Masallar insan ruhunda yapılan serüven gezilerine benzer. Bir masaldır dünyamız, sevgilerimiz, hayallerimiz, umutlarımız ve düşlerimiz. Birden bire peri padişahının sofrasında başlayıp, Kaf Dağındaki yatağımızın baş ucunda bitiveren ninelerimizin sesinin kulağımızdaki çınlamasıdır. Genç kızların beyaz atlı prenslerini, delikanlıların güzel prenseslerini keşfettikleri gönül kapılarının da anahtarıdır masallar. KONULAR 1. Masal ve Tanımı (Masal nedir) 2. Eğitimde Masalların Psikolojik Etkileri 3. Masalların Kaynakları 4. Masalların İnceleme Metotları 5. Masalları Sınıflandırma Çalışmaları A. Masal Tiplei B. Masal Motifleri 6. Yabancı Kültürlerin Önemli Masalları 7. Türk Masalları 8. Masalların Kalıp Sözleri 9. Türk Edebiyatında Masal Etkileri Masal Tanımı: Hayal ürünü özelliğiyle diğer halk anlatı türlerinden ayrılan masal, tarih boyunca yaygınlığı ve toplusal işlevi bakımından büyük önem taşımaktadır. Değişik olan ve zamanların kültürel değerlerini taşımları bakımından da masallarımız, ayrıcalıklı bir yeri vardır. Doğaüstü güçleri, olağanüstü tipleri anlatan, yer yer gerçekçi konuları, destansı, alaycı ya da hüzünlü bir biçimde sunan masal, sözlü halk edebiyatının en eski biçimlerinden biridir. Bilge Seyitoğlu, masalın tanımını şöyle yapmıştır; “Halk arasında yüzyıldan beri anlatılmakta olan ve içinde olağanüstü kişilerin, olağanüstü olayların bulunduğu; bir varış bir yokmuş – gibi klişe bir anlatımla başlayan, belli bir uzunluğu olan, sonunda yedi, içti, muratlarına erdiler, yahut olanlar erdi muradına biz çıkalım kerevitine, gökten üç elma düştü, biri anlatana, biri dinleyene, biri de bana gibi belirli sözlerle sona eren, zaman ve mekan kavramıyla kayıtlı olamayan bir sözlü anlatı türüdür. Türk Dil kurumu sözlüğünde M. Ali Ağrıkay da “Çocuklara anlatılan ve çoğu olağanüstü olaylarla süslenmiş bulunan ilgi çekici hikaye olarak tanımlamaktadır. Bir başka tanıma göre de masal “Olağanüstü karakterlerin ve yaratıkların gerçek üstü dünyasında şöhret ve talih kazanan sıradan kahramanları ve olağan üstünlükleri içine alan nesirlerdir” gibi tanımlar bulunmaktadır. Denilebilir ki; insanoğlunun kendini ifade etme biçimini bulduğu, yani dili yarattığı dönemlerden beri masal anlatıla gelmiştir. Ancak biz, yazı ortaya çıktıktan sonrasını izleyebiliyoruz. İlk yazıya geçen masal “Adapa”dır. Yazıya geçmeden önce daha kaç bin yıl bu masal anlatılmış Hamburabi yasalarıyla birlikte yaklaşık bundan dört bin yıl önce Babil’de yazıya geçmiş. Bununla birlikte Heseidas ve Hemeros’un eserlerini de tarihin en büyük masal örneklerindendir. Masal geleneği bin yıldan beri sayısız katkıyla zenginleşmiştir. Ne yazık ki bunlardan çok az bir kısmı yazıya geçmiş ve yayınlanmıştır. Buna en çarpıcı örnek de Prof. Pertev Naili Boratav’ın çalışmasıdır. Bortav’ın on binin üzerinde masal, destan, halk hikayesi derlemesine karşın – Nasrettin Hocayı saymazsak – 200 tanesi bile yayınlanmıştır. Bu durum karşısında Pertev Naili Boratav “
Masallar insan ruhunda yapılan serüven gezilerine benzer. Bir masaldır dünyamız, sevgilerimiz, hayallerimiz, umutlarımız ve düşlerimiz. Birden bire peri padişahının sofrasında başlayıp, Kaf Dağındaki yatağımızın baş ucunda bitiveren ninelerimizin sesinin kulağımızdaki çınlamasıdır. Genç kızların beyaz atlı prenslerini, delikanlıların güzel prenseslerini keşfettikleri gönül kapılarının da anahtarıdır masallar. KONULAR 1. Masal ve Tanımı (Masal nedir) 2. Eğitimde Masalların Psikolojik Etkileri 3. Masalların Kaynakları 4. Masalların İnceleme Metotları 5. Masalları Sınıflandırma Çalışmaları A. Masal Tiplei B. Masal Motifleri 6. Yabancı Kültürlerin Önemli Masalları 7. Türk Masalları 8. Masalların Kalıp Sözleri 9. Türk Edebiyatında Masal Etkileri Masal Tanımı: Hayal ürünü özelliğiyle diğer halk anlatı türlerinden ayrılan masal, tarih boyunca yaygınlığı ve toplusal işlevi bakımından büyük önem taşımaktadır. Değişik olan ve zamanların kültürel değerlerini taşımları bakımından da masallarımız, ayrıcalıklı bir yeri vardır. Doğaüstü güçleri, olağanüstü tipleri anlatan, yer yer gerçekçi konuları, destansı, alaycı ya da hüzünlü bir biçimde sunan masal, sözlü halk edebiyatının en eski biçimlerinden biridir. Bilge Seyitoğlu, masalın tanımını şöyle yapmıştır; “Halk arasında yüzyıldan beri anlatılmakta olan ve içinde olağanüstü kişilerin, olağanüstü olayların bulunduğu; bir varış bir yokmuş – gibi klişe bir anlatımla başlayan, belli bir uzunluğu olan, sonunda yedi, içti, muratlarına erdiler, yahut olanlar erdi muradına biz çıkalım kerevitine, gökten üç elma düştü, biri anlatana, biri dinleyene, biri de bana gibi belirli sözlerle sona eren, zaman ve mekan kavramıyla kayıtlı olamayan bir sözlü anlatı türüdür. Türk Dil kurumu sözlüğünde M. Ali Ağrıkay da “Çocuklara anlatılan ve çoğu olağanüstü olaylarla süslenmiş bulunan ilgi çekici hikaye olarak tanımlamaktadır. Bir başka tanıma göre de masal “Olağanüstü karakterlerin ve yaratıkların gerçek üstü dünyasında şöhret ve talih kazanan sıradan kahramanları ve olağan üstünlükleri içine alan nesirlerdir” gibi tanımlar bulunmaktadır. Denilebilir ki; insanoğlunun kendini ifade etme biçimini bulduğu, yani dili yarattığı dönemlerden beri masal anlatıla gelmiştir. Ancak biz, yazı ortaya çıktıktan sonrasını izleyebiliyoruz. İlk yazıya geçen masal “Adapa”dır. Yazıya geçmeden önce daha kaç bin yıl bu masal anlatılmış Hamburabi yasalarıyla birlikte yaklaşık bundan dört bin yıl önce Babil’de yazıya geçmiş. Bununla birlikte Heseidas ve Hemeros’un eserlerini de tarihin en büyük masal örneklerindendir. Masal geleneği bin yıldan beri sayısız katkıyla zenginleşmiştir. Ne yazık ki bunlardan çok az bir kısmı yazıya geçmiş ve yayınlanmıştır. Buna en çarpıcı örnek de Prof. Pertev Naili Boratav’ın çalışmasıdır. Bortav’ın on binin üzerinde masal, destan, halk hikayesi derlemesine karşın – Nasrettin Hocayı saymazsak – 200 tanesi bile yayınlanmıştır. Bu durum karşısında Pertev Naili Boratav “