Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde Şimdi bütün susmalar bir odanın içinde... Anlatmaya bir sözcük,bir bakış arıyorlar Önce sakladıkları,bir adamın içinde...
'Küçük şeyleri hayal etmemeliyiz.Büyük hayaller kuralım sevgilim.Ben şimdi böyle yapıyorum.Tertemiz bir şehirde,asfalt caddelerüstünde,dibinden metrolar geçen,üstünden kolosal otobüsler uçan,muazzam,eğlenceli bir şehirde seninle yaşamak istiyorum.Yazılarım bize yaşamak için lâzım olanı getiriyor.Büyük kahvelerde çay içiyor,temiz lokantalarda kolalı peşkirlerle yemek yiyor,l^tif rahiyalı şaraplar içiyor,tertemiz bir yatakta seni kollarımın arasına alıyor sana -bütün mesut şehir uyudu,uyuyalım sevgilim- diyorum.Sabahleyin bitlilerle dolu,kimsenin kimseye hürmet etmediği,kimsenin kimseyi hürmete lâyık bulmadığı,istismar edenin,çalanın zengin ve bahtiyar olduğu esnafının azgın,zengininin deli,haris,egoist,gaddar fakirinin kayıtsız,sersem olduğu bir şehirde,işin kötüsü sensiz,oldukça kirli bir yatakta uyanıyorum.Ama sevgilim olacak,büyük hayaller kuruyorum! '
Oktay Akbal'ın dediği gibi,Sait Faik'in öykülerini okumamış olmak,büyük bir mutluluğu tadmamış,duymamış olmaktır.Onun öykülerini okursanız,yaşamayı seversiniz.Bir anlam,bir sevinç,bir gizli hüzün,bir yalnızlık duyarsınız.Hepsini birden yaşarsınız,yaşam duygularının. Acırım Sait Faik'in tadına varamayanlara!
Ünlü yahudi yazar,masanın üstünde,Portekizli Caomens'in şu şiirini bırakıyordu...Giderken. 'Yazık ne çok dert,ne çok göçebe denizde/Binbir kılıkta,ne de yakın ölüm/Yer yüzünde ne çok savaş/Ne de çok/İnsanın kanına dokunan şeyler/Ah bir kıyıcık olsa/Şu yer yuvarlığında insanın/Güvenle kısacık ömrünü geçirebileceği/Gökler ise yarışa kalkmış biriyle/Kime karşı mı? / -Zavallı bir yer kurduna! ! ! ' ;)
Hitler'ler,Mussolini'ler birer anı oldu artık.Yaşadıkları günlerde herkesin korktuğu,ürktüğü kişiler yıllar sonra nasıl da gülünç,zavallı,acınacak kişiler oldular! Bir Atatürk'ü düşünün,bir de bunları... Aradaki ayrım öyle büyük ki!
Devlet Yeşil'i ne öldürür, ne de yargılar. Yeşil mahkeme önüne çıkarılırsa her şeyi anlatır. Öldürülürse de,söylediği kasetler ortaya çıkar. Bu yüzden Yeşil'i yakalamak da, ortadan kaldırmak da istemiyorlar. Yeşil hâlâ kuvvetli biri. Devlet, Yeşil konusunda samimi değil. Her şeyi bilen ve bulan emniyet Yeşil'i nasıl bulamaz? İnsanlar onun Ankara'da Mercedes'le dolaştığını, Sakarya çevresindeki barlara gittiğini, lokantalarda yemek yediğini görüyorlar. Yani Yeşil'i kimse yakalayamaz.
İnsanlığın yüz karası,yarı insan yarı insan olmayanlar... Bir mahluk belki,belki daha değişik.Bilemiyorum. :) Mesela Hitler... Neye benzediği konusunda ciddi şüphelerim var.
Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde
Şimdi bütün susmalar bir odanın içinde...
Anlatmaya bir sözcük,bir bakış arıyorlar
Önce sakladıkları,bir adamın içinde...
-Özdemir Asaf-
Yıllarca Versay andlaşması altında ezilmiş millet!
'Küçük şeyleri hayal etmemeliyiz.Büyük hayaller kuralım sevgilim.Ben şimdi böyle yapıyorum.Tertemiz bir şehirde,asfalt caddelerüstünde,dibinden metrolar geçen,üstünden kolosal otobüsler uçan,muazzam,eğlenceli bir şehirde seninle yaşamak istiyorum.Yazılarım bize yaşamak için lâzım olanı getiriyor.Büyük kahvelerde çay içiyor,temiz lokantalarda kolalı peşkirlerle yemek yiyor,l^tif rahiyalı şaraplar içiyor,tertemiz bir yatakta seni kollarımın arasına alıyor sana -bütün mesut şehir uyudu,uyuyalım sevgilim- diyorum.Sabahleyin bitlilerle dolu,kimsenin kimseye hürmet etmediği,kimsenin kimseyi hürmete lâyık bulmadığı,istismar edenin,çalanın zengin ve bahtiyar olduğu esnafının azgın,zengininin deli,haris,egoist,gaddar fakirinin kayıtsız,sersem olduğu bir şehirde,işin kötüsü sensiz,oldukça kirli bir yatakta uyanıyorum.Ama sevgilim olacak,büyük hayaller kuruyorum! '
Oktay Akbal'ın dediği gibi,Sait Faik'in öykülerini okumamış olmak,büyük bir mutluluğu tadmamış,duymamış olmaktır.Onun öykülerini okursanız,yaşamayı seversiniz.Bir anlam,bir sevinç,bir gizli hüzün,bir yalnızlık duyarsınız.Hepsini birden yaşarsınız,yaşam duygularının.
Acırım Sait Faik'in tadına varamayanlara!
Ünlü yahudi yazar,masanın üstünde,Portekizli Caomens'in şu şiirini bırakıyordu...Giderken.
'Yazık ne çok dert,ne çok göçebe denizde/Binbir kılıkta,ne de yakın ölüm/Yer yüzünde ne çok savaş/Ne de çok/İnsanın kanına dokunan şeyler/Ah bir kıyıcık olsa/Şu yer yuvarlığında insanın/Güvenle kısacık ömrünü geçirebileceği/Gökler ise yarışa kalkmış biriyle/Kime karşı mı? /
-Zavallı bir yer kurduna! ! ! ' ;)
Hitler'ler,Mussolini'ler birer anı oldu artık.Yaşadıkları günlerde herkesin korktuğu,ürktüğü kişiler yıllar sonra nasıl da gülünç,zavallı,acınacak kişiler oldular!
Bir Atatürk'ü düşünün,bir de bunları...
Aradaki ayrım öyle büyük ki!
'Öte tarafa geçeceğiz' dedi.
'Hiç şüphem yok bundan.Hem bizi ne diye bırakmasınlar.'
Kadın:'Bizi istemiyorlar da ondan' cevabını verdi.
'Ama biz de insanız.'
Devlet Yeşil'i ne öldürür, ne de yargılar. Yeşil mahkeme önüne çıkarılırsa her şeyi anlatır. Öldürülürse de,söylediği kasetler ortaya çıkar. Bu yüzden Yeşil'i yakalamak da, ortadan kaldırmak da istemiyorlar. Yeşil hâlâ kuvvetli biri. Devlet, Yeşil konusunda samimi değil. Her şeyi bilen ve bulan emniyet Yeşil'i nasıl bulamaz? İnsanlar onun Ankara'da Mercedes'le dolaştığını, Sakarya çevresindeki barlara gittiğini, lokantalarda yemek yediğini görüyorlar.
Yani Yeşil'i kimse yakalayamaz.
İsrail istihbarat teşkilatı.
Şu anda dünyanın en büyük,en güçlü birimi.
Her yerdeler,bundan emin olun.
İnsanlığın yüz karası,yarı insan yarı insan olmayanlar...
Bir mahluk belki,belki daha değişik.Bilemiyorum. :)
Mesela Hitler...
Neye benzediği konusunda ciddi şüphelerim var.
Saç sakal birbirine girmiş,kılıksız insanlara yakıştırılır.
Gerçek anlamda at hırsızlığı ise pek mümkün değildir.Hele bu devirde.Hele yarış atlarını.
Adamı asarlar billah!