Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • mahir çayan28.12.2005 - 15:53

    ErnestonunChe yolu halk savaşıdır. halklar için savaşana bin slm. sizlere selam var dünya halkları. Türkiyeli usta Mahir Çayandan

  • mahir çayan28.12.2005 - 15:45

    Popülerleşmeyen bir devrimci...


    30 Mart 1972'de Kızıldere'de öldürülen Mahir Çayan'a, popüler kültür neden Deniz Gezmiş'e gösterdiği yakınlığı göstermiyor?

    Ahmet Tulgar


    Bundan 25 yıl önce, 30 martta, bir okulda bildiri dağıttım. Bu bildiriyle o günden 7 yıl, bugünden ise 32 yıl önce, 30 mart 1972'de Niksar'ın Kızıldere köyünde katledilen sol gençlik önderi, Türkiye devrimci hareketinin liderlerinden Mahir Çayan ve dokuz arkadaşını anıyorduk. MHP'li öğrenciler beni ihbar ettiler. Gözaltına alındım. 5 yıl sonra da, 1984'te, bu bildirinin metnine istinaden yayın yoluyla komünizm propagandası yapma ve orduya hakaret suçlamalarıyla mahkum edildim. 4 yıl cezaevinde kaldım. O zamandan beri ilk kez, tekrar Mahir Çayan'la ilgili bir yazı yazıyorum. Ağzım ya da elim bir kez yandığı için değil, denk gelmedi. Ama şimdi hissediyorum ki, onun, Onlar'ın anısı ve imgesi hâlâ dipdiri. Benim için de, benim kuşağımdan birçok arkadaşım için de.

    Hayatları şiir adamlar
    O kadar ki bizler hâlâ Mahir adında biriyle tanıştığımızda bir dosta rastlamış gibi seviniriz. Bir zamanlar duvarlara silah biçiminde çizdiğimiz bu ismin tınısı yeter bizi heyecanlandırmaya.
    İşte yine aynısı oldu.
    Bu benim için zor bir yazı olacak, anlaşıldı.
    Tuhaf bir biçimde kendimi baskı, hatta çeşitli baskılar altında hissediyorum. Bir kere, bir kahramanlık manzumesi, bir mensur şiir kaleme almayı entelektüel snobluğuma yakıştıramam ki zaten onlar, hayatları şiir adamlardı.
    Bir analiz çeksem, bu sefer de haddimi aşmış addedeceğim kendimi. Bırakın sempatizanları, örgütleri; kendim kızacağım kendime.
    Sonra yazdığım yer de bir fanzin değil, Milliyet Gazetesi. Ama ben de Mahir'i herkese göre bir konu haline getirmem, getirmek istemiyorum işte. Çık işin içinden çıkabilirsen! ..
    Hah, işte tam burada, bu 'herkese göre bir Mahir' meselesinde bir şey yakaladım galiba.
    Evet, Mahir Çayan, hiçbir zaman idamdan kurtarma uğruna ölüme gittiği arkadaşı, 'devresi' Deniz Gezmiş gibi üzerine kolay yazılır, kolay konuşulur bir isim, bir devrimci ismi olmadı.
    Hele popüler kültüre asla eklemlenmedi, eklemlenemedi.
    Deniz Gezmiş'in, kartpostal tezgâhlarında başlayan Che Guevara tarzı ikonlaştırılışı haftalık kuşe dergilerin kapaklarında, liberal yazarların köşelerinde, türkü barların duvarlarında nihayete ererken, Mahir Çayan'a el sürülmedi, sürülemedi.
    Bunun nedeni Mahir Çayan'ın kuramlarından yola çıkan siyasi örgütlerin şiddetli varlığı, süren etkisi olamaz.
    Hatta bu örgütler; Mahir'in THKP-C'si çıkışlı Dev Sol, Dev Yol, amaçlamış, hedeflemiş bile olabilir böyle bir yaygınlaşmayı, ikonlaşmayı.

    Mahir romantize edilmiyor
    12 Eylül öncesi böyle bir gidişat da söz konusuydu zaten. Bütün o kırmızı-siyah boyaya daldırılıp şehrin duvarlarına basılan Mahir portresi şablonları, okul işgallerinde hoparlörlerden sokaklara dinletilen şehadet türküleriyle.
    Şimdi düşünüyorum da: Herşeye rağmen Mahir'den bu 'popüler uzak duruşun' nedeni, onun sadece silahlı değil aynı zamanda kitaplı bir devrimci olması mıdır acaba?
    Ardında bıraktığı ve hâlâ modern bir Marksizm-Leninizm tefsiri olma özelliğini koruyan Kesintisiz Devrim kuramı, yapıtı onu Kızıldere destanına karşın romantize edilemeyecek kadar sofistike kılıyor olamaz mı?
    Geniş kesimler bu kuramın, bu yapıtın varlığından habersiz olsa bile Deniz'le Mahir arasındaki farkı bir yerlerden, bir şeylerden seziyor sanki. Yapıtından, kuramından eylemine yansıyan, eylemini belirleyen birşeyleri saptamış toplum sanki.
    Mahir ve arkadaşları, Deniz ve arkadaşlarını idamdan kurtarmak için Kızıldere'ye kadar giden o eyleme geçmişler ve kuşatıldıklarında da teslim olmak yerine ölmeyi seçmişlerdi. Burada büyük bir duygu yok mu aslında? Yoldaşlar için, aynı mücadele perspektifini benimsemeseler de, böylesi bir fedakârlık!
    Ama bir arkadaşımla bunu konuştuğumda, 'Bilmiyorum, ben Mahir'i Deniz'e göre daha katı, daha soğuk, fazla kitabi buluyorum' demişti.
    Egemen sınıfların ideolojisinin hegemonyası altındaki popüler kültür, kitaplı, kuramlı ve silahlı devrimcileri değil, yine silahlı ama sadece risaleli, sloganlı devrimcileri romantize eder, ikonlaştırır ve içselleştirir. İade-i itibar yapıyormuş gibi, itibarını asıl o zaman çalar.
    Mahir Çayan gibi teorisyenlerden ise hayatları ne denli sinematografik olursa olsun uzak durur.
    Kuram, kitap ve entelektüel düşmanlığının hâlâ sürdüğü Türkiye toplumunun da canına minnettir bu zaten.
    Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Nihat Yılmaz, Ömer Ayna, Saffet Alp, Ziya Yılmaz ve Sinan Kazım Özüdoğru 30 Mart 1972'de, Kızıldere'de katledildiler.
    6 Mayıs 1972'de de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildiler.