Baş pehlivan var birde… Ve birde yarış atı vardı,iki üç sene evveline kadar. Allah tarafından atın bilekleri dik yaratılmıştı.Fakat acı bir sprinti vardı safkanın. Özellikle kum pistte çok yarış kazandı. Orjin: Jabbar-Şiribom
Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni? Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan. Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini. Hırpalar; Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan! Bazan, kızgın olarak,parlar gözü semanın... Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı; Her güzel,güzelliğini kaybeder: Tabiatın- Sebep olur da bazan bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek, Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana. Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler, Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler.
Balıklar için deniz lazım, Sevişmek için işsiz olmak Ve geceleri yatakta Duymamak için tabanların sızısını Zengin olmak lazım. Halbuki ıslık çalmak için Birşey lazım değil.
Kendisine ve orduya yöneltilen eleştirilere, çok kısa ve öz olarak şöyle cevap verdi:
'Şu elimdeki kitabı görüyor musunuz? Bu, Türklerin taptığı kitaptır. Kuranı Kerim... Biz bu milleti tam 300 yıldır bu kitaptan ayırmaya ve dinlerinden uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Demek ki başaramamışız. Zira, bu kitap Türk'lerin elinde olduğu ve onlar bu kitaba göre amel ettiği (yaşadığı) sürece, bütün dünyanın orduları bir araya gelse, yine de Türkleri yenemezler. Ne vakit ki, onları bu hayat ve kuvvet kaynaklarından soğutur, uzaklaştırır ve ayırırız, işte o zaman Türkleri yenmek dünyanın en kolay işi olacaktır' dedi.
Adam kaleden atın üzerine atlıyor.Ne ata bir şey oluyor,ne de Malkoçoğlu’na. Atın belinin,Malkoçoğlu’nun da poposunun,çelikten olması kuvvetle muhtemel. :)
Üç sözden öte değil,bütün ömrüm şu üç söz:
Hamdım,piştim,yandım…
-Mevlâna Celaleddin Rumi-
Baş pehlivan var birde…
Ve birde yarış atı vardı,iki üç sene evveline kadar.
Allah tarafından atın bilekleri dik yaratılmıştı.Fakat acı bir sprinti vardı safkanın.
Özellikle kum pistte çok yarış kazandı.
Orjin:
Jabbar-Şiribom
Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni?
Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan.
Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini.
Hırpalar; Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan!
Bazan, kızgın olarak,parlar gözü semanın...
Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı;
Her güzel,güzelliğini kaybeder: Tabiatın-
Sebep olur da bazan bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek,
Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana.
Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana
Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler,
Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler.
Tüm Antoloji aleminin –insan olanlar için söylüyorum- bayramını ve aynı zamanda yeni yılını kutluyorum…
Kadim bir antoloji üyesi; Yeşil.
Balıklar için deniz lazım,
Sevişmek için işsiz olmak
Ve geceleri yatakta
Duymamak için tabanların sızısını
Zengin olmak lazım.
Halbuki ıslık çalmak için
Birşey lazım değil.
Kendisine ve orduya yöneltilen eleştirilere, çok kısa ve öz olarak şöyle cevap verdi:
'Şu elimdeki kitabı görüyor musunuz? Bu, Türklerin taptığı kitaptır. Kuranı Kerim... Biz bu milleti tam 300 yıldır bu kitaptan ayırmaya ve dinlerinden uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Demek ki başaramamışız. Zira, bu kitap Türk'lerin elinde olduğu ve onlar bu kitaba göre amel ettiği (yaşadığı) sürece, bütün dünyanın orduları bir araya gelse, yine de Türkleri yenemezler. Ne vakit ki, onları bu hayat ve kuvvet kaynaklarından soğutur, uzaklaştırır ve ayırırız, işte o zaman Türkleri yenmek dünyanın en kolay işi olacaktır' dedi.
'Söz konusu vatan ise,gerisi teferruattır.'
-Mustafa Kemal ATATÜRK-
Veni-Vidi Vici (Geldim,Gördüm,Yendim)
Adam kaleden atın üzerine atlıyor.Ne ata bir şey oluyor,ne de Malkoçoğlu’na.
Atın belinin,Malkoçoğlu’nun da poposunun,çelikten olması kuvvetle muhtemel. :)
Yine bir belgeselde ve bir aslan için,
-İşte Yara’da geldi.Grubun en yaşlısı,gerçek bir kahraman. ;)