belki alakasız gelebilir ama,bu terim bana Tarkovski'nin şu satırlarını hatırlattı...
'...daha önce de belirttiğimiz gibi,sinemayı tiyatrodan ayıran şey,filmin,kişilikleri bir mozaik şeklinde film şeridine kaydetmesi,yönetmenin de sonradan bunlardan sanatsal bir bütünlük meydana getirmesidir...Buna karşın tiyatro,spekülatif çözümlemeciliğin çok büyük önem taşıdığı bir oyunculuk çalışmasının yürütülmesini talep eder...Tiyatroda bütünün göz önünde tutularak kişiliklerin ilkesinin belirlenmesi,oyunda rol alan insanların eylem şemasının ana hatlarıyla çizilmesi,oyuncuların birbirlerini ne şekilde etkileyeceğinin,oyundaki davranışlarının ve sebeplerinin genel olarak işlenmesi gerekir...Oysa sinemada önemli olan,o anki durumun,ruh halinin aslını bulmaktır...Bazen bu doğruya ulaşmak,oyuncuları çekim boyunca kendi hayatlarını yaşamaktan alıkoymak ne kadar da zordur! Rolünü canlandıran bir oyuncuya,kendini en iyi şekilde ifade etme olanağı tanıyan ruhsal durumunun en derin köşelerine nüfuz etmek ne kadar da zordur! '
'Ben nasıl Türklere düşman olabilirim,filanca kitapta okuduğuma göre Türkler Hz. Mehdi'nin ordusunda savaşacak ve 100.000 (rakamı tam hatırlamıyorum,vulcan) şehit vereceklerdir.'
Türkiye’yi “enerji kontrol merkezi” yapma vaadiyle milyarlarca dolar harcanarak hayata geçirilen Bakü-Ceyhan enerji hattının, İsrail’i dünyanın “enerji merkezi” yapma amacıyla hazırlandığı ortaya çıktı.
Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
Büyük gizlilikle yürütülen görüşmeler İsrail’in Lübnan’a saldırmasındaki asıl amacın, Ortadoğu’da İsrail için tehdit oluşturan yapılanmaların etkisizleştirilerek, Bakü-Ceyhan boru hattıyla Akdeniz’e taşınan enerjinin İsrail üzerinden dünyaya pazarlanmak istenmesi olduğunu yazan Millî Gazete’nin yorumu imzalanan bu anlaşmayla doğrulanmış oldu. Anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek.
** Rus, Kazak ve Azeri petrolleri ile doğalgazını Ortadoğu’ya aktaracak, aynı zamanda elektrik ve su taşıyacak boru hattı için, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında gizli yürütülen görüşmeler soncunda Türkiye’nin önümüzdeki yüzyıllık enerji politikasını belirleyecek anlaşma imzalandı. Türkiye ve İsrail, Karadeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Rus ve Kazak petrollerinin Uzakdoğu pazarına ulaştırılmasını hedefleyen bir boru hattı inşa edilmesi için mutabakata vardı. Konuyla ilgili görüşmenin mutabakat zaptı, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında önceki akşam Tel Aviv’de imzalandı.
Görüşmeler gizli yürütüldü Projede, Türkiye’nin Ceyhan petrol terminali kilit rol oynuyor. Halen Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminali, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de bu yolla İsrail tarafından dünyaya pazarlanacak. Kudüs’te 13 Aralık günü boyunca süren görüşmeler ardından, Tel Aviv’deki resmi yemek öncesinde imzalanan mutabakat zaptında petrol hattının, Türkiye’nin inşa etmek istediği Samsun-Ceyhan hattının devamı olarak, İsrail’deki terminallere uzatılacağı yazılıyor.
Türk hükümeti ile İsrail arasında büyük bir gizlilikle yürütülen görüşmeler sonrasında varılan anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, bu yolla Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek. Bu anlaşma ile büyük bir enerji tekeli haline gelecek olan İsrail, elinde bulunduracağı enerji kozuyla bir yandan Ortadoğu ülkelerini kontrol edecek, bir yandan da uluslararası konumu güçlendirmiş olacak. Bu anlaşma, aynı zamanda Türkiye’nin önümüzdeki “yüzyıllık bağımlılığının” adresinin de İsrail olması anlamına geliyor.
Türkiye’nin su kaynakları peşkeş çekilecek Türkiye-İsrail mutabakat zaptında, Karadeniz-Kızıldeniz hattının yalnızca bir petrol boru hattı olmadığı, bu hattın aynı zamanda su, doğalgaz ve elektrik de taşıyacağı kaydediliyor. Ancak söz konusu edilen su kaynaklarının nerelerde yer aldığı belirtilmiyor. Bu belirsizlik, bahsi geçen su kaynaklarının Türkiye’den doğan su kaynakları olduğu kanısını güçlendirirken, Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarının da bu anlaşma nedeniyle uzun vadede tartışmalı hale geleceği vurgulanıyor.
Mutabakat metni Mutabakat zaptında şu ifadelere yer verildi:
Türkiye ve İsrail arasında 10 Ekim 2005 ve 10–12 Mart 2006 tarihlerinde yapılan Enerji Çalışma Grubu toplantıları sonuçlarına dayanarak, taraflar Kudüs’te yaptıkları görüşmede Türkiye ve İsrail arasında, ham petrol, doğalgaz, taze su ve elektrik kablosu boru hatlarından oluşan bir enerji koridoru inşası konusunda kararlılıklarını tekrarlamışlardır.
Taraflar, bu enerji koridorunun inşası için hâlihazırda harekete geçmiş bulunan özel sektör girişimlerinin devamını destekler. Bu çerçevede taraflar, Türkiye-İsrail enerji koridorunun parçası olarak bir açıkdeniz çoklu boru hattı projesinin (ham petrol, doğalgaz, su ve elektrik) Samsun-Ceyhan ham petrol hattının bir uzantısı olarak İsrail’deki çıkışlarla, Ceyhan’daki terminal arasında fiziki bir bağ olmak üzere inşasını gözetir. Taraflar bu bağlantının Türk hükümetinin kararıyla gerçekleşeceği üzerine anlaşmıştır. Taraflar, bu çerçevede, sürmekte olan yapılabilirlik çalışmasının mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını talep eder.
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonucunda Yahudi lobisinin etkisiyle imzalanan enerji anlaşması, Yahudi lobisi'nin Bakü-Ceyhan hattı üzerindeki etkinliğini de ortaya çıkardı...
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonrasında Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak'ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi'ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz'e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz'e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
İsrail, Türkiye’nin egemenlik haklarına müdahale eder Ortadoğu Uzmanı Araştırmacı-Yazar Hüsnü Mahalli, bu hat üzerinden İsrail’e taşınması planlanan suyun Türkiye’den karşılanacağını, bu durumun ise uzun vadede İsrail’in Türkiye’nin su kaynakları üzerindeki etkinliğini arttıracağını söyledi. Mahalli, “Rus petrollerinin Türkiye’ye taşınıp Ceyhan üzerinden geçirilerek İsrail’e ulaştırılması ve oradan da dünyaya pazarlanması bana teknik anlamda uygulanabilir bir proje olarak görünmüyor. Şayet böyle bir proje söz konusu olursa bu İsrail’in iç pazarına yönelik olabilir. Ancak İsrail’in nüfusu göz önünde bulundurulduğunda iç pazar tüketiminin büyük olamayacağı anlaşılır. Bu anlaşmada petrolden ziyade su ile ilgili gelişmelere dikkat etmek lazım. Çünkü söz konusu hat petrolün yanı sıra, elektrik ve su taşınmasını da öngörüyor. Bu hattan taşınacak su Rusya’dan gelmeyeceğine göre, sözü edilen su kaynaklarının Türkiye’nin kaynakları olduğu açık. Daha önce Manavgat suyunun İsrail’e taşınması söz konusu olmuştu. Ancak İsrail 50 yıllık bir sözleşme imzalamak istemiş, Türkiye ise yaptığı 300 milyon dolarlık yatırıma rağmen 50 yıllık sözleşmeye yanaşmamıştı. Şimdi bu anlaşma ile yeniden gündeme gelen Türkiye sularının İsrail’e taşınması meselesi, daha geniş bir projenin kapsamı içerisinde işleniyor. Bu anlaşma sonrasında Türkiye’nin sularının İsrail’e taşınması, uzun vadede Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarına İsrail’in müdahale etmesi sonucunu doğurur. Çünkü Ortadoğu’daki su kaynaklarının kontrol altında tutulması İsrail için hayati bir önem arz ediyor” dedi.
İsrail, Türkiye’nin su kaynaklarına odaklandı İsrail’in su politikasının Türkiye’ye yoğunlaştığına da dikkat çeken Mahalli, “İsrail, Lübnan’a saldırdığı 33 günlük zaman diliminde bile Lübnan’daki Litani nehri üzerine portatif pompalar yerleştirerek bu süre zarfında Litani nehrinin suyunu İsrail’e taşıdı. İsrail’in Golan’ın dışında Ortadoğu’da güçlü ve daimi su kaynaklarına ihtiyacı var. Bu su kaynaklarının ise Türkiye’de yer alması dolayısıyla, İsrail’in su politikası bir yerde Türkiye’nin su kaynaklarına odaklanmış durumda. Bu nedenle de Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki kullanım haklarının niteliği, İsrail’i çok ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.
Yahudi lobisi Bakü-Ceyhan’ı istedi ASAM Genel Koordinatörü ve Enerji Uzmanı Necdet Pamir ise, İsrail’in başından beri Bakü-Ceyhan enerji hattı ile ilgilendiğine dikkat çekerek, “Bakü-Ceyhan enerji hattının İsrail’in arz güvenliği açısından çok önemli olduğu bir gerçek. Hattın kurulması kesinleşmeden önce, Bakü-Ceyhan hattına alternatif olarak gündemde olan hatlar vardı. Türkiye bu enerji hattının kendi toprakları üzerinden geçmesi için ABD’de lobi faaliyetleri yürütürken, Ermeni ve Rum lobileri, hattın Türkiye’den geçmemesi için yoğun bir çaba gösteriyorlardı. Bu süreçte yapılan müzakerelere ben de katılıyordum. Gerçek şu ki, bu müzakerelerde ABD’deki Yahudi lobisi hattın Türkiye’den geçmesi için nerdeyse Türk lobisi kadar yoğun bir çaba sarf etti. Nihayetinde ise, Bakü-Ceyhan hattı Yahudi lobisinin Türk lobisini desteklemesi sonucunda kabul edildi. Çünkü Ortadoğu bölgesinde, İsrail arz güvenliği açısından bu enerji hattının Türkiye’den geçmesini istiyordu” dedi.
İsrail, sıkışmışlığını Türkiye üzerinden atmak istiyor İsrail’in enerji kaynağı ülkelerdeki güçlü Yahudi lobileri ve şirketleri sayesinde enerji üzerindeki etkinliğine de değinen Pamir, “Ortadoğu bölgesinde, İsrail, yalnızca Türkiye’yi göreceli olarak kendisi için bir tehdit olarak kabul görmüyor. Yapılan son enerji anlaşmasının İsrail tarafından algılanma biçimi şaşırtıcı değil. Mavi akım projesi dâhil olmak üzere, Bakü-Ceyhan hattı ile de İsrail başından beri ilgileniyordu ve hatta çoğu gelişmede kilit rol oynuyordu. Bu son anlaşma ile İsrail bir yandan kendi bölgesindeki sıkışmışlığını Türkiye üzerinden hafifletmek istiyor, bir yandan da Uzakdoğu pazarına enerji satarak kendi manevra alanını genişletip uluslararası konumunu güçlendirmek istiyor. Türkiye açısından bakıldığında ise, ülkemizden geçecek her boru hattı her zaman bir avantaj olamayabilir. Bu hatlar aynı zamanda ciddi güvenlik sorunlarının yanı sıra, egemenlik haklarının kullanımı ile ilgili sorunlar da doğurabilir. İsrail’in Ortadoğu’da enerji tekeli olma olasılığını zayıf buluyorum. Çünkü şayet kaynak ülke değilseniz enerji tekeli olamazsınız ve pazarlık gücünüz sınırlı kalır. Ancak, Yahudi sermayesinin Rusya’daki güçlü yapısı, İsrail’in enerji üzerindeki hâkimiyetini güçlendiriyor. Rusya başta olmak üzere, enerji açısından kaynak olan ülkelerin neredeyse tamamında çok güçlü Yahudi şirketleri var ve bu şirketler şu veya bu şekilde enerji hatları üzerinde ciddi bir etkinliğe sahip” ifadelerini kullandı.
-Lütfen beni sıkboğaz etmeyin...
-Peki şık bir boğaz gezisine ne dersiniz?
İETT otobüslerinde sabah sabah ayakta bekleyerek derse yetişmeye çalışmak...
belki alakasız gelebilir ama,bu terim bana Tarkovski'nin şu satırlarını hatırlattı...
'...daha önce de belirttiğimiz gibi,sinemayı tiyatrodan ayıran şey,filmin,kişilikleri bir mozaik şeklinde film şeridine kaydetmesi,yönetmenin de sonradan bunlardan sanatsal bir bütünlük meydana getirmesidir...Buna karşın tiyatro,spekülatif çözümlemeciliğin çok büyük önem taşıdığı bir oyunculuk çalışmasının yürütülmesini talep eder...Tiyatroda bütünün göz önünde tutularak kişiliklerin ilkesinin belirlenmesi,oyunda rol alan insanların eylem şemasının ana hatlarıyla çizilmesi,oyuncuların birbirlerini ne şekilde etkileyeceğinin,oyundaki davranışlarının ve sebeplerinin genel olarak işlenmesi gerekir...Oysa sinemada önemli olan,o anki durumun,ruh halinin aslını bulmaktır...Bazen bu doğruya ulaşmak,oyuncuları çekim boyunca kendi hayatlarını yaşamaktan alıkoymak ne kadar da zordur! Rolünü canlandıran bir oyuncuya,kendini en iyi şekilde ifade etme olanağı tanıyan ruhsal durumunun en derin köşelerine nüfuz etmek ne kadar da zordur! '
'Ukigusa' (1959)
Yasujiro Ozu
-Kaçman imkansız...Bana bağlıyken nasıl şansın olabilir?
-Bu soruyu kocana sakla...
(The 39 Steps)
'Ben nasıl Türklere düşman olabilirim,filanca kitapta okuduğuma göre Türkler Hz. Mehdi'nin ordusunda savaşacak ve 100.000 (rakamı tam hatırlamıyorum,vulcan) şehit vereceklerdir.'
Şeyh Said (R.A.)
unutmadık...
yolu yolumuz,davası davamız...
-Because,I'm a cave man...
Türkiye’yi “enerji kontrol merkezi” yapma vaadiyle milyarlarca dolar harcanarak hayata geçirilen Bakü-Ceyhan enerji hattının, İsrail’i dünyanın “enerji merkezi” yapma amacıyla hazırlandığı ortaya çıktı.
Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
Büyük gizlilikle yürütülen görüşmeler
İsrail’in Lübnan’a saldırmasındaki asıl amacın, Ortadoğu’da İsrail için tehdit oluşturan yapılanmaların etkisizleştirilerek, Bakü-Ceyhan boru hattıyla Akdeniz’e taşınan enerjinin İsrail üzerinden dünyaya pazarlanmak istenmesi olduğunu yazan Millî Gazete’nin yorumu imzalanan bu anlaşmayla doğrulanmış oldu. Anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek.
**
Rus, Kazak ve Azeri petrolleri ile doğalgazını Ortadoğu’ya aktaracak, aynı zamanda elektrik ve su taşıyacak boru hattı için, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında gizli yürütülen görüşmeler soncunda Türkiye’nin önümüzdeki yüzyıllık enerji politikasını belirleyecek anlaşma imzalandı. Türkiye ve İsrail, Karadeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Rus ve Kazak petrollerinin Uzakdoğu pazarına ulaştırılmasını hedefleyen bir boru hattı inşa edilmesi için mutabakata vardı. Konuyla ilgili görüşmenin mutabakat zaptı, Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer arasında önceki akşam Tel Aviv’de imzalandı.
Görüşmeler gizli yürütüldü
Projede, Türkiye’nin Ceyhan petrol terminali kilit rol oynuyor. Halen Irak’ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi’ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz’e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminali, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz’e inen Rus ve Kazak petrolleri de bu yolla İsrail tarafından dünyaya pazarlanacak. Kudüs’te 13 Aralık günü boyunca süren görüşmeler ardından, Tel Aviv’deki resmi yemek öncesinde imzalanan mutabakat zaptında petrol hattının, Türkiye’nin inşa etmek istediği Samsun-Ceyhan hattının devamı olarak, İsrail’deki terminallere uzatılacağı yazılıyor.
Türk hükümeti ile İsrail arasında büyük bir gizlilikle yürütülen görüşmeler sonrasında varılan anlaşmanın hayata geçmesi durumunda, enerji bakımından Ortadoğu’nun en zayıf ülkelerinden biri olan İsrail, bu yolla Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın ve Balkanların enerji kaynaklarını dünyaya pazarlayan tek güç haline gelecek. Bu anlaşma ile büyük bir enerji tekeli haline gelecek olan İsrail, elinde bulunduracağı enerji kozuyla bir yandan Ortadoğu ülkelerini kontrol edecek, bir yandan da uluslararası konumu güçlendirmiş olacak. Bu anlaşma, aynı zamanda Türkiye’nin önümüzdeki “yüzyıllık bağımlılığının” adresinin de İsrail olması anlamına geliyor.
Türkiye’nin su kaynakları peşkeş çekilecek
Türkiye-İsrail mutabakat zaptında, Karadeniz-Kızıldeniz hattının yalnızca bir petrol boru hattı olmadığı, bu hattın aynı zamanda su, doğalgaz ve elektrik de taşıyacağı kaydediliyor. Ancak söz konusu edilen su kaynaklarının nerelerde yer aldığı belirtilmiyor. Bu belirsizlik, bahsi geçen su kaynaklarının Türkiye’den doğan su kaynakları olduğu kanısını güçlendirirken, Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarının da bu anlaşma nedeniyle uzun vadede tartışmalı hale geleceği vurgulanıyor.
Mutabakat metni
Mutabakat zaptında şu ifadelere yer verildi:
Türkiye ve İsrail arasında 10 Ekim 2005 ve 10–12 Mart 2006 tarihlerinde yapılan Enerji Çalışma Grubu toplantıları sonuçlarına dayanarak, taraflar Kudüs’te yaptıkları görüşmede Türkiye ve İsrail arasında, ham petrol, doğalgaz, taze su ve elektrik kablosu boru hatlarından oluşan bir enerji koridoru inşası konusunda kararlılıklarını tekrarlamışlardır.
Taraflar, bu enerji koridorunun inşası için hâlihazırda harekete geçmiş bulunan özel sektör girişimlerinin devamını destekler. Bu çerçevede taraflar, Türkiye-İsrail enerji koridorunun parçası olarak bir açıkdeniz çoklu boru hattı projesinin (ham petrol, doğalgaz, su ve elektrik) Samsun-Ceyhan ham petrol hattının bir uzantısı olarak İsrail’deki çıkışlarla, Ceyhan’daki terminal arasında fiziki bir bağ olmak üzere inşasını gözetir.
Taraflar bu bağlantının Türk hükümetinin kararıyla gerçekleşeceği üzerine anlaşmıştır. Taraflar, bu çerçevede, sürmekte olan yapılabilirlik çalışmasının mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını talep eder.
‘Büyük İsrail’ ihaneti!
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonucunda Yahudi lobisinin etkisiyle imzalanan enerji anlaşması, Yahudi lobisi'nin Bakü-Ceyhan hattı üzerindeki etkinliğini de ortaya çıkardı...
Türkiye ve İsrail arasında gizli yürütülen görüşmeler sonrasında Tel Aviv’de imzalanan anlaşmaya göre, Irak'ın kuzey petrol sahalarını Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi'ndeki Azeri petrol yataklarını, Bakü-Tiflis-Ceyhan hatlarıyla Akdeniz'e, dünya pazarlarına indiren Ceyhan terminalinin yanı sıra, Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşasıyla Karadeniz'e inen Rus ve Kazak petrolleri de İsrail’deki terminallere kadar uzatılacak. Böylece, enerji bölgelerinden İskenderun Körfezi’ne taşınmış olan enerji, İskenderun’dan dünyaya pazarlanmak yerine, İsrail’in Kızıldeniz sahilinde yer alan Eilat şehrinden dünyaya pazarlanacak.
İsrail, Türkiye’nin egemenlik haklarına müdahale eder
Ortadoğu Uzmanı Araştırmacı-Yazar Hüsnü Mahalli, bu hat üzerinden İsrail’e taşınması planlanan suyun Türkiye’den karşılanacağını, bu durumun ise uzun vadede İsrail’in Türkiye’nin su kaynakları üzerindeki etkinliğini arttıracağını söyledi. Mahalli, “Rus petrollerinin Türkiye’ye taşınıp Ceyhan üzerinden geçirilerek İsrail’e ulaştırılması ve oradan da dünyaya pazarlanması bana teknik anlamda uygulanabilir bir proje olarak görünmüyor. Şayet böyle bir proje söz konusu olursa bu İsrail’in iç pazarına yönelik olabilir. Ancak İsrail’in nüfusu göz önünde bulundurulduğunda iç pazar tüketiminin büyük olamayacağı anlaşılır. Bu anlaşmada petrolden ziyade su ile ilgili gelişmelere dikkat etmek lazım. Çünkü söz konusu hat petrolün yanı sıra, elektrik ve su taşınmasını da öngörüyor. Bu hattan taşınacak su Rusya’dan gelmeyeceğine göre, sözü edilen su kaynaklarının Türkiye’nin kaynakları olduğu açık. Daha önce Manavgat suyunun İsrail’e taşınması söz konusu olmuştu. Ancak İsrail 50 yıllık bir sözleşme imzalamak istemiş, Türkiye ise yaptığı 300 milyon dolarlık yatırıma rağmen 50 yıllık sözleşmeye yanaşmamıştı. Şimdi bu anlaşma ile yeniden gündeme gelen Türkiye sularının İsrail’e taşınması meselesi, daha geniş bir projenin kapsamı içerisinde işleniyor. Bu anlaşma sonrasında Türkiye’nin sularının İsrail’e taşınması, uzun vadede Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki egemenlik haklarına İsrail’in müdahale etmesi sonucunu doğurur. Çünkü Ortadoğu’daki su kaynaklarının kontrol altında tutulması İsrail için hayati bir önem arz ediyor” dedi.
İsrail, Türkiye’nin su kaynaklarına odaklandı
İsrail’in su politikasının Türkiye’ye yoğunlaştığına da dikkat çeken Mahalli, “İsrail, Lübnan’a saldırdığı 33 günlük zaman diliminde bile Lübnan’daki Litani nehri üzerine portatif pompalar yerleştirerek bu süre zarfında Litani nehrinin suyunu İsrail’e taşıdı. İsrail’in Golan’ın dışında Ortadoğu’da güçlü ve daimi su kaynaklarına ihtiyacı var. Bu su kaynaklarının ise Türkiye’de yer alması dolayısıyla, İsrail’in su politikası bir yerde Türkiye’nin su kaynaklarına odaklanmış durumda. Bu nedenle de Türkiye’nin kendi su kaynakları üzerindeki kullanım haklarının niteliği, İsrail’i çok ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.
Yahudi lobisi Bakü-Ceyhan’ı istedi
ASAM Genel Koordinatörü ve Enerji Uzmanı Necdet Pamir ise, İsrail’in başından beri Bakü-Ceyhan enerji hattı ile ilgilendiğine dikkat çekerek, “Bakü-Ceyhan enerji hattının İsrail’in arz güvenliği açısından çok önemli olduğu bir gerçek. Hattın kurulması kesinleşmeden önce, Bakü-Ceyhan hattına alternatif olarak gündemde olan hatlar vardı. Türkiye bu enerji hattının kendi toprakları üzerinden geçmesi için ABD’de lobi faaliyetleri yürütürken, Ermeni ve Rum lobileri, hattın Türkiye’den geçmemesi için yoğun bir çaba gösteriyorlardı. Bu süreçte yapılan müzakerelere ben de katılıyordum. Gerçek şu ki, bu müzakerelerde ABD’deki Yahudi lobisi hattın Türkiye’den geçmesi için nerdeyse Türk lobisi kadar yoğun bir çaba sarf etti. Nihayetinde ise, Bakü-Ceyhan hattı Yahudi lobisinin Türk lobisini desteklemesi sonucunda kabul edildi. Çünkü Ortadoğu bölgesinde, İsrail arz güvenliği açısından bu enerji hattının Türkiye’den geçmesini istiyordu” dedi.
İsrail, sıkışmışlığını Türkiye üzerinden atmak istiyor
İsrail’in enerji kaynağı ülkelerdeki güçlü Yahudi lobileri ve şirketleri sayesinde enerji üzerindeki etkinliğine de değinen Pamir, “Ortadoğu bölgesinde, İsrail, yalnızca Türkiye’yi göreceli olarak kendisi için bir tehdit olarak kabul görmüyor. Yapılan son enerji anlaşmasının İsrail tarafından algılanma biçimi şaşırtıcı değil. Mavi akım projesi dâhil olmak üzere, Bakü-Ceyhan hattı ile de İsrail başından beri ilgileniyordu ve hatta çoğu gelişmede kilit rol oynuyordu. Bu son anlaşma ile İsrail bir yandan kendi bölgesindeki sıkışmışlığını Türkiye üzerinden hafifletmek istiyor, bir yandan da Uzakdoğu pazarına enerji satarak kendi manevra alanını genişletip uluslararası konumunu güçlendirmek istiyor. Türkiye açısından bakıldığında ise, ülkemizden geçecek her boru hattı her zaman bir avantaj olamayabilir. Bu hatlar aynı zamanda ciddi güvenlik sorunlarının yanı sıra, egemenlik haklarının kullanımı ile ilgili sorunlar da doğurabilir. İsrail’in Ortadoğu’da enerji tekeli olma olasılığını zayıf buluyorum. Çünkü şayet kaynak ülke değilseniz enerji tekeli olamazsınız ve pazarlık gücünüz sınırlı kalır. Ancak, Yahudi sermayesinin Rusya’daki güçlü yapısı, İsrail’in enerji üzerindeki hâkimiyetini güçlendiriyor. Rusya başta olmak üzere, enerji açısından kaynak olan ülkelerin neredeyse tamamında çok güçlü Yahudi şirketleri var ve bu şirketler şu veya bu şekilde enerji hatları üzerinde ciddi bir etkinliğe sahip” ifadelerini kullandı.
-Do you believe in all this?
-Me? That's of no importance...
(ashes and diamonds)