O kadar çok alışmışız ki şikayet etmeye, feryat, figana... Sebepler silsilesi içinde arar olmuşuz her şeyi... Sebepsiz şükredileceğini de unutmuşuz... Nefes almanın bile şükür sebebi olduğunu...
Terimi ilk görünce dedim ki görüyor musun ben ekleyecektim yine biri erken davranmış, kim eklemiş diye bakayım demiştim sadece :)
Unutkanlığım düşündüğümden daha kötü boyutlara gidiyor anlaşılan, olur olmaz şeylerle kafayı meşgul etmenin sonucu, sevda da böyle bir şey sanırım... Sevdan olmasa bak hala aklım başımda olurdu demek var ama geceye savrulan sessiz çığlıklar olduktan sonra sadece demenin ne hükmü var! ! ! !
^^ Kendi kaybettiklerinin farkında olmayanların, kendi kaybettiklerini sorgulamayanların, başkalarının kayıplarını dert etmesi mümkün müydü ki? Hep birlikte ne çok şeyi kaybettik son çeyrek asırda? İşin kötüsü kaybettiklerimizin de farkına varamadık.Ya bizden ağır ağır alıp götürdüler onları ya da biz vazgeçtik gönül rızasıyla... ^^ (Kayıp)
Her ne kadar eklediğim terimlere yazmayı sevmesem de yanlışlığa neden olmamak için hem de, uyarılmayı isteyen biri varken :)
A.Ali Ural'ın hikayelerden oluşan kitabı...Geçen yıl doğum günümde hediye olarak gelen...
'Makyaj yapan ölüler tabutlarıyla mezarlarına inerken,çivisi çıkmış bir saat duvardan yere düşüyor.Akrebi kopmuş saatin hangi zamanı gösterdiğini kimse bilemez.'
Sevda dedim, bilir misin, Vazgeçmek maldan mülkten. Sevda dedim, öyle değil, Değişmek dipten kökten.
Sevda dedim, bilir misin, Ömrü mevzide geçmek. Sevda dedim, öyle değil, Allah'ı tek yâr seçmek
Her ne kadar, söylendiğinde Orta okuldaki Edebiyat öğretmenimin simasını getirse de akla, bu sözler sayesinde ona bile tahammül etmeyi öğrendim...ona, başkalarına aslında kendime....
yazmakla olunmuyormuş... başka birşey denenmeli bu gecede... hele de bu gecede...
O kadar çok alışmışız ki şikayet etmeye, feryat, figana...
Sebepler silsilesi içinde arar olmuşuz her şeyi... Sebepsiz şükredileceğini de unutmuşuz... Nefes almanın bile şükür sebebi olduğunu...
Sabır gerektirir ki, o da herkesin harcı değildir...
Hayata dair bir umut hep vardır ve olmalıdır...
İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar...
İskoçya Atasözü
Terimi ilk görünce dedim ki görüyor musun ben ekleyecektim yine biri erken davranmış, kim eklemiş diye bakayım demiştim sadece :)
Unutkanlığım düşündüğümden daha kötü boyutlara gidiyor anlaşılan, olur olmaz şeylerle kafayı meşgul etmenin sonucu, sevda da böyle bir şey sanırım... Sevdan olmasa bak hala aklım başımda olurdu demek var ama geceye savrulan sessiz çığlıklar olduktan sonra sadece demenin ne hükmü var! ! ! !
olmak zor...
^^ Kendi kaybettiklerinin farkında olmayanların, kendi kaybettiklerini sorgulamayanların, başkalarının kayıplarını dert etmesi mümkün müydü ki?
Hep birlikte ne çok şeyi kaybettik son çeyrek asırda?
İşin kötüsü kaybettiklerimizin de farkına varamadık.Ya bizden ağır ağır alıp götürdüler onları ya da biz vazgeçtik gönül rızasıyla... ^^ (Kayıp)
99'dan kaybetmeden saklayabildiklerimden...
Her ne kadar eklediğim terimlere yazmayı sevmesem de yanlışlığa neden olmamak için hem de, uyarılmayı isteyen biri varken :)
A.Ali Ural'ın hikayelerden oluşan kitabı...Geçen yıl doğum günümde hediye olarak gelen...
'Makyaj yapan ölüler tabutlarıyla mezarlarına inerken,çivisi çıkmış bir saat duvardan yere düşüyor.Akrebi kopmuş saatin hangi zamanı gösterdiğini kimse bilemez.'
Sevda Dedim
Sevda dedim, bilir misin,
Göze almak ölümü.
Sevda dedim, öyle değil,
Hiçe saymak bir ömrü.
Sevda dedim, terketmek,
Ana, baba, kardeşi,
Eşi, dostu, arkadaşı,
Yâri, yâreni.
Sevda dedim, bilir misin,
Vazgeçmek maldan mülkten.
Sevda dedim, öyle değil,
Değişmek dipten kökten.
Sevda dedim, bilir misin,
Ömrü mevzide geçmek.
Sevda dedim, öyle değil,
Allah'ı tek yâr seçmek
Her ne kadar, söylendiğinde Orta okuldaki Edebiyat öğretmenimin simasını getirse de akla, bu sözler sayesinde ona bile tahammül etmeyi öğrendim...ona, başkalarına aslında kendime....