Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • d grubu31.12.2006 - 14:29

    'I933 yılında ılık bir eylül akşamı Cihangir'de Yavuz apartmanının beşinci katında, beşi ressam biri heykeltraş olan altı adam masanın çevresine oturmuş ' bu millet sanattan anlamıyor, ne yapsak da anlar kılsak ' konulu bir sohbetin içindedirler. Ev sahibi Zeki Faik İZER ise arada bir arkadaşlarına içki ve çay servisi yapmaktadır. Masanın başındaki diğer beş kişi ise; Nurullah BERK, Cemal TOLLU, Abidin DİNO, Elif NACİ ve Zühtü MÜRİTOĞLU'dur.

    Memlekette sanatın gelişmesi ve yayılması için yanıp tutuşan gönüller harekete geçmek, çevreyi uyandırmak, sanatın ne olduğunu, geçmişini, geleceğini millete anlatmak, haykırmak tutkusu içindedirler. Gecenin sonunda tüm bu isteklerinin ancak birlikte sergiler açarak, yazılar yazarak mümkün olabileceği kararına varırlar. Altı sanatçının oluşturduğu grubun adı Fikret ADİL tarafından konulur; ' d grubu '.

    İlk başta basın ve sanat çevreleri grubun adına takılır. Ne demektir ' d grubu ', neyi simgelemektedir? Bir tarafta dahiler grubu diyenler, öteki tarafta dalavereciler, düzenbazlar, deliler, dalkavuklar, derbederler, densizler, dinsizler ve hatta düztabanlar, dızdızcılar diyenler vardır. D harfiyle başlayan ne kadar sözcük varsa ağızdan ağıza dolaşmaktadır.

    'd grubu' üyeleri, Türk Resim sanatının çağdaş akımlarla bir etkileşim içinde olması gerektiğini düşünüyor, izlenimci teknikleri reddederek kompozisyonu, kübist ve konstruktivist anlayışlardan yola çıkarak eski ürünlerden daha farklı bir yapı üzerine oturtmayı amaçlıyorlardı.

    ' d grubu ' üyeleri l933 yılından başlayarak l947 yılına gelinceye dek onüçü İstanbul'da, biri Ankara'da olmak üzere l4 sergi açtılar. Ülke dışında ise Atina, Bükreş, Belgrad, Moskova, Petrograd, Viyana,Budapeşte ve Paris'te zor sınavlardan geçtiler. Grubun başlangıçtaki kadrosuna; Bedri Rahmi EYÜBOĞLU, Eren EYÜBOĞLU, Turgut ZAİM, Halil DİKMEN, Eşref ÜREN, Salih URALLI, Arif KAPTAN, Hakkı ANLI, Sabri BERKEL, Fahrunnisa ZEYD, Nusret SUMAN, Zeki KOCAMEMİ gibi sanatçılar eklendi. Grubun bu genişlemesi hem sanat dünyası üzerinde etkisini arttırdı hem de açılan sergiler, tartışmalar, basın bildirileri, kitaplar aracılığıyla yarattığı atmosfer içinde yeni sanatçıların, yeni akımların ortaya çıkmasını sağladı. 'd grubu üyeleri son ortak sergilerini l7 Kasım l95l'de Fransız Konsolosluğu salonunda açtı. Ardından dağıldılar, her sanatçı kendi yoluna gitti ve yeni arayışlara yöneldi. İlerleyen yıllarda açılan 'd grubu' sergileride birlik ve beraberlik düşüncesinden uzak, nostaljik bir esinti niteliğindeydi. 'd grubu'nun Türk Resim sanatında yarattığı etkiyi Elif NACİ ve Zühtü MÜRİDOĞLU şöyle anlatıyor: ' Sergiye parasız girme geleneğini biz yerleştirdik. Plastik sanatlara karşı, önce halkın sonra resmi kuruluşların ilgisini uyandırdık. Sergievi olmayan ülkede bu salonların açılmasına önderlik ettk. Evet biz devrimci ya da reformcu değildik ama bu kolda, biraz gürültülü patırtılı da olsa öncülük ettiğimiz su götürmez. Bizden sonra pek değerli gençler, çok tutarlı yeni akımlar geldiler. Ama o günlerde bunların hiçbiri yoktu.' Ne diyelim! 'd grubu' altı hevesli, atak insan tarafından kuruldu, gökyüzünde onbeş yıl boyunca keyiflice dolaştı ve resim sanatında adıyla, ürünleriyle neşeli bir iz bırakarak tarihin tozlu sayfalarına karışıp gitti.' _ Halil Berkay_

  • kedi15.02.2006 - 14:46

    oya baydar'ın o muhteşem romanı: 'kedi mektupları'...okuyun,daha çok seveceksiniz kedileri...

  • ege denizi25.12.2005 - 16:36

    'ege denizi kararırken dağlar uykuya dalar/yine ıssız adalarda isyan ateşi yanar'...ne güzel bir marştır o...

  • mendil24.12.2005 - 20:00

    'ahmet abi,güzelim,bir mendil niye kanar' -edip cansever-

  • mektup24.12.2005 - 19:57

    'lili brik'e mektuplar',mayakovski,de yayınevi...

  • mektup24.12.2005 - 19:51

    'mektuplar acıortayıdır hapisteki insanın' -kenan yücel-

  • o şimdi mahkum24.12.2005 - 19:48

    o şimdi mahkumsa eğer,hadi ona bir mektup yazalım,kitaplar gönderelim...

  • kahvaltı24.12.2005 - 19:44

    'kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı' -cemal süreya-

  • Fatsa24.12.2005 - 19:31

    fikri sönmez bu şafaklarda...

  • Julien Sorel22.12.2005 - 20:09

    julien sorel bir aşık,bütün aşıklar gibi çelişkiler yumağı,iflah olmaz bir melankolik...stendhal diyorki:'...julieni üstün bir insan yapan şey de zaten onun yolunun üstündeki mutluluktan zevk almasına engel olan şeydi.o,güzel yüzü renkli olduğu halde,baloya gitmek için yüzüne allık sürmekte ısrar eden on altı yaşındaki bir kız gibiydi'(kırmızı ve siyah,remzi yay.sayfa 111) .

    ve aşk bir günahtır,asla bağışlanmayan...keskin bir giyotin ışıltıyla parlar julien'in boynunda...

    ne mutlu aşk ırmağında yıkanan ve acısına da katlanmasını bilen günahkarlara...