Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • ekmek25.02.2007 - 19:39

    Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahrettin Keleştimur:
    “Genelde kepeği ayrılmış beyaz undan yapılan ekmek tercih ediliyor. Halbuki,kepekli ekmek hem bol miktarda vitamin içeriyor hem de sindirim yollarını rahatlatıyor.Kepekli ekmek, sadece kilo sorunu veya şeker hastalığı gibi rahatsızlıkları olanlar için değil, bir sağlık sorunu olmayan tüm insanlar için faydalıdır.”

    Sindirimi kolay olan kepekli ekmeği tercih edenlerin bol miktarda vitamin aldığını da anlatan Prof. Dr. Keleştimur, Türkiye'de ortalama günde kişi başına düşen 350 gram ekmek tüketiminde genellikle kepeği ayrılmış beyaz undan yapılan ekmeğin tercih edildiğini söyledi.

    Prof. Dr. Keleştimur, 'kepekli ekmek sağlık açısından daha faydalıdır. Çünkü, sağlık açısından çok faydalı vitaminler içeren buğdayın besin değeri, öğütülme sırasında dış kabuğunun kepek olarak ayrılması nedeniyle azalıyor' dedi.
    Kepekli ekmeğin neden tercih edilmesi gerektiğini, Keleştimur şu sözlerle açıkladı:

    'Buğday, sağlık açısından yararlı olan B2 ve B6 vitaminleri ile niyasin, folik asit, demir ve çinko içeriyor. Bu maddelerin daha çok yoğunlaştığı kısım olan buğdayın dış kabuğu, un yapımı sırasında ayrıştırılıyor ve bu yüzden ekmeğin besin değeri düşüyor. Bu nedenle, beyaz ekmek yerine kepekli ekmeğin tercih edilmesi daha sağlıklı'.

    Prof. Dr. Keleştimur, 'kepekli ekmeği, şeker hastaları,kilo sorunu olanlar, mide ve bağırsak rahatsızlığı olanlar tarafından daha çok tercih edilmesi gerekiyor' dedi.

    Rejim yapanlar tarafından daha çok tercih edilen kepekli ekmeğin herkes tarafından tüketilmesi öneriliyor.

  • yemek25.02.2007 - 19:37

    Yemekten hemen sonra şu 7 şeyi yapmaktan kaçınınız.

    Yemek yedikten sonra ne yaptığınız sağlığınız için çok önemli. Uzmanlara göre, yemek yedikten sonra yapılması sakıncalı olan şeyler, zamanla sağlık problemlerine neden oluyor...

    Yürümeyin:

    İnsanlar çoğu zaman, yemeklerden sonra 100 adım yürümek 99 yaşına kadar yaşamanızı sağlar derler. Gerçekte bu doğru değildir. Yürümek sindirim siteminin aldığımız gıdalardan besinlerin emilimini engeller.

    Hemen uyumayın:

    Aldığımız gıdalar yeterince sindirilemez. Bu durum bağırsağımızda gastrit ve enfeksiyona önderlik eder.

    Banyo yapmayın:

    Banyo yapmak ellerdeki, bacaklardaki ve vücuttaki kan akışını hızlandırır, böylece mide çevresindeki kan miktarı bu durumda azalır. Bu da midemizin sindirim sistemini zayıflatır.

    Hemen meyve yemeyin:

    Yemeklerin peşinden yenen meyveler midenin havayla davul gibi şişmesine neden olur.

    Çay içmeyin:

    Zira çay yaprakları yoğun asit içerir. Bu madde tükettiğimiz gıdalardaki proteinin hazmını zorlaştırıyor.

    Kemerinizi gevşetmeyin:

    Yemekten sonra kemeri gevşetmek kolaylıkla bağırsak düğümlenmesine ve tıkanmasına neden olur.

    Sigara içmeyin:

    Uzmanlarca yapılan deneyler, yemeklerden hemen sonra içilen bir sigaranın 10 sigaraya eşdeğer olduğunu kanıtlamıştır. (Kanser olma riski daha yüksek.)

    Haber7

  • coca cola25.02.2007 - 19:26

    KOLANIN BAĞIMLILIK YAPTIĞI RUSYA MAHKEMESİNDE BİR KERE DAHA ONAYLANDI

    Rusya'da bir bayan Coca Cola'nın kronik bağımlılık yaptığı gerekçesi ile açtığı davada haklı bulundu ve Amerikan firması tazminata mahkum edildi. Rus bayan Natalia Koshuba, mide ve bağırsaklarında rahatsızlık hissetmesinin ardından hastaneye kaldırılmış, doktorlar da rahatsızlığının gazlı içeceklerden kaynaklandığı teşhisini koymuşlardı. Tedavisi için yaklaşık 200 dolar harcayan Koshuba, Coca Cola'yı mahkemeye vermişti.

    Natalia Koshuba, Coca Cola firmasının kapakların getirilmesi karşılığında ücretsiz yeni ürünlerin verilmesi ile ilgili reklamlardan etkilendiğini belirterek, 'Kapak toplama reklamlarından sonra her gün daha fazla tüketmeye başladım. Son beş yıldan bu yana günde 2-3 litre Coca Cola tüketiyorum. Bağımlılık yapan bu durum mide ve bağırsaklarımda da ciddi rahatsızlıklara neden oldu.' dedi.

    Koshuba'nın avukatı, mahkemede müvekkilinin alkol alışkanlığı olmadığını, bunun doktor raporu ile de tespit edildiğini belirterek sağlık sorununun tek nedeninin daha fazla Coca Cola içmek olduğunu savundu. Mahkeme de Amerikan şirketini suçlu bularak Koshuba'nın sağlık masraflarını karşılamaya mahkum etti. Coca Cola'yı 200 dolar tazminat ödemeye mahkum eden mahkemenin kararı Avrupa'da benzer kararlara göre çok düşük bulundu.

    Bunun yanı sıra Koshuba, Amerikan içecek firması hakkında yeni bir dava daha açmaya hazırlanıyor. Psikolojik olarak da ciddi zarar gördüğünü savunan Rus bayan Coca Cola'dan 3 milyon ruble istiyor.

  • starbucks25.02.2007 - 19:22

    Starbucks’ın Değerli Müslüman Müşterileri (!)

    Dünya çapında 90.000’in üzerinde çalışanı, 9.700 tane mağaza ve haftalık 33 milyon müşteri hacmiyle Starbucks firmasına yıllık 6.4 milyar dolar kar ettirdiğiniz için ne kadar sevinseniz azdır. İçtiğiniz her bir fincan (latte ve macchiato) ABD ve İsrail arasındaki bozulmaz dostluğa ve yakın ittifakına katkıda bulunmaktadır. Bu dostluğun bir nişanesi olarak firma yetkilisine verilen, “50 yıllık İsrail Siyonist Dostu Ödülü” bu yönden siz Müslümanlar için çok derin manalar ifade etmelidir. Bu ödül, İsrail’in uzun yıllar, halkla ilişkiler ve ticari firmalarla olan bağlarını güçlendirmek ve onları teşvik etmek için kullandığı bir ödüldür.

    Gelelim Starbucks yöneticilerine bu ödülü kazandıran nedenlere… Gününüzün vazgeçilmezi haline gelen ve her gün tükettiğiniz çikolata parçacıklı frapucinolardan gelen gelir, ABD ve İsrail arasında yapılan anlaşmayla gerçekleştirilen öğrenci projeleri için harcanmaktadır. Bu öğrenciler İsrail’in İntifada’da zarar gören öğrenciler olarak seçtiği gruplardan oluşmaktadır.

    Starbucks, Jerusalem Fund of Aish HaTorah‘ı (Aish Hatorah Kudüs Fonu – uluslar arası özel Yahudi eğitim merkezlerini bir şemsiye altında toplayan organizasyon) kullanarak İsrail’de geliştirilen en son savunma teknolojilerinin, Amerika, Avrupa ve İsrail askeri mühimmat marketlerine tanıtılmasını sağlamakta ve böylelikle İsrail ordusuna yardım etmeyi hedeflemektedir.Orta Doğuda devam eden çatışmanın arkasındaki esas sebep olan anti semitizmin (yahudi düşmanlığı) , küresel yükselişine karşı sizin starbucksa verdiğiniz desteğinizle; savaşın İsrail tarafını haklı çıkartmak için yalan ve yanlı haberlerin üretimini üstlenen 'honestreporting.com' websitesinin sponsoru olan Aish HaTorah’a yardımları kesintisiz devam etmektedir.

    Starbucks’ın değerli Müslüman müşterileri, sayenizde Müslümanların güya terörist saldırılarına karşı israil halkını korumaya yardım etmek için heryıl gerekli olan yüzlerce milyon doları temin etmeye muktedir olabiliyorlar. ABD devletinin her yıl verdiği 5 milyar dolar, Anti semitist Müslüman terörizmi(!) ’ne karşı masum israil halkını korumak için gerekli silah, bulldozer ve güvenlik duvarları örmek için yeterli olmadığından, sizler, tamamlayamadıkları ihtiyaçları Starbucks içerek sağlıyorsunuz.

    Daha geniş perspektiften bakmak gerekirse, Starbucks teröre karşı açılan savaşta (war on terror) Amerikan hükümetine destek olmak için, bir tane mağazasını tamamiyle bağışlamıştır. Bu savaş, Starbucks’a göre yahudi eyaleti olarak anılan İsrail’in idame ettirilmesinde hayati önem taşımaktadır.
    Starbucks’ın değerli Müslüman müşterileri, Starbucks Coffee, Amerika'da her yıl 27 Haziran'da düzenlenen homoseksüeller festivalini (Gay Pride Parade) destekleyenlerin de başında geliyor. Starbucks Coffee'nin Washington Müdürü Heywood McGuffy, şirketin bu tavrını savunarak 'Biz, çalışanlarımızı ve müşterilerimizi ilgilendiren her şeyi desteklemekle yükümlüyüz' dedi. Son festivalde, Starbucks Coffee çalışanlarından 75 homoseksüel, üzerlerinde homoseksüelliği ifade eden gökkuşağı renkleri ve Starbucks Coffee arması bulunan t-shirtlerle festivale katılanlara bedava kahve dağıttılar.

    Starbucks şirketi, bu festivale destek vermek dışında kürtajı da teşvik ediyor. Şirket, 'Planned Parenthood Federation of America' kuruluşunun resmi sponsoru.

    Şirket, görüldüğü gibi hem resmi hem de “sivil” hareketlerin her zaman yanında. Ama kimi sivil hareketlerle de başı dertte. Özellikle hormon karşıtı olanlarla… Starbucks'ın hormonlu maddeler kullanmaya son vermesi için 300 Amerikan kentinde ve 8 ülkede kampanya düzenleneceği bildiriliyor.

    Lütfen tükettiğiniz herbir Starbucks amblemli ürünle, çok asil(!) bir gayeye hizmet veren bu firmaya destek olduğunuzu ve Müslüman kardeşlerinize ihanet ettiğinizi hatırlayın.

    Halen ikna olmamışsanız, Her zaman Starbucks’u ziyaret edin ve bir bardak çikolatalı cips frappucino için… düşünün ki böylece Müslüman bir kardeşinizin kanını içiyorsunuz. Afiyet olsun!

    FARKLI BİRŞEY YAPABİLİRİZ… GELİN STARBUCKS’I BOYKOT EDELİM

    WE CAN MAKE THE DIFFERENCE... BOYCOTT STARBUCKS

    KAYNAKLAR:

    http://www.ziopedia.org/content/view/578/1/
    http://www.inminds.co.uk/boycott-starbucks.html

  • danone25.02.2007 - 19:13

    DANONE YOĞURTLARI

    Selanik'ten 1912'de İspanya'ya göç eden ünlü Karasu ailesinden Dr. İzak Karasu, adını Isaac, soyadını da Carasso olarak değiştirdi. 1. Dünya Savaşı'nda bağırsak enfeksiyonundan ölen çocuklara çare ararken çocukluğunda kendilerine yoğurt satan Selanikli'yi hatırladı. Evinin bodrumunu mandıra yaptı ve 1919'da yoğurdu ilaç olarak geliştirip eczanelerde sattı. İlacın adını oğlunun isminden esinlenerek Danone koydu. Bir sanayi devi işte böyle doğdu.

    27 Nisan 1909 Salı günü öğleden sonra Yıldız Sarayı'nın ardına kadar açılmış büyük demir kapısından içeri yağız atların çektiği peş peşe dört kupe fayton girdi. Serin, zaman zaman yağmurun çiselediği bir gündü. Mabeynciler dört faytondan inen Meclis-i Milli heyetini saygıyla selamladıktan sonra önlerine düşüp sarayın arz salonuna yönlendirdiler. Osmanlı İmparatorluğu'nu 33 yıldır yönetmekte olan 34'üncü padişah II. Abdülhamit geniş pencerelerden Boğaz'ı seyrediyordu. Dalgın ve hüzünlü.çökmüş ve kamburu çıkmış. Başmabeyinci konukları haber verdi. Ağır adımlarla koltuğa oturdu. Tahtlar çoktan, kendisinden çok önce Topkapı Sarayı'nın hazine dairesine kaldırılmıştı. Dört kişilik heyet içeri girdi. Biri başkan olduğunu vurgulamak için diğerlerinden bir adım önde. Başlarını hafifçe öne eğerek II. Abdülhamit'i selamladılar. Padişah gelişmeleri biliyordu, heyetin kimlerden oluştuğunu da mabeyn başkâtibi Cevat Bey'den öğrenmişti. Kısa bir sessizlikten sonra heyetin başkanı ya da sözcüsü sebeb-i ziyaretlerini anlatmaya başladı. O sözcünün adı Emanuel Karasu'ydu. Selanik Mebusu Karasu özetle Meclis-i Milli'nin Abdülhamit'in hal'ine karar verdiğini, kendilerinin bunu tebliğle görevlendirildiklerini söyledi ve hükmü üç sözcükle özetledi: 'Millet sizi istemiyor.' Abdülhamit'in gizlemeye çalıştığı acıyı ela gözlerinden bir anlığına gelip geçen keder bulutları ele verdi. Gözlerini heyet üyelerinin üstünde gezdirdi. Sırayla. Sonra tane tane konuştu: 'Bir Türk padişahına ve İslam halifesine hal' kararını bildirmek için bir Yahudi, bir Ermeni, bir Arnavut ve bir nankörden başkasını bulamadılar mı? ' Emanuel Karasu (Yahudi) , Aram Efendi (Ermeni) , Esat Toptani (Arnavut) ve Ahmet Hikmet Paşa (Abdülhamit'in uzun süre yaverliğini yaptıktan sonra muhalefet saflarına geçen Gürcü) hiç tepki vermediler.

    Abdülhamit ve yakınları hemen o gece Sirkeci'den trene bindirilip Selanik'e gönderildi. Selanikli Emanuel Karasu da yıllarca düşlediği bu 'son'u görmenin mutluluğuyla, hayatının en unutulmaz gecelerinden birini yaşadı. Emanuel Karasu, Selanik'te doğup büyümüş bir Yahudi'ydi. 400 yıl önce, 1492'de İspanya'dan sürülmüş ve Sultan II. Beyazıt'ın izniyle Selanik'e yerleşmiş Sefarad'lardan idi. Hukuk öğrenimi görmüştü. Avukatlık yapıyordu ve meslektaşlarının cesaret edemediği garip davaları alıp müvekkillerine kazandırmasıyla ün yapmıştı. Bir ayağı İtalya'daydı o sıralar. İtalyan vatandaşlığına geçtiği çok yıllar sonra ortaya çıktı. Roma ama özellikle Venedik'te kurduğu dostluklar onun bir 'ilk'e imza atarak tarihe girmesini sağladı. Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk mason localarını o örgütledi. Önce Selanik'te, ardından İzmir'de, Bursa'da, İstanbul'da; hatta Osmanlı'nın artık pek hükmünün geçmediği Kahire'de şubeler açtı. Locaların ortak genel kurulunda, Türkiye Süprem (Yüksek) Konseyi şöyle oluştu: Prens Aziz Hasan Paşa (general) , Cavit Bey (İttihat ve Terakki döneminde Maliye Nazırı oldu, Lozan'daki Türk heyetinde görev aldı, Atatürk'e İzmir'deki suikast girişiminin ardından İttihatçılar'ı temizleme operasyonunda idam edildi) , Jozef Sakakini Bey (Kahire locasından) , Süleyman Faik Paşa (ordu komutanı) , Mehmet Talat Paşa (eski Başvekil) , David J. Kohen, Mişel A. Noradungyan, Osman Talat Bey (avukat) , Emanuel Karasu (avukat) , Dr. Rıza Tevfik Bey (senatör, filozof) , Mehmet Arif (avukat) , Galip Paşa (general, Emniyet Genel Müdürü) , Mehmet Fuat Hulusi Bey (milletvekili, avukat) , Sarim Kibar (tüccar) , Mithat Şükrü Bey (milletvekili) , Rahmi Bey (milletvekili, vali) , Katipzade Sabri Bey (tüccar) . Bir de loca yönetiminde olmayan perde arkasındaki güçlü isimler vardı Karasu'nun çevresinde. Örneğin Talat Paşa. O yıllarda gizli bir örgüt olan İttihat ve Terakki'ye toplantıları için Selanik'teki mason locasının (Bir İtalyan'ın mülkü olduğu için kapitülasyonlar uyarınca polis, mahkemeden özel izin almadan giremiyordu) kapılarını açtı. O da katıldı örgüte. Çabuk parladı. Uzatmayalım. Emanuel Karasu, 1912 ve 1914 seçimlerinde de İstanbul temsilcisi olarak Meclis-i Mebusan'da yer aldı. İttihat Terakki iktidarında çok zengin oldu. Denildiğine göre, devletin alım ve satımlarında aracılık yaparak komisyon alıyordu. İttihat ve Terakki'nin çöküşünden ve tüm liderlerinin yurtdışına kaçmalarından sonra o nedense İstanbul'da kaldı. Servetinin önemli bir bölümüne el konuldu. İşgal yıllarında İtalya'ya gitti. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 1930'larda döndü. 1934'te son nefesini verdi. Arnavutköy'deki Sefarat Mezarlığı'nda gömülü. Adının çift m ile yazıldığı mezar taşında şöyle deniyor: 'İkinci Meşrutiyet'in ileri simalarından İstanbul Mebusu Emmanuel Karasu. Ölüm tarihi: 1934.' Mezarlığın kayıtlarına göre 1 Haziran 1934'te toprağa verildi.

    O dönemde 80 bin Yahudi ve 20 bin kadar Sabetaycı'nın yaşadığı Selanik'te Karasu'lar önde gelen ailelerden biriydi. Emanuel Efendi'nin hukuk okuduğu yıllarda amcasının oğlu İzak Karasu tıp öğrenimini tercih etti. Muayenehane açtı. Evlendi. Bir oğlu oldu. Adını Daniel koydu. Sonra iki de kızı dünyaya gelecekti. Balkan Savaşları'nda Selanik düşünce, yani Yunanistan tarafından işgal edilince, Yahudi toplulukta büyük bir panik patlak verdi. Çoğu Avrupa yollarına düştü. Yunanlıların Selanik'e girmelerinden kısa bir süre sonra İzak Karasu, eşi ve oğluyla birlikte İspanya'ya göç etti. Tam 420 yıl sonra, kovuldukları topraklara geri dönüyorlardı. İlginç ayrıntı; İspanya 1492'de Yahudileri topluca sürmüş ama vatandaşlıktan çıkarmamıştı. Karasu ailesi Barselona'ya yerleşti. Yıl: 1912. Önce adını Latin alfabesine uyarladı. İzak oldu Isaac, Karasu ise Carasso. Sonra bir muayenehane açtı. Çok az hastası vardı, ailesini geçindirmek için zeytinyağı ticaretine de girişti. Tam da o günlerde Barselona'da çocuklar arasında salgın halinde bağırsak hastalıkları patlak vermesin mi! bir ses yankılandı belleğinde: 'Yoğurtçu geldi. Kaymaklı yoğurtlarım var.' İrkildi. Selanik'te gün aşırı evlerine bir tepsi kaymaklı yoğurt bırakan Türk satıcının sesiydi bu. 'Tabii ya' dedi, 'Tabii ya.' Selanik'te bağırsak hastalıklarının tedavisinde yoğurt kullanıldığını anımsamıştı. Günde üç öğün birer kâse yoğurt yediriyorlardı hastaya ve birkaç günde sağlığına kavuşuyordu. Yoğurdun nasıl yapıldığını biliyordu. Hemen ertesi gün, evinin bodrumunu hazırlamaya koyuldu. Orası artık mandıraydı. Birkaç çiftlikten topladığı sütle yoğurt imalatına girişti. Yıl:1919.

    Ancak bir sorun vardı. Avrupa'da yoğurt bilinmiyordu. Evet, 1500'lerin ortalarına doğru Kanuni Sultan Süleyman bağırsak enfeksiyonuna yakalanan dostu Fransa Kralı I. François'ya bir yoğurtçu göndermişti. Ne var ki, kral iyileşince yoğurtçu sırlarıyla birlikte İstanbul'a dönmüştü. Kayıtlarda öyle yazıyordu. Isaac Carasso, ürettiği şeyin Balkanlar'da ve Anadolu'da yaygın bir tüketim maddesi olduğunu nasıl anlatabilirdi? Çareyi yoğurdunu ilaç olarak kabul ettirmekte buldu. Ve Carasso'nun yoğurdu eczanelerde satılmaya başladı! Hasta çocuklarda etkisi çok çabuk ortaya çıktı Ama Isaac Carasso bu buluşun önemini pek kavrayamayacaktı. 'İlaç' tutunca, Isaac özel ambalajlar yapmayı akıl etti. Kapakları porselen, cam kaseler yaptırdı. Sıra artık ilaca patent almaya gelmişti. Onun için de bir ad koymaya. Bir ışık çaktı; neden oğlunun adı olmasın? Yani minik Daniel'in? Yaşadıkları Barselona'nın yaygın dili Katalanca'da küçük Daniel'in ya da 'Daniel'cik'in karşılığı çok hoştu doğrusu: 'Danon! ' Ancak bu özel ad olduğu ve marka namıyla tescil edemeyeceği için sonuna bir 'e' ekledi. Hoşgeldin 'Danone' yoğurtları! Yoğurtçuluk çok kısa sürede Isaac'ın asıl mesleği haline gelince oğlu Daniel'i onun 'tahsili' ni yapmaya gönderdi Fransa'ya. Daniel öğreniminden sonra Fransa'da kaldı, çünkü babası, Isaac Carasso dünyadan göçmüştü. 6 Şubat 1929'da, Paris'te 18'inci bölgedeki bir dükkanda 'Danone Yoğurtları Paris Şirketi' kapılarını açtı. Onu 1932'de Levallois-Perret'te ilk fabrika izledi. Danone imparatorluğu işte böyle doğdu. Bugün öyle bir imparatorluk ki, o 5 kıtada at koşturuyor. Cirosu 15 milyar euro'nun üstünde. 100 bin kişi çalıştırıyor.
    - Sütlü ürünlerde dünya birincisi: 18 ülkede (Türkiye dahil) 48 fabrikası var.
    - Şişe suyunda dünya ikincisi: 13 ülkede (Türkiye dahil) 97 fabrikası var. - Bisküvi ve tahıllı kahvaltı ürünlerinde dünya ikincisi: 21 ülkede 53 fabrikası var.
    İmparatorluğa -babasının sayesinde- adını verilen Daniel Carasso, Daniel'cik, Danone hala hayatta. 99 yaşında. Barselona'da yaşıyor. Uzun yaşamasının sırrı mı? Herhalde söylemeye gerek yok; her gün birkaç kase yoğurt!
    Ve Daniel'in kulaklarında -babasının anlattığı- Selanikli yoğurtçunun evlerinin kapısını çalarken seslenişi yankılanıyor: 'Yoğurtçu geldi. Kaymaklı yoğurtlarım var...'

  • george w.bush24.02.2007 - 22:15

    merhametten yoksun. şeytanın en yakın dostlarından.

  • recep yazıcıoğlu24.02.2007 - 20:06

    büyük insan. yüksek zekası ve ahlakıyla vatan sevgisiyle zamanında birilerini korkutan kişi.

  • morris22.02.2007 - 20:01

    red kid in çizeri.

  • stan lee20.02.2007 - 23:55

    marvel comics in kurucusu başkanı.john buscema yla conan ı tekrar gündeme oturtan stan lee dehasıdır.örümcek adamın çizeri,babası.

  • baz istasyonu20.02.2007 - 23:49

    kanser yaptığını tehlikeli olduğunu duyduğum lakin apartmanımın üzerine dikiliveren 'zararlı hemşehrim yapmayın 'nidalarıma karşılık birilerinin 'abüüüü zararını gideren parça takmışlar ' dediği fakat bunu yutmadığım teknolojik, cep telefonların işlemesine ön ayak olan eski tabiriyle şekil ve görev değiştirmiş çanak anten,alet.