Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • mezar taşı yazıları09.08.2005 - 20:39

    ağlayarak geldim bu dünyaya
    ağlayarak gidiyorum
    ey beni ağlatan kahpe yürek
    seni burada bekliyorum

  • öğrendim ki09.08.2005 - 20:37

    öğrendim ki hayat denen bu kısacık yola yalnız girdik yine yalnız çıkacağız...

  • eller09.08.2005 - 20:32

    öyle güzel ellerin vardı ki... kendi ellerimden utandığım... küçük tırnaklar.. uzun ince parmaklar... yumuşak....
    yıllarca hayatta kendine bir yer edinmek için çalışıp durmaktan kurumuş çatlamış ellerim... tıpkı babamınkine benzeyen kaba, erkeksi ellerim var benim... elele geldiğimizde ellerinin sıcaklığını hiçbir zaman hissedemediğim.
    sen o yumuşacık ellerinle papatyaları sererken buluştuğumuz ilk gece... düş gibiydi herşey. hiç uyanmamayım dediğim....
    oysa...
    oysa sen hiç hoşlanmadın sana dokunmamdan.. yorgun sevişmelerin ardından gelen küçük dokunuşlardan...
    'çek ellerini...' dedin..
    düşünemedim...
    düşünemedim senin o yumuşacık ellerinin aslında nasır tutmuş bir kalbi sakladığını... benim ellerim kabaydı.. nasırlıydı.. ama kalbim pamuktandı.. buluttandı... senin için... yumuşacıktı.. senin o hiç bir zaman dokunamadığım nasır tutmuş kalbin tıpkı bir hallacın pamukları savurduğu gibi savudu yüreğimi... paramparça etti.... içimdeki aşk maviliğinini süsleyen beyaz buluttan kocaman kalbimi ağlattı... sonbaharın o bitmek tükenmek bilmeyen yağmurları yağdı gözlerimden..
    günlerce..
    gecelerce...
    ellerin kalbimi parçaladı...
    ellerin bir düştü benim için...
    ellerin düştü....
    kalbim düştü...
    ellerin...
    düştü...

  • Kekre05.08.2005 - 17:41

    sensizliğin kekremsi tadını atamıyorum dudaklarımdan...

  • sende kalmış05.08.2005 - 17:40

    kalbim sende kalmış...
    alıcıdan ücreti aps ile gönderir misin?

  • cehennem02.08.2005 - 12:56

    Hayatımın belki de en dik yokuşunu iniyordum..Yanaklarımdan hazan yağmurları gibi süzülen göz yaşlarım cayır cayır yanan kalbimi soğutmaya yetmiyordu. Mevsim dışarıda yazdı... içimde sonbahar... Ne yağdırdığım yağmurlar yetiyordu ne kopan fırtınalar.. içimdeki cehennemi söndürmeye.
    Dikti.. dimdik bir yokuş. Yürümüyor adeta yuvarlanıyordum. Taa cehennemin dibine. Oysa ki cennetteydim. Kollarında huri gibi hissediyordum kendimi. Dudaklarından tadıyordum balın en tatlısını. Şimdi ise cehenneme biletim kesilmiş.. hıçkırıklarla yürüyordum. Sensizlik cehennemin ta dibi. Umursamadan terk ettin. İttin beni...

  • aşık olmak02.08.2005 - 09:25

    ayvayı yemek...

  • manga02.08.2005 - 09:24

    gazi mühendislik mezunu olduklarını duyduğum bir grup...
    çok takdir ettim çocukları. bir gazili olarak gurur duydum..

  • katolik kilisesi01.08.2005 - 11:18

    koca koca bulutların gökyüzünü kararttığı kasvetli bir sonbahar günüydü.. üşüyordum.. yürüyordum...bilmediğim bu yabancı sokaklarda yalnız.. kendimi arıyordum..
    rüzgarın uğultusu yıllar önce ölmüş ve sıkıntıdan patlamış ruhların çığlıkları gibi.. beynimde yankılanıyordu. iki yanı ağaçlarla kaplı uzun ve dar bir yolda yapraklar yerde dansediyorlardı... bense kafamı eğmiş 'belki' diye diye ağır adımlar atıyordum... kimdim ben.. neydim.. ne yapıyordum..? ne işm vardı buralarda.. neredeydim? beni yalnızlığımla başbaşa bırakan, ruhumu ortadan kaldıran katilim neredeydi?
    kafamda binlerce sru işareti.. binlerce ok... hepsi de aynı şeyi soruyor... aynı yönü gösteriyor.. inatla direnmekten başka birşey gelmiyor elimden.. direniyorum kendime.. direniyorum ruhsuz bedenime...
    kafamın üstünden bir kuş çığlık çığlığa geçerken duydum çan sesini.. sanki halimle dalga geçer gibiydi kuş... sanki... güler gibiydi.. irkildim çan sesiyle...yapraklarını gözyaşlarım gibi tek tek dökmüş.. sanki ruhum gibi kurumuş ağaçların ortasında olanca heybetiyle duruyordu orada... yüzlerce yıl öncesinden kalma... rönesans devri mimarisini gururla taşıyan bir katolik kilisesiydi sanırım.. o bile bir ruh taşıyor gibirdi.. ben kurumuştum... çan sesleriyle birşeyler anlatmaya çalışıyordu.. ben susuyordum....
    hızla kiliseye doğru yöneldim.. içimde, içinde birşey bulacağım ümidiyle.. onun o kocaman ahşap kapısından geçince farkettim.. uzun zaman olmuştu ben kapılarımı kapayalı.. çanlarımı susturalı... ne gelen vrdı ne giden.. garip bir zamgoç gibi kalmıştım içimde.. gidenin ardından çan kulesinden bakakalan.. bir el dahi sallanmamıştı.. bir ruh bırakılmamıştı.. ve içimin ayazı şu taş duvarlı koca binadan bile beterdi... donuyordum... dondukça kaçıyordum işte...
    çok şey hatırlattı bu kilise bana işte... içimi...
    içeride kulağa çok hoş gelen büyülü bir melodi vardı.. benim içimde suskun çığlıklarım.. nasıl da pes etmiştim.... nasıl da.. kendimden vazgeçmiştim....
    kocaman bir binaydı.. yüksek tavanlar... geniş duvarlar... tıpkı bir zamanlar kalbimin olduğu gibi.. dünyayı içine sığdırabileceğim bir kalbim vardı.. canlı neşeli... ama yıkılmıştı işte....
    o heybetten büyülenmiş... gözlerim dolmuş.. hızla çan kulesine yöneldim... sesleri öyle artmıştı ki.. kulaklarım patlayacak sandım... o kadar da yüksekti.. çıktım.. çıktım... hala çan sesleri kulaklarımda...
    son bir teşekkürle bu katolik kilisesine...
    kendimi boşluğa bıraktım...
    benimle dalga geçen kuşa inat....

  • taksit30.07.2005 - 13:42

    benim gibi peşin alacak parası bulunmayan garibanların altına girdiği büyük bir yük..