Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Nupelda Gule
Nupelda Gule

İNSAN ANCAK ÖZLEMİŞSE YANLIZDIR!

  • sensizlik08.04.2009 - 10:22

    Sensizken,
    İçinden ayrılık geçen yanık türkülere benziyorum ben.
    Dönüp dönüp dinlediğim
    Dinleyip sızladığım….
    Sızlayıp, ölmeye yatan bir cenin gibi…
    İçime kıvrılıyorum.
    Ya da, garda unutulmuş tahta bir bavul gibi,
    Sahipsiz, yalnız, kederli duruyorum….
    İçine bakmaya gerek duyulmayacak kadar, açık bir hüzün taşıyorum.
    Ya da parkta annesini kaybetmiş çocuk korkusu oluyorum…
    Ürkek kocaman bakıyorum etrafıma….
    Dünya batıyor gözüme…
    Seni görmek, elini tekrar tutmak umuduyla…
    Tüm şehri tarıyorum arıyorum….
    Kayboluyorum….

  • mehmet uzun25.12.2008 - 10:39

    Ölümünden sonra okuma fırsatım oldu sevgili yazarımızı Aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık'tan çok etkilenmiştim. Diclenin kadim dostu, dilde ustaydı, yüreklere aşk ve umut ekendi. Hep sevgiyle anacağız bugünlerde elimde Diclenin yakarışı 1. cilt var, doğanın tüm seslerini duyuyorum, sesler perde perde renkler cıvıl cıvıl...

  • umut altınçağ15.04.2008 - 17:36

    Sesi yorumu yüreğimi demir bir papucun ayağımı sıkması gibi sıkıyor, kanatıyor, dinledikçe vazgeçilmez oluyor, bereketli topraklarım böyle güzel insan doğurmakta becereklidir ki onlarda yenilenmekte ve sağlamlıkta ustadırlar.

  • newroz21.03.2008 - 13:14

    Üzerinde yaşadığımız topraklar dahil, Ortadoğu coğrafyası için ezilen kitleler nezdinde hep başkaldırı ve isyan anlamına gelir. Çelişki ve çatışmaların alabildiğine derin yaşandığı bu topraklarda, ezilen ve sömürülen kitleler kendi ezilmişliklerini açığa vuracak ve bunu yığınsal olarak örgütleyecek özel günler yaratabilmişlerdir. İşte Newroz, ona atfedilen tüm efsaneleri aşarak ezilen Kürt halkının başkaldırı günü oluvermiştir. Zalim Dehakların yenildiği, Kawaların efsaneleştiği, halkların özgürleştiği gündür.

  • Umutsuzluk06.03.2008 - 17:13

    Bazen anlamazsın hayatı
    Üst üste yaşanır kırgınlıkların
    Karanlık çöker kente,
    Uçurumun kıyısında susarsın.

    Bir papatyayı anımsatır hayatın
    Kırlardan uzak saksıda susuz bir papatya.
    Tekrar tekrar canlanırken çocukluktan kalma korkuların.
    Umutsuzluğunun yansımasıdır aslında aynada karşılaştığın..

  • yoksun06.03.2008 - 16:55

    Aslında sen hiç olmamıştın ya, ben seni yokluğundada sevdim.

  • hüzün06.03.2008 - 16:52

    Hiç kimse senin kadar
    yakıştırmamıştır hüznü kendine
    Hüzünler ki aşkın ve şiirin
    yıllanmış şarabıdır
    damıtılmıştır acıların imbiğinden
    Hüzünler ki şairlerin yüreğinden uçuşan
    sararmış çiçek tozlarıdır........

  • MUNZUR30.01.2008 - 16:37

    Boş zamanımda antolojiyi gezerken gözüm hep Dersim, Munzur ve çağrıştırdıklarına takılıyor nedense (milliyetçimi oldum nedir?) Munzur, Dersimin ve Dersimlilerin hayat kaynağıdır. Gökten ateş gibi sıcaklık yağsa, ayağınızı suyuna sokamazsınız, içtiğinizde işte hayat bu demek gelir içinizden ve asla doyamazsınız. Hele gözeler, ilk gördüğümde burda ölmeli ve buraya gömülmeliyim ki öldüğüme deysin demiştim. Uğruna ölünesi yerler. Munzur hırçın, asi bir o kadar güzel işte.

  • Susarak Özlüyorum30.01.2008 - 14:28

    SADECE SUSARAK ÖZLÜYORUM SENİ...

    Sözcüklerim varmiyor uzaklarına
    Birer birer düşüyor bütün öpmelerim
    Ağır yenilgiler alarak

    Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
    Sadece susarak özlüyorum seni
    Hiç tanımadan, ne garip

    Sadece susarak özlüyorum seni
    Hiç tanımadan, ne garip

    Sadece susarak özlüyorum seni
    Hiç tanımadan, ne garip
    Sense uzak, çok uzakta
    Bir deniz gibisin resimlerde

    Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen
    Duydum çok sonradan, adın önemli değil
    Acın aynı tadı veriyor

    Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
    Sadece susarak özlüyorum seni
    Hiç tanımadan, ne garip

    işte buna bıçak çekiyorum
    şimdi adı yok, hiç bir sevgilinin
    Zaman zaman değil şimdi
    Yalnız benmiyim bu ahir zamanda
    Derviş mekanına aşk ile cağıran
    Bu ahir zamanda

  • seyit rıza30.01.2008 - 13:57

    İleri yaşına rağmen idama edilen Pirim hakkında, düşmanlarınca yayınlanan bu yazıları paylaşmaktan, bir Dersimli olarak gurur duyuyorum.

    Kendi anilarıinda İIhsan Sabri Çağlayangil, S.Riza'nıin infazdan hemen önceki ve infaz sirasıindaki son anlarınıi şöyle anlatır: 'Son sözünü sorduk. 'Kirk liram va saatim var. Oğluma verirsiniz' dedi...Seyit Riza'yi meydana çikardıik. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Riza meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: 'Ewlade Kerbelayme. 8e xetayme. Ayibo, zilmo, cinayeto! ' dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşli adam rap-rap yürüdü. Çingene'yi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağıi ile tekme vurdu infazini yaptı. ihtiyarıin bu cesaretini takdir etmekten kendimi ala­madım. Asabım çok bozuldu. Emniyet Müdürüne 'Ben üşüdüm otele gidiyorum' dedim'.
    Boyun eğmeyenlerin piri saygıyla anıyoruz.

    Bu sözler S.Rıiza'nıin karekteri ve fikirleri konusunda çok şsey anlatıir. 1908-37 arasıindaki hemen bütün Dersim di­renişslerine önderlik etmişs olan o büyük devrimci, ölümü de büyük dava adamlarıina yaraşsıir bir biçimde karşsıilamıişstıi.