Sensizken, İçinden ayrılık geçen yanık türkülere benziyorum ben. Dönüp dönüp dinlediğim Dinleyip sızladığım…. Sızlayıp, ölmeye yatan bir cenin gibi… İçime kıvrılıyorum. Ya da, garda unutulmuş tahta bir bavul gibi, Sahipsiz, yalnız, kederli duruyorum…. İçine bakmaya gerek duyulmayacak kadar, açık bir hüzün taşıyorum. Ya da parkta annesini kaybetmiş çocuk korkusu oluyorum… Ürkek kocaman bakıyorum etrafıma…. Dünya batıyor gözüme… Seni görmek, elini tekrar tutmak umuduyla… Tüm şehri tarıyorum arıyorum…. Kayboluyorum….
Ölümünden sonra okuma fırsatım oldu sevgili yazarımızı Aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık'tan çok etkilenmiştim. Diclenin kadim dostu, dilde ustaydı, yüreklere aşk ve umut ekendi. Hep sevgiyle anacağız bugünlerde elimde Diclenin yakarışı 1. cilt var, doğanın tüm seslerini duyuyorum, sesler perde perde renkler cıvıl cıvıl...
Sesi yorumu yüreğimi demir bir papucun ayağımı sıkması gibi sıkıyor, kanatıyor, dinledikçe vazgeçilmez oluyor, bereketli topraklarım böyle güzel insan doğurmakta becereklidir ki onlarda yenilenmekte ve sağlamlıkta ustadırlar.
Üzerinde yaşadığımız topraklar dahil, Ortadoğu coğrafyası için ezilen kitleler nezdinde hep başkaldırı ve isyan anlamına gelir. Çelişki ve çatışmaların alabildiğine derin yaşandığı bu topraklarda, ezilen ve sömürülen kitleler kendi ezilmişliklerini açığa vuracak ve bunu yığınsal olarak örgütleyecek özel günler yaratabilmişlerdir. İşte Newroz, ona atfedilen tüm efsaneleri aşarak ezilen Kürt halkının başkaldırı günü oluvermiştir. Zalim Dehakların yenildiği, Kawaların efsaneleştiği, halkların özgürleştiği gündür.
Bazen anlamazsın hayatı Üst üste yaşanır kırgınlıkların Karanlık çöker kente, Uçurumun kıyısında susarsın.
Bir papatyayı anımsatır hayatın Kırlardan uzak saksıda susuz bir papatya. Tekrar tekrar canlanırken çocukluktan kalma korkuların. Umutsuzluğunun yansımasıdır aslında aynada karşılaştığın..
Hiç kimse senin kadar yakıştırmamıştır hüznü kendine Hüzünler ki aşkın ve şiirin yıllanmış şarabıdır damıtılmıştır acıların imbiğinden Hüzünler ki şairlerin yüreğinden uçuşan sararmış çiçek tozlarıdır........
Boş zamanımda antolojiyi gezerken gözüm hep Dersim, Munzur ve çağrıştırdıklarına takılıyor nedense (milliyetçimi oldum nedir?) Munzur, Dersimin ve Dersimlilerin hayat kaynağıdır. Gökten ateş gibi sıcaklık yağsa, ayağınızı suyuna sokamazsınız, içtiğinizde işte hayat bu demek gelir içinizden ve asla doyamazsınız. Hele gözeler, ilk gördüğümde burda ölmeli ve buraya gömülmeliyim ki öldüğüme deysin demiştim. Uğruna ölünesi yerler. Munzur hırçın, asi bir o kadar güzel işte.
Sözcüklerim varmiyor uzaklarına Birer birer düşüyor bütün öpmelerim Ağır yenilgiler alarak
Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanımadan, ne garip Sense uzak, çok uzakta Bir deniz gibisin resimlerde
Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen Duydum çok sonradan, adın önemli değil Acın aynı tadı veriyor
Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek Sadece susarak özlüyorum seni Hiç tanımadan, ne garip
işte buna bıçak çekiyorum şimdi adı yok, hiç bir sevgilinin Zaman zaman değil şimdi Yalnız benmiyim bu ahir zamanda Derviş mekanına aşk ile cağıran Bu ahir zamanda
İleri yaşına rağmen idama edilen Pirim hakkında, düşmanlarınca yayınlanan bu yazıları paylaşmaktan, bir Dersimli olarak gurur duyuyorum.
Kendi anilarıinda İIhsan Sabri Çağlayangil, S.Riza'nıin infazdan hemen önceki ve infaz sirasıindaki son anlarınıi şöyle anlatır: 'Son sözünü sorduk. 'Kirk liram va saatim var. Oğluma verirsiniz' dedi...Seyit Riza'yi meydana çikardıik. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Riza meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: 'Ewlade Kerbelayme. 8e xetayme. Ayibo, zilmo, cinayeto! ' dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşli adam rap-rap yürüdü. Çingene'yi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağıi ile tekme vurdu infazini yaptı. ihtiyarıin bu cesaretini takdir etmekten kendimi alamadım. Asabım çok bozuldu. Emniyet Müdürüne 'Ben üşüdüm otele gidiyorum' dedim'. Boyun eğmeyenlerin piri saygıyla anıyoruz.
Bu sözler S.Rıiza'nıin karekteri ve fikirleri konusunda çok şsey anlatıir. 1908-37 arasıindaki hemen bütün Dersim direnişslerine önderlik etmişs olan o büyük devrimci, ölümü de büyük dava adamlarıina yaraşsıir bir biçimde karşsıilamıişstıi.
Sensizken,
İçinden ayrılık geçen yanık türkülere benziyorum ben.
Dönüp dönüp dinlediğim
Dinleyip sızladığım….
Sızlayıp, ölmeye yatan bir cenin gibi…
İçime kıvrılıyorum.
Ya da, garda unutulmuş tahta bir bavul gibi,
Sahipsiz, yalnız, kederli duruyorum….
İçine bakmaya gerek duyulmayacak kadar, açık bir hüzün taşıyorum.
Ya da parkta annesini kaybetmiş çocuk korkusu oluyorum…
Ürkek kocaman bakıyorum etrafıma….
Dünya batıyor gözüme…
Seni görmek, elini tekrar tutmak umuduyla…
Tüm şehri tarıyorum arıyorum….
Kayboluyorum….
Ölümünden sonra okuma fırsatım oldu sevgili yazarımızı Aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık'tan çok etkilenmiştim. Diclenin kadim dostu, dilde ustaydı, yüreklere aşk ve umut ekendi. Hep sevgiyle anacağız bugünlerde elimde Diclenin yakarışı 1. cilt var, doğanın tüm seslerini duyuyorum, sesler perde perde renkler cıvıl cıvıl...
Sesi yorumu yüreğimi demir bir papucun ayağımı sıkması gibi sıkıyor, kanatıyor, dinledikçe vazgeçilmez oluyor, bereketli topraklarım böyle güzel insan doğurmakta becereklidir ki onlarda yenilenmekte ve sağlamlıkta ustadırlar.
Üzerinde yaşadığımız topraklar dahil, Ortadoğu coğrafyası için ezilen kitleler nezdinde hep başkaldırı ve isyan anlamına gelir. Çelişki ve çatışmaların alabildiğine derin yaşandığı bu topraklarda, ezilen ve sömürülen kitleler kendi ezilmişliklerini açığa vuracak ve bunu yığınsal olarak örgütleyecek özel günler yaratabilmişlerdir. İşte Newroz, ona atfedilen tüm efsaneleri aşarak ezilen Kürt halkının başkaldırı günü oluvermiştir. Zalim Dehakların yenildiği, Kawaların efsaneleştiği, halkların özgürleştiği gündür.
Bazen anlamazsın hayatı
Üst üste yaşanır kırgınlıkların
Karanlık çöker kente,
Uçurumun kıyısında susarsın.
Bir papatyayı anımsatır hayatın
Kırlardan uzak saksıda susuz bir papatya.
Tekrar tekrar canlanırken çocukluktan kalma korkuların.
Umutsuzluğunun yansımasıdır aslında aynada karşılaştığın..
Aslında sen hiç olmamıştın ya, ben seni yokluğundada sevdim.
Hiç kimse senin kadar
yakıştırmamıştır hüznü kendine
Hüzünler ki aşkın ve şiirin
yıllanmış şarabıdır
damıtılmıştır acıların imbiğinden
Hüzünler ki şairlerin yüreğinden uçuşan
sararmış çiçek tozlarıdır........
Boş zamanımda antolojiyi gezerken gözüm hep Dersim, Munzur ve çağrıştırdıklarına takılıyor nedense (milliyetçimi oldum nedir?) Munzur, Dersimin ve Dersimlilerin hayat kaynağıdır. Gökten ateş gibi sıcaklık yağsa, ayağınızı suyuna sokamazsınız, içtiğinizde işte hayat bu demek gelir içinizden ve asla doyamazsınız. Hele gözeler, ilk gördüğümde burda ölmeli ve buraya gömülmeliyim ki öldüğüme deysin demiştim. Uğruna ölünesi yerler. Munzur hırçın, asi bir o kadar güzel işte.
SADECE SUSARAK ÖZLÜYORUM SENİ...
Sözcüklerim varmiyor uzaklarına
Birer birer düşüyor bütün öpmelerim
Ağır yenilgiler alarak
Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sense uzak, çok uzakta
Bir deniz gibisin resimlerde
Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen
Duydum çok sonradan, adın önemli değil
Acın aynı tadı veriyor
Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
işte buna bıçak çekiyorum
şimdi adı yok, hiç bir sevgilinin
Zaman zaman değil şimdi
Yalnız benmiyim bu ahir zamanda
Derviş mekanına aşk ile cağıran
Bu ahir zamanda
İleri yaşına rağmen idama edilen Pirim hakkında, düşmanlarınca yayınlanan bu yazıları paylaşmaktan, bir Dersimli olarak gurur duyuyorum.
Kendi anilarıinda İIhsan Sabri Çağlayangil, S.Riza'nıin infazdan hemen önceki ve infaz sirasıindaki son anlarınıi şöyle anlatır: 'Son sözünü sorduk. 'Kirk liram va saatim var. Oğluma verirsiniz' dedi...Seyit Riza'yi meydana çikardıik. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Riza meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: 'Ewlade Kerbelayme. 8e xetayme. Ayibo, zilmo, cinayeto! ' dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşli adam rap-rap yürüdü. Çingene'yi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağıi ile tekme vurdu infazini yaptı. ihtiyarıin bu cesaretini takdir etmekten kendimi alamadım. Asabım çok bozuldu. Emniyet Müdürüne 'Ben üşüdüm otele gidiyorum' dedim'.
Boyun eğmeyenlerin piri saygıyla anıyoruz.
Bu sözler S.Rıiza'nıin karekteri ve fikirleri konusunda çok şsey anlatıir. 1908-37 arasıindaki hemen bütün Dersim direnişslerine önderlik etmişs olan o büyük devrimci, ölümü de büyük dava adamlarıina yaraşsıir bir biçimde karşsıilamıişstıi.