Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ciz Lavit
Ciz Lavit

Hem niçin nasır tutar ki bir çocuğun elleri?

  • Haiku24.11.2005 - 10:06

    Doğa'nın en yalın, en saydam dilidir haikular; bir çağlayan, bir rüzgâr sesi gibidir. Ama çağlayanın, rüzgârın sesi değil, insan sesidir; doğayı sömürmeyen, doğayı seven; doğayla savaşmayan, doğayla kucaklaşan; doğayı 'şahdamarı'nın içinde duyan ozanın sesidir...

  • uçurtmayı vurmasınlar24.11.2005 - 10:01

    Sessiz sinema oynarken anlatması 3 saniye süren film...
    Ayrıca müthiş...

  • enteresan diyaloglar24.11.2005 - 09:58

    Komşunun oğlu oldu ya, ismini ŞEMSİ koyacakmış.
    E ileride birde kızı olunca, kafiyeli olsun diye onun adını da ŞEMSİYE koyar artık...
    :))

  • Noel24.11.2005 - 09:55

    Kahrolsun KÜLTÜR EMPERYALİZMİ...

  • eleştiri23.11.2005 - 20:53

    her seyin ozune insek belki daha mutlu insanlar olurduk. elestiri dedigimiz nedir ki? 'boyle olsa daha cok hosuma giderdi! '. fazlasi mi? hic degil. elestiri laf kalabaligidir. ozgurluklerin en buyuk savunucularinin, en buyuk elestirmenler olmasi ne buyuk bir celiskidir, tanrim? bilmiyorum bana mi batmaya basladi; zira bu, evrenin izafi yapisi midemi bulandiriyor son iki-uc haftadir.

    hani o kadar bos ki hayatim ve kayip zamanim; 'acaba sarsam fotografa filan, elime para gecince guzel bir dslr alsam, guzel bir hobi edinsem, yasadigima dair ertesi gune somut bir seyler tutabilsem; nasil olur, ondan da sikilir miyim, devamini getirebilir miyim? ' diyordum. 'ortam nasil? ' diye de su elestiri sitelerine daldim; malum, yalnizlik kotu sey. ve cok gariptir ki aslinda sasirtici degildi; herkes, herkesi elestiriyor arkadas. istisnasi yok. komikligin baslangic noktasi 'kurallar'. surekli bir kuralcilik. hangi kural bebegim? hepsinin fotografciliga olan derin hakimiyetine de bir sey demiyorum zaten. bir saturnun uzaylisi cikip da, 'ben cektim. oldu? ' demiyor. dusunsenize bi... bu sizin gozunuz? bu sizin gordugunuz? bu sizin gormeye devam etmek istediginiz? peki elestirile(biline) n nedir?

    hayat gercekten tuhaf; oyle lafta degil hem de. elestiri dedigimiz, aslinda 'olmasini istedigimiz'. 'boyle olursa benim hosuma gider, yoksa bir anlami yoktur'. bu o kadar kotu ki. iki tarafi da aciz bir madeni para hatta, dik gelse dahi bir sey degismiyor.

    insan bencildir. anne-cocuk iliskisi disinda insan hep bencildir. bu yuzden cok sevdigi sevgilisinden ayrilmak zorunda kalir mesela; davranislari onun istedigi gibi degildir ve 'daha buyuk olamaz! ' dedigi askina tercih etmez asla rahatsizligini. cunku insan hakikaten bencildir. bu denli yogun duygular arasinda; bir elestirmenin, elestirdigi kisiyi daha iyi konuma getirmesi gibi bir isteginin oldugunu dusunmek yer yer salaklik, yer yer de safliktir. 'gormezden gelmektir' demiyorum istifra etmemek icin. ego. ki bakiyorum; elestirinin, insanliga adim attiran bir fenomen olarak sayilmasina karsin, tum zamanlarin en yetkin eserleri tamamen serbest dusunce ustune verilmis. nerede elestiri? devaminda gelen seylerin ustune konusmak; sunulan materyalin, o ekolun baslangicina olan uzakligi ve benzerligi ustune olabilir sadece. sacmalik degil de bu nedir? ne ise yarar? torba dolar; o kadar. elestirmen, olaya hakim oldugunu hissettirmek icin disini gecirebildigini yerer. otoriter tavri saygi uyandirir. oysa siradan bir insandir. hatta aptal bir insandir; bir insanin yarattigini elestirebilecegini dusunen; okudugu kitaplarin gramajnin beyin kutlesine eklendigini sanan, gaflet icinde bir insandir. bu insanlar dis gecirebildiklerine bidibidi yaptiklari gibi, havaya konusmaktan da derin haz alirlar. usluplarindaki yumusaklik, asagilama gunesinin onundeki cinar agacinin golgesi gibidir. anonim elestiri yapmanin dayanilmaz hafifligine de kapilirlar ve o kadar ucuzdur ki bu. ve o kadar ucuzdur ki populizm. ve o kadar prim yapmaktadir ki populizm. herkes istedigini alir. 'piyasada fahiselik yapan arkadaslarimiz da var' diyen mankenlerden bir farklari yoktur oysa hicbirinin. susmalidir bir insan oysa ki; alisveris merkezlerindeki insan ugultusunun sokaktaki araba gurultusunden fazla olduguna dikkat ettiniz mi hic? bunu hic kendinize yediremeyip, alisveris merkezinin kapali bir mekan olmasina yordunuz mu? ama elestirmen her halukarda konusabilir ve en az kirmizi kadar cok yakisacak 'bos konusma' yaftasina asla sahip olamaz; dantelli don ya da boxer olur ama, bunu kimse hediye edemez.

    elestirmen, insanligin asagilik kompleksinin mesrulastirdigi yegane sahsiyettir.

    peki elestirilene ne demeli? hicbir sey. anlamaz cunku. kendini gelistirmek icin baskasinin gorusune ihtiyac duyan insan, kendinden baska herkestir. elestirilme istegi, 'simdi zayiflamak istiyorum' yarismasina katilip onune bir bardak muzlu sut konulmasina tahammul edip, agzini kipirdatmadan milyonlar onunde insanlik onuruna ana avrat duz giden obezlerden farki olmayan insanlarin gudusudur. medeni cesaret gibi duruyor oradan degil mi bu insanlarin yaptigi? bilakis asagilik kompleksinin en alasidir; savunma mekanizmalarinin en islevseli degil midir gormezden gelmek? bu kadar hosunuza gitmesin bunlar artik.

    ozelestiri diye nefis bir sey var mesela. oradaki 'oz'e dikkatinizi cekerim. 'oz' ulan. budur. otur ve dusun; isin ne. ne yaptiysan otur ve bak; bak bakalim hala memnun musun, dusun bakalim elinden daha iyisi gelir mi. karsisinda kirildigin varligin bir insan oldugunu dusun yahu! nedir? bir insan? siradan bir insan lan? belki birkac fazla kitap okumus; daha mi cok calismis kafasi? senden daha mi buyuk beyni artik? senin yaptigina; nasil 'olmamis' diyebilir? yapmissin iste? asagilanmayi, 'kayda degerlik' hissine tercih etme mor gulum benim. elestiriyi hazmetmek bir fazilet degildir; sinmenin bir fazilet olmamasi gibi.

    ben elestirmiyorum elestirmenleri, elestirilen insanlari. sadece beni elestirmeyin diyorum bu entry'de ve birileri daha desin istiyorum. belki bir kisi. zira taraftar aramiyorum; beyinler biraz daha serbest olsun istiyorum. beni elestiremezsiniz diyorum. iyisiyle kotusuyle; sadece benim olan urettiklerimin ve yasadiklarimin ve dusunduklerim ve yaptiklarimin sadece beni bagladiginin bilincindeyim. degil ucuncu; bir ikinci kisiyi dahi ne yaptigim, ortaya ne koydugum, ne dusundugum, nasil dusundugum zerre alakadar etmemektedir esasen. paylasiyor muyum senle? sen de paylas o zaman; begen veya daha da iyisi begenme. fazlasi degil. 'beni elestiremezsiniz, gerekirse ben kendimi elestiririm' diyorum. peki ya sen? sen de desen? sonra yanindaki? sonra onun 'beni elestiremezsiniz' dedigi; bir baskasina dese? kisir dongu gibi durdugunun farkindayim. ama nuans burada! inanilmaz ama bu bir kisir dongu degil! sana tekrar gelmeyecek cunku 'beni elestirmeyin'. cunku sen elestirmeyeceksin; ne elestirme, ne de elestirilme ihtiyaci hissetmiyor olacaksin. ve onlar da! lanet olsun dostum; bu ab shaper gibi bir mucize!

    olm gunler geciyor lan. goya medeniyetin en ust seviyesindeyiz. goya en zeki donemimizdeyiz; en yetkin eserlerimizi veriyoruz. fak yu olm anliyor musun fak yu! yok oyle bir sey. ilkokul bire giden bir cocugun resmine bakin ve picasso'dan bir farki olmadigini kabul edin. iyi-kotu degil, ikisi de resim lan?

    tanrim, ne guzel bir beyin bahsetmissin de adini sanini nerede var oldugunu bilmedigimiz birine ve o da, 'herkesin tuttugu kendine! ' demis; yuzyilin lafini sarf etmis ve belki de farkinda bile olmamis.

  • öğretmen23.11.2005 - 16:25

    Nihat&Ramazan

  • fakir ama gururlu22.11.2005 - 19:49

    eski türk filmlerinde sıkça rastlayabileceğimiz,koltukla beraber dönerek erkekse elinde sigarayla bayansa kocaman yani kafanın iki katı çaplı bir şapkayla beraber söylenen laf.genç zamanında fakir diye aileye kabul edilmemiştir ama sonradan ne olursa olur,akrabası ölür miras kalır,bi başkası çok sever evlatlık edinir, ve çok zengin olur.zamanında çok zengin olan kişiyse fakirleşmiştir ve iş aramaya başlamıştır.ne şanski oraya iş aramaya gider ve dannn bu sözü kişi suratının ortasına yapıştırır

  • fakir ama gururlu21.11.2005 - 10:06

    :((

    Yıllar önce bir ara çok fiyakalı bir mağazaya; bir arkadaşımızın çok beğendiği bir kazağı hediye almak üzere gittik. Ama baktık fiyat uçmuş (hatta hesaplamıştık o fiyata 54 tane Marlboro geliyordu o zaman-Şimdi ne kadar marlboro 4,20*54=226,80 YTL- vaaay be harbi pahalıymış) Neyse satış danışmanı olan hatun kişiye ile fiyatı indir diyoruz, indirmiyor yosma (gerçi sonra fiyatla beraber yelkenleri de indirdi,ama bunu konumuzla,ilgisi yok tabii :)) ) Neyse tabii o zamanlar yirmi yaşımıza yeni yeni girmişiz, kanımız hızlı akıyor. E bize de o kazak lazım. Mecburen ayaküstü kıza asıldım, fıkralar,espriler ve bilumum şiirler... Final lafım şu oldu; BAKIN BEN FAKİR AMA GURURLU BİR GENCİM, LÜTFEN BENİ FAZLA ZORLAMAYIN, FİYATINI İNDİRİN ARTIK...

    Sonra ne mi oldu, Kazağı aldık ve hatun kişi ile epey bir zaman zevk-i sefa eyledik...

  • Ergani21.11.2005 - 09:48

    :)
    Bir zaman; meşhur ve müthiş olan bir kilisenin çanına bir kuş gelip sıçmış. Sonra gene sıçmış, sonra gene sıçmış, gene sıçmış... Velhasıl çanın etrafı kuş bokuna bulanınca bu arada papaz da bu kuşu yakalamaya çalışıyor tabii. Ama bir türlü yakalayamayınca aklına hemen bir hinlik gelmiş. O aralar yaz mevsimi, her yer gavur damı gibi yanıyor. Çanın tepesine bir tasın içerisine şarap doldurmuş. Kuş onu içsin, sarhoş olsun da papaz da onu yakalasın diye. Kuş gelmiş şarabın tamamını içmiş ve uçmuş gitmiş, gene yakalayamamış ve pes ederek demiş ki; ULAN SEN ÇANA SIÇIYORSUN HRİSTİYAN DEĞİLSİN, ŞARAP İÇİYORSUN MÜSLÜMAN DEĞİLSİN... SEN OLSAN OLSAN ERGANİLİSİN demiş...


    Yaaaa...
    :)))

  • Ergani20.11.2005 - 11:11

    yol kıyısına atılmış ceset gibi Ergani
    yenikliğin kavrukluğunda yeşerir Siverek
    ve fakat Silvan diyemem, ağlarım; çocukluğumun başkenti!