ÖSS sınavı arz-talep dengesi düşünüldüğünde yani üniversite okumak isteyen öğrenci adayları ile ülkemizde var olan üniversite sayısı arasındaki uçurum düşünüldüğünde olmazsa olmaz bir sınav..fakat sınavın işlevi ne kadar yerine geliyor? işte asıl can alıcı nokta burası.. bence bu sınav var olması kesinlikle gereken bir sınav..fakat ne varki sınavda öğrencilerin sorumlu tutulduğu konular, ağırlıklı olarak analitik zeka ve karar verme becerisinden çok ezbere dayanan uçucu bilgilere dayalı konular..bu yüzden aday sınava hazırlandıktan 2 yada 3 hafta sonra bütün matematiksel formülleri ve ezbere dayalı bilgilerin hepsini unutuyor..adam gelmiş 20 yaşına ve sınavda muhattap olduğu sorular ilkokulda gösterilen konularla aynı yada biraz daha gelişmiş formu..yıllardır aynı konular..adam cümlenin öğelerini bilse ne olacak bilmese ne olacak..tabiiki dili yerinde ve doğru kullanması için dilbigisi kurlları şart ama herşey yerinde ve zamanında güzel..dilbilgisi öğrencilere ilkokulda öğretilmesi gereken bir konu..lisede,üniversitede öğretilmesi gereken bir konu değil..liseden sonra insanlara artık işçi-havuz problemi,dilbilgisi kuralları,edebiyat bilgileri ve osmanlı devleti tarihini değil eğilimli olduğu mesleki bilgileri öğretmelisiniz..adam 24 yaşına geliyor hala üniversite okuyor..master falan derken neredeyse 30'u buluyor..hayatının yarısını cömertce harcıyor sanki hiç ölmeyecekmiş gibi..neymiş üniversite bitirecekmiş..bir insanın 18 yaşına kadar örgün eğitimi tamamlamış olması gerekiyor..yani 18'ine bilemediniz 20'sine kadar mesleki eğitimi artık almış olması gerekiyor..batıda bunun hesapları yapılırken bizde tam tersi..bence insanlara bir-iki gün sonra unutacağı bilgileri değil hayat boyu unutmayacağı bilgileri öğretmeliyiz..ezbere bilgiler yerine deneysel bilgiler çok daha kalıcı ve faydalıdır..
Meyer Lansky 1935 yılından 1980 yılına kadar Amerika'yı dize getirmiş olan MOSSAD ajanı yahudi mafya babası..Lansky'nin sanılanın aksine Salvodore Lucıano ve Al Capone gibi Amerikan yeraltı dünyasına nam salmış mafya şeflerinden çok daha büyük ve güçlü bir mafya babasıdır..Lansky, yasadışı işlerle direkt muhattap olmazdı..tam tersine Al capone ve Salvodore Lucıano gibi İtalyan gangsterler Amerika'da içki,fuhuş,kumar,kaçakçılık,kalpazanlık,tefecilik,uyuşturucu ve silah işlerinden çok astronomik yasadışı gelirler elde ediyorlardı..Yahudi mafya babası Mayer Lansky ise bu işleri yapmıyor fakat bu mafya babalarından astronomik miktarda haracını alıyordu..Lansky'nin kazanç sisteminin mantığı burada yatıyordu..Kendisinden daha küçük olan ve kendisine bağımlı olan mafya şeflerinin yaptığı her işten haberdardı ve onların çevirdiği bu kirli işlerin herbirini ayrı ayrı vergilendiriyordu..Fakat Meyer Lansky olmadan da kendisine bağımlı olan daha küçük mafya birimlerinin iş bitirmesi ve icraat yapması mümkün değildi..Çünkü Lansky çok güçlü biriydi ve bunun paralelinde gerek CIA'de gerek FBI'da gerekse Amerikan derin devletinde çok üst düzey bağlantıları ve çevresi vardı...kendisinden daha küçük mafya şefleri işte bu yüzden Lansky'e muhtaçtı ve ona haraç vermek zorundaydı..Mesela 1924 yılından 1972 yılına kadar FBI başkanlığı yapmış olan J.Edgar Hoover gibi efsanevi bir devlet adamının bile Meyer Lansky ile karanlık bağlantıları vardı..Bir iddiaya göre J.Edgar Hoover homoseksüeldi ve genç erkeklerle kadın kılığında ilişkiye girerken çekilmiş olan video kasetlerin mikrofilmleri yahudi mafya babası Meyer Lansky'nin elindeydi..Meyer Lansky bu video kasetlerin mikrofilmlerini FBI başkanı Hoover'a ölünceye kadar bir şantaj aracı olarak kullanmıştı..Bu bağlamda Meyer Lansky kendisine bağlı olarak faaliyet gösteren mafya teşkilatlarının yaptığı yasadışı işlere FBI'ın ses çıkaramamasını sağlamış ve karşılığında ise bu mafya şeflerinden haracını almıştır..Yani kısacası Hoover'a yaptığı şantajlar sayesinde FBI'ı istediği gibi kullanmış,bir sürü yasadışı iş çevirmiş ve bu yasadışı gelirlerin bir kısmını kendisine bir kısmını ise ajanlığını yaptığı MOSSAD'a vergi olarak vermiştir..Lansky yaşlandığında ise ömrünün geri kalanını İsrail'in Tel Aviv kentinde geçirmiş ve bu kentte ölmüştür..
Kazıklı Voyvoda lakaplı Prens Vlad Tepeş, Fatih Sultan Mehmed ile aynı sarayda endarun eğitimi görmüş ve Fatih'in çocukluk arkadaşıdır..Endarun eğitimi tamamlandıktan sonra Fatih babası 2.Murat'ın aniden ölmesiyle Osmanlı tahtına geçmiştir..Prens Vlad Tepeş ise Sırbistan'a bağlı Transilvanya eyaletinin başkanı olmuş ve Osmanlıya eyaletten toplanan vergileri kendisi vermiştir..Ancak daha sonra Prens Vlad Tepeş sapık davranışlarda bulunmaya başlamış ve bu özelliklerinden dolayı çevresinde 'vampir' olarak anılmaya başlanmıştır..Vlad Tepeş sadistçe bir zevk için esirlerin iç organlarını yiyip kanlarını içmektedir..Özellikle Türklere ve müslümanlara karşı son derece nefret dolu olan Vlad Tepeş yakaladığı Türk esirleri kazığa oturtup akan kanları bardaklara doldurup içince adı 'kazıklı voyvoda'ya çıkmıştır...Fatih kendisini uyarmaları için elçiler gönderince Kazıklı Voyvoda Fatih'in elçilerinin kafasını kesip Fatih'e geri göndermiştir.Bölge halkıda sapık davranışlarından dolayı Kazıklı Voyvoda'yı Fatih'e şikayet edince Fatih Kara Murat adlı akıncıyı Osmanlı ordusu ile Transilvanya'ya göndermiştir..kazıklı voyvoda'yı Osmanlı ordusu ile Transilvanya dağlarına adeta hapseden Kara Murat,kazıklı voyvoda'nın kellesini alıp Fatih'e getirmiştir..Kazıklı voyvoda'ya drakula denmesinin nedeni Amerikalı yönetmen Henry Frederics'in 1956 yılında çektiği ve Kazıklı Voyvoda'Nın hayatını anlatan 'Kont Drakula' adlı filmdir..
Firavun Faresi operasyonu Küba'nın komünist lideri Fidel Castro'nun ülkeden kovarak sürgüne yolladığı Castro düşmanı antikomunist Kübalıların CIA tarafından Meksika'da gerilla eğitimine tabi tutularak Castro'ya karşı savaşmak üzere eğitilmeleri ve silahlandırılarak Küba'ya geri gönderilmeleri operasyondur... Operasyonun amacı Meksikada çok sıkı eğitimden geçirilen bu antikomunist Kübalıların bir şekilde Küba'da iç savaş çıkartarak yada Castro'ya suikast düzenleyerek Küba'daki komunist rejimi yıkmalarını sağlamaktır.Ancak ne varki Firavun Faresi operasyonu tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır..CIA tarafından çok sıkı eğitimden geçirilen bu antikomunist gerilla birlikleri gemilerden inip Kübaya çıkar çıkmaz adeta kurbanlık bir koyun gibi katledilmişlerdir..Bu Amerikan tarihine 'Domuzlar Körfezi Fiyaskosu' olarak geçmiştir..Bu fiyaskoda başrolü üstelenen CIA'e başkan Kennedy 'kendisine haber verilmeden iş yaptıkları' gerekçesi ile çok kızmıştır..ve fiyaskonun sorumluluğunu üzerine alarak Amerikan halkından canlı yayında özür dilemiştir.Bu olaydan sonra başkan Kennedy ile CIA'in arası oldukça açılmıştır.Başkan Kennedy CIA'in saldırgan ve antikomunist tutumunun aksine ılımlı ve uzlaşmacı bir tutumu tercih etmiştir..Bu nedenle Amerikan politikasının Şahinler olarak tabir edilen aşırı milliyetçi kanadının çok sert tepkileri ile karşılaşmıştır.Ardından başkan Kennedy CIA'in Amerikan politikasındaki etkinliğine son vermek için çıkardığı yasalarla CIA'i bin parçaya bölmüş ve çıkardığı yasalarla her bir parçayı başkandan habersiz hareket edemez hale getirmiştir.Ayrıca Amerikanın diğer ülkelerde bulunan askeri üslerinden yarısından fazlasının kapatılmasını emretmiştir.Ayrıca İsrail'in nükleer programına son vermesine dair bir ultimatom yayınlayarak İsrail başkanı Ben Gurıon'un istifasına ve Amerikan senatosundaki yahudi lobisinin de çok sert tepkisine neden olmuştur.Kennedy bununla da yetinmemiş karanlık bağlantıları aşikar olan FBI başkanı J.Egdar Hoover'ın da görevine son verilmesi için senatoya gernsoru önergesi vermiştir..Bu durumda başkan Kennedy'nin başkanlık koltuğundan defedilmesi gerekiyordu..Başkanın seçimleri kaybetmesini beklemek hayal görmekten farksızdı..Bu uzun yıllar beklemek anlamına gelirdiki ne ABD'nin nede İsrail'in buna tahammülü yoktu..Bunun üzerine MOSSAD suikast kararı aldı..Başkan Kennedy öldürüldeğine yerine otomatik olarak Lyndon Johnsson geçecektir..Lyndon Johnsson CIA içinde FBI içinde Amerikan şahinleri içinde ve İsrail devleti içinde biçilmiş kaftandır..MOSSAD tarafından Fransız Suikast Çetesine suikast talimatı verilir ve Fransız suikast çetesi suikasti başarıyla gerçekleştirip,başkanı öldürüp ortadan kaybolur..Suikast gerçekleştirilirken başkanın korumasından sorumlu FBI ve CIA kasıtlı olarak başkanın korumasında gedikler vererek suikastçilerin işini kolaylaştırmışlar ve başkan Kennedy'i adeta bir hedef tahtası gibi suikastçilerin önlerine atmışlardır..Bu suikastten Amerikan kamuoyunda değişik güçler sorumlu tutulmuştur, fakat hiçbir zaman bu güçlerin arasında MOSSAD-CIA-FBI kombinasyonu yer almamıştır..Normalde MOSSAD yada yabancı bir gizli servis, CIA'den bağımsız ve habersiz olarak böyle bir suikasti istese de gerçekleştiremez..Çünkü başkanın korumasında tümüyle CIA ve FBI görevlidir ve onlar zemin hazırlamadan suikastin başarıya ulaşması imkansızdır..Amerikan kamuoyunda ise suikastin baş sorumlusu olarak Firavun Faresi Operasyonunun intikamını almak isteyen Küba lideri Castro gösterilmiştir..Suikastçi olarak yakalanan Lee Oswald ise Castro hayranı fanatik komunist olarak dünya kamuoyuna tanıtılmıştır..Halbuki ne Castro böyle bir suikast emri verecek cesarete sahiptir nede Lee Oswald böyle bir suikasti gerçekleştirebilecek güce sahiptir..
Fransız Suikast Çetesi 1940'lı yıllardan 1980'li yıllara kadar dünyada birçok faili meçhul cinayete,suikaste ve terör eylemine imza atmış gerilla grubudur.. 1942 yılında Pariste senatör Wıllam Koef'ın Nazi birliklerinin ellerinden kaçırılarak öldürülmesi,1943'de Nazi subayı Dussel Heımer'ın bombayla öldürülüp, karargahındaki Nazilerin saldırı taktikleri hakkında bilgi içeren belgelerinin kaybolması,1948'de Nato başkan yardımcısının bombalı bir suikast sonucu öldürülmesi,1951'de Cezayir direnişinin lideri Muhammed-El Sabri'nin öldürülmesi,1956'da Castro'ya suikast girişimi,1963'te Amerikan başkanı John F.Kennedy'nin suikast sonucu öldürülmesi,1968'de mafya şefi Salvodore Lucıanno'nun bir suikast sonucu öldürülmesi,1972'de Munih Olimpiyat köyünde 3 filistinli dahil 22 israilli sporcunun otomatik silahlarla öldürülmesi,1975'deki Uganda havalimanı baskınında uçağın düşürülme girişimi ve daha bir çok kanlı suikast ve terör eylemi.. Fransız Suikast Çetesi hakkındaki fiziksel deliller yok denecek kadar azdır..Yaptıkları her suikasti ve terör eylemini çok profosyonelce ve ardında delil bırakmadan gerçekleştirmişlerdir..FBI ve Interpol bu çete hakkında herhangi bir balistik bulguya,parmak izine,DNA örneğine ve robot resime hiç rastlamamıştır..Bu çetenin varlığı su götürmez bir gerçektir ancak gerek işlerini profosyonelce yapmaları gerek kendilerine suikastler ve terör eylemleri hakkında direktifler veren gizli servisler ve karanlık güçler tarafından himaye edilmeleri yakalanmalarını imkansız hale getirmiştir..İşledikleri 28 suikastten ve terör eyleminden altısında görgü tanıklarının kesin ifadeleri neticesinde çetenin varlığı saptanmıştır..Tanıkların anlattığına göre bu çete 6 kişiden oluşmaktadır..6'sı da profosyonel birer suikastçidir..Genelde kamufle edilmiş gerilla elbiseleriyle eylemlerini gerçekleştirirler..Kimlikleri sahtedir,çok iyi kılık değiştirmektedirler,Fransızcanın yanında çok akıcı bir ingilizceye,rusçaya ve ispanyolcaya sahiptirler..Mesela Kennedy suikastinin görgü tanıklarından Lee Bouvıer Fransız suikast çetesinden bahsederken çetenin tüm üyelerinin elinde telsiz bulunduğunu ve biri Kennedy'nin kortejini selamlayan kalabalık arasında biri Houston caddesine bakan bina üzerinde olmak üzere iki tane suikast pilotundan bahsetmektedir..Suikast operatörleri(pilotları) suikastçilere verdikleri talimatlarla onları bir takım gibi yönetmekedir..Kennedy suikastinde Fransız suikast çetesi iki adet suikast operatörü,bir haberci(şemşiyeli adam) ve üç keskin nişancı ile başkanı öldürmüştür..Suikast operatörleri ellerindeki telsizlerle verdikleri talimatlar doğrultusunda keskin nişancıların en doğru mevkiyi almasını sağlamışlardır..Haberci(şemşiye adam) ise ateş etme zamanını belirleyen etken olmuştur..Başkanın arabası en doğru pozisyona geldiğinde elindeki siyah şemşiyeyi açıp kapayarak keskin nişancılara ateş etmeleri için işareti vermiştir..Zapruder filminde de dikkat edilirise başkan Kennedy vurulmadan önce habercinin şemşiyeyi açıp kapayarak işareti verdiği çok net bir biçimde gözükmektedir.Yoksa güneşli ve ılık bir havada şemşiye açmanın bir mantığı yoktur..Keskin nişancılar ise başkanın arabasını üçlü çarpraz ateşe almışlardır..neden derseniz başkanın kesin olarak öldürülmesini sağlamak için böyle yapmışlardır..işi hiçbir şekilde şansa bırakmamışlardır..Başkan Kennedy'nin ve Vali Connely'nin vücudundaki yedi adet yara izinin nedeni de budur..Başkan birbirinden farklı yerlerden gelen farklı kurşunlarla vurulmuştur. Fransız Suikast çetesi kendi başına iş yapan bir psikopat grubu değildir..Gizli servisler,mafya şefleri,terör örgütleri ve diğer karanlık güçler adına çok astronomik paralar karşılığı çok büyük suikastler ve terör eylemleri düzenlemişlerdir.CIA,MOSSAD,yahudi mafya babası Meyer Lansky ve son olarak da Çakal Carlos lakaplı Sanchez Ramirez adına çalıştıkları bilinmektedir..Ancak onlara iş verenler hiçbir zaman onlarla birebir muhattap olmamışlardır..Hep dolaylı yollardan devreye birilerini sokarak onları görmeden onlara iş vermişlerdir..Mesela Kennedy suikastinde MOSSAD başkanın öldürülmesi için yahudi mafya babası Meyer Lansky ile bağlantıya geçmiştir..Meyer Lansky ise Alman istihbarat servisinde görevli olan bir arkadaşınla bağlantıya geçmiştir..Bu kişide Fransız suikast çetesinle bağlantıyı kurmuş ve MOSSAD'ın talimatını kendilerine iletmiştir..Çete başkan Kennedy'i profosyonelce öldürüp,yüzyılın suikastini işleyip, iz bırakmadan ortadan kaybolmuştur..Meyer Lansky ise Amerikan derin devletindeki bağlantılarını kullanarak suikast sonrası delillerin ortadan kaybolmasını sağlamıştır..Mesela suikastçi diye yakalanan Lee Oswald'ın yahudi Jack Ruby tarafından öldürülmesi daha sonra Jack Ruby'nin de suikasti gören onlarca tanık gibi tuhaf bir şekilde ölü bulunması Meyer Lansky ve Amerikan derin devletinin işleridir.(Jack Ruby'nin Meyer Lansky'nin adamı olduğu ve onun hesabına Dallas'ta gece kuküplerinden haraç aldığı,içki,kumar ve fuhuş işlerini yönettiği çok iyi bilinmektedir) Kısacası bu suikast çetesi tam anlamıyla tarihin akışını değiştirmiştir..Onlar kim ne derse desin yakın tarihin gerçek birer efsanesidir..Onlar varlar ama delilleri yok..Dünyayı birbirine kattılar ama ne kendilerini gören oldu ne duyan..Jeffrey Jefferson'un 'Gölge Suikastçiler' ve Olıver Stowe'un 'Karanlıkların Prensleri'isimli filmleri bu çeteyi çok iyi anlatmaktadır..
1963'de Kennedy'nin öldürülmesinden bu yana Amerika'nın dış politikası değişmiştir..Dünyada dengeleri sağlayan barışçıl güç olmaktan çıkıp kendi içindeki lobi ve güç odaklarının maddi çıkarları doğrultusunda savaşlara giren saldırgan bir güç haline gelmiştir..Irak savaşı da Vietnam savaşı gibi onlardan birisidir..
Garson giyimli,baygın bakışlı,kalas gibi birisi..Dizi zaten saçma sapan bir diziydi..Bu adamı Abdullah Çatlı veya Yeşil sananların da hayal gücüne hayranım..Bir yerlerden buldukları üç-beş parça uyduruk bilgiyi hayal güçlerine harmanlayıp roman yazıyorlar burada..Polat Alemdarmış...Yusuf Miroğluymuş....bırakın bu çizgi roman kahramanlarından medet ummayı..Türkiye Amerika'nın uşağıdır..Amerikadan izinsiz bir halt yiyemez..Amerikanın sadakaları olmadan ekonomisi batar..Tezkere çıkmadıysa kazayla çıkmadı Türkiyenin onurlu duruşu için değil..Bir iki kişi merhamete gelip hayır dedi diye Amerika'nın kucağında Irak'a girmedi bu ülke..
ÖSS sınavı arz-talep dengesi düşünüldüğünde yani üniversite okumak isteyen öğrenci adayları ile ülkemizde var olan üniversite sayısı arasındaki uçurum düşünüldüğünde olmazsa olmaz bir sınav..fakat sınavın işlevi ne kadar yerine geliyor? işte asıl can alıcı nokta burası..
bence bu sınav var olması kesinlikle gereken bir sınav..fakat ne varki sınavda öğrencilerin sorumlu tutulduğu konular, ağırlıklı olarak analitik zeka ve karar verme becerisinden çok ezbere dayanan uçucu bilgilere dayalı konular..bu yüzden aday sınava hazırlandıktan 2 yada 3 hafta sonra bütün matematiksel formülleri ve ezbere dayalı bilgilerin hepsini unutuyor..adam gelmiş 20 yaşına ve sınavda muhattap olduğu sorular ilkokulda gösterilen konularla aynı yada biraz daha gelişmiş formu..yıllardır aynı konular..adam cümlenin öğelerini bilse ne olacak bilmese ne olacak..tabiiki dili yerinde ve doğru kullanması için dilbigisi kurlları şart ama herşey yerinde ve zamanında güzel..dilbilgisi öğrencilere ilkokulda öğretilmesi gereken bir konu..lisede,üniversitede öğretilmesi gereken bir konu değil..liseden sonra insanlara artık işçi-havuz problemi,dilbilgisi kuralları,edebiyat bilgileri ve osmanlı devleti tarihini değil eğilimli olduğu mesleki bilgileri öğretmelisiniz..adam 24 yaşına geliyor hala üniversite okuyor..master falan derken neredeyse 30'u buluyor..hayatının yarısını cömertce harcıyor sanki hiç ölmeyecekmiş gibi..neymiş üniversite bitirecekmiş..bir insanın 18 yaşına kadar örgün eğitimi tamamlamış olması gerekiyor..yani 18'ine bilemediniz 20'sine kadar mesleki eğitimi artık almış olması gerekiyor..batıda bunun hesapları yapılırken bizde tam tersi..bence insanlara bir-iki gün sonra unutacağı bilgileri değil hayat boyu unutmayacağı bilgileri öğretmeliyiz..ezbere bilgiler yerine deneysel bilgiler çok daha kalıcı ve faydalıdır..
Meyer Lansky 1935 yılından 1980 yılına kadar Amerika'yı dize getirmiş olan MOSSAD ajanı yahudi mafya babası..Lansky'nin sanılanın aksine Salvodore Lucıano ve Al Capone gibi Amerikan yeraltı dünyasına nam salmış mafya şeflerinden çok daha büyük ve güçlü bir mafya babasıdır..Lansky, yasadışı işlerle direkt muhattap olmazdı..tam tersine Al capone ve Salvodore Lucıano gibi İtalyan gangsterler Amerika'da içki,fuhuş,kumar,kaçakçılık,kalpazanlık,tefecilik,uyuşturucu ve silah işlerinden çok astronomik yasadışı gelirler elde ediyorlardı..Yahudi mafya babası Mayer Lansky ise bu işleri yapmıyor fakat bu mafya babalarından astronomik miktarda haracını alıyordu..Lansky'nin kazanç sisteminin mantığı burada yatıyordu..Kendisinden daha küçük olan ve kendisine bağımlı olan mafya şeflerinin yaptığı her işten haberdardı ve onların çevirdiği bu kirli işlerin herbirini ayrı ayrı vergilendiriyordu..Fakat Meyer Lansky olmadan da kendisine bağımlı olan daha küçük mafya birimlerinin iş bitirmesi ve icraat yapması mümkün değildi..Çünkü Lansky çok güçlü biriydi ve bunun paralelinde gerek CIA'de gerek FBI'da gerekse Amerikan derin devletinde çok üst düzey bağlantıları ve çevresi vardı...kendisinden daha küçük mafya şefleri işte bu yüzden Lansky'e muhtaçtı ve ona haraç vermek zorundaydı..Mesela 1924 yılından 1972 yılına kadar FBI başkanlığı yapmış olan J.Edgar Hoover gibi efsanevi bir devlet adamının bile Meyer Lansky ile karanlık bağlantıları vardı..Bir iddiaya göre J.Edgar Hoover homoseksüeldi ve genç erkeklerle kadın kılığında ilişkiye girerken çekilmiş olan video kasetlerin mikrofilmleri yahudi mafya babası Meyer Lansky'nin elindeydi..Meyer Lansky bu video kasetlerin mikrofilmlerini FBI başkanı Hoover'a ölünceye kadar bir şantaj aracı olarak kullanmıştı..Bu bağlamda Meyer Lansky kendisine bağlı olarak faaliyet gösteren mafya teşkilatlarının yaptığı yasadışı işlere FBI'ın ses çıkaramamasını sağlamış ve karşılığında ise bu mafya şeflerinden haracını almıştır..Yani kısacası Hoover'a yaptığı şantajlar sayesinde FBI'ı istediği gibi kullanmış,bir sürü yasadışı iş çevirmiş ve bu yasadışı gelirlerin bir kısmını kendisine bir kısmını ise ajanlığını yaptığı MOSSAD'a vergi olarak vermiştir..Lansky yaşlandığında ise ömrünün geri kalanını İsrail'in Tel Aviv kentinde geçirmiş ve bu kentte ölmüştür..
Kazıklı Voyvoda lakaplı Prens Vlad Tepeş, Fatih Sultan Mehmed ile aynı sarayda endarun eğitimi görmüş ve Fatih'in çocukluk arkadaşıdır..Endarun eğitimi tamamlandıktan sonra Fatih babası 2.Murat'ın aniden ölmesiyle Osmanlı tahtına geçmiştir..Prens Vlad Tepeş ise Sırbistan'a bağlı Transilvanya eyaletinin başkanı olmuş ve Osmanlıya eyaletten toplanan vergileri kendisi vermiştir..Ancak daha sonra Prens Vlad Tepeş sapık davranışlarda bulunmaya başlamış ve bu özelliklerinden dolayı çevresinde 'vampir' olarak anılmaya başlanmıştır..Vlad Tepeş sadistçe bir zevk için esirlerin iç organlarını yiyip kanlarını içmektedir..Özellikle Türklere ve müslümanlara karşı son derece nefret dolu olan Vlad Tepeş yakaladığı Türk esirleri kazığa oturtup akan kanları bardaklara doldurup içince adı 'kazıklı voyvoda'ya çıkmıştır...Fatih kendisini uyarmaları için elçiler gönderince Kazıklı Voyvoda Fatih'in elçilerinin kafasını kesip Fatih'e geri göndermiştir.Bölge halkıda sapık davranışlarından dolayı Kazıklı Voyvoda'yı Fatih'e şikayet edince Fatih Kara Murat adlı akıncıyı Osmanlı ordusu ile Transilvanya'ya göndermiştir..kazıklı voyvoda'yı Osmanlı ordusu ile Transilvanya dağlarına adeta hapseden Kara Murat,kazıklı voyvoda'nın kellesini alıp Fatih'e getirmiştir..Kazıklı voyvoda'ya drakula denmesinin nedeni Amerikalı yönetmen Henry Frederics'in 1956 yılında çektiği ve Kazıklı Voyvoda'Nın hayatını anlatan 'Kont Drakula' adlı filmdir..
Firavun Faresi operasyonu Küba'nın komünist lideri Fidel Castro'nun ülkeden kovarak sürgüne yolladığı Castro düşmanı antikomunist Kübalıların CIA tarafından Meksika'da gerilla eğitimine tabi tutularak Castro'ya karşı savaşmak üzere eğitilmeleri ve silahlandırılarak Küba'ya geri gönderilmeleri operasyondur...
Operasyonun amacı Meksikada çok sıkı eğitimden geçirilen bu antikomunist Kübalıların bir şekilde Küba'da iç savaş çıkartarak yada Castro'ya suikast düzenleyerek Küba'daki komunist rejimi yıkmalarını sağlamaktır.Ancak ne varki Firavun Faresi operasyonu tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır..CIA tarafından çok sıkı eğitimden geçirilen bu antikomunist gerilla birlikleri gemilerden inip Kübaya çıkar çıkmaz adeta kurbanlık bir koyun gibi katledilmişlerdir..Bu Amerikan tarihine 'Domuzlar Körfezi Fiyaskosu' olarak geçmiştir..Bu fiyaskoda başrolü üstelenen CIA'e başkan Kennedy 'kendisine haber verilmeden iş yaptıkları' gerekçesi ile çok kızmıştır..ve fiyaskonun sorumluluğunu üzerine alarak Amerikan halkından canlı yayında özür dilemiştir.Bu olaydan sonra başkan Kennedy ile CIA'in arası oldukça açılmıştır.Başkan Kennedy CIA'in saldırgan ve antikomunist tutumunun aksine ılımlı ve uzlaşmacı bir tutumu tercih etmiştir..Bu nedenle Amerikan politikasının Şahinler olarak tabir edilen aşırı milliyetçi kanadının çok sert tepkileri ile karşılaşmıştır.Ardından başkan Kennedy CIA'in Amerikan politikasındaki etkinliğine son vermek için çıkardığı yasalarla CIA'i bin parçaya bölmüş ve çıkardığı yasalarla her bir parçayı başkandan habersiz hareket edemez hale getirmiştir.Ayrıca Amerikanın diğer ülkelerde bulunan askeri üslerinden yarısından fazlasının kapatılmasını emretmiştir.Ayrıca İsrail'in nükleer programına son vermesine dair bir ultimatom yayınlayarak İsrail başkanı Ben Gurıon'un istifasına ve Amerikan senatosundaki yahudi lobisinin de çok sert tepkisine neden olmuştur.Kennedy bununla da yetinmemiş karanlık bağlantıları aşikar olan FBI başkanı J.Egdar Hoover'ın da görevine son verilmesi için senatoya gernsoru önergesi vermiştir..Bu durumda başkan Kennedy'nin başkanlık koltuğundan defedilmesi gerekiyordu..Başkanın seçimleri kaybetmesini beklemek hayal görmekten farksızdı..Bu uzun yıllar beklemek anlamına gelirdiki ne ABD'nin nede İsrail'in buna tahammülü yoktu..Bunun üzerine MOSSAD suikast kararı aldı..Başkan Kennedy öldürüldeğine yerine otomatik olarak Lyndon Johnsson geçecektir..Lyndon Johnsson CIA içinde FBI içinde Amerikan şahinleri içinde ve İsrail devleti içinde biçilmiş kaftandır..MOSSAD tarafından Fransız Suikast Çetesine suikast talimatı verilir ve Fransız suikast çetesi suikasti başarıyla gerçekleştirip,başkanı öldürüp ortadan kaybolur..Suikast gerçekleştirilirken başkanın korumasından sorumlu FBI ve CIA kasıtlı olarak başkanın korumasında gedikler vererek suikastçilerin işini kolaylaştırmışlar ve başkan Kennedy'i adeta bir hedef tahtası gibi suikastçilerin önlerine atmışlardır..Bu suikastten Amerikan kamuoyunda değişik güçler sorumlu tutulmuştur, fakat hiçbir zaman bu güçlerin arasında MOSSAD-CIA-FBI kombinasyonu yer almamıştır..Normalde MOSSAD yada yabancı bir gizli servis, CIA'den bağımsız ve habersiz olarak böyle bir suikasti istese de gerçekleştiremez..Çünkü başkanın korumasında tümüyle CIA ve FBI görevlidir ve onlar zemin hazırlamadan suikastin başarıya ulaşması imkansızdır..Amerikan kamuoyunda ise suikastin baş sorumlusu olarak Firavun Faresi Operasyonunun intikamını almak isteyen Küba lideri Castro gösterilmiştir..Suikastçi olarak yakalanan Lee Oswald ise Castro hayranı fanatik komunist olarak dünya kamuoyuna tanıtılmıştır..Halbuki ne Castro böyle bir suikast emri verecek cesarete sahiptir nede Lee Oswald böyle bir suikasti gerçekleştirebilecek güce sahiptir..
Fransız Suikast Çetesi 1940'lı yıllardan 1980'li yıllara kadar dünyada birçok faili meçhul cinayete,suikaste ve terör eylemine imza atmış gerilla grubudur..
1942 yılında Pariste senatör Wıllam Koef'ın Nazi birliklerinin ellerinden kaçırılarak öldürülmesi,1943'de Nazi subayı Dussel Heımer'ın bombayla öldürülüp, karargahındaki Nazilerin saldırı taktikleri hakkında bilgi içeren belgelerinin kaybolması,1948'de Nato başkan yardımcısının bombalı bir suikast sonucu öldürülmesi,1951'de Cezayir direnişinin lideri Muhammed-El Sabri'nin öldürülmesi,1956'da Castro'ya suikast girişimi,1963'te Amerikan başkanı John F.Kennedy'nin suikast sonucu öldürülmesi,1968'de mafya şefi Salvodore Lucıanno'nun bir suikast sonucu öldürülmesi,1972'de Munih Olimpiyat köyünde 3 filistinli dahil 22 israilli sporcunun otomatik silahlarla öldürülmesi,1975'deki Uganda havalimanı baskınında uçağın düşürülme girişimi ve daha bir çok kanlı suikast ve terör eylemi..
Fransız Suikast Çetesi hakkındaki fiziksel deliller yok denecek kadar azdır..Yaptıkları her suikasti ve terör eylemini çok profosyonelce ve ardında delil bırakmadan gerçekleştirmişlerdir..FBI ve Interpol bu çete hakkında herhangi bir balistik bulguya,parmak izine,DNA örneğine ve robot resime hiç rastlamamıştır..Bu çetenin varlığı su götürmez bir gerçektir ancak gerek işlerini profosyonelce yapmaları gerek kendilerine suikastler ve terör eylemleri hakkında direktifler veren gizli servisler ve karanlık güçler tarafından himaye edilmeleri yakalanmalarını imkansız hale getirmiştir..İşledikleri 28 suikastten ve terör eyleminden altısında görgü tanıklarının kesin ifadeleri neticesinde çetenin varlığı saptanmıştır..Tanıkların anlattığına göre bu çete 6 kişiden oluşmaktadır..6'sı da profosyonel birer suikastçidir..Genelde kamufle edilmiş gerilla elbiseleriyle eylemlerini gerçekleştirirler..Kimlikleri sahtedir,çok iyi kılık değiştirmektedirler,Fransızcanın yanında çok akıcı bir ingilizceye,rusçaya ve ispanyolcaya sahiptirler..Mesela Kennedy suikastinin görgü tanıklarından Lee Bouvıer Fransız suikast çetesinden bahsederken çetenin tüm üyelerinin elinde telsiz bulunduğunu ve biri Kennedy'nin kortejini selamlayan kalabalık arasında biri Houston caddesine bakan bina üzerinde olmak üzere iki tane suikast pilotundan bahsetmektedir..Suikast operatörleri(pilotları) suikastçilere verdikleri talimatlarla onları bir takım gibi yönetmekedir..Kennedy suikastinde Fransız suikast çetesi iki adet suikast operatörü,bir haberci(şemşiyeli adam) ve üç keskin nişancı ile başkanı öldürmüştür..Suikast operatörleri ellerindeki telsizlerle verdikleri talimatlar doğrultusunda keskin nişancıların en doğru mevkiyi almasını sağlamışlardır..Haberci(şemşiye adam) ise ateş etme zamanını belirleyen etken olmuştur..Başkanın arabası en doğru pozisyona geldiğinde elindeki siyah şemşiyeyi açıp kapayarak keskin nişancılara ateş etmeleri için işareti vermiştir..Zapruder filminde de dikkat edilirise başkan Kennedy vurulmadan önce habercinin şemşiyeyi açıp kapayarak işareti verdiği çok net bir biçimde gözükmektedir.Yoksa güneşli ve ılık bir havada şemşiye açmanın bir mantığı yoktur..Keskin nişancılar ise başkanın arabasını üçlü çarpraz ateşe almışlardır..neden derseniz başkanın kesin olarak öldürülmesini sağlamak için böyle yapmışlardır..işi hiçbir şekilde şansa bırakmamışlardır..Başkan Kennedy'nin ve Vali Connely'nin vücudundaki yedi adet yara izinin nedeni de budur..Başkan birbirinden farklı yerlerden gelen farklı kurşunlarla vurulmuştur.
Fransız Suikast çetesi kendi başına iş yapan bir psikopat grubu değildir..Gizli servisler,mafya şefleri,terör örgütleri ve diğer karanlık güçler adına çok astronomik paralar karşılığı çok büyük suikastler ve terör eylemleri düzenlemişlerdir.CIA,MOSSAD,yahudi mafya babası Meyer Lansky ve son olarak da Çakal Carlos lakaplı Sanchez Ramirez adına çalıştıkları bilinmektedir..Ancak onlara iş verenler hiçbir zaman onlarla birebir muhattap olmamışlardır..Hep dolaylı yollardan devreye birilerini sokarak onları görmeden onlara iş vermişlerdir..Mesela Kennedy suikastinde MOSSAD başkanın öldürülmesi için yahudi mafya babası Meyer Lansky ile bağlantıya geçmiştir..Meyer Lansky ise Alman istihbarat servisinde görevli olan bir arkadaşınla bağlantıya geçmiştir..Bu kişide Fransız suikast çetesinle bağlantıyı kurmuş ve MOSSAD'ın talimatını kendilerine iletmiştir..Çete başkan Kennedy'i profosyonelce öldürüp,yüzyılın suikastini işleyip, iz bırakmadan ortadan kaybolmuştur..Meyer Lansky ise Amerikan derin devletindeki bağlantılarını kullanarak suikast sonrası delillerin ortadan kaybolmasını sağlamıştır..Mesela suikastçi diye yakalanan Lee Oswald'ın yahudi Jack Ruby tarafından öldürülmesi daha sonra Jack Ruby'nin de suikasti gören onlarca tanık gibi tuhaf bir şekilde ölü bulunması Meyer Lansky ve Amerikan derin devletinin işleridir.(Jack Ruby'nin Meyer Lansky'nin adamı olduğu ve onun hesabına Dallas'ta gece kuküplerinden haraç aldığı,içki,kumar ve fuhuş işlerini yönettiği çok iyi bilinmektedir)
Kısacası bu suikast çetesi tam anlamıyla tarihin akışını değiştirmiştir..Onlar kim ne derse desin yakın tarihin gerçek birer efsanesidir..Onlar varlar ama delilleri yok..Dünyayı birbirine kattılar ama ne kendilerini gören oldu ne duyan..Jeffrey Jefferson'un 'Gölge Suikastçiler' ve Olıver Stowe'un 'Karanlıkların Prensleri'isimli filmleri bu çeteyi çok iyi anlatmaktadır..
Hayatlarına başka bir gaye olmayan zavallı keşler grubu..
Asıl Kürtler kurttan türemişlerdir..İsme baksanıza 'KÜRT'...KURT zamanla olmuş KÜRT...
1963'de Kennedy'nin öldürülmesinden bu yana Amerika'nın dış politikası değişmiştir..Dünyada dengeleri sağlayan barışçıl güç olmaktan çıkıp kendi içindeki lobi ve güç odaklarının maddi çıkarları doğrultusunda savaşlara giren saldırgan bir güç haline gelmiştir..Irak savaşı da Vietnam savaşı gibi onlardan birisidir..
Garson giyimli,baygın bakışlı,kalas gibi birisi..Dizi zaten saçma sapan bir diziydi..Bu adamı Abdullah Çatlı veya Yeşil sananların da hayal gücüne hayranım..Bir yerlerden buldukları üç-beş parça uyduruk bilgiyi hayal güçlerine harmanlayıp roman yazıyorlar burada..Polat Alemdarmış...Yusuf Miroğluymuş....bırakın bu çizgi roman kahramanlarından medet ummayı..Türkiye Amerika'nın uşağıdır..Amerikadan izinsiz bir halt yiyemez..Amerikanın sadakaları olmadan ekonomisi batar..Tezkere çıkmadıysa kazayla çıkmadı Türkiyenin onurlu duruşu için değil..Bir iki kişi merhamete gelip hayır dedi diye Amerika'nın kucağında Irak'a girmedi bu ülke..
saçma sapan bir dizi..izleyiceden gelen isteklere göre senaryo her hafta yeniden şekilleniyor