Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • şamanizm10.10.2005 - 21:01

    Şamanlık, Altay yörelerinde ve Sibirya dolaylarındaki Türklerle Tunguz, Yakut, Kamuk boyları sırasında yayılmış bir dindir. Bugün Orta Asya da yaşayan bazı Türkler arasında hala izleri görülür. Şamanlık doğal kuvvetlere ve putlara tapınmayı gerektiren bir totemcilik olmasına rağmen, Tufan, yaradılış, kıyamet gibi efsanelerle bir çeşit Mistisizm de kazanmıştır
    Şamanlar da en büyük Tanrı gök Tanrısı Ülgen’dir. 17 katlı olduğuna inanılan aydınlık gökte, iyilik, mutluluk veren varlıklar bulunur. Canlılar bu iki tabaka arasındaki yeryüzündedir. Su başlarında, kovuklarda, ağaç diplerinde iyilik ve kötülük sever varlıkların tünediğine inanılır. Kötülüklerden korunmak ve iyilik sever olanların esirgeyiciliğine sığınmak için ataların kutsal sayılan ruhlarını yardıma çağırmak gerekir. Bu işlemi şamanlar yapar. Olağanüstü bir takım güçleri olduğuna inanılan Şamanların sınırsız yetkileri arasında hastaları iyileştirmek, ölülerin ruhlarını bulundukları yerde huzur içinde korumak vs. vardır.

  • cennet10.10.2005 - 21:00

    Cenneti kısa bir süreliğine gösterdiler, fakat orada kalmama izin vermediler..

  • neden10.10.2005 - 20:58

    Amerika'da bir kelebeğin kanat çırpması, Avustralya'da bir depreme neden olabilir..! ! !

  • yahudilik10.10.2005 - 20:51

    Yahudi inancına göre Yehova (Allah) onların bütün ırklarından üstün olduklarını ve dünyanın gerçek sahibinin onlar olduğunu buyurmuştur. Yani Yahudiler Yehova’nın seçtiği ve üstün kıldığı bir kavimdir ve yeryüzü onlara aittir. Fakat goyimler (Yahudi olmayan, insan görünümündeki hayvanlar) dünyayı haksız olarak ele geçirmişlerdir. Yahudiler kendi üstün ırk fikrini şöyle anlatıyor; Tanrı, tüm evreni dört temel ayırım, yani mineral, bitki, hayvan ve insan üzerine kurmuşsa da, aslında 5. bir tür var. Bu da Yahudilerdir. Onu 4. türden yani konuşanlar topluluğu insanlardan ayıran mesafe, insanı hayvandan ayıran mesafeden daha az değildir. Ayrıca Yahudiler kendilerini ilahlaştırırken Allah’a insanı vasıflar vermişlerdir. Tevrat, Hz. Musa’ya bizzat Yehova tarafından yazdırılmıştır. Fakat yılar sonra hahamlar Tevrat üzerinde bir takım değişiklikler yaptılar. Tevrat’tan daha önce inandıkları kitap Kabbala’ya göre değiştirdiler. Kabala ise, büyü ve şeytani güçlerle bağlantı sanatıdır.
    Hahamlar Tevrat’ı bozup değiştirmek ve Kabbala’ya uydurmakla kalmayıp, son olarak Talmud adlı kitabı oluşturup, “dünya hâkimiyeti ve ırkının üstünlüğü” inancını bu kitapta daha da genişletmişlerdir. Ve diğer bütün milletlere karşı kin, nefret ve intikam hislerini de Yahudi dinine sokmuşlardır. Bu kine dayalı, Yahudilerin sayısız katliam ve vahşet eylemi yapmalarına sebep olmuştur.
    Mesela ensest.. (Aile içi cinsel ilişki) bütün bunlar orijinal Tevrat’ın içinde olmayıp, daha sonra Hahamlar tarafından eklenmiştir.

  • tanrı10.10.2005 - 20:50

    Tanrı biz de olmayandı! Kendi olamadıklarımızı kutsallaştırdık hep..
    Hiç şüphe yok ki, 'şüphe' son insanla birlikte yok olacaktır!

  • ölüm10.10.2005 - 20:45

    Ölüm nereden, nasıl gelirse gelsin.. Yeter ki gelsin..

  • yezidilik10.10.2005 - 20:44

    Yezidiler, bir yüce ruh veya yüce varlık ile insan arasındaki ilişkilerin bir başka insan, yani bir peygamber tarafından düzenleneceğine inanıyorlardı. Ama 36.425 yılda bir dünya düzeni değişecekti; insanlar, bitkiler, hayvanlar yeni bir doğa ve yeni bir yaşam yeryüzünde başlayacaktı.
    Yezidiler, günde üç kez yüzlerini güneşe dönerek tapınırlardı. Birinci tapınma da güneşin doğuşu karşılanırdı. Şafak vakti başlar, güneşin doğuşuna kadar yarım saat sürerdi; üç kez secde edilir, sekiz kez eğilinirdi. İkinci tapınma öğleyin, güneşin tam tepede olduğu zaman başlar ve üç secde ve beş eğilmeden oluşurdu. Üçüncü tapınma da güneş uğurlanır, güneşin batımına yakın bir saatte başlardı ve üç secde, beş eğilmeden oluşurdu.
    Bu tapınmalara tapınan kişinin yüzü ve bedeni her zaman güneşe dönüktür. Mart ayında, yeni ayın çıkmasının 8. günü başlayan ve otuz gün süren bir oruçları vardır. Aralık ayının 9. günü, 9 gün oruç tutarak yeni ayın görünmesini sağlarlar. Şubatın 8. günü başlayan, 7 günlük bir oruçları daha vardır. Bu oruç da ayla ilintilidir.
    Gezegen biçimindeki tapınaklarında, gezegenlerin ruhlarına kurbanlar sunarlar. En fazla kurban edilen hayvan horozdur. Kurban eti yenmez, ayin bittikten sonra yakılır. Ayrıca boğa, domuz, yırtıcı kuşlar da kurban edilir. Kurban zamanı, her ayın 7. 17. 27. ve 28. günleridir.
    Bu günler yeni ayın gökte biçiminin değişmesine göre belirlenmiştir.
    Yezidiler de doğan çocuk, doğumundan kırk gün sonra, köyün dini işlerini düzenleyen rahip tarafından üç kez suya daldırarak vaftiz edilir.
    Sünnet olunmaz, doğanın yaptığı şey bozulmaz; doğuşta nasıl ise öyle kalınır. Bedenin bir parçası kesip alınmaz. Tanıklar huzurunda evlenilir, akrabayla evlenmek yasaktır. Cemaat içinde kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Evli çiftlerin ayrılmalarına, ancak çiftten birinin kaçamak yapması kesin olarak kanıtlanırsa izin verilir. Erkek, ayrıldığı karısıyla bir daha evlenemez; iki veya daha fazla eş veya cariye almak yasaktır.
    Yezidilik felsefesine göre, ödüllendirme veya cezalandırma yalnız ruhun eğitimi içindir; cemaatin bir üyesi ancak bu dünya da ödüllendirilir veya cezalandırılır; yargı gününe bırakılmaz. Sabilerde yeni yıl Nisan ayının ilk günü başlar. Nisan ayının ilk üç günü iştar yıldızının onuruna ayrılmıştır. Halk bu üç gün Tanrıçanın tapınağına gider ve tapınağın sunağında getirdikleri kurbanları sunarlar. 6 Nisanda Sin tapınağında Sin/Ay tanrıçasına bir boğa kurban edilir. 7 Nisanda oruç tutulur, oruç tutulan günün akşamı koyun eti yenir. 15 Nisanda güneş Tanrısı Şamaş’a kurbanlar sunulur. Bütün bu kurban ayinleri tapınakların içinde yapılır, cemaatten olmayan ayine katılamaz..
    Mart ayı ise Sin Tanrıçasına ayrılmıştır. Yalnız 30 Martta hurma bayramı kutlanıyordu. Bu bayram Tanrıların ve Tanrıçaların düğün bayramıdır..

  • kader10.10.2005 - 20:42

    Kaderimin efendisiyim!

  • yılmaz erdoğan10.10.2005 - 18:21

    Anlatacaklarım var!
    Vaaz vermek değil niyetim, duyduğumu söylemek.
    Söylemeye değer şeyler duyuyorum zira..
    Belki hayatı daha yaşanır kılmak için, ya da belki sade..
    Ama sade anlatmak için..
    Sen anlat dedi Tanrı bana;
    anlaşılsın diye değil,
    hiçbir mükafat istemeden anlat..
    Çünkü bir mükafattır artık bir anlatıcıya doğru düzgün anlaşılmak!
    Sen anlat dedi;
    sen sade anlat..
    Umudu hatırlatsın diye umutsuzluğu,
    çareye yol açsın diye çaresizliği anlat..
    Ders verme dedi kimseye,
    çünkü hoca denmez öğrenmesini bitirene.
    Çırakları olan bir çıraktır usta olsa olsa..
    Sen anlat dedi bana Tanrı;
    sen sade anlat....

  • kuşku10.10.2005 - 18:13

    Genel kabul gören herşeyden kuşkulan!