Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Nuri Gamsız
Nuri Gamsız

YOĞUŞMALI İNSAN

  • alınganlık02.08.2006 - 23:06

    cümle alemin derdini,sıkıntısını boynumuza asmış, gururla taşıyoruz. mazoşist falan olduğumuzdan değil,insan olmamızın gerekliğindendir çektiğimiz acılar. hal böyle olunca sinirlerimiz gevşiyor, laçkalaşıyor ….

    arıyoruz, bu kadar pisliğin,rezilliğin,iğrençliğin ortasında temiz bir el arıyoruz. bulduğumuzda ise çocukça sevinip derin anlamlar yükleyip,sıkıca kavrayarak- alttan alta yalnız olmadığımıza- seviniyoruz…

    gün gelip,bu temiz ellerden çıkan küçük kırıcı kelimeler , ruhumuzda onarılmayacak yaralar açabiliyor…”dostun attığı gül yaralar” babında! ... bakma öyle sert gözüktüğümüze alınganız,içliyiz…

  • tirşik02.08.2006 - 22:54

    envai çeşit sebzenin salçalı suda pişirilmesiyle meydana gelen gariban yemeğidir(doymuş olmak için yiyip - tarif veriyoruz)

    neşeli usta alternatifobezito’dan (ispanyol asıllı) tirşik tarifi:

    adios, efendim soğanları kabuklu,biberleri tüm tüm tencereye atıp,kendi yağlarıyla kavrulmalarını bekliyoruz(organik) arkasından doğradığımız patlıcan,patates ve kabakları
    dirsek teması hizasıyla tencereye atıp,su ekliyoruz. tenceredeki malzemelerimizi karıştırmamız gerekiyor,yok ben uğraşamam derseniz,2 duble rakı döküp bu malzemelerin halay çekişini keyifle izlersiniz,kendileri karışır.10 dakika sonra yemeğimiz hazırdır,afiyet şeker olsun. hey gringo bağla artık şu entryi.

  • boranı02.08.2006 - 22:53

    ismi bile pavlov’un şartlı salyalanmasına yol açan yemektir.

    neşeli usta alternatifobezito’dan (ispanyol asıllı) boranı tarifi:

    adios,efendim boranı yemeği simetri hastalarına şifadır, şöyledir: önceden yoğrulmuş köfteleri yarıçapları 2 cm olacak şekilde yuvarlayıp,yağda kızartarak bir tabağa alıyoruz,kafasını kopardığımız muhabbet kuşunu ölçü alarak etlerimizi kuşbaşı olarak(çapı 2 cm- ki,çapın beni almaz türünden iğrenç espirler yapılmasn, var var madrit’de var bu espiriciler) doğruyoruz.kusmayın. temizlediğimiz pazı saplarını 2 cm.(yaprağı işimize yaramaz) ve haşlanmış nohutları (yarıçaplar 2 cm.) bu karışımın içine soğan,salça,kuru nane,samırsakla beraber tencereye dolduruyoruz. viva boranı diyerek kaşıklıyoruz.

  • sonsuzluk28.07.2006 - 16:13

    'zaman ki sonsuzdur

    bitmemiş şiirler gibidir


    bazı hüzünleri

    bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir...'

    ilhan berk

  • kız kardeş28.07.2006 - 15:17

    abi ya, cümlesiyle sizi sizden alıp, bilumum alış-veriş merkezlerine götürüp, ocağınıza incir ağacı diken fareciklerdir.

  • kız kardeş28.07.2006 - 15:15

    anneleriyle aralarındaki gizli bağ çözülemeyen, sürekli giyim, yemek, evlilik üzerine hayat koç’luğu yapmaya kalkan, sinir üstü baklava’cıklardır.

  • kız kardeş28.07.2006 - 15:15

    mesajlaşmalarına hönkürerek kota koyduğunuz ama artık büyüdüğünü,

    öğretmen olduğunu ve bir sevgilisi olmasının muhtemelitesini

    düşünemediğiniz küçüklüklerdir.

  • külünçe28.07.2006 - 11:35

    ortasındaki siyah susamlara ulaşabilmek için çevresini katur-kutur tırtıklayarak yemeniz gereken (ki dişlerinizle gazoz kapağı açmak gibidir) her dem taze olan, bir peksimet türüdür

    hazırlanışı ve malzemeleri:

    bir çorba kepçesi hardal,

    3 diş-2 dil büyüklüğünde sarımsak,

    elinizi çuvala daldırın ne kadar gelirse o kadar soğan(pişirirken öldürmeyin yazık)

    efendim bunları koca bir leğende harmanlayıp,karışımın üzerine bob ross edasıyla biraz siyah susam ekeleyip,folyalara sararak,önceden korlanmış kömürün üstünde 3,5 dakika zehirlenmeden pişiriyoruz,pişen külünçeleri kayık tabaklarda servise sunuyoruz,afiyet şeker olsun.

    not: büyünce GURME olmak istiyorum

  • Birleşmiş Milletler27.07.2006 - 16:26

    lübnan’daki 4 birleşmiş milletler görevlisinin kasten öldürülmesi uluslar arası hukukuğun ve birleşmiş milletlerin bittiğinin tescilidir (gerçi 5 ülkenin veto hakkı olunca çıkan karaların objektifliğide tartışılır hale gelmektedir) bu bitişin başlangıç süreci -eskidir -yakın tarihten doğru bakarsak, amerika’nın ırak’ı işgaliyle başlamıştır, israil’in lübnan’daki katliamlarıda katmerlenmesini sağlamaktadır. bu insanlik dışı ve ölçüsüz savaşı (lübnan’lıların el yapımı füzelerine karşı,israil’in güdümlü,duyarlı, boklu,püsürlü en son teknolojik icatlarla donanmış füzeleri! ambulansları vuruması, sivil evleri hedef alması …) nefretle kınayıp, içimizdeki israil’lilerde dahil: siyonist-emperyalistlerin yerli işbirlikçileri (kasıt yahudi insanlar değildir, böyle bir genelleme saçma ötesidir,sebebine gelince bu savaşa en güçlü karşı duruş dilbilimci noam chomsky’den gelmiştir yahudidir,israil’de savaşa karşı “barış hemen şimdi “grubu vardır vs. örnekler çoğaltılabilir) bunlardan beslenen ve özenenlere ilişkin çarpıcı yazı bu hafta ahmet insel tarafından kaleme alınmıştır. yani israil’e özenen, israil gibi hukuk tanımaz,kan dökücü olur,bedeli ağırdır!

    bir diğer kesim ise ülkemiz insanlarının dini duygularını sömürenleredir, hanginiz samimi bir dille amerika ve israil’i kınayabildiniz? yazıklar olsun, beslendiğiniz tek damardan zehir veriyorsunuz ve ülkem insanı seyrediyor. evet, evet salya sümük ağlayıp, hikaye anlatanlaradır sözümüz, buna ilişkin nihat genç’in leman'da nefis bir yazısı vardır (aklıma islami gelenekte neden güney amerika’daki kurtuluş kiliseleri türünden bir yapılanma oluşmadığı takılır,merak ederim!) çıkıp amerika yada israil’i lanetlesinize. yemez: borsada yabancı yatırımcılar, kredi veren bankalar, tekeller vs. yani uluslarası sermaye oyar sizi oyar. sonrasında türban neyi örter, hadi sabah akşam tartışalım,türbanlı – laik,suni-alevi sorarım sizlere genel sağlık sigortası hanginize değmiyor. çatır – çatır ülkenin değerleri özelleştirildi(tüpraş-telekom-tekel vs.) hangi kürde- türke değmedi? bu sorunları küçümsediğim yada yok saydığım anlaşılmasın, sorunlar vardır ve bu sorunlar demokrasi,hukuk ve insan hakları çerçevesinde çözülebileceğidir. derdim bu sorunları bulandırıp yapay gündemli mecralara sürüklenmesidir. yani kardeşlerim, sizin üzerinizden birileri statükolarını, birileri ceplerini,birileri iktidarlarını güçlendiriyor ...

    uyanıp, yaşadığımız çağa tanıklık etmeliyiz ama susarak değil.

  • atlara fısıldayan adam27.07.2006 - 10:40

    atlara fısıldayan adam(fısır fısır fikri) : koşancan, şu kupalı koşuyuda kazan, dile benden ne dilersen

    koşancan (at) : hep öyle diyon ama yarış bittikten sonra yelemi okşayıp,ahıra postalıyorsun

    a.f.a.: lan söz,yarışı kazan akşam reinadayız.

    a: uçankız’la, koşarbatur’uda isterim yanıma

    a.f.a: masraflı oluyon ama, sizin içeceğiniz sütün,yiyeceğiniz üzümün hesabını nasıl öderim?

    a: sen bilirsin, fısır fısır fikri

    a.f.a.: tamam lan,masraflar için, sana ganyan basacağım eğer kazanamazsan beşler sucukevindeki suitin hazır. bu arada şu dopingli karpuzuda ye.

    a: kes şu fısırdamayıda, yarışa konsantre olayım.

    a.f.a.: ok

    yarış biter koşancan kazanır, fısır fısır fikri, koşancanın yelesini okşayıp ahıra gönderir. bu duruma sinirlenen koşancan, hakemler kuruluna doping içeren madde aldığını, itiraf eder … fısır fısır fikri elleri kelepçeli bayrampaşa cezaevine yol alır. fonda beyaz ata(koşancan) prens kıyafetiyle binmiş fısır fısır fikri belirir, müzik, aldatıldım terk edildim şu dünyada’dır. son dur.

    filmin mesajı: yanlışın neresinden dönülürse kardır(salla zarları pulları, salla)