Bahar çiçekleri sunar gözünün bahçelerine... Yaz sıcak bir dokunuştur vucuduna... Güz gelir, dünya buruşur mu ne? ... Karlar yağar başına kışın... Zaman geç olmasın... Başlamadan ötmeye gece kuşları, ses ver gündüz gözüyle... Çünkü ben sana herşeyi sunuyorum... Dört mevsimi... Ve bilmediklerini... Dışarı çık... Sana çarpılıp, sana bölünen parçalarımı bulacaksın çiçek tozlarında... Dokularına sineceğim sımsıcak... Ayağının altında kıtırdayan yaprak benim... Ve başının üstünde direniyorum düşmemek için... Sana ben herşeyi sunuyorum... Bilmediğin diyarlarda tanıdık dostların var onlardan selam getiriyorum... Kaçırdığın kuşun kanadındayım... Ve bilmeden ne olduğumu, kafese kapatmaya çalıştığın... Sana ben herşeyi sunuyorum... Tüm zamansızlıkları içinde sevginin, Sana ilân-ı aşk ediyorum...
ahaaa... şuan New York sokaklarında dolaşmaktayım :)) ordan Hindistan'a geçip yurduma döncem.. ................ perdeyi açık bırakmamak lazım. bunlar evimize de girer yakın zamanda..
buz gibi... siz hiç bi morg içinde beyaz kefene sarılı onlarca insanın ayaklarındaki etiketlere bakıp sevdiğinizi aradınız mı? ölüm; sonun başlangıcı, maddenin manasızlığı. orda herkes eşit... ister üstünde güller açsın,isterse adın yazan başucunda bi taşın olmasın.. yanında götürdüğün günahların ve sevapların
Bahar çiçekleri sunar gözünün bahçelerine...
Yaz sıcak bir dokunuştur vucuduna...
Güz gelir, dünya buruşur mu ne? ...
Karlar yağar başına kışın...
Zaman geç olmasın...
Başlamadan ötmeye gece kuşları, ses ver gündüz gözüyle...
Çünkü ben sana herşeyi sunuyorum...
Dört mevsimi...
Ve bilmediklerini...
Dışarı çık...
Sana çarpılıp, sana bölünen parçalarımı bulacaksın çiçek tozlarında...
Dokularına sineceğim sımsıcak...
Ayağının altında kıtırdayan yaprak benim...
Ve başının üstünde direniyorum düşmemek için...
Sana ben herşeyi sunuyorum...
Bilmediğin diyarlarda tanıdık dostların var onlardan selam getiriyorum...
Kaçırdığın kuşun kanadındayım...
Ve bilmeden ne olduğumu, kafese kapatmaya çalıştığın...
Sana ben herşeyi sunuyorum...
Tüm zamansızlıkları içinde sevginin,
Sana ilân-ı aşk ediyorum...
İlhan İREM
kendiliğinden oluyo zaten..
kasmaya gerek yok.
akşam yemeğini televizyonla başbaşa yemek :)))
bi türlü giydirmeyi beceremedim...
nesne..
anıları alıp satmaktır işi...
göçebedir kendisi zaten..
kurt kocayınca köpeklerin maskarası olurmuş..
ahaaa... şuan New York sokaklarında dolaşmaktayım :)) ordan Hindistan'a geçip yurduma döncem..
................
perdeyi açık bırakmamak lazım. bunlar evimize de girer yakın zamanda..
buz gibi...
siz hiç bi morg içinde beyaz kefene sarılı onlarca insanın ayaklarındaki etiketlere bakıp sevdiğinizi aradınız mı?
ölüm; sonun başlangıcı,
maddenin manasızlığı.
orda herkes eşit...
ister üstünde güller açsın,isterse adın yazan başucunda bi taşın olmasın..
yanında götürdüğün günahların ve sevapların