Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • azrail25.07.2005 - 23:48

    Azrail Dört büyük melekten birinin ismi olup, insanların canını olmakla görevlidir. Bu melek Kur’an ve sahih hadislerde, Azrâîl ismiyle değil, melekü’l-mevt (ölüm meleği) şeklinde geçmektedir. “De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde 32/11) Her insanın canını almakla görevli bir ölüm meleği vardır. Azrâîl bu meleklerin başıdır: “Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde kusur etmezler.” (En’am, 6/61, A’raf, 7/37) .

  • azrail25.07.2005 - 22:53

    Ecelin yeri ve zamanı değişmez


    Süleyman Aleyhisselâm halkın sorunlarını ve sıkıntılarını çözmek amacıyla onları dinliyordu. Huzura bir adam gelmiş, o da dert ve sıkıntılarını arz ediyordu. İşte o esnada oraya gayet heybetli bir zat girdi. Ve Süleyman Aleyhisselâm'a arzuhalde bulunan adama gayet dikkatlice bakmaya başladı. Bunu fark eden adam bu zatın heybetli bakışlarından çok ürktü ve Hz. Süleyman'ın kulağına usulca 'Bana hışımla bakan bu zat kimdir? ' diye sordu. Bunun üzerine Hz. Süleyman onun Azrail Aleyhisselâm olduğunu, kendisini ziyaret kastıyla geldiğini belirtti. Adam Azrail lafını duyar duymaz benzi sarardı ve korkudan titremeye başladı, telaş ve endişeyle Süleyman Aleyhisselâm'a yalvarmaya başladı:
    – Ey Allah'ın Peygamberi! Azrail'in bana hışımla baktığını gördüm. Nerdeyse bakışıyla canımı alacaktı. Sen her şeye muktedirsin. Allah sana saltanat vermiş, kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgârlar senin emrinde… Ne olur rüzgârına emret de derhal beni buradan çok uzaklara, Hindistan'a götürsün. Gözlerden çok uzaklarda olunca belki Azrail Aleyhisselâm'ın hışmından emin olur, böylece canımı kurtarmış olurum!
    Hz. Süleyman, korkuyla tir tir titreyen bu adama acıdı. Ve emrindeki rüzgârlara talimat verip o adamı Hindistan'a götürmesini emretti. Rüzgar Süleyman Aleyhisselâm'ın emriyle o adamı aldı, esti, püstü ve Hindistan'da uzak bir adaya bıraktı.
    Daha sonra Hz. Süleyman, Azrail Aleyhisselâm'ı çağırıp:
    – Ey Azrail! Biraz evvel yanımda bulunan adama, neden hışımla ve heybetle baktın? Niçin o zavallıyı korkuttun? diye sorunca, Azrail Aleyhisselâm cevap verdi:
    – Ey Allah'ın Peygamberi! Ben o adama öfkeyle ve hışımla bakmadım. Hayret ve taaccüple baktım. Hayretimin sebebi ise, onun burada olmasıydı. Çünkü Allahu Teâlâ bana 'Birkaç dakika sonra o adamın canını Hindistan'da almamı' emretmişti; fakat onu burada görünce şaşırdım. Bu kadar kısa bir zamanda oraya nasıl gidecek? diye hayret ettim. Fakat senden Hindistan'a gitmesini isteyince mesele anlaşılmış oldu.

  • berzah25.07.2005 - 22:36

    Dünyada kaldığı sürece bedene bağlı olan ruh, ölüm sebebiyle bir derece serbest kalır. Bedendeyken görmek için göze, işitmek için kulağa, düşünmek için beyne muhtaçken, artık bu aletlerin varlığına gerek duymadan görür, işitir, düşünür ve bilir. Rüyada olduğu gibi…..Berzah, 'geçit' demektir ve berzah alemi, dünya ile ahiret arasında bulunan bir 'bekleme salonu'dur. Ruhlar, orada kıyameti ve dirilişi beklerler. 'münker ve nekir taifesinden' olan sorgu melekleriyle karşılaşma, ilk mahkeme, ilk ceza ve ilk mükafat burada gerçekleşir.

  • ramazan23.07.2005 - 19:56

    on bir ayın sultanı ramazan ayrıca ramazan ayında doğduğu için bitanemin gülümün güzel yarimin ismi.

  • ömür23.07.2005 - 19:50

    İster zengin olalım, ister fakir. İster cebimizde harcayacak hiç para olmasın, ister nereye harcayacağımızı bilemeyecek kadar çok. Hiç farketmez. İster hayatının sonuna ulaşmış bir yaşlı, ister yolun başında koşan bir genç. Her insan, hepimiz biriz: Hepimizin, herkesin şu yaşamda tek bir sermayesi var. Yaşlılıkla, gençlikle, zenginlikle, fakirlikle ilgisi olmayan bir sermaye bu; ömür sermayesi....

  • cennet23.07.2005 - 19:32

    Cennet güzeller ve güzellikler diyarı... Âmirin de güzeli oraya girecek, memurun da; zenginin de güzeli oraya gidecek, fakirin de... İçeriye sadece güzelliklerini götürecekler. Dünyevî makamları, rütbeleri ise dışarıda kalacak.

  • ölüm23.07.2005 - 19:28

    Ölüm, insana verilen cüz’i iradenin son sınırı. Ömür, nefis ve cüz’i irade... Üçünün cenazesi birlikte kalkıyor. Artık bizim için bu üçü de çok gerilerde kaldı. Şimdi yaptıklarımızın karşılığını görmenin ilk durağındayız. Cüz’i irademizin acı ve tatlı meyvelerini burada tadıyoruz. Bize tanınan bütün fırsatlar şimdi son bulmuş durumda. Allah’ın mutlak iradesinin tam hükmü altındayız. O’nun lütfettiği kadar zevk alabiliyor, yahut O’nun irade buyurduğu kadar azap çekiyoruz. Bu âlemden mahşere yine O’nun iradesiyle çıkacak ve kendi keyfimizce değil, Allah’ın hâkimiyeti altında hesabımızı vereceğiz.

  • eylül22.07.2005 - 12:16

    'doksanlı yılların sonuydu
    aylardan eylül
    ben seni bir sonbaharda kaybettim.'M.A.G.
    eylül biricik aşkımı trafik kazasında kaybettiğim ay.....................
    'Yüreğin artık yüreğimde yaşayacak
    söz verdi sana bu can, yıllar geçse de
    bu kalp seni unutmayacak....'