Küçükken, “Oliver Twist” ile birlikte beni en çok etkileyen kitaptır. Tam hatırlayamıyorum ama,arkadaşına kazık atan biri vardı galiba. En çok ta o sinirime dokunmuştu.
Bir görünen devlet vardır,bir de görünmeyen. Görünen devlet,adından da anlaşılacağı üzre,gördüğünüz devlettir. Milletvekilleri,bakanlar vs… Birde görünmeyen devlet vardır ki,yine adından anlaşılacağı üzre,görünmez. Dolayisiyle de,sadece gördüklerine inananlar için,bazı hakikatlere ermemiş olanlar için,derin devlet diye bir şey yoktur...
Yaşamayı -zaten yaşamak zor iken- daha da zorlaştıran,Atatürk’ü anlayamayan,buna rağmen “Atatürk’çüyüz” nutukları atan,zavallı kimseler… Neticeleri,ekseriya dramatik ve trajikomiktir.
Mesela Mussolini:Öldürüldükten sonra tek ayağından,baş aşağı asılması ve kokuşmuş cesedinin üzerine şöyle yazılması,(büyük harfler ile) harfi harfine,
“MUSSOLİNİ”
İyi düşünüldüğünde ne hazin ve dramatik bir vaziyet olduğu anlaşılabilir,kanaatindeyim.
Derin devletin üvey evladı lâkin,askerin öz evladıymış. Bunca zamandır hâlâ ele verilmemişse,yok edilmemişse,bu askerin sayesindedir. Başka bir şey değil.
Geçen gün,Yeşil parkemi giydiğimde,arkadaşın biri, -Oğlum Deniz Gezmiş’e benzemişsin lan! Demez mi? Ben de, -Ne yapayım oğlum,yeni aldım,giymeyim mi? Arkadaş yine, -Hiç olmazsa şu kirli sakalını yok et,hayret bir şey!
Ona benzemeyi hiç istemem doğrusu.Ne görünüm olarak,ne de karakter olarak.
Hayata tutunanlar,güçlü kimseler olmalı. Birde tutunmayı geçip,barfiks çekenler var.(Onlara ne demeli?) Tabii birde,güçsüz kimseler var: Daha fazla dayanamayıp,elini bırakıverenler…
Küçükken, “Oliver Twist” ile birlikte beni en çok etkileyen kitaptır.
Tam hatırlayamıyorum ama,arkadaşına kazık atan biri vardı galiba.
En çok ta o sinirime dokunmuştu.
Kuşkusuz ilk akla gelen taarruz,bizim taaruzumuz.
Büyük Taarruz!
'Bir karenin kenarlarıyla köşegenlerinin rasyonel orantılı olmadığı gerçeğinden habersiz olan, insan sıfatına layık değildir.' :)
-Eflatun-
'Görünen değişiyor, görünmeyen değişmiyor.'
Bir görünen devlet vardır,bir de görünmeyen.
Görünen devlet,adından da anlaşılacağı üzre,gördüğünüz devlettir.
Milletvekilleri,bakanlar vs…
Birde görünmeyen devlet vardır ki,yine adından anlaşılacağı üzre,görünmez.
Dolayisiyle de,sadece gördüklerine inananlar için,bazı hakikatlere ermemiş olanlar için,derin devlet diye bir şey yoktur...
Yeşil*
Yaşamayı -zaten yaşamak zor iken- daha da zorlaştıran,Atatürk’ü anlayamayan,buna rağmen “Atatürk’çüyüz” nutukları atan,zavallı kimseler…
Neticeleri,ekseriya dramatik ve trajikomiktir.
Mesela Mussolini:Öldürüldükten sonra tek ayağından,baş aşağı asılması ve kokuşmuş cesedinin üzerine şöyle yazılması,(büyük harfler ile) harfi harfine,
“MUSSOLİNİ”
İyi düşünüldüğünde ne hazin ve dramatik bir vaziyet olduğu anlaşılabilir,kanaatindeyim.
“Bazıları değer geçer,bazıları da deler geçer.”
Derin ata sözü… ;)
Derin devletin üvey evladı lâkin,askerin öz evladıymış.
Bunca zamandır hâlâ ele verilmemişse,yok edilmemişse,bu askerin sayesindedir.
Başka bir şey değil.
Geçen gün,Yeşil parkemi giydiğimde,arkadaşın biri,
-Oğlum Deniz Gezmiş’e benzemişsin lan!
Demez mi? Ben de,
-Ne yapayım oğlum,yeni aldım,giymeyim mi?
Arkadaş yine,
-Hiç olmazsa şu kirli sakalını yok et,hayret bir şey!
Ona benzemeyi hiç istemem doğrusu.Ne görünüm olarak,ne de karakter olarak.
Hayata tutunanlar,güçlü kimseler olmalı.
Birde tutunmayı geçip,barfiks çekenler var.(Onlara ne demeli?)
Tabii birde,güçsüz kimseler var: Daha fazla dayanamayıp,elini bırakıverenler…