1sene dolmadan grıp için aşı bulundu ve test süresi bitip uygulanmaya başlandı. şansa bakın ki Türkiyeye aşı geldikten sonra hemen okullarda virüslü kişiler bulundu ve tüm okullara aşı uygulamasına gecinildi. Abd bir çok kimse buna karşı. Bağışıklık sistemini güçlendiren vitaminler kullanılken biz hemen aşıya koşuyoruz.
Kİmse Aşı yaptırmazsa bu stoklar nasıl tükenecek :)
hem aşı olunmazsa deneme süsrecinde gönüllü denekler nereden bulunaçak?
Aşının deneme süreci bitmeden mikrop biterse elde kalan aşılara ne olaçak?
bende bu sorular ile birlikte çoçuklarımızın denek olarak kullanıldığı hissini veren ayrıca aklıma bizi kanser yapan çayları televizyonlardaki kanallarda karşımıza gecip içen ve hastalıkların artma gerekcesinin bu olduğu anlaşıldığında kimse tarafından suçlanmayan görüntüler olaylr dizini gecti.
toplumda Kürtçe konuşan kişiler var Kürtçe müzikler dinliyoruz. Söz konusu Eurovision olduğunda ise herkez kendi ana dilinde söylerken Türkiye İngilizce olarak katılıyor.
eğer İngilizce gibi Türkiye çoğrafyasına ait olmayan bir dilden eserler söylenebiliyor ve buna milliyetci şoven bir tutumla kimse karşı çıkmıyorsa Kendi çoğrafyamızda yüzyıllardır yaşayan kullanılan bir dilde söylenmesinin neresi yanlış olabilir ki?
bence katılınmalı. Hoş AKP kürt açılımı ile hem turkiye hem Avrupada + puan toplama telaşında. Bu öneriye bakıp onay verip sonrada 'Türkiyede Kürtlere gerekli olan haklar tanınıyor. Biz kardeşiz masalına devam edebilir.'
en basiti bu konuda +puanlar toplanacaktır.
bu puanlar ya da AKP umrumda değil TRT de kürt kanalı ile bu dili kabul eden sistem (var olduğunu) bu yarışma ile güzel bir resjt çekecek ve geriye kalan toplum bunun tartışmasını yapacak siyaset malzemesi çıkarken geri çekilen vergi ve zamlar bu araya sıkıştırınıp emekcının sırtına yüklenmeye devam edecektir.
peki katılımdaki kazanım ne mi olaçak; belki Türkiyedeki Kürt vatandaşları için dillerinin resmen devlet tarafından tanınması ve Avrupaya bunu göstermek.
Birazda savunma geliyor aklıma.yapılan o kadar emegin ve mücadelenin yanında.
DENİZ GEZMİŞ'İN SAVUNMASI
'Ben, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil ve Alpaslan Doğan beraberdik. İddianameye karşı diyeceklerim mevcuttur.İddianame kelle istemek için hazırlanmıştır. Yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır, değerlendirmeler keza isabetsizdir. Yalnız, biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen Türk Halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Türk Halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız. Bu sebeple ölümden çekinmiyoruz. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik.
Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık. İddianamede geçen ve bana atfedilen hükümleri kabul etmiyorum. Ben silahımı halka, orduya karşı kullanmadım. Ancak Vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıyla taşıdım ve 'halka ve orduya karşı kullanırım' şeklinde beyanda bulunmadım. Öteden beri arzetmiş olduğum gibi bu ülkede anayasayı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa'yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa'yı uygulamayan yavuz kimseler de hala ortadadır. Yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık savaşına karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin hukukuna karşı, reformlara karşıdır. Onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya çalışmışlardır. Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz. Ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik, Türkiye'nin bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik, bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. Biz stratejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlarda olursak olalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. Nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak,düşüncelerimizi her zaman açıkça ifade ederiz. Tarih evvelce bunu yapanları nasıl temize çıkarmışsa bizi de temize çıkaracaktır, buna da inanıyoruz. Profesyonel devrimci bugünün Türkiye'sinde kendini hayatı boyunca Türkiye'nin bağımsızlığına adayan kimsedir. (İddianamede) 'Fikir özgürlüğünü ve Anayasayı paravan yapanlar, önceleri Atatürkçü geçinirken onun fikir ve şahsiyetiyle küçük görmeye başladılar' şeklinde ve 'sadece Mustafa Kemal tarafını beyan ediyorlardı' şeklinde bir cümle mevcuttur, bunu kesin olarak reddediyorum, asla kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmezler. Bu kasten tahrif edilmek isteniyor. Bu cümle artniyetle hazırlanmıştır. Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz.
35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür. Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. Anayasamızın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk.
Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyorum. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Kurtuluş Savaşını da yerli yerine oturtmak gerekir.
Biz elli sene evvel Kurtuluş Savaşını vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşının gerçek tahlilini yapmaya her zaman muktediriz.
Biz yine çok iyi biliriz ki, Türkiye Kurtuluş Savaşını yapmak için Samsun'a çıkanlara İstanbul Örfi idaresince ve Mahkemelerince idam cezası verilmiştir.
Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşına iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul'da bulunanlar bunları yapanlara 'eşkıya' demiştir. Türkiye'nin Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşında ne şekilde bağımlı hale geldiğini de belirtmek gerekmektedir. Ayrıca iddianamede Türkiye halkının bir takım etnik gruplardan teşekkül ettiği iddiaları ve bunu bizim yaptığımız, ortaya attığımız ithamları mevcut bulunmaktadır. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararında ve Misakı Milli sınırları içinde iki kardeş kavim yaşar. Türk ve Kürt kavimi yaşamaktadır. Birinci Büyük Millet Meclisi kararı böyledir. Türkiye'de iki kardeş kavimin ve ulusunun yaşadığını kabul etmektedir. Bunu kabul etmek bölücülük değildir. Bu iki kardeş unsur birinci Kurtuluş Savaşını müştereken başarmışlardır. Güney Cephesinde düşmanla omuz omuza savaşmışlardır. Bu ikisine birden Türkiye halkı diyoruz. Ve bu iki kardeş unsur ikinci bağımsızlık savaşını da müştereken başaracaklardır.
Öğrenci hareketlerine gelince iddianamede öğrenci hareketlerinin başlangıç tarihi 1968 olarak belirtilmektedir. Bu tarih yanlıştır. Türkiye'de öğrenci olayları 50-60 senedir eksik olmamıştır. Sultan Hamid'in tıbbiye talebelerini Sarayburnu'ndan denize attığı tarihten itibaren öğrenci hareketleri Türkiye'de devam edegelmiştir. 1908'i hazırlayan hareketler ileriye dönük hareketlerdir. Vagonli'yi tahrip eden gençler ilerici gençlerdir. 2.Dünya Savaşı sırasında 'faşizme hayır' diyen gençler ilerici gençlerdir. Ve 28 Nisan 1960 tarihinden özgürlük savaşı veren gençler ilerici gençlerdir.'
ve yalnız ölüm geliyor bazen aklıma bir sandalye bir ip.sonra umut.ugur mumcunun bir seslenişi ve inanc güzel günlere :) Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım unutma bizi...
Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
Bir çocuğumuz olmalı Adı deniz olmalı Deniz dedim adına Adı deniz olmalı
Bir çocuğumuz olursa Adı deniz olmalı Deniz kadar engin Deniz kadar çoşkun Deniz kadar sıcak Deniz kadar güzel
Bir çocuğumuz olmalı Adı deniz olmalı Deniz dedim adına Adı deniz olmalı
Üzerindekiler bana yabancı değil, Suratındaki yaralar, karalar, kirler Bana birisini hatırlatıyorsun küçüğüm Üzerindekiler bana yabancı değil, Yırtık süeterin, pantolonun, çizmen, çorabın Sakın pişman olma, kızma, kızdırma Sembol olmak, katil olmaktan çok daha zor Yemekten, içmekten, direnmek zor küçüğüm Ben, ben kimim diye sorarsan Biz, biz tabiatla kardeşiz Yemeyle, içmeyle Hatta uçakla, suyla, kuşla, böcekle Ama yine de Bana ne olmuş diye soruyorsan Kızma, kızdırma Hani doğruluktan, dürüstlük doğar derler ya Bence sana Deniz çarpmış küçüğüm Ki, ben beni bildim bileli Ne, ben beni buldum kendimde Nede kendim, beni buldu bende İşte ortalığın arazisi olup kaynadık dünyanın kazanında Dünya kazan oldukça ben bir kepçe Doldum tabaklara birden daha çok kere Hani ya gülüm işçi olup emek dökercesine Ben, beni bildim bileli Ne ben, beni buldum kendimde Nede kendim, beni buldu bende Sen bir başka maya gör Çocuk olursun bir yandan severler Bir yandan döverler Okursun adam olursun, İş bulamadın mıda hiç dinlemez söverler Ben, ben boks şampiyonu olamam ki dostum Hayatı nakavt edeyim Ben kültürümü hayata adadım Hayatı tanımlayamıyorum Hayat nedir acaba _? Hergün paket paket içtiğimiz sigaralar mı Akşamları eve gelen babamın Boş o bomboş bakışları mı Bilmiyorum! ! ! Yıldızlardan kopup gelmişti dünyama Yıllanmış ağaçların dökülen sarı yaprakları gibiydi Etraf toz, toprak, kan, göleç Adına ne seheryeli diyebiliyorum nede tozpembe Ama şunu çok iyi biliyorum ki Bir çocuğumuz olursa Adı DENIZ olmalı, İster kız ister erkek Farketmez hiç biri Fakat bakışları farketmeli Güneş gibi olmalı Aydınlatmalı her tarafı Her bir yandan bir bir Bir çocuğumuz olursa adı DENIZ olmalı DENIZ kadar engin, DENIZ kadar coşkun DENIZ kadar sıcak, DENIz kadar güzel Bir çocuğumuz olmalı Adı DENIZ olmalı DENIz dedim adına Adı DENIZ olmalı.
kuş gribi var denirdiginde yapıldıgını idda edilen ve ülkemizde korumalı insanların yanında bulunan vatandaşın ne oluyor burda deyip mansetlere taşındıgı bir terim.hepsi bu
Sevgili cesur avcı,
sağlık bakanı açıklama yaptı domuz gribine karşı olumsuz konuşmak suç teşkil ediyormuş.
bunu düşünmek gerek?
sordugumuz hiç bir doktor ılımı ya da ılımsız bir cevap vermiyorlar
neden?
1sene dolmadan grıp için aşı bulundu ve test süresi bitip uygulanmaya başlandı. şansa bakın ki Türkiyeye aşı geldikten sonra hemen okullarda virüslü kişiler bulundu ve tüm okullara aşı uygulamasına gecinildi. Abd bir çok kimse buna karşı. Bağışıklık sistemini güçlendiren vitaminler kullanılken biz hemen aşıya koşuyoruz.
Kİmse Aşı yaptırmazsa bu stoklar nasıl tükenecek :)
hem aşı olunmazsa deneme süsrecinde gönüllü denekler nereden bulunaçak?
Aşının deneme süreci bitmeden mikrop biterse elde kalan aşılara ne olaçak?
bende bu sorular ile birlikte çoçuklarımızın denek olarak kullanıldığı hissini veren ayrıca aklıma bizi kanser yapan çayları televizyonlardaki kanallarda karşımıza gecip içen ve hastalıkların artma gerekcesinin bu olduğu anlaşıldığında kimse tarafından suçlanmayan görüntüler olaylr dizini gecti.
Kürtçe bir şarkı...
toplumda Kürtçe konuşan kişiler var Kürtçe müzikler dinliyoruz. Söz konusu Eurovision olduğunda ise herkez kendi ana dilinde söylerken Türkiye İngilizce olarak katılıyor.
eğer İngilizce gibi Türkiye çoğrafyasına ait olmayan bir dilden eserler söylenebiliyor ve buna milliyetci şoven bir tutumla kimse karşı çıkmıyorsa Kendi çoğrafyamızda yüzyıllardır yaşayan kullanılan bir dilde söylenmesinin neresi yanlış olabilir ki?
bence katılınmalı. Hoş AKP kürt açılımı ile hem turkiye hem Avrupada + puan toplama telaşında. Bu öneriye bakıp onay verip sonrada 'Türkiyede Kürtlere gerekli olan haklar tanınıyor. Biz kardeşiz masalına devam edebilir.'
en basiti bu konuda +puanlar toplanacaktır.
bu puanlar ya da AKP umrumda değil TRT de kürt kanalı ile bu dili kabul eden sistem (var olduğunu) bu yarışma ile güzel bir resjt çekecek ve geriye kalan toplum bunun tartışmasını yapacak siyaset malzemesi çıkarken geri çekilen vergi ve zamlar bu araya sıkıştırınıp emekcının sırtına yüklenmeye devam edecektir.
peki katılımdaki kazanım ne mi olaçak; belki Türkiyedeki Kürt vatandaşları için dillerinin resmen devlet tarafından tanınması ve Avrupaya bunu göstermek.
saygılar
Bilmeyen ya da yeterince raştırmayan kişiler için basit bir kelimedir.
Araştırdığınızda tanımını yapmakta kullandığınız her kelime basit ve yetersiz kaldığını görülsünüz.
Komünist derken hangi kominist düşünceye sahip olan kişi?
Sol komünizm veya konsey komünizmi düşüncesine sahip olan kişi mi?
Anarşist komünizm de olabilir. :)
Bu düşüncelerden herhangi birine sahip olan kişi farklı düşünceler çağrıştırıyor
Nedir tanımlama sorusu çok basma kalıp basit olmuş
Deniz..
delikanlım
iyi bak yıldızlara
onları belki bir daha göremezsin
belki bir daha
yıldızların ışığında
kollarını ufular gibi açıp
geremezsin
delikanlım sen ki
ya bir köşe başında
kaşından kan sızarak
gebereceksin
ya da bir devrimci gibi
darağacında can vereceksin
Birazda savunma geliyor aklıma.yapılan o kadar emegin ve mücadelenin yanında.
DENİZ GEZMİŞ'İN SAVUNMASI
'Ben, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil ve Alpaslan Doğan beraberdik. İddianameye karşı diyeceklerim mevcuttur.İddianame kelle istemek için hazırlanmıştır. Yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır, değerlendirmeler keza isabetsizdir. Yalnız, biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen Türk Halkına armağan etmiş bulunuyoruz. Türk Halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız. Bu sebeple ölümden çekinmiyoruz. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik.
Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık. İddianamede geçen ve bana atfedilen hükümleri kabul etmiyorum. Ben silahımı halka, orduya karşı kullanmadım. Ancak Vatan hainlerine karşı kullanmak maksadıyla taşıdım ve 'halka ve orduya karşı kullanırım' şeklinde beyanda bulunmadım. Öteden beri arzetmiş olduğum gibi bu ülkede anayasayı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa'yı ihlal edenlerse
ortadadır. Anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa'yı uygulamayan yavuz kimseler de hala ortadadır. Yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık
savaşına karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin hukukuna karşı, reformlara karşıdır. Onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya çalışmışlardır. Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum
eden hepiniz dahil sizlersiniz. Ve sonunda idam isteğiyle buraya getirildik, Türkiye'nin
bağımsızlığından başka hiçbir şey istemedik ve
hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik, bunun aksini iddia edenler vatan hainidir. Biz stratejik olarak düşüncelerimizi hiçbir zaman saklamayız. Hangi şartlarda olursak olalım bunu açıkça söyleriz. Düşüncelerimizi mezara kadar götürürüz. Nasıl burada namluların ve dipçiklerin gölgesi altında konuşuyorsak,düşüncelerimizi her zaman
açıkça ifade ederiz. Tarih evvelce bunu yapanları nasıl temize çıkarmışsa bizi de temize çıkaracaktır, buna da inanıyoruz.
Profesyonel devrimci bugünün Türkiye'sinde kendini hayatı boyunca Türkiye'nin bağımsızlığına adayan kimsedir. (İddianamede) 'Fikir özgürlüğünü ve
Anayasayı paravan yapanlar, önceleri Atatürkçü
geçinirken onun fikir ve şahsiyetiyle küçük görmeye başladılar' şeklinde ve 'sadece Mustafa Kemal tarafını beyan ediyorlardı' şeklinde bir cümle mevcuttur, bunu kesin olarak reddediyorum, asla kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmezler. Bu kasten tahrif edilmek isteniyor. Bu cümle artniyetle hazırlanmıştır. Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar
varsa onlar da bizleriz.
35 milyon metrekare vatan toprakları işgal
altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla
suçlanmamız gülünçtür. Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. Anayasamızın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk.
Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum.
Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'nin
bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyorum.
Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur
duyuyorum. Kurtuluş Savaşını da yerli yerine oturtmak gerekir.
Biz elli sene evvel Kurtuluş Savaşını vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşının gerçek tahlilini yapmaya her zaman muktediriz.
Biz yine çok iyi biliriz ki, Türkiye Kurtuluş Savaşını
yapmak için Samsun'a çıkanlara İstanbul Örfi idaresince ve Mahkemelerince idam cezası verilmiştir.
Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşına iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul'da bulunanlar bunları
yapanlara 'eşkıya' demiştir. Türkiye'nin Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşında ne şekilde bağımlı hale geldiğini de belirtmek gerekmektedir. Ayrıca iddianamede Türkiye halkının bir takım etnik gruplardan teşekkül ettiği iddiaları ve bunu bizim yaptığımız, ortaya attığımız ithamları mevcut bulunmaktadır. Birinci Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin kararında ve Misakı Milli sınırları içinde iki kardeş kavim yaşar. Türk ve Kürt kavimi yaşamaktadır. Birinci Büyük Millet Meclisi kararı böyledir. Türkiye'de iki kardeş kavimin ve ulusunun yaşadığını kabul etmektedir. Bunu kabul etmek
bölücülük değildir. Bu iki kardeş unsur birinci Kurtuluş Savaşını müştereken başarmışlardır. Güney Cephesinde düşmanla omuz omuza savaşmışlardır. Bu ikisine birden Türkiye halkı diyoruz. Ve bu iki kardeş
unsur ikinci bağımsızlık savaşını da müştereken başaracaklardır.
Öğrenci hareketlerine gelince iddianamede öğrenci hareketlerinin başlangıç tarihi 1968 olarak belirtilmektedir. Bu tarih yanlıştır. Türkiye'de öğrenci olayları 50-60 senedir eksik olmamıştır. Sultan Hamid'in tıbbiye talebelerini Sarayburnu'ndan
denize attığı tarihten itibaren öğrenci hareketleri Türkiye'de devam edegelmiştir. 1908'i hazırlayan hareketler ileriye dönük hareketlerdir. Vagonli'yi tahrip eden gençler ilerici gençlerdir. 2.Dünya Savaşı
sırasında 'faşizme hayır' diyen gençler ilerici gençlerdir. Ve 28 Nisan 1960 tarihinden özgürlük savaşı veren gençler ilerici gençlerdir.'
ve yalnız ölüm geliyor bazen aklıma bir sandalye bir ip.sonra umut.ugur mumcunun bir seslenişi ve inanc güzel günlere :)
Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım unutma bizi...
Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
deniz denince aklıma:
ADI DENİZ OLMALI
Bir çocuğumuz olmalı
Adı deniz olmalı
Deniz dedim adına
Adı deniz olmalı
Bir çocuğumuz olursa
Adı deniz olmalı
Deniz kadar engin
Deniz kadar çoşkun
Deniz kadar sıcak
Deniz kadar güzel
Bir çocuğumuz olmalı
Adı deniz olmalı
Deniz dedim adına
Adı deniz olmalı
Üzerindekiler bana yabancı değil,
Suratındaki yaralar, karalar, kirler
Bana birisini hatırlatıyorsun küçüğüm
Üzerindekiler bana yabancı değil,
Yırtık süeterin, pantolonun, çizmen, çorabın
Sakın pişman olma, kızma, kızdırma
Sembol olmak, katil olmaktan çok daha zor
Yemekten, içmekten, direnmek zor küçüğüm
Ben, ben kimim diye sorarsan
Biz, biz tabiatla kardeşiz
Yemeyle, içmeyle
Hatta uçakla, suyla, kuşla, böcekle
Ama yine de
Bana ne olmuş diye soruyorsan
Kızma, kızdırma
Hani doğruluktan, dürüstlük doğar derler ya
Bence sana Deniz çarpmış küçüğüm
Ki, ben beni bildim bileli
Ne, ben beni buldum kendimde
Nede kendim, beni buldu bende
İşte ortalığın arazisi olup kaynadık dünyanın kazanında
Dünya kazan oldukça ben bir kepçe
Doldum tabaklara birden daha çok kere
Hani ya gülüm işçi olup emek dökercesine
Ben, beni bildim bileli
Ne ben, beni buldum kendimde
Nede kendim, beni buldu bende
Sen bir başka maya gör
Çocuk olursun bir yandan severler
Bir yandan döverler
Okursun adam olursun,
İş bulamadın mıda hiç dinlemez söverler
Ben, ben boks şampiyonu olamam ki dostum
Hayatı nakavt edeyim
Ben kültürümü hayata adadım
Hayatı tanımlayamıyorum
Hayat nedir acaba _?
Hergün paket paket içtiğimiz sigaralar mı
Akşamları eve gelen babamın
Boş o bomboş bakışları mı
Bilmiyorum! ! !
Yıldızlardan kopup gelmişti dünyama
Yıllanmış ağaçların dökülen sarı yaprakları gibiydi
Etraf toz, toprak, kan, göleç
Adına ne seheryeli diyebiliyorum nede tozpembe
Ama şunu çok iyi biliyorum ki
Bir çocuğumuz olursa
Adı DENIZ olmalı,
İster kız ister erkek
Farketmez hiç biri
Fakat bakışları farketmeli
Güneş gibi olmalı
Aydınlatmalı her tarafı
Her bir yandan bir bir
Bir çocuğumuz olursa adı DENIZ olmalı
DENIZ kadar engin, DENIZ kadar coşkun
DENIZ kadar sıcak, DENIz kadar güzel
Bir çocuğumuz olmalı
Adı DENIZ olmalı
DENIz dedim adına
Adı DENIZ olmalı.
kuş gribi var denirdiginde yapıldıgını idda edilen ve ülkemizde korumalı insanların yanında bulunan vatandaşın ne oluyor burda deyip mansetlere taşındıgı bir terim.hepsi bu
rock ı anadolu müzigi ile sentezlenip tanıdık melodileri farklı bir haykırış ile duymak