Tek başınıza yapamayıp bir ucundan biri tutsa da, biran önce bitse diye düşündüklerinizden... Gün gelir hiçbir işin ucundan tutan kalmayınca, defter de tek başına kaplanır kitap da ...
İlk yaptığı çağrışım Şener Şen'in ^^Selamsız Bandosu^^ isimli filmi.
^^Cumhurbaşkanının trenle yurt gezisine çıkacağını ve kasabalarına da uğrayacağını duyan Selamsız belediye başkanı bir tören düzenlemek gerektiğini düşünür ve bir bando kurarlar.Hayatlarında hiç enstruman görmemiş köylüleri eğitmek de kasabaya gelen bir bandocuya düşer. Uzun uğraşlar sonunda bir bando kurulur trenin kasabadan geçeceği gün gelir Selamsız bandosu güzel bir şekilde çalmaya başlar ama sonuç hüsrandır. Çünkü tren durmak bir yana, hızla gelip geçmiştir. Ve, ufukta uzaklaşan trenden kasabalıya kalan, aralanan pencereden sallanan bir elden ibarettir... ^^
Antolojiye uğrayınca birden bu film geldi akla niyeyse? ? ?
Yıllardır her izlediğimde Asya' nın İlyas'ı affetmesi gerektiğine inanırdım ve bilirdim ki, Samet Cemşit' e koşmasa Asya İlyas'a koşacak... Ama şimdi diyorum ki, her ne kadar sevsen de, sadece hak edene hak ettiğini vermek lazım...
.... Yorma beni bu kadar Sus sus nereye kadar Boş dünya ele ne aman Aman aman aman Sormam bir daha tamam Dön dünya yalana dolan Aşkın kölesi olanın hep canı yanarmış...
Sıcak Eskişehir gecelerinden kalma ısrarla dinlenen bir Deniz Seki şarkısı...
Son kez ıslattı yağmurun ellerimi... Son kez toprağının kokusunu içime çektim... Şimdi başka yağmurlarda ıslanıp Başka bir şehrin sabahlarına uyanıyorum hergün...
İsimler var bildik ama senin değil... Tanıdık bir sima arıyorum Senden, senin kokunu alabileceğim...
Tek başınıza yapamayıp bir ucundan biri tutsa da, biran önce bitse diye düşündüklerinizden...
Gün gelir hiçbir işin ucundan tutan kalmayınca, defter de tek başına kaplanır kitap da ...
İlk yaptığı çağrışım Şener Şen'in ^^Selamsız Bandosu^^ isimli filmi.
^^Cumhurbaşkanının trenle yurt gezisine çıkacağını ve kasabalarına da uğrayacağını duyan Selamsız belediye başkanı bir tören düzenlemek gerektiğini düşünür ve bir bando kurarlar.Hayatlarında hiç enstruman görmemiş köylüleri eğitmek de kasabaya gelen bir bandocuya düşer. Uzun uğraşlar sonunda bir bando kurulur trenin kasabadan geçeceği gün gelir Selamsız bandosu güzel bir şekilde çalmaya başlar ama sonuç hüsrandır. Çünkü tren durmak bir yana, hızla gelip geçmiştir. Ve, ufukta uzaklaşan trenden kasabalıya kalan, aralanan pencereden sallanan bir elden ibarettir... ^^
Antolojiye uğrayınca birden bu film geldi akla niyeyse? ? ?
Yıllardır her izlediğimde Asya' nın İlyas'ı affetmesi gerektiğine inanırdım ve bilirdim ki, Samet Cemşit' e koşmasa Asya İlyas'a koşacak... Ama şimdi diyorum ki, her ne kadar sevsen de, sadece hak edene hak ettiğini vermek lazım...
....
Yorma beni bu kadar
Sus sus nereye kadar
Boş dünya ele ne aman
Aman aman aman
Sormam bir daha tamam
Dön dünya yalana dolan
Aşkın kölesi olanın hep canı yanarmış...
Sıcak Eskişehir gecelerinden kalma ısrarla dinlenen bir Deniz Seki şarkısı...
Son kez ıslattı yağmurun ellerimi...
Son kez toprağının kokusunu içime çektim...
Şimdi başka yağmurlarda ıslanıp
Başka bir şehrin sabahlarına uyanıyorum hergün...
İsimler var bildik ama senin değil...
Tanıdık bir sima arıyorum
Senden, senin kokunu alabileceğim...
Gözümde göz izin
Yüreğimde sızın
Her yüzde seni arayıp
Her bakışta kaybediş...
Sevgisizlik denizinde...
Balıklara yem olsun diye
Hayrıma vermek herbir parçamı
Arta kalanları savurmak rüzgara
Rüzgara eşlik eden bir çığlıkla
Dağıtmak suskunluğumu...
Yaşamalı belki
Karmaşadan uzak
Sade olduğu gibi
Ama basit olmamalı basitliğin içinde...
Bazı sözler karşısında
Kendimi bir şey sanmaktan
Aslında hiçbir şey olduğumu unutmaktan...