Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • mesih07.03.2006 - 17:41

    Mesih ya da Mehdi inancı hristiyanlık ve yahudilikten bize geçmiş kavramlardır. Müslüman kardeşlerimizden de ahir zaman da böyle bir kurtarıcının gelerek ezilen müslümanları kurtaracağı umulmaktadır. Benim babamda aynı kurtarıcıyı bekleyen insanlar arasındadır. Ancak bu fikrin İslam alemini uyuşturmaya yarayan bir düşünce olduğunu düşünüyorum.

    Bir defa ölen insanın yeryüzüne tekrar gelmeyeceğini düşünüyorum. Hem niye gelsin yani Şamdaki emevi camiine gökten şu anda birisi inse onun Hz.İsa olduğuna inanacakmısınız? mantıklı olun. Eğer bu kadar önemli bir konu Kuranı kerimde açıkca anlatılmıyorsa kusura bakmayın ben inanmıyorum.

    Böyle bir şey olamaz Hz.İsa peygamberimiz idi. geldi insanları Tevhide çağırdı sonra günü gelince öldü.Allah rahmet eylesin ona ve tüm peygamberlerimize. Ama bir daha gelecek bizi kurtaracak, yok daha neler, bu kadar mı aciz kaldık? kimden kurtarıyor? Kendinize güvenin dininize sarılın kitabınıza sarılın hiçbir şey olmaz Allah yeter bize başka kimse aramayın Allah tüm mümin kullarına yardım eder. meraklanmayın.
    Dünyanın tüm zenginlik kaynakları halen müslüman topraklarda unutmayın. siz uyanık olun yeter

  • zazaca04.03.2006 - 10:35

    Bu yazıda Zazaca’yı (Dımılki, Kırmancki, Zazaki) , Kurmançça (Kurmancî, Kuzey-Kürtçesi) ve Farsça (Zäbâne Fârsî, yeni-Farsça) dilleriyle kelime ve gramer farklılıkları açısından karşılaştırmaya çalışacağız. Ele alacağımız örnekler yer darlığı nedeniyle daha çok günlük dilin kelimelerini içerecek. Zira bu konuda bir kitap oluşturabilecek kadar örnek verilebilir.
    Bilindiği gibi, Zazaca, Kurmançça ve Farsça aynı dil ailesindendir. Ancak aynı dil ailesinden olmaları birbirlerinin lehçeleri olmalarını gerek-tirmez. Günümüzde yapılan en büyük yanlışlık işte bu noktadır. Bu diller arasındaki fark, Türkçe-Türkmence veya İspanyolca-Portekizce dilleri arasındaki farkla aynı şey değildir.
    Zazaca, Kurmançça (Kürtçe) ve Farsça Hint-Avrupa dillerinin Batı-İranî alt-dil grubuna girmektedirler. Farsça ve Kürtçe Güney-Batı İranî diliyken, Zazaca bir Kuzey-Batı İranî dilidir. Fakat Kurmançça kendi içinde daha çok Kuzey-Batı unsurları içermektedir.
    İranistik dilbiliminde Zazaca başlıbaşına bir dil olarak görülmektedir. Aynı şekilde ünlü Alman dilbilimci Oskar Mann da Zazaca’nın başlıbaşına bir dil olduğunu savunmuş ve bunu 'Mundarten der Zâzâ. Hauptsächlich aus Siverek und Kor' (Zazaca’nın Ağızları. Özellikle Siverek ve Kor yöresinden) adlı çalışmasında ispatlamıştır. Oskar Mann'ın ölümünden sonra Karl Hadank bu çalışmayı Berlin’de 1932 yılında bir kitap haline getirmiştir. Kitabının 18’den 23. sayfasına kadar olan 'Das Zaza nicht Kurdisch' (Zazaca Kürtçe değildir) bölümünde bu konuyu bilimsel olarak irdelemiştir.
    Resmî ideolojinin iddia ettiği gibi Zazaca Kürtçe'nin veya Kürtçe Farsça'nın bir lehçesi değildir. Bunun böyle yanlış irdelenmesinin nedeni politik olmasından dolayı ve dilbilimcilerin yeterince bu konunun üzerine eğilmemesindendir.
    · Zazaca’da Dersim lehçesinin Pülümür şivesine ağırlık verilmiştir. Açıklayıcı olması için gerektiğinde parentez içlerinde başka diyalektlerden de örnekler verilecektir.
    · Kurmançça’da yazı dili olarak Cizre-Botan lehçesi kullanılmaktadır. Buna rağmen yer yer Kuzey-Kurmançça (Dersim, Malatya) lehçeleri de saptanmıştır.
    · Farsça verilen örnekler günümüzde kullanılan Farsça’nın edebiyat dilidir. Halk ağızları bazen farklı değişiklikler içerdiğinden parentezlerle, veya italik yazıyla belirtilmiştir. Farsça genellikle Arap harfleriyle yazılır, ama burada okuyucunun rahat anlayabilmesi için Latin harfleri kullanılmıştır. Söyleyiş özelliği ise Zazaca ve Kurmançça’nınkine yakındır. Bu nedenle, Farsça için burda kullanılan bazı harflerin telaffuzu üzerindede durulmuştur:

    ä: kısa ‘a’, ‘a’ ve ‘e’ arası bir ses.
    â: uzun ‘a’, ‘a’ ve ‘o’ arası bir ses. Bu ‘â’ halk ağzında bazen uzun ‘û’ya
    dönüşür. Örneğin: män be xâne mîräväm (ben eve gidiyorum) yazılırken, halk
    ağzında ise mîräm xûne denir.
    e: kısa ‘e’ Türkçe’nin ‘e’sinden daha incedir.
    ê: uzun ince bir ‘e’
    î: uzun ‘i’
    û: uzun ‘u’
    o: kısa ‘o’

    MASTARLARIN KARŞILAŞTIRILMALARI
    (parentezlerde Şimdiki Zaman gövdesinin kökleri belirtilmiştir) :

    Örneğin: kerdene (yapmak) : Mastar; kerd-: Geçmiş Zaman gövdesi; k-(en) -: Şimdiki Zaman kökü; ker-: Sübjontif Gövdesinin kökü



    Zazaca
    Kurmançça (Kürtçe)
    Farsça
    Türkçe

    rakerdene (k- ra)
    vekırın (ve -k-)
    bâz kärdän (bâz -kon-)
    açmak

    ardene (a-)
    anin (tin-)
    âvärdän (-âvär-, -âr-)
    getirmek

    wendene (wan-)
    xwandın (-xwin-)
    xândän, xûndän (-xân-, -xûn-)
    okumak

    qesey kerdene (qesey k-)
    qıse/dang kırın (qıse -k-)
    härf zädän (härf -zän-)
    konuşmak

    vatene (va-)
    gotın (-bêj-, -bê-)
    goftän (-gû-, -g-)
    söylemek

    şiyaene (so-, şo-, şı-)
    çûn (-ç-, ter-)
    räftän (-räv-, -r-)
    gitmek

    amaene (ye-, ê-)
    hatın (tê-)
    âmädän (-â-)
    gelmek

    dıtene (dos-, doş)
    dotın (-doş-)
    dûşîdän (-dûş-)
    sağmak

    roniştene (nis- ro)
    rûnıştın (rû -n-)
    neşestän (-neşîn-, -şîn-)
    oturmak

    weçinitene (çin- we)
    helbıjartın (hel -bıjêr-)
    vär çîdän/bär çîdän (vär-çîn-)
    seçmek



    ŞİMDİKİ ZAMANIN KURULUŞ KURALLARI:


    diyene (vên- vin-,)
    Şimdiki Zaman kökünden sonra ve şahıs sonekinden önce
    -en- araeki eklenir (bazen an, in, on, un, ün ’e değişir) :

    ez vênenu (vinon, vênena) tı (tu) vênena (vinenê)

    o vêneno

    a vênena

    ma vênenime (vêneme)

    sıma (şıma) vênenê

    i (ê) vênenê
    ditın (-bin-)
    Şimdiki Zaman köküne Şimdiki Zaman belirtisi
    olarak dı- (de-, da-) öneki eklenir, kökten sonra şahıs soneki:



    ez dıbinım

    tu dıbini

    ew dıbine

    -

    em dıbinın

    hun (hon) dıbinın

    ew (ewan) dıbinın
    dîdän (-bîn-)
    Şimdiki Zaman köküne Şimdiki Zaman belirtisi
    olarak mî- öneki eklenir, kökünden sonra şahıs soneki:

    män mîbînäm

    to mîbînî

    û mîbînäd (ûn mîbîne)

    -

    mâ mîbînîm

    şomâ mîbînîd (mîbînîn)

    îşân/ânhâ mîbînänd (mîbînän)
    mastar: görmek






    ben görüyorum

    sen görüyorsun

    o (eril) görüyor

    o (dişil) görüyor

    biz görüyoruz

    siz görüyorsunuz

    onlar görüyorlar



    Görüldüğü gibi Zazaca’nın Şimdiki Zaman çekiminde Mastar bir ara-ek almakta ve eril/dişil ayrımına göre çekim farklılaşmaktadır. Oysa Farsça ve Kurmançça’da Mastar önek almaktadır. Şahıs sonekle-rinde Zazaca Kurmançça’yla tamamen ayrılırken, Kurmançça ve Farsça’nın birbirine olan yakınlığı tablodan kolayca anlaşılmaktadır. Zazaca ve Farsça’nın birinci ve ikinci çoğul şahıs zamirleri bayağı yakınlık göstermekte (ma, şıma, şomâ) . İlginç olan şey, bu zamirlerin Zazaca’da Oblik Hal’de de değişmemesi:



    Zazaca
    Kurmançça
    Farsça
    Türkçe

    yalın hal
    ma ameyme
    sıma amey
    em hatın
    hun hatın
    mâ âmädîm
    şomâ âmädîd (âmädîn)
    biz geldik
    siz gediniz

    oblik hal
    çê ma (keyê ma)
    çê sıma (keyê şıma)
    mala me
    mala we
    xânêye mâ (xûnêyemân)
    xânêye şomâ (xûnêyetân)
    evimiz
    eviniz




    OLUMSUZLUK DURUMU:


    -en- araeki kalkmaz, olum-suzluk öneki nê- eklenir:

    ez nêvênenu
    Şimdiki Zaman belirtisi dı- kalkar, yerine na- (nı-, no-) eklenir:

    ez nabinım
    Şimdiki Zaman
    belirtisi mî- kalkmaz, olumsuzluk öneki ne- eklenir:

    män nemîbînäm
    ben görmüyorum



    SAYILAR:


    Zazaca
    Kurmançça
    Farsça

    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7
    8
    9
    10
    11
    12
    13
    14
    15
    16
    17
    18
    19
    20
    21
    30
    40
    100
    200
    1000
    zu, jü (jew, yew)
    dıde,dı
    hire
    çar (çor, çehar)
    phonc (panc)
    ses (şeş)
    hawt (hot, 'hewt)
    heşt
    new
    des
    des u zu (jewendês)
    des u dıde (dıwês)
    des u hire (hirês)
    des u çar (çarês)
    des u phonc (pancês)
    des u ses (şıyês)
    des u hawt (hewtês)
    des u heşt (heştês)
    des u new (newês)
    vişt (vist)
    vişt u zu (vist u yew)
    hirıs
    çewres
    se (sed)
    dısey
    hazar
    yek
    dudu,du
    sısê, sê
    çar
    pênc
    şeş
    heft
    heşt
    neh
    deh
    yanzdeh (deh u yek)
    dıwanzdeh (deh u du)
    sêzdeh (deh u sê)
    çardeh (deh u çar)
    panzdeh (deh u pênc)
    şanzdeh (deh u şeş)
    hıvdeh (deh u heft)
    hıjdeh (deh u heşt)
    nozdeh (deh u noh)
    bist
    bist û yek
    si (sih)
    çel (çıl)
    sed
    du sed
    hezar
    yek (ye)
    do

    çähâr (çâr)
    pänc
    şeş (şîş)
    häft
    häşt
    noh
    däh
    yâzdäh
    dävâzdäh
    sîzdäh
    çähârdäh (çârdäh)
    pânzdäh (pûnzdäh)
    şânzdäh (şûnzdäh)
    hefdäh (hevdäh)
    hecdäh (hejdäh)
    nûzdäh
    bîst
    bîst o yek

    çehel (çel)
    säd
    devîst
    häzâr




    SÖZCÜKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI:

    (e: eril; d: dişil)


    Zazaca
    Kurmançça
    Farsça
    Türkçe

    çım (çısm) e
    çav e
    çeşm
    göz

    gos (goş) e
    guh (go) e
    gûş
    kulak

    buri e
    bırû e
    äbrû
    kaş

    boji (bazi) , qol e
    mıl, bask, pil
    bâzû
    kol

    dızd e
    dız e
    dozd
    hırsız

    zerd
    zer
    zärd
    sarı

    şia, sia
    reş
    sîâh
    siyah

    adır e
    agır e
    âtäş
    ateş

    game d
    gav d
    gâm
    adım

    name e
    nav e
    nâm, esm
    ad

    sewe (şewe) d
    şev (şav) d
    şäb
    gece

    genım e
    genım e
    gändom
    buğday

    pırd e
    pır e
    pol
    köprü

    dewe d
    gund e
    rûstâ, dê
    köy

    heya, ya, êê
    erê, herê, belê
    ârê, bälê
    evet


    na, no
    näh, xeyr
    hayır





    Zazaca ve Kurmançça’da isimlerde eril/dişil ayrımı (genüs) varken, Farsça’da bu ayrımı göremiyoruz (Sorani-Kürtçe’sinde de olduğu gibi) . Kurmançça’da sözlerin genüsü tek izafelerde ve Oblik Hal’de oluşurken, Zazaca’da dişil kelimeler Yalın Hal’de şöyledir: -e veya -i bitişik ve sonu vurgusuz.
    Örneğin: uşire, bıze, rêçe, gêrmi, tiji, derjêni. İstisna: balişna, manga, kesa gibi sözler.

    Farsça’da tek Yalın Hal varken, Zazaca ve Kurmançça’da ise üç hal vardır:
    1. Yalın Hal, 2. Oblik Hal, 3. Çağrı Hali


    OBLİK HALİN ŞAHIS ZAMİRLERİ:

    (Farsça’daki halk ağzının sonekleridir)


    Zazaca
    Kurmançça
    Farsça (Halk Ağzı)
    Türkçe

    mı(n) * ma
    to sıma (şıma)
    dey, ey, cı dine, ine (inan)
    daê, aê, cı
    mın me
    te we
    wi wan

    -äm -emân
    -ät, -et -etân
    -äş, -eş -eşân
    -
    beni, benim, bana bizi, bizim, bize
    seni, senin, sana sizi, sizin, size
    onu, onun, ona (e) onları,
    ...,......,...,... (dişil)



    * mı’nın n’si Zazaca’da kaybolmuştur ve şu gibi durumlarda çıkar: Na vıstüriya mına. (Bu benim kaynanamdır) , yada: alvaze mıno khan (eski arkadaşım) .

    ÇAĞRI HALİ:


    ero Heso!
    lo Heso!
    (lan) Hasan!

    erê çênê! (keynê)
    lê keçıkê! (qizê)
    kız!

    alvazenê! (embazêno!)
    hevalno!
    arkadaşlar!



    Kurmançça ve Zazaca’da ortak olan bir başka nokta ise 'Ergatif' Hal, yani Geçmiş Zamanda, Geçişli Fiiller’de özne ve nesnenin yer değiştirmesi hali. Ergatif Hal eski İranî dillerinde ve Kafkas dillerinde, örneğin Gürcüce’de de vardır.



    Zazaca
    Kurmançça
    Farsça
    Türkçe

    ez cêniye vênon
    ez jın dıbinım
    män zän mîbînäm
    ben kadın görüyorum

    ez a cêniye vênon
    ez wê jınê dıbinım
    män ân zän râ mîbînäm(män ûn zänû mîbînäm)
    ben o kadını görüyorum

    mı cêniye diye
    mın jın dit (di)
    män zän dîdäm
    ben kadın gördüm

    ez to vênon
    ez te dıbinım
    män to râ mîbînäm (mîbînämät)
    ben seni görüyorum

    mı tı diya
    mın tu diti
    män to râ dîdäm (dîdämät)
    ben seni gördüm




    mı tı diya, Türkçe’ye birebir çevrilince: sen benden taraf görüldün.

    TAYİNİ SIFAT:


    çêneka rındeke (keyneka rındekı)
    keçıka (qiza) xweşık
    doxtäre qäşäng
    güzel kız

    laako rındek (lajeko rındek)
    lawê/kurrê xweşık
    pesäre qäşäng
    güzel oğlan

    domanê (qeçê) nêweşi
    zaroyên nexweş
    bäççehaye märîz (nâxoş)
    hasta çocuklar

    caê de xıravın (caê do xırabın)
    ciheki xırab
    câyî xärâb
    kötü bir yer

    bırae tüyo qız
    bırayê teyê pıçûk
    bärâdäre kûçeke to
    küçük kardeşin




    Zazaca’nın özelliği: 'de' edatının oluşu, hatta Güney lehçelerinde (Çermik-Siverek vd.) eril (do) ve dişil (da) edatı da mevcuttur. Dahası Zazaca’da sıfatlar bir dişil ek (-e, -ı) veya çoğul eki (-i) almaktadır.

    ÖN TAKI VE SON TAKILAR:


    .... de(r)
    ez çê deru (ez keye dıra)
    lı..., dı...de
    ez lı mal ım
    där.., tû...
    där xânêyäm (tû xûneam)
    -de
    halievdeyim

    .... ra
    Dêsımi ra
    jı...
    jı Dêrsımê
    äz...
    äz Dîrsem
    -den hali
    Dersim’den

    .... rê / ve...
    cı rê peru don(danu ve cı)
    jı... ra
    jêra pere dıdım
    be....
    be û pûl mîdähäm (pûl mîdämeş)
    -e hali
    ona para veriyorum

    hata...
    heta (heyan) ...
    tâ...
    ... -e kadar




    -de ve -den Hali için Zazaca’da bir sontakı gerekirken, Kurmançça ve Farsça’da bunlar öntakı olarak kullanılır.
    'BU' İŞARET ZAMİRİ:


    Zazaca
    Kurmançça
    Farsça
    Türkçe

    yalın hal
    no (ın)
    na (ına)
    ni (ıni)
    ev
    '
    '
    în
    '
    înhâ
    bu (eril)
    '
    (dişil) bunlar

    oblik hal
    ney
    naê
    nine
    vi

    van
    bunu, bunun (eril)
    '
    (dişil) bunları, bunların




    Zazaca’da bütün gramer hallerine göre birer işaret zamiri bulunmasına karşın, Kurmançça ve Farsça’da işaret zamirleri kısmen kaybolmuştur. SÜBJONTİF:


    kerdene (ker-)
    kırın (k-)
    kärdän (kon-)
    yapmak (yaps-)

    ez ke bıkeri (bıkera)
    tı ke bıkerê
    o/a ke bıkero
    ez ko (ku) bıkım
    tu ko bıki
    ew ko bıke
    män ke bokonäm
    to ke bokonî
    û ke bokonäd (bokone)
    yapsam
    yapsan
    yapsa

    şime (şim)
    ! şêrime?
    herın!
    em herın?
    berävîm (berîm) !
    berävîm (berîm) ?
    gidelim!
    gitsek mi?



    Zazaca’nın burdaki özelliği, bazı Fiilerde bir Sübjontif kökünün olması. Kürtçe ve Farsça’da ise Sübjontif fiili Şimdiki Zaman gövdesinin köküyle kurulur.
    SONUÇ:

    Örneklerden de anlaşıldığı gibi Zazaca’nın Kürtçe’nin, Kürtçe’nin de Farsça’nın bir lehçesinin olmadığı görülmektedir.
    Diller yeryüzünün renkleridir. Bu renklerin solmaması ve yaşaması ancak özgürce konuşulmasıyla ve geliştirilmesiyle mümkündür. Bu ise (özellikle Türk ve Kürt) resmî ideolojinin bakış açısına çıkarılarak; yani araştırılıp sahiplenerek gerçekleşir. Dil denen olgu sadece bir iletişim vasıtası değildir, verili insan toplumunun kültürünün taşıycısıdır. Dil denen kültürel olgunun bir iç dünyası, bir ruhu, doğa ve topluma bir bakış açısı olduğunu görmek istemezler. Bu anlamla dil, o dili konuşan toplumun ve
    bireylerin yaşam biçiminin ifadesidir. Önemli olan her dilin kendine has bir dünyası olduğunu bilmektir. Gule K. ve diğer arkadaşlara içten teşekkürler.




    DIPNOTLAR:
    1 Bu metnin Zazacasi TIJA SODIRI dergisinin 2.sayisinda (çele 96) Yayinlanmiştır.

    2 İranî Farsça değildir, bir genel terimdir. İran devletiyle de karıştırılmamalı Öte yandan Paşto (Afganca) dili bir Doğu-İranî dilidir. Diğer İranî dillerine Goranca, Lurca, Belutçice, Tacikçe, Osetçe vb. örnek olarak verilebilir. İranî tarih, edebiyat ve dilleriyle ilgilenen bilime İranistik denilmekte. Türk dilleriyle (Türkiye Türkçesi, Türkmence, Uygurca, Kırgızca vs.) , tarih ve edebiyatıyla ilgilenen bilimin adı ise Türkolojidir.

    3Bu görüşü savunan ve bu konuda araştırması olan dilbilimciler: Vladimir Minorsky, Terry Lynn Todd (A Grammar of Dımli, Michigan, ABD, 1952) , Prof. MacKenzie (Göttingen Üniversitesi, Almanya) , Ludwig Paul (Göttingen) , Dr. Z. Selcan (Berlin Üniversitesi) , C.M. Jacobson (Rastnustena Zonê Ma, Bonn 1993) v.d.

    4Yani 8.11.1995 günü, Avrupa'da Özgür Politika gazetesinde açıklanan, Rohat Alakom'un 9. sayfadaki 'Oskar Mann' adlı yazısında 'K. Hadank, Zaza Lehçesi adıyla bir kitap yayınladı' diye belirttiği gibi değil!

  • zaza08.02.2006 - 19:09

    Seçme hakkına sahip olmadığımız şeyler üzerinde fazla radikal olmadan tartışmak bence insan olmanın en büyük erdemlerinden birisi olsa gerek ve bu erdemi yakalayarak tartışmamız gerektiği düşüncesindeyim.ben elazığın palu ilçesindenim ve bir zazayım.Bu konuda benim naçizane fikrim şudur: biz kendimize 'kırd' diyoruz en azından tı kırd zani? dediğinde zazaca biliyormusun manasında kullanıldığını tüm zazalar anlayacaktır.buradan'kırd' kelimesinin aslında zaza ile aynı manada kullanıldığını söyleyebilirim. bununla birlikte bizim yöremizde 'kürt' lere 'kırdasi' denilmektedir manası ise 'içerisinde zazaca görünen' demektir. kürtler ise bize 'dimli' demektedir.Türkler ise bize zaza ismini koymuşlardır manasını ise bilmiyorum.

    Dil olarak ise zazaca, kürtçe ve farsçanın her üçünü de bilen bir insan olarak şunu söyleyebilirim: zazaca ve kürtçe her ikisi de fars dil grubuna ait birer lehçe den ziyade birer şive demek daha doğru olur kanısındayım. Bence zazaca ile farsca arasındaki farklar Türkce ile azerice arasındaki farktan bile daha az sayılacak ölçüdedir. basitce örnekler vermek gerekirse aşağıda vereceğim kelimelerin birincisi zazaca ikincisi farsca ve üçümncüsüde türkçe olarak okunursa benzerlik daha belirginleşecektir. asman-asuman-gökyüzü, bra-birader-erkek kardeş, pi-peder-baba, may-mader-anne, ber-der-kapı, sol-sol-tuz, spi-spi-beyaz, sür,sür,kırmızı, astore-sitare-yıldız, ling-leng-bacak, pay-pa-ayak, best-beste-bağlamak, ame-averd-geldi, ve benzeri tüm kelimeler dikkatli bir şekilde dinlendiğinde herhangi bir zaza farsca yı aynı şekilde de bir iranlının bir zazayı çok rahatlıkla anlayabileceğini söylemek isterim.
    Bununla birlikte bir gün anneannamden bizim köylerde kuraklık olduğu yıllarda yağmur duasına çıkıldığı ve yağmur duası eden imam veya hoca veya dini bilen şahsın önüne büyükce bir kap su koyarak bu suyun içerisine elinde tuttuğu bir taşa dua okuduktan sonra bu suyun içerisine attığını işitmiştim. Ben bu olaya yıllar sonra köyde gerçekten kendim de şahit oldum şimdi konu ile belki alakası yok gibi gözükebilir ama eğer aranızda Kırgızların 'Manas Destanı'nı okuyanınız varsa bu hikayenin benzerleri hemen gözlerinin önüne gelecektir. Kırgızlar da cada veya yada dedikleri taşlara dua veya efsun okuyarak suya atmak suretiyle mevsimleri değiştiren sihirbazlar onlara savaşlarda yardım etmektedirler.günümüzde türkce de kullandığımız cadı kelimesinin kökeni buradan gelmektedir. Kırgızlarla ne alakası var Palunun Güllüce köyünün ama böyle bir benzer adet hem kırgızlarda hemde yıllar sonra dahi olsa bizim oralarda yaşamaktadır.
    Tüm bunlardan daha öte bence:insanın hangi milliyete mensup olduğunun bir önemi yok yani zaza, kürt, türk, ermeni, yunan, amerikalı, ingiliz olmanın insan kazandıracağı herhangi bir kazanç yoktur. Benim gözümde insan Müslüman ise gerisinin hiçbir önemi yok...milliyet dikkate bile alınmayacak bir ayrıntı sadece.

    xprozaza