Ten-i âdemdeki can, bil ki edeptir Dil ü çeşm-i beşerin nûru edeptir Edebi olmayan âdem, değil âdem. Ayıran âdemi hayvandan, edeptir.
Edep Yâ Hû!
Edep tâcını başına giy de, nereye gidersen git..
Bu kadar güzel ifadeler varken, bazı düşünmezlerin mefhumu 'kişilerin karşısında el pençe dîvan durmak','bacak bacak üzerine atmamak','bir yaş dahi büyük olunsa abla/abi demek',çok gülmemek veya hoşsohbet olmamak' gibi anlamaları ve insanlara böylece empoze etmeleri şahsımın sinirini bozar.
Edep; fiili Hakk'dan ve fâili de Hakk bilmektir. (öyle demişti biri)
(elbette kulların cüz'i de olsa iradelerinin ve akıllarının olduğunu unutmamak lazım)
Çokbilmişim ben! Hadi ordan! İmamın dediğin yap yaptığını yapma.. :)
Günde bir bardak çay içtiğim halde onu içmeyince başı ağrıyacak kadar tiryakilik kesbettiğim nesne ile, bir sene (+) dört ay öncesine kadar içenlere içimden küfrettiğim, en munis halimde isem yazık bunlara yaaauuu diye acıdığım ama sözkonusu vakitte de elim bir ruhsal buhran sonucunda başladığım nesnenin sıkı fıkı arkadaşlığı.
Efenim çaysız sigara, sigarasız da çay olmeyyor.. Gerçi babamın yanında olmak zorunda kalıyor, sigarasız çay mevzuu.. Ehi! :)
Şahsımda çayın yerini kahve dolduramıyor, sigaranın yerini de nargile..
Amman aman! O ne! Nargile dedim! Ayyyy.... Nargile de başka bi âlem..
Biz de 'cilbend' kelimesini kullanarak koroda kullanırdık kendisini.
Şöyle ki: Koronun okuyacağı eserlerin sadece sözlerinin yazılı olduğu kağıtlar cilbend'in boyutlarına getirilip, üzeri deri kaplı ensiz ve kalın bir kitap cildi olan cilbend'in içine yerleştirilir, koro konsere çıkar iken bu şekilde hazılarnmış olan cilbendleri eline alıp öyle çıkar, sözleri unutan oradan bakar.
Konser bitip de herkes dağılınca koronun cilbend sorumlusu bağırır: (C harfi acaip cilveli bir telaffuzla söyleniyo) Cilbendleeeeeeerrrrr! ! ! ! ! ! ! ! ! '
Öğrenci değişim programları oluyo katılacak oluyonuz, lazım.
İnsan öğrencileriyle iletişim kurmak durumunda oluyo, cep telefonuyla her dakka para harcamaması gerekiyo, lazım.
Bilumum kankalara ulaşabilmek içün onlarla koyu sohbetleri devam ettirebilmek içün şehir dışına gitmek gerekiyo, cebe harcanamayan para burda özellikle saklanıyo, ona da lazım..
E ben de insanım arada bir geyik atayım diyorum çat çut bişiler yapıyorum kafa dağıtıyorum, ona da lazım..
Hâsıl-ı kelâmın vesselâmııı... Demek ki neymiiiişş... Her eve lâzım. Arko!
'Göz göre göre' pek de sevimli bir ifade değildi, şimdiye kadar duyduklarım arasında.. Bu yüzden bana da pek sevimli şeyler hatıratmaz..
Mesela göz göre göre sınıfta kalırsın, yemeğin göz göre göre yanar, bina göz göre göre yıkılır.. Benim için en fecisi göz göre göre onu kendimden soğutmak olmuştu.. Hem de göz göre göre..
Bi de 'göz görmeyince gönül katlanırmış' derler bir ifademiz vardır.. Yalan.. Gönül katlanamaz, kudurur.. Oraya buraya çarpar başını, delirir, kendine de dünyaya da bir daha gelmek istemez..
Benim de, içimdeki o pisslik hissi veren duygudan kurtulmak içün yaptığım iş. Ve lâkin hiçbi işe yaramadı:(
Aşkta gurur olmaz kardeşim! ...
Zararın neresinden dönsen kârdır.. Hadi dönelim! Hadi be güzelim, hadi civanım yaa hadi yaaa...
Ufffff.....
Noktaa..
Kitabında Osmanlı Türkçesi'ni çok iyi öğretiyor.. Örnek yazılar da bir hayli yerinde.. Bi de şu Farsça'yı öğrenebileydim..
(iç ses) : (çok konuşma, sanki Osmanlı Türkçesi'ni öğrendin de.. allaalalalalala)
Neyse. Ama iyi bilimadamıymış..
Nokta.
Ten-i âdemdeki can, bil ki edeptir
Dil ü çeşm-i beşerin nûru edeptir
Edebi olmayan âdem, değil âdem.
Ayıran âdemi hayvandan, edeptir.
Edep Yâ Hû!
Edep tâcını başına giy de, nereye gidersen git..
Bu kadar güzel ifadeler varken, bazı düşünmezlerin mefhumu 'kişilerin karşısında el pençe dîvan durmak','bacak bacak üzerine atmamak','bir yaş dahi büyük olunsa abla/abi demek',çok gülmemek veya hoşsohbet olmamak' gibi anlamaları ve insanlara böylece empoze etmeleri şahsımın sinirini bozar.
Edep; fiili Hakk'dan ve fâili de Hakk bilmektir. (öyle demişti biri)
(elbette kulların cüz'i de olsa iradelerinin ve akıllarının olduğunu unutmamak lazım)
Çokbilmişim ben! Hadi ordan! İmamın dediğin yap yaptığını yapma.. :)
Nokta.
Eeevet evet..
Evet..
Günde bir bardak çay içtiğim halde onu içmeyince başı ağrıyacak kadar tiryakilik kesbettiğim nesne ile, bir sene (+) dört ay öncesine kadar içenlere içimden küfrettiğim, en munis halimde isem yazık bunlara yaaauuu diye acıdığım ama sözkonusu vakitte de elim bir ruhsal buhran sonucunda başladığım nesnenin sıkı fıkı arkadaşlığı.
Efenim çaysız sigara, sigarasız da çay olmeyyor.. Gerçi babamın yanında olmak zorunda kalıyor, sigarasız çay mevzuu.. Ehi! :)
Şahsımda çayın yerini kahve dolduramıyor, sigaranın yerini de nargile..
Amman aman! O ne! Nargile dedim! Ayyyy.... Nargile de başka bi âlem..
Noktalar...
Biz de 'cilbend' kelimesini kullanarak koroda kullanırdık kendisini.
Şöyle ki: Koronun okuyacağı eserlerin sadece sözlerinin yazılı olduğu kağıtlar cilbend'in boyutlarına getirilip, üzeri deri kaplı ensiz ve kalın bir kitap cildi olan cilbend'in içine yerleştirilir, koro konsere çıkar iken bu şekilde hazılarnmış olan cilbendleri eline alıp öyle çıkar, sözleri unutan oradan bakar.
Konser bitip de herkes dağılınca koronun cilbend sorumlusu bağırır: (C harfi acaip cilveli bir telaffuzla söyleniyo) Cilbendleeeeeeerrrrr! ! ! ! ! ! ! ! ! '
:)
Nokta.
Türk oğlu Türk tatlıdır.
Her Türk kadınının da erkeğinin de yapmasını bilmesi gerektiğini düşündüğüm yiyeceklerden biridir.
Çooookk güzeldir :)
Nokta.
Önemli bişi.
Öğrenci değişim programları oluyo katılacak oluyonuz, lazım.
İnsan öğrencileriyle iletişim kurmak durumunda oluyo, cep telefonuyla her dakka para harcamaması gerekiyo, lazım.
Bilumum kankalara ulaşabilmek içün onlarla koyu sohbetleri devam ettirebilmek içün şehir dışına gitmek gerekiyo, cebe harcanamayan para burda özellikle saklanıyo, ona da lazım..
E ben de insanım arada bir geyik atayım diyorum çat çut bişiler yapıyorum kafa dağıtıyorum, ona da lazım..
Hâsıl-ı kelâmın vesselâmııı... Demek ki neymiiiişş... Her eve lâzım. Arko!
Noktaaa...
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in babası Ertuğrul Bey'dir, Ertuğrul Bey'in de hocası ve aynı zamanda kayın pederidir..
Gereken bilgileri arkadaşlar vermişler sağolsunlar..
Nokta.
'Göz göre göre' pek de sevimli bir ifade değildi, şimdiye kadar duyduklarım arasında.. Bu yüzden bana da pek sevimli şeyler hatıratmaz..
Mesela göz göre göre sınıfta kalırsın, yemeğin göz göre göre yanar, bina göz göre göre yıkılır.. Benim için en fecisi göz göre göre onu kendimden soğutmak olmuştu.. Hem de göz göre göre..
Bi de 'göz görmeyince gönül katlanırmış' derler bir ifademiz vardır.. Yalan.. Gönül katlanamaz, kudurur.. Oraya buraya çarpar başını, delirir, kendine de dünyaya da bir daha gelmek istemez..
Noktalar.......
Bi insanın ürkesi varsa kimse engelleyemez zaten..
Karşısındaki neler etse, neler dese nafiledir.. Korkar, anlayamaz, çekinir, güvenemez..
Açıkça konuşunca bu sefer karşıdaki ürker.. Sevgi ürkütür adamı.. Hem de adam gibi adamı..
Netice: birbirini haketmiş, sevmesini gerçekten bilen iki kişiye, iki sevgiliye resmen yazık olmuştur..
Nokta.