Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Güneş Seninle Doğacak
Güneş Seninle Doğacak

KOYU GÖLGESİNDE GÖK GÖZLERİNİN NE DÜŞLER YIKILDI SEN BİLEMEZSİN...

  • seni arıyorum29.12.2005 - 20:06

    Bilmem gelir misin bir akşam üstü,
    gözlerim uykusuz yoluna düştü...

  • anavatan29.12.2005 - 19:55

    Bu şiir,2.Dünya Savaşı’nda sürgün edilen,savaş zamanında
    Paris’te kalıp çok fakir bir hayat süren ve cesedi Sen nehri
    kıyısında bulunan bir Kırım Türkünün üzerinden çıkmıştır



    “Bu kent her şeyiyle bana yabancı

    Caddeler, binalar, bütün insanlar...

    Öyle hasretim ki ezan sesine

    Ararım çevremde minare, cami

    Lakin takılırım çan kulesine

    Her semtin muhteşem kilisesine

    Yad el elemleri sarar içimi



    Uzaklarda yurdum! Burdan çok uzak

    Her mevsimi güneşli, masmavi göklü

    Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü

    Ozanlı, garipli, kervansaraylı

    Hele insanları: Alpli, Giraylı

    Yok haber onlardan, baba evinden

    Bu yüzdendir halim, kopuk bir yaprak

    Herşey benden çok uzakta! Çok uzak



    Gözlerim daima engine dalar

    İsterim ki her an, ana yurdumda

    Dağları dumanlı yaşlı Kırım’da

    Duvarında mavzer ve Kur’an olan

    Ata ocağında, bizim konakta

    Bir bakır sinili sofra başında

    İftar beklenilsin, dua edilsin

    Ve sessiz sedasız yemek yenilsin

    Sonra şadırvanda abdest alınıp

    Hep birlikte teravihe gidilsin



    Uyansam her sabah ezan sesiyle

    Görsem Ayşeciği su testisiyle

    Ninemi yaşmaklı, namaz kılarken

    Dinlesem dedemi, Kur’an okurken

    Başımı huşuyla yastığa koysam

    Sonra toparlanıp yola koyulsam

    Yahut günün şavkı vururken camdan

    Heybetli sesiyle çağırsa babam

    Anam da, kalk yavrum, aslanım dese

    Tutup elleriyle omuzlarımdan

    O müşvik haliyle sarılsa, öpse





    Semaver kaynarken ocak başında

    Dünya Türklüğünden, Türk tarihinden

    Bozkurt’tan, Turan’dan söz etse dedem

    Sonra Türklük için etse de niyaz

    Gözlerinden akan yaşını görsem



    Evet! Yurdum burdan çok uzak,

    Bir ferahlık yahut bir şevk umarak

    Düşerim yollara akşam üstleri

    Hep böyle çaresiz, yollardan beri

    Her zamanki gibi yorgun ve bitkin

    Artırıp yükünü hasta kalbimin

    Her an heyecanı gözlerimde yaş

    Görmek ümidiyle bir Türk, bir dildaş

    Dolaşırım Paris caddelerini

    Yorgun akan Sen’i, köprülerini



    Bir Karakış vakti, Sen kıyısında

    Kafamın içinde Türklük ülküsü

    Ruhumu kavuran yurt hasretiyle

    Böyle göçeceğim ebediyete

    Donmuş cesedimi bulup çöpçüler

    Defnedilmek üzere götürecekler

    Kimim ben, neyim, ne bilecekler...!




    BUĞRA ALP GİRAY

  • TURAN29.12.2005 - 19:52

    Bu şiir,2.Dünya Savaşı’nda sürgün edilen,savaş zamanında
    Paris’te kalıp çok fakir bir hayat süren ve cesedi Sen nehri
    kıyısında bulunan bir Kırım Türkünün üzerinden çıkmıştır



    “Bu kent her şeyiyle bana yabancı

    Caddeler, binalar, bütün insanlar...

    Öyle hasretim ki ezan sesine

    Ararım çevremde minare, cami

    Lakin takılırım çan kulesine

    Her semtin muhteşem kilisesine

    Yad el elemleri sarar içimi



    Uzaklarda yurdum! Burdan çok uzak

    Her mevsimi güneşli, masmavi göklü

    Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü

    Ozanlı, garipli, kervansaraylı

    Hele insanları: Alpli, Giraylı

    Yok haber onlardan, baba evinden

    Bu yüzdendir halim, kopuk bir yaprak

    Herşey benden çok uzakta! Çok uzak



    Gözlerim daima engine dalar

    İsterim ki her an, ana yurdumda

    Dağları dumanlı yaşlı Kırım’da

    Duvarında mavzer ve Kur’an olan

    Ata ocağında, bizim konakta

    Bir bakır sinili sofra başında

    İftar beklenilsin, dua edilsin

    Ve sessiz sedasız yemek yenilsin

    Sonra şadırvanda abdest alınıp

    Hep birlikte teravihe gidilsin



    Uyansam her sabah ezan sesiyle

    Görsem Ayşeciği su testisiyle

    Ninemi yaşmaklı, namaz kılarken

    Dinlesem dedemi, Kur’an okurken

    Başımı huşuyla yastığa koysam

    Sonra toparlanıp yola koyulsam

    Yahut günün şavkı vururken camdan

    Heybetli sesiyle çağırsa babam

    Anam da, kalk yavrum, aslanım dese

    Tutup elleriyle omuzlarımdan

    O müşvik haliyle sarılsa, öpse





    Semaver kaynarken ocak başında

    Dünya Türklüğünden, Türk tarihinden

    Bozkurt’tan, Turan’dan söz etse dedem

    Sonra Türklük için etse de niyaz

    Gözlerinden akan yaşını görsem



    Evet! Yurdum burdan çok uzak,

    Bir ferahlık yahut bir şevk umarak

    Düşerim yollara akşam üstleri

    Hep böyle çaresiz, yollardan beri

    Her zamanki gibi yorgun ve bitkin

    Artırıp yükünü hasta kalbimin

    Her an heyecanı gözlerimde yaş

    Görmek ümidiyle bir Türk, bir dildaş

    Dolaşırım Paris caddelerini

    Yorgun akan Sen’i, köprülerini



    Bir Karakış vakti, Sen kıyısında

    Kafamın içinde Türklük ülküsü

    Ruhumu kavuran yurt hasretiyle

    Böyle göçeceğim ebediyete

    Donmuş cesedimi bulup çöpçüler

    Defnedilmek üzere götürecekler

    Kimim ben, neyim, ne bilecekler...!




    BUĞRA ALP GİRAY

  • ben seni hiç sevmedim ki29.12.2005 - 19:42

    ben seni hiç sevmedim ki 'saç ve göz rengimi değiştirme hayalini sevdim'

  • ben seni hiç sevmedim ki29.12.2005 - 18:24

    Ben seni hiç sevmedim ki ' ses ve tempo otobüslerinde hayalini görmeyi sevdim'

  • ben seni hiç sevmedim ki29.12.2005 - 17:27

    Ben seni hiç sevmedim ki, 'o bir şarkı değil o bir türküdür demeni sevdim'

  • DUMLUPINAR29.12.2005 - 17:14

    DUMLUPINAR DENİZALTISI ŞEHİTLERİNİN RAHMETLE ANALIM!

    81 denizciden hazin veda: Vatan sağolsun

    Yıl 1953... 4 Nisan pazar günü. Gün henüz ağarmamışken, Eceabat ve Nara kıyıları şiddetli bir çarpışmanın gürültüsüyle sarsıldı. Bu sarsıntı güneşle birlikte tüm Türkiye’yi saracak ve çarpışmanın gürültüsünü sessiz hıçkırıklara dönüştürecekti. Naraburnu açıklarında İsveç şilebi Naboland ile çarpışarak Çanakkale Boğazı’nın sularına gömülen Dumlupınar denizaltında hayatlarını kaybeden 81 denizci ise tarihin sayfalarına ve Türk milletinin kalbine şu sözlerle kazınacaktı: “Vatan sağolsun...”

    Akdeniz'de gerçekleştirilen NATO tatbikatına katılan 1. İnönü ve Dumlupınar denizaltı gemileri, manevraların sona ermesinin ardından Gölcük'e dönmek üzere yola çıktılar. 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece Çanakkale Boğazı'na giriş yapan iki denizaltı gemisi, olacaklardan habersiz eve dönüyordu. Sakin geçen yolculuk saat 02.10 sularında Dumlupınar için son buldu.

  • hz.muhammed29.12.2005 - 00:10

    Tebbet Suresi
    Ey zındıklar iyi dinleyin;

    Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
    1.Elleri kurusun Ebu Leheb'in; zaten kurudu ya.
    2.Ne malı kurtardı onu ne de kazandığı.
    3.Alevli bir ateşe yaslanacaktır o.
    4-Karısı da öyle.
    5-Odun hamalı olarak.gerdanında bir ip olacaktır onun,en sağlam fitillisinden.

  • allah (c.c)28.12.2005 - 23:37

    “Şüphe yok ki Allah, inananlardan müşriklerin şerrini defedecek; şüphe yok ki Allah, hainlikte ileri giden nankörlerin hiçbirini sevmez.'

    Ayet-i Kerime Meali (Hacc Suresi)

  • kafir28.12.2005 - 23:36

    “Şüphe yok ki Allah, inananlardan müşriklerin şerrini defedecek; şüphe yok ki Allah, hainlikte ileri giden nankörlerin hiçbirini sevmez.'

    Ayet-i Kerime Meali (Hacc Suresi)