Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • kanser02.03.2007 - 19:41

    KANTARON OTUNUN TOPLANIŞI:

    Tavsiye edilen kantaron otu Toroslarda yetişen uzun saplı kantaron otudur. Bu kantaron otu sabaha karşı, güneş yükselmeden, temmuz ve ağustos aylarında toplanır ve gölgede evin içinde kurutulur. Güneş görmemesi lazımdır.

    KANTARON OTU SUYUNUN HAZIRLANIŞI:

    Kantaron otunun 100 gramı 5 litre suda kaynatılır. Yani çelik tencerede 5 litre su kaynamaya (fokurdamaya) başlayınca içine 100 gram kantaron otu çiceği (yaprakları da içinde olabilir) atılır ve yüksek ateşte 50 dakika, veya kısık ateşte 1 saat kaynatılır. Kaynama işlemi bitince ateş kapatılır ve 12 saat boyunca kantaron suyu kendi haline bırakılır.

    12 saat sonunda süzülür ve kantaron suyu cam kavanozlara alınarak buzdolabında saklanır.(Kantaron otu suyu dayanıklı bir su değildir. Bu nedenle bir haftalık içilecek kadar yapılmalıdır.
    15 gün içinde kantaron otunun suyunun etkisi kalmamaktadır.)

    Sabah, öğle, akşam aç karına birer su bardağı içilir. Tadı acıdır. İçine kesinlikle tatlandırıcı koyulmaz. Hele şeker hiç koyulmaz. Sade olarak içilir.

    Kantaron otu suyuna yaklaşık 3,5 - 4 ay devam etmek gerekir. Bu süre sonunda Allah'ın izniyle kanser hastası şifa bulur.

    Kantaron otu suyu, yumuşak doku kanserlerinin tedavisinde çok etkilidir. Daha uzun sürede yaklaşık 6-8 aylık bir sürede kemik kanserine de iyi gelmektedir.

    Kantaron otu ucuz bir ottur. Ben eşimin hastalığı için 1 kg kantaronu 25 ytl'ye elde ettim. eşim 2 kg kantaron ile iyileşti. Oysa devlet, eşimin kanser hastalığı için kendi cebinden bugüne kadar yaklaşık 100 milyar TL'nın üzerinde ödeme yaptı. Ve eşim neredeyse yerinden kalkamaz duruma gelmişti.

    Allah'a şükür, şimdi çok iyi. Kanser hastası olanlar beni her zaman (gece/gündüz) arayabilirler. Hiç çekinmeyin. Bu hastalığın herkesi nasıl perişan ettiğini ben çok iyi bilirim.

    Allah tüm hastalara acil şifalar versin.

    Av.İlhan Demir
    Marmara Sok. 16/7 Sıhhiye/Ankara
    Tel:0312-4315680
    cep: 0533 7179766

  • gürcü02.03.2007 - 11:50

    gürcistan vatandaşı.

  • Hocalı katliamı01.03.2007 - 20:37

    ' www.inanilmaz.org/hocali-katliami-18bunu-yapmis-olanlar-insan-olamazlar ' bu adrese girerseniz dehşet katliam sonrası görüntüleri izleyebilirsiniz. 'Hocalı Katliamı'
    .....'Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hálá yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.”... Hocalı katliamına tanık olan ve daha sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, ‘For the Sake of Cross’ (Haçın Hatırı İçin) isimli kitabında vahşeti böyle anlatıyor. Yıl 25–26 Şubat 1992’....12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti....insanlık tarihi için kara bir gündü.. Ermeni kuvvetlerince Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinde yapılan hunharca katliamda Ahıska Türkleri evlerinde yakılarak öldürülmüş,İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüş Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere sivillerlerle beraber bir günde 1.300 Azerbaycan Türk’ü katledilmişti.....Babası gözleri önünde öldürülen ve katliam sırasında 8 yaşında olan Hezangül Emirova, olay gününü şöyle anlatıyor.. önce babamı bir ağaca bağladılar.. sonra Ermeni askerler, babamdan, Karabağ’ın Ermeni toprağı olduğunu söylemesini istedi. Babamın ‘3 çocuğum var, üçünü de öldürseniz söylemem.’ demesi üzerine Ermeni askerleri babamın üzerine benzin dökerek onu diri diri yaktılar.”....3 Mart 1992’, BBC1 Morning News,saat 07.37 durum şöyle anlatılıyor; “Canlı yayın muhabirimiz 100 den fazla Azeri erkek, kadın ve bebek dahil olmak üzere çocuk cesetleri gördüğünü ve bunların başlarına yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor.” 16 Mart 1992,Newsweek, Pascal Privat ve Steve Le Vine tarafından hazırlanan haber: “Geçtiğimiz hafta Azerbeycan yine bir morgun mahzeni gibiydi; bir caminin arkasına geçici olarak kurulmus morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler...Bunlar 25 ve 26 Subat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı köyünün Azeri sakinleriydi. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü…”, Azeri Türk nüfusu 3000’e düşen Hocalı sokakları, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece kan gölüne dönmüs Türkler vahşice öldürülmüş, 106 kadın, 63 çocuk ve 70 ihtiyarın başları kesilmis, gözleri çıkarılmıs, derileri soyulmuştu. karnı dolu kadınlar süngüyle delik deşik edilmişti.O gece, insanlığa karşı en gaddar, en acımasız toplu terör olaylarından biri olan “Hocalı soykırımı” ile Azerbaycan kenti Hocalı, tarihin kara ve tozlu sayfalarında yerini almak üzere yeryüzünden silindi. olanların adını ister ‘soykırım’ koyun, isterseniz bu vahşete ‘katliam’ deyin, ama Hocalı’da olanları asla unutmayın...

  • affetmek01.03.2007 - 20:34

    .kin kalp katılığını... kibir öfkeyi...affetmek büyüklüğü doğurur ve hepsini yutar..

  • Hocalı katliamı01.03.2007 - 20:25

    ' www.inanilmaz.org/hocali-katliami-18bunu-yapmis-olanlar-insan-olamazlar '

  • Hocalı katliamı01.03.2007 - 20:23

    halkın elindeki silahlar daha öncesinden ruslar tarafından toplanmış bu yüzden tam bir kıyım yapılmış.kadın çoçuk ihtiyar demeden canlı canlı kafa derilerileri yüzülmüş yine canlı canlı gözleri oyulmuş herbirinin farklı organları kesilerek işgencelerle katledilmiş

  • kellik01.03.2007 - 14:21

    Kelliği önlemenin çaresi ilaçta değil doğada gizli. Saç dibine düzenli sürülen lavanta suyu, hem saç çıkartıyor hem de dökülmeyi önlüyor

    Bilimsel bir araştırma Erkeklerin en büyük kabusu olan kelliğe karşı, doğal bir çözüm bulundu. Kanadalı bilimadamlarının yaptığı araştırmalarda, lavanta suyunun kelliği önlemede mucize yarattığı ortaya çıktı. 308 saçsız erkeği inceleyen araştırmacılar, bu erkeklere 1 ay boyunca düzenli olarak lavanta suyu kürü uyguladı.
    Egzamayı da yok ediyor Yatmadan önce saç diplerine lavanta suyu sürülen erkeklerin saçlarının yeniden çıkmaya başladığı, ayrıca 1.5 kat az döküldüğü gözlendi. Uzmanlar, lavanta suyunun genç yaşlardan itibaren sürülmesi halinde, saçların dökülmeyeceğini müjdeliyor ve ekliyor: 'Lavanta suyu, egzamayı da önlüyor.'

    alıntıdır.. takvim

  • orhan pamuk01.03.2007 - 12:04

    nobeli kazanmış ama halkını kaybetmiş kişi.tabi bu durumda halkı kim diye sormak lazım..

  • çikolata28.02.2007 - 23:59

    Çikulata'nin da tadi kaçti.(siteden alıntıdır)

    Değerli arkadaşım,

    Bugün Amerika'nın bağımsız çalışan NPR radyosunda dinlediğim bir haberle şoke oldum. Yıllardır bayılarak hemen hergün yediğim çikulatanın aslında ne şekillerde evime, mideme girdiğini bilsem yemezdim, bugüne kadar bu şirketlere verdiğim paralar da haram zıkkım olsun demeden edemiyeceğim. Çikulata firmaları çikulatanın ana maddesi olan cocoa beans (kakao) yu bazı çoçukların mezarları pahasına üretiyorlarmış da bugüne kadar haberim yokmuş, reklâmlarla satın alınmış olsa gerek basında da bu yönde bir haber daha önce görmedim. Özetle haber şöyleydi; cocoa beans’ in dünya kaynağının yüzde yetmişi Ivory Coast (Fildişi Sahili) adlı ülkede üretiliyor. Buradaki çiftliklerde küçük yaştaki çocuklar KÖLE, evet yalnış duymadınız köle olarak çalıştırılarak kakao üretiliyor. Günde 12-14 saat haftada 5 ila 7 gün çalıştırılan çocuklara az bir yemek ve az bir uyku veriliyor. Zehirli ilaçlamalardan, kakao'nun toplanmasına kadar ağır işlerde çalıştırılıyorlar. Paranın adı geçmiyor. Maaştan bahseden olursa da onları makineli tüfekli adamlar mezarların başına götürerek, para falan istemeyin yoksa burayı boylarsınız deniliyor. Kaçanlar vuruluyor. Bunlar bu çiftliklerden kaçabilen iki üç çocuğun ağzından da tercüman aracılığıyla teyyit edildi programda. Şimdi gelelim işin en kötü noktasına, bu olay yeni bir şey değilmiş. 1900 lü yılların başından beri biliniyormuş. O zaman çikulata ve kakao üreten şirketler bizim kölemiz yok biz sadece onlardan satın alıyoruz gibi uyduruktan bir bahane ile bu günlere gelinmiş. Bile bile çiftlik sahipleri ödüllendirilmiş. Geçen sene, 2005te, yani bir asır geçtikten sonra ADM, Cargill ve Nestle firmaları hakkında yeni dava açılmış. Amerika'daki ünlü çikulata üreticileri Hershey, Nestle ve Mars hep bunu bilen ve buna rağmen köle tacirlerinden kakao alan firmalar arasında! Aşağıya söylediklerimle ilgili bir kaç link de koyuyorum, ama sözü kısa keseyim. Bundan sonra vicdanınız elverip gönül rahatlığıyla, mideniz bulanmadan bir çukulata yiyebileceğinizi zannetmiyorum. Eğer yediğiniz markalar bunlar değilse bile önce bir telefon edin sorun bakalım, hammaddelerini nereden alıyorlarmış. Yakında 14 Şubat geliyor, çikulata şirketleri çok para yapmayı umuyor, sayıları on bin civarında olduğu tahmin edilen bu yavruların teriyle, kanıyla hazırlanan bu çikulatalardan almayınız sevdiklerinize, çiçek alın başka bir şey yapın. Hatta Nestle'yi Hershey'i arayın protesto edin ve sevdiğinize de belki bir çoçuğun hayatta kalmasına yardımcı oldum, benim sana hediyem de bu diyebilin. O kadar da yapamıyorsanız bu emaili bir tanıdığınıza gönderin de belki o telefon eder. Çukulatasız bir hayata geçişimizin ilânıdır, ta ki 21.ci yüzyılda çoçuk köleliği kalkana kadar.
    Sağlıcakla kalın.
    Ömer Karakaya

    Not: Yabancı basında ve bilhassa ABD'de basında bu haber yer aldığı için internette başka kaynaklardan daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

    http://www.dailynews.com/film/ci_3504587
    http://www.npr.org/templates/story/story.php? storyId=1124954 http://www.npr.org/templates/story/story.php? storyId=4498442
    http://www.organicconsumers.org/fair-trade/cocoa072005.cfm

  • diyabet28.02.2007 - 15:52

    ŞEKER VE TANSİYON İLACI

    Şekeri tansiyonu olan bir kardeşimiz:
    500 Gram yeşil zeytin yaprağı (dişi ağaçtan olacak yani meyve veren zeytin ağacı)
    50 Gram Kişniş (arapça adı kızbara)

    Zeytin yaprağını iyice yıkadıktan sonra her yaprağı ortadan kesip kişniş ile birlikte 4 veya 5 litre suda kaynatılacak çok aşırı fazla kaynatmayın ki tadı bozulmasın ve kaynadıktan sonra ateşten indirip 15 dakika bekletilecek daha sonra bir tülbent ile süzülerek suyunu bir kavanoz veya büyük bir şişeye aktarılacak ve sabah veya akşam aç karna bir çay bardağı ilçilecek Göreceksinizki Allah (c.c.) ın izniyle içen hastada şeker ve tansiyondan tamamamen kurtulmuş olacak.(siteden alıntıdır)