Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • cevşen23.06.2005 - 01:33

    CEVŞEN İN GERÇEK HİKAYESİ

    İşte size hemen herkesin boynunda asılı, yok satan, iyi para bırakan, hatta gayr–i Müslim olanların bile tavsiye ettiği (mesela Vatikan’ın Türkiye temsilcisi Marovich de takıyor) cevşenin hikayesi.

    Cevşen–i Kebir ve Cevşen–i Sağır olmak üzere iki dua vardır.
    Uhud harbi esnasında Efendimizi öldürme teşebbüsleri çoğalıp havanın da sıcak olması hasebiyle zırhın da ağırlık yaptığı bir ortamda Cebrail Aleyhisselam gelir ve: “Ey Muhammed! Rabbin sana selam ediyor ve üzerindeki zırhı çıkarıp bu duayı okumanı istiyor. Bu dua hem sana hem de ümmetine zırhtan daha sağlam bir emniyet sağlayacaktır.” (1)
    (Bu veya buna benzer metinler cevşen satılırken ufak bir kağıtla beraber verilir.)

    İşte yaklaşık 15 sayfa olan bu dua bize böyle gönderilmiştir. O günden bu güne kim onu üzerinde taşırsa başına musibet gelmez. Evinde olursa evi yanmaz. Çocuğunda olursa başına bir şey gelmez. Gel vatandaş... Sadece bir milyonlarla artık pazara bile ulaştı. Bu konu hakkındaki ilmi mütalaalardan şu sonuçlar çıkmıştır:

    1– Peygamber Efendimiz Uhud’da zırhını çıkarmamıştır. Hatta üzerinde iki zırh birden vardı. (2)

    2– Madem bu dua Peygamber Efendimizi koruyacaktı da Efendimiz Uhud harbinde niye yaralandı.

    “Ebu Said el Hudri der ki: Rasulullah’ın yüzüne baktım. Her iki şakağında gümüş para yerini andırır iz, alnında saçının dibinde de bir yara vardı. Alt dudağı yarılmış, sağ yanındaki rebaiye dişinden birisi de kırılmıştı... Yardım edilmedikçe attan inemedi... Her iki Sa’d’e (Sa’d b. Ubade ile Sa’d b Muaze) dayanarak evine girdi.” (3)

    Hani bu dua zırhtan daha iyiydi. Bu savaştan sonraki savaşlarda niye yaralanmalar oldu? (Sadece yaralanma değil, nice sahabeler şehit oldu. M.K.) Efendimiz mübarek dişini niye yitirdi?

    3– Demek ki bu İslam’ın tevekkül mantığına ters. O halde bu hadis nerede geçiyor diye araştırdığımızda şu sonuca varırız ki, bu olay ehli sünnetin ne birinci derece hadis kitaplarında, ne de ikinci derece hadis kitaplarında yok. Peki bu uydurma şey bize nasıl ulaştı diye bakarsak şu sonuca varırız. Bu duanın aslı “cevşen” kelimesinde saklı. “Cevşen” Farsça bir kelimedir. “Zırh” demektir. İran kaynaklarına göre Cevşen–i Kebir ile Allah’a müracaatta bulunan kimseye Bedir Şehitleri derecesinde 900.000 şehit sevabı verilir. Bu duayı kefenin üzerine yazan mü’min azap görmez onu okuyan kimse dört semavi kitabı okumuş gibi olur... vesaire, vesaire...

    Bazen kendi kendime şöyle derim: Beş milyona normal patiska alacağına, altı milyona cevşen baskılısını al hiç olmazsa azaptan kurtul. Hakikaten buna inanılır mı derdim ama inanılıyor. İran’da binlerce cevşenli kefen var bizde de binlerce insan.

    Her dönemde dinini bilmeyen insanları istismar etmek için birileri çıkıp din adına bir şeyler uydurup onunla menfaat sağlamak istemiştir. Hıristiyanlar da cennetten arsa satmadılar mı?

    Bundan birkaç yıl önce Fethullah Gülen hocaefendinin Zaman gazetesinin ikinci sayfasında cevşen adı altında üç gün boyunca tam sayfa yazısı çıkmıştı. Sonuç olarak şu kanıya ulaşılıyordu:

    Evet! Bu olay ehli sünnetin hadis kitaplarında yok.

    Evet! Bu olayın silsilesi şia silsilesi.

    Evet! Bu olayın aslı olmayabilir. Ama bu duayı üstadın okuması bizim için yeterlidir...

    Dipnot:
    1) İslam Ansiklopedisi Cevşen bölümünde güzel mülahazalar vardır. Konuyu daha derin araştırmak isteyenlere tavsiye olunur. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c: 7, s: 462–3–4
    2) İslam Tarihi Mustafa Asım Köksal, c. 3, s. 172
    3) a.g.e., c. 3, s. 233

    Müslüm KARABACAK
    Kaynak: http://www.yenimesaj.com.tr/index.php? sayfa=yazarlar&haberno=6828&tarih=2004-10-19

    (ayrıca bkz) http://www.dinibilgiler.org/BirBileneSoralim/DuaninOnemiveCesitliDualar/CevsenDuasiHakkinda.htm

    CEVŞENİN HİKAYESİ: