Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Sevgi Sevgi
Sevgi Sevgi

HAYATIN BİZE VERMEDİKLERİNDEN DE ÖĞRENİYORUZ...

  • yorgunluk31.03.2008 - 17:59

    YORGUNLUK benim genel halim... Bana ' Nasılsın? ' diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın ' Yorgunum' demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha bilinçli olarak yorgunum! Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü? Beden yorgunluğu dediğin ne olacak, iki- üç dinlenmeyle geçer. Ama ben aslında ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum... Tam da artık bu memlekette, dünyada hiç bir şey beni şaşırtamaz sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.

  • herşey30.03.2008 - 17:35

    HER ŞEY SENİNLE BAŞLAR, SENDE BİTER!
    Çaresizlik öğrenilmiştir.
    Başarılı olmak da öğrenilebilir.
    Sende sandığından fazlası var!
    Gelebileceğin en iyi yerde değilsin.
    Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıldır.
    Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur.
    Rüzgarı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı öğren!
    Seyirci koltuğundan sıkıldıysan, sahneye çık.
    Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var.
    Her şey seninle başlar!
    Başkaları yapabildiyse, sen de yaparsın.
    Hayatta ya tozu dumana katarsın,
    Ya da tozu dumanı yutarsın.
    Seçim senin!
    (Herşey Seninle Başlar adlı kitabın arka kapak yazısı)

  • gitme27.03.2008 - 22:49

    AKARSUYA BIRAKILAN MEKTUP


    İncecikti
    gül dalıydı
    dokunsam kırılacaktı
    dokunmadım
    kurudu

    Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç.
    Ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
    Neden akşam oluyorum tren kalkınca,
    Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince,
    Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum?
    Öyle çok acımasız ki, öyle birdenbire ki..
    Az önceki çiçekler nasıl da diken diken.
    Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç.
    O sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti.
    O elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti.
    Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz.
    Günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı.
    Oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı.
    Kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı.
    Nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
    Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç...




    Hasan Hüseyin Korkmazgil

  • mavi sevda27.02.2008 - 18:17

    Çocukken geceleri yıldızlara bakardım...
    Başımı gökyüzüne kaldırır heyecanla yıldızları sayardım; kaçında aşk vardı, kaçından böyle görünürdü gökyüzü, kaçında denizler bu kadar güzel ve kaçında aşk maviydi...
    Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları... Gözlerinde o çocukluk heyecanımı yaşadım yeniden. Mavi denizleri, mavi gökyüzünü, mavi aşkı gördüm... Belki de onun için sen gözlerini kapattığında sönüyor yıldızlarım...
    Gözlerinden bir yol çizdim kendime, yıldızlara tutunarak ulaştım aşka... Aşk maviydi; gözlerinde aşka bulandım... Şimdi belki de bu yüzden; gözlerini kapadığında yolumu kaybedişim...
    Şiirler okurdum gökyüzüne bakarak; nefesimden cam buğulanırdı... Adımı yazardım o şiirli buğuya, yanında bir boşluk bırakarak... Sonra yanına eklenecek mavi aşkımı hayal ederdim saatlerce... Şöyle olmalı, böyle bakmalı, böyle konuşmalı...
    Şimdilerde gözlerine bakarak şiirler okuyorum içimden, sen duymuyorsun... Gözlerinin buğusuna adımı yazıyorum, yanına da mavi aşkımı; yani seni... Kapasan gözlerini, buğusu silinecek, adım silinecek gözlerinden, aşk silinecek...
    Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp;
    “Yokluğun cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum kapama gözlerini” diye biten...
    Şimdi gözlerini kaparsan; gözlerindeki yıldızlar sönecek...
    Şimdi gözlerini kaparsan; maviler çok üşüyecek...

  • gitmek24.02.2008 - 21:12

    GİTMEK

    Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
    Küçük bir sahil kasabasına,
    Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

    Hayatından memnun olan yok.
    Kiminle konuşsam aynı şey...
    Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

    Öyle 'yanına almak istediği üç şey' falan yok.
    Bir kendisi.
    Bu yeter zaten.
    Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
    Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
    Ama olmuyor.

    Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
    Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

    Böyle gidiyoruz işte.
    Bir yanımız 'kalk gidelim',
    öbür yanımız 'otur' diyor.

    'Otur' diyen kazanıyor.
    O yan kalabalık zira...
    İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
    Güvende olma duygusu...
    En kötüsü alışkanlık.
    Alışkanlığın verdiği rahatlık,
    Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
    Kalıyoruz...
    Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

    Evlenmeler...
    Bir çocuk daha doğurmalar...
    Borçlara girmeler...
    İşi büyütmeler...
    Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

    Misal ben...
    Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
    Değil bu şehirden gitmek,
    İki sokak öteye taşınamıyorum.
    Alıp götürsem gelmez ki...
    Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
    Herkes onu, o herkesi seviyor.
    Hangi birimizle gitsin?

    'Sırtında yumurta küfesi olmak' diye bir deyim vardır;
    Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
    Kendi imalatımız küfeler.

    Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
    Ölüm var zira.
    Ölüme inat tutunmak lazım,
    İnadına kök salmak lazım.

    Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
    Var tabii yapanlar, ama az.
    Sadece kaymak tabakası.
    Hepimiz kaçabilsek...
    Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
    Gün içinde mesela...
    Küçücük gitmeler yapabilsek.

    Ne mümkün.
    Sabah 9, akşam 18
    Sonra başka mecburiyetler
    Sıkışıp kaldık.
    Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
    Bu kadar ağır olmamalı.

    Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
    Ne saçma...
    Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
    Galiba.

    Ben her bahar aşık olmam ama
    Her bahar gitmek isterim.
    Gittiğim olmadı hiç,
    Ama olsun... İstemek de güzel

    CAN YÜCEL

  • özlem03.02.2008 - 00:13

    Özlem nedir diye sorsaydın dün
    Farklı anlamlarda anlatırdım sana
    Ama şimdi özlem deyince
    Yüzüme güzel bir tebessüm geliyor...

    Özlem nedir diye sorsaydın dün
    Konuşur dururdum bolca
    Ama bu seni düşünmek
    Seni akla getirmek olmazdı...

    Özlem nedir diye sorsaydın dün
    Bilmiyorum gerçek anlamını derdim
    Ama şimdi sorarsan bana
    Özlemin adı SENSİN....

  • korkuyorum31.01.2008 - 16:45

    Korkuyorum....
    Hayat korkutuyor beni..
    Sen korkutuyorsun beni..
    Güneş korkutuyor beni..
    Yollar korkutuyor beni..

    Korkuyorum....
    Duygularım korkutuyor beni
    Düşüncelerim korkutuyor beni..
    Kalbim korkutuyor beni..
    Sen korkutuyorsun beni..

    Korkuyorum...
    Seni istemek korkutuyor beni
    Seni özlemek korkutuyor beni..
    Seni görmek korkutuyor beni..
    Seni görmemek korkutuyor beni..

    Korkuyorum..
    Ellerimde seni görmek..
    Gözlerimde seni görmek..
    Saçlarımda seni görmek..
    Asıl önemlisi kalbimde seni görmek
    Korkutuyor beni...

  • göz31.01.2008 - 16:17

    Küçücük gözlerinle kocaman baktın bana
    Gözlerin küçüktü bakışların kocaman
    Kocaman bakışlarında gördüğüm
    Kocaman koskocaman bir hayatın özetiydi..

    Küçük gözlerin kocaman sevgi doluydu
    Sevgi doluydu kocaman bakan gözlerin
    Kocaman hayatın ardından bakan küçük gözlerin
    Kocaman sevgi saçıyordu kocaman bakan gözlerin..

    Afacan bir çocuk oturmuştu gözlerine
    Sevgiyle bakıyordu afacan çocuk
    Kocaman sevgiyle bakıyordu afacan çocuk
    O afacanı hiç kaybetme :-)))

  • kader19.01.2008 - 20:35

    Kaderin amansız oluşu değilidir sorun; çünkü insan birşeyi inatla isterse onu elde eder. Korkunç olan istediğimiz şeyi elde ettikten sonra ondan bıkmamızdır. O zaman sucu kaderde değil, kendi isteğimizde bulmalıyız.

  • sevgi19.01.2008 - 18:53

    'Sevgi' olmasa, yaşanabilir bir yer olur mu dünya? .....Dünyayı yaşanılabilir kılan en önemli şey sevgidir....