ayrılığın,boşluğun mevsimi... insana hayatı sorgulatan ve yargılatan, sevgiden etmeye az sevgiliden etmeye çok meyilli eylül gibi bi ayı içinde barındıran, anlamanın, ağlamanın ve ayrılmanın zamanımı olur diyene pek bişey söyleyemeyip ama çok anlamlı gözlerle bakmanızı sağlayan mevsim.
yere bakınca dalından dökülmüş sarı yaprağı, göğe bakınca içindeki o yoğunluğu, birikmişliği o karı atamayan bunalım havayı, kendime bakıncada yerle gökten pek bi farkım olmadığını gördüğüm, üzüldüğüm her mevsim yıkan ama bu mevsim başka yıkan zaman sinsilesi...
Heybemde ağır bir yalnızlık
Kalbe bu kadarı fazla gelmez miydi?
Ahhh! ! Sızılarım artıyor.
Kekremsi bir tat kaldı dilimde senden gayri…
Nehirler bile ayrıldı yatağından.
Çığlığımı duyunca,
Senden ayrı bir cümleye eş olmuştum sanki...
Bu hikayenin başrolünü ben kaptım
Sana bıraktım figüran halimi
Yansıttım kara renkli perdeye
Tüm yaşan/ama/mışlığı