soğuktur, soğuk olmasına... içinize gömer hatta bazen sizi... 'depresyon mevsimi ' olarak addedenler de vardır, baharlara sevdalı yüreklerin gelmesini hiç istemediği, sevmediği... aslında bereketiyle baharları da yeşerttiği düşünülemediğinden kadrini, kıymetimini bilmediğimiz bir mevsim...
her kim kara olduğunu demişse, iftira etmiş; zira beyazın en güzeli penceremde şimdi :)
*herhangi bir savaş filminden bir replik...sığınaktan mutlaka ama mutlaka çıkıp erzak bulmak için dışarı çıkması gereken kendi canını hiçe sayan fedakar kahramana verilen bir öğüt... *''sağ salim git,gel''in değişik verisiyonu olması muhtemel...
Bir zamanlar Mustafa Kutlu'nun ''kapıları açmak ''öyküsü bir kanalda dizi olarak yayınlanmaya başlamıştı. Konu itibariyle bildiğimiz bir çok aşk hikayesini aratmasa da,öncesinde Müşfik Kenter'in sesinden dinlediğiniz kıssalardan payınıza düşeni alır, çekilirdiniz kovuğunuza...
''bir olmak, olamamak '' ne de güzel anlatılmış...bizi kendinden ayrı görmeyip sevdiklerini paylaşan ne de güzel yazmış ;)
defalarca izlenip, izlenme hakları hala saklı olan ender filmlerden... kitabını okumaya yeltenmemize rağmen Tunç Başaran'ın hayal dünyasına dahil olduk bir kere, ya bulamazsak aynı tadı deyip vazgeçtiklerimizden... Müşfik Kenter'in sesinden savaşın ve yoksulluğun acısını tadıp, umutları hep diri kalan bir çocuğun anılarıdır dinlediğiniz... zor zamanlarda gözlerini kapatıp ' geçecek ' demesine aldanıp, hatırlamakla yetinmeyip yaşamanıza dahil ettiğiniz anlar...
çocukluk alışkanlıklarını tazelemek için değil de,kaybettiği annesinin acısını paylaşırsam hafifler umuduyla avutuyorsunuz kendinizi...yerini tutmasa da ''bak sen de benim vazgeçilmezimsin'' demek geçiyor içinizden ama sadece geçiyor, fısıldayamıyorsunuz kulağına, konmuyor onun yüreğine...oysa küçücük ellerinizle kocaman bedenini ne de kolay kavrardınız,şimdi ise sadece uzaklarınıza dahil ettiklerinizden olması içinizi burksa, acıtsa, yitirip ardından gittiklerinizden olsa da, vicdanınızın varlığının farkına varmasanız... en güzel düşlere dalsanız yine ona sarılıp, kavga çıksa yanında yatmak için, kandırıp diğerlerini o, hep '''pamuğunu'' seçse...
ak sakallı bilge dedeler,sorular, uçup gidenler...neyse uzatmayalım işte cem karaca'nın büyülü sesi demekle yetinsek de siz sözlerimizle yetinmeyip dinleyiniz...
efendim,rivayete göre arkadaş tüm cesaretini toplamış geçmiş hatunun karşısına tam ''büyük aşk''nı anlatacak,sokaktan geçen münasebetsiz seyyar satıcı amcamız onun keyfini bekleyememiş..bizimki sokaktan gelen sesle dut yemiş bülbüle dönmüş... bahane sayfasına bir çizik daha atmış hatun kişisi... evet sıradaki!
soğuktur, soğuk olmasına... içinize gömer hatta bazen sizi... 'depresyon mevsimi ' olarak addedenler de vardır, baharlara sevdalı yüreklerin gelmesini hiç istemediği, sevmediği... aslında bereketiyle baharları da yeşerttiği düşünülemediğinden kadrini, kıymetimini bilmediğimiz bir mevsim...
her kim kara olduğunu demişse, iftira etmiş; zira beyazın en güzeli penceremde şimdi :)
*herhangi bir savaş filminden bir replik...sığınaktan mutlaka ama mutlaka çıkıp erzak bulmak için dışarı çıkması gereken kendi canını hiçe sayan fedakar kahramana verilen bir öğüt...
*''sağ salim git,gel''in değişik verisiyonu olması muhtemel...
Bugün itibariyle ismini bolca zikredip, sevdiğimizi belli ettiğimiz :)
BİR OLMAK
Bir zamanlar Mustafa Kutlu'nun ''kapıları açmak ''öyküsü bir kanalda dizi olarak yayınlanmaya başlamıştı. Konu itibariyle bildiğimiz bir çok aşk hikayesini aratmasa da,öncesinde Müşfik Kenter'in sesinden dinlediğiniz kıssalardan payınıza düşeni alır, çekilirdiniz kovuğunuza...
''bir olmak, olamamak '' ne de güzel anlatılmış...bizi kendinden ayrı görmeyip sevdiklerini paylaşan ne de güzel yazmış ;)
defalarca izlenip, izlenme hakları hala saklı olan ender filmlerden... kitabını okumaya yeltenmemize rağmen Tunç Başaran'ın hayal dünyasına dahil olduk bir kere, ya bulamazsak aynı tadı deyip vazgeçtiklerimizden... Müşfik Kenter'in sesinden savaşın ve yoksulluğun acısını tadıp, umutları hep diri kalan bir çocuğun anılarıdır dinlediğiniz... zor zamanlarda gözlerini kapatıp ' geçecek ' demesine aldanıp, hatırlamakla yetinmeyip yaşamanıza dahil ettiğiniz anlar...
şarkı sözü efendim, sadece şarkı sözü olur kendileri...
ardına gizlendiğim kapıları kapatmak yetmiyor artık, kilit vurmadıktan sonra...
çocukluk alışkanlıklarını tazelemek için değil de,kaybettiği annesinin acısını paylaşırsam hafifler umuduyla avutuyorsunuz kendinizi...yerini tutmasa da ''bak sen de benim vazgeçilmezimsin'' demek geçiyor içinizden ama sadece geçiyor, fısıldayamıyorsunuz kulağına, konmuyor onun yüreğine...oysa küçücük ellerinizle kocaman bedenini ne de kolay kavrardınız,şimdi ise sadece uzaklarınıza dahil ettiklerinizden olması içinizi burksa, acıtsa, yitirip ardından gittiklerinizden olsa da, vicdanınızın varlığının farkına varmasanız... en güzel düşlere dalsanız yine ona sarılıp, kavga çıksa yanında yatmak için, kandırıp diğerlerini o, hep '''pamuğunu'' seçse...
ak sakallı bilge dedeler,sorular, uçup gidenler...neyse uzatmayalım işte cem karaca'nın büyülü sesi demekle yetinsek de siz sözlerimizle yetinmeyip dinleyiniz...
efendim,rivayete göre arkadaş tüm cesaretini toplamış geçmiş hatunun karşısına tam ''büyük aşk''nı anlatacak,sokaktan geçen münasebetsiz seyyar satıcı amcamız onun keyfini bekleyememiş..bizimki sokaktan gelen sesle dut yemiş bülbüle dönmüş... bahane sayfasına bir çizik daha atmış hatun kişisi... evet sıradaki!