Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • adolf hitler 11.02.2006 - 00:47

    Beklenilmeyecek başarılarla, o zamana dek görülmemiş saldırganlık ve cüretkarlıkla beliren gözünü budaktan sakınmazlığın tozu dumana kattığı ortamda,bu dörtnala koşan hırçın savaşçının karşısında durmak ve en az aynı cesaret ve azimle karşı koyabilmek gerçekten yürek isterdi.Yaptığı büyük hatalara rağmen İngilizlerin en sevdiği lider olarak adını silinmeyen satırlara ve kalplere yazdıran Winston Churchill,Hitler’e karşı kısasa kısas tavrını açıkça koyan tek liderdi aynı zamanda.Gözü kara Hitler’in üstün savaş stratejisi ve “savaşta her şey mubahtır”lığının önüne geçebildi mi peki? Öncelikle Hitler,aklına koyduğunu yapmamasını Tanrı somut bir varlık olup istese bile yolundan şaşmaz bir idealistti.Diğer yanda ondan çok daha sempatik ve savundukları bakımından dünya klasmanında çok daha ılımlı yönde,demokratik ilkeleri savunan Churchill,halkı için emsalsiz bütünleştiricilik,ikna edicilik ve cesaret vericilikle göründüğü yüzü bir tarafa,herkesten gizlediği zayıf bir yüzü daha olan biriydi.Doktorların cyclothymia adını verdiği bu zayıf tarafı onun hatalarının da başarılarının da giziydi.

    Hitler, Churchill’in inişli çıkışlı ve fakat daha zekice tavrına göre daha akıllı,rabıtalı ve fakat sağgörüden yoksun davranıyordu.Kendisinin dünyaca faşist lanse edilmesi ve uluslararası arenada “ayağını denk al yoksa..” tehdidi taşıyan pozisyonu seçmesi onu destekten yoksun bıraktı.Aldığı kararların doğruluğu ve gücü ve hatta planının kusursuzluğunun işlememe sebebi onun baş edilmeyecek kadar zor olduğunu ancak yenildikten sonra anlayabileceği ve intihar ettiğinden muhtemelen tamamen tahayyül edemeyeceği Churchill miydi? Şu var ki annesi bir Amerikan olan Churchill her ne kadar Fransızları ikna etmekte zorlansa da arkasında Amerika’yı almış giderken,dünyaya “siyaset dediğin böyle oldurulur” diye inleyen nükte, bilgi, sempati, hitabet, kollektivite gücüyle Hitler’den çok daha zayıf yanlarını ondan çok daha güçlü yanlarıyla bastırmıştı.Ve tabiki işin içinde “oyun” vardı.

    Sabırsız Churchill bir an önce kariyerini zaferler kurdelesiyle açıp kendini “ben farklıyım” “ben üstünüm” diye dünyaya ilan etmek amacındaydı.Hızlı kararlar alıp generalleri perişan eden ısrarcı ve akılsız teorilerini uygulama hevesiyle çocukluğunda elinden düşürmediği oyuncak top,tüfek,mermilerin ve askerlerin akıbetini bu kez canlı izlemek istiyordu.Sağolsun bu aceleci ve üstünde az düşünülmüş,bencilliği ve narsistliğiyle düşmanını küçümseyen tavrı Türklere Gelibolu zaferini kazandırmıştır.Ancak Türkiye’yi kendi tarafına çekme senaryosu da işe yaramamıştır.Elbette endişesi atası Marlborough Dükü’nün hayaleti çarpar değildi ya da babası avam kamarasının saygıdeğer kişilerinden biriyken kendi tayfalar kamarasına alınır.Endişesi onları geçmekti.Başardı da...

    Norveç’e saldırma kararı ilk başta hataydı ama bu hatayı başarıya döndürdü.Hitler’in tüm kuvvetlerini buraya konuşlandırmasına yol açarak diğer alanları zayıflattı.Bu arada Rusya’yla iyi ilişkiler geliştiren ve Almanya’ya karşı beraber savaş mantığıyla eşleştiren Churchill açıkçası dost falan da değildi aslında,yaptığı Slav’ı Germen’e kırdırmaktı.Kırdırdı da...

    Hitler’in Auschwitz katliamları,Rusya’da yakıp yıktığı onca tarihi bina,fabrika,okul,hastane, kitaplık ve işlediği nice savaş suçları ödemesi gereken bedeli de artırmıştı belli ki.Dresden’de acı çeken masum halk onun halkıydı.Verdiği kayıplar ve emekler onu yenenlerin verdiği kayıp ve emeklerden çok daha fazla oldu ve bunu hayatını kaybetmekle bile kapatamayacaktı.Hayalindeki büyük Almanya rüyası gerçekleşemedi ve Churchill’in İngiltere’si arkasına büyük gücü de alarak yoluna devam eden taraf oldu.

    Normandiya çıkarmasıyla Hitler fırtınasının durulduğu ve bir daha da esemeyeceği,Rusya’nın nasıl bir oyuna geldiğini tahmin bile edemeyeceği ve Churchill’in harikulade aklına kimsenin bir şey diyemeceğidir sonsöz.Hitler cehenneme saldırsa şeytanı bile savunacak haklı sebepler bulabileceğini söyleyen Churchill’i kim savunabilirdi acaba...Zamanında Hitler’e kafa tutar halde “sıyırmış bu” diye düşünülürken tarihin bazı gerçekleri gün ışığına çıkarmasının gecikebileceğini ispatladı ve gerçekten büyük liderin nasıl olunacağının kanıtını verdi. Meydan okudu.

    Kazandı da..